Avukatlar Haftası
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar, uluslararası sözleşmeler ve Türk hukuk sistemine göre, yargı organları, kamu kurum ve kuruluşlarının, avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorunda olduklarını belirterek,...
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar, uluslararası sözleşmeler ve Türk hukuk sistemine göre, yargı organları, kamu kurum ve kuruluşlarının, avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorunda olduklarını belirterek, oysa Türkiye'de avukatların, kamu makamlarından mesleklerini yaparken gereken desteği ve yardımı görmediğini, dahası engeller ve engellemelerle karşılaştığını söyledi.
"Herkes İçin Adalet Adalet İçin Avukat" sloganı altında 8 Nisan'a kadar kutlanacak Türkiye Barolar Birliği Avukatlar Haftası başladı.
Hafta dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Coşar, Avukatlık Yasası'ndaki emredici hükme rağmen, Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik gerekçe gösterilerek, avukatların dosyaya erişimleri ve savunmanın görevini hakkıyla yapmasının engellendiğini belirtti.
Yargının demokratik işleyebilmesi, yargısal süreçte ve işleyişte demokrasiden söz edilebilmesi için her şeyden önce iddia ve savunma makamlarının eşit koşullarda ve konumda bulunmaları gerektiğini vurgulayan Coşar, hükümetlerin avukatlara bu olanakları sağlamasını, kamu otoritelerinin görevlerini yerine getirmede avukatlara yardımcı olmalarını istedi.
Türkiye'nin taraf olduğu Havana Kuralları'ndan örnek veren Coşar, bu kurallar ve Avukatlık Kanununa göre, yargı organları ve kamu kurum ve kuruluşlarının, avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorunda olduklarını söyledi. Coşar, "Bu çerçevede ifade etmek isteriz ki, avukatlar kamu makamlarından mesleklerini yaparken gereken desteği ve yardımı görmemekte, dahası engeller ve engellemelerle karşılaşmaktadırlar" dedi.
Coşar, iddia ve savunma makamlarının gerek sahip oldukları fiziksel koşullar, gerekse yargılama sürecindeki işlevleri itibariyle eşit olmaları gerektiğini, "Silahların eşitliği" olarak ifade edilen bu ilkenin Türkiye'de ihlal edildiğini söyledi. Vedat Ahsen Coşar, "Oysa ki, silahların eşitliği ilkesi savcının delillere eriştiği anda savunmanın da delillere erişmesini emreder. Türkiye uygulamasında avukat, dosyaya ve delillere bırakın soruşturma aşamasını, kimi davalarda kovuşturma aşamasında dahi erişmekte güçlük çekmekte ve hatta tam anlamıyla erişememektedir" diye konuştu.
-"Avukat ile müvekkil arasında mesleki ilişkiler"-
Havana Kuralları'nın 22.maddesi hükmüne göre de yargı organları ve hükümetlerin, "avukatlar ile müvekkilleri arasında mesleki ilişkiler kapsamındaki bütün haberleşme ve görüşmelerin gizli olduğunu kabul etmek ve buna saygı göstermek" zorunda olduklarına işaret eden Vedat Ahsen Coşar, şunları kaydetti:
"Hal böyle iken halen derdest olan bir davanın yargılamasının yapıldığı duruşma salonunda sanık avukatlarının oturdukları bölüme 'tavandan aşağıya doğru sarkıtılmış, dört/beş metre uzunluğunda, ucunda ses ve görüntü alma cihazlarının bulunduğu kablolar yerleştirilmiş', yapılan bu uygulamanın ulusal ve uluslararası düzeyde koruma altında olan avukat/müvekkil ilişkisinin gizliliği ilkesine, adil yargılanma hakkı ile bu hak kapsamında bulunan savunma hakkına, evrensel nitelikteki savunmanın özgürlüğü, bağımsızlığı, dokunulmazlığı ilkelerine aykırı olduğu yönünde Türkiye Barolar Birliği tarafından gerek mahkeme, gerekse HSYK nezdinde yapılan girişimlerden ise bir sonuç alınamamıştır.
Yine halen derdest olan bir başka davanın soruşturma aşamasında, soruşturmayı yürüten savcılık tarafından mahkemece verilen genel nitelikteki el koyma kararına dayanılarak hazırlanan ve kolluk güçlerince sanıkların avukatına tebliğ edilen yazıda; 'mahkemenin el koyma kararına konu kitaba veya kitabın taslağına, bu kitaba ait dokümanlar ile bunların üçüncü kişilerde bulunan nüshalarına, kitap haline dönüştürülmüş ise buna ait suretlere, içerik olarak aynı mahiyetteki evrak ve tüm nüshalara, ayrıca konu ile ilgili her türlü bilgi ve belgelerin teslim edilmesi' istenilmiş, 'teslim edilmediği takdirde ve gerektiğinde arama yoluna gidileceğinin ve yine aksine davranılması durumunda avukatlar hakkında hem CMK.nın 124.maddesi, hem de örgüte yardım suçunu işlemekten dolayı işlem yapılacağı' bildirilmiştir. Gerek ulusal hukuk gerekse taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde yer alan düzenlemeler karşısında, sözünü ettiğimiz davanın soruşturma aşamasında sanıkların ve müdafilerinin muhatap oldukları muamele, bu bağlamda müdafi avukatlarının el koyma kararına konu belgeleri ibraz etmeye zorlanmaları, ibraz etmedikleri takdirde örgüte yardım suçunu işlemekten dolayı haklarında soruşturma açılacağı tehdidine maruz kalmaları ve yine müvekkilleri hakkında yürütülen soruşturmaya konu iddianın ve suçlamanın dayanağı olan belge ve kanıtlara ulaşamamaları nedeniyle müdafilik görevini yapamamaları çok açık biçimde hukuka aykırıdır."
-"Özgürlük ve güvenlik arasında makul denge"-
Vedat Ahsen Coşar, olaylara konu uygulamalara dayanak olarak "güvenlik hakkı"nın gösterildiğini ifade ederek, güvenlik hakkının, en az diğer temel hak ve özgürlükler kadar önemli ve değerli olduğunu, ancak bu amaçla alınacak önlemlerin belirlenmesinde ve uygulamaya konulmasında, "özgürlük ve güvenlik arasındaki gerilimli alanda makul bir denge kurulması" gerektiğini kaydetti.
Coşar, "O nedenle ihtiyaç duyulan güvenlikle ilgili her türlü önlemin adil yargılanma hakkını, savunma hakkını, savunmanın özgürlüğünü, bağımsızlığını, dokunulmazlığını, avukat/müvekkil ilişkisinin gizliliğini koruyacak biçimde alınması gerekir" diye konuştu.
Kimi ceza davalarında avukatların mahkemece duruşma salonundan çıkarıldığını, haklarında oturumlara alınmama cezası uygulandığını da söyleyen Coşar, güvenlik hakkı ile ilgisi bulunmayan bu uygulamaların, çok açık biçimde savunma hakkına aykırı olduğunu savundu.
Coşar, yapılan işlemlerin, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 203/2 ve 252/f maddelerinde yeri ve yasal dayanağı olduğuna işaret ederek, "Ancak bunun uygulanmaya konulmasını olağan ve adil yargılanma ilkesine uygun bulmak mümkün değildir. O nedenle ve ivedi olarak adil yargılanma hakkı başta olmak üzere evrensel hukuk ilkelerine aykırı olan CMK'daki bu düzenlemenin değiştirilmesi gerekir" dedi.
Şanlıurfa ve Şırnak Barosu'na kayıtlı avukatların, güvenlik güçlerinin kötü muamelesine maruz kaldığını ileri süren Coşar, "Türkiye Barolar Birliği olarak avukatlara yönelik olarak yapılan bu ve benzeri eylemleri meslek örgütümüze yapılmış bir saldırı olarak görüyor, bunları yapanları kınıyor, haklarında idari ve cezai işlem yapılmasını bekliyor ve bunu talep ediyoruz." diye konuştu.
-Cezaevinden "Özgürlük" resimleri-
Hafta dolayısıyla düzenlenen "Özgürlük" temalı "İçeriden- Hükümlü ve Tutuklular Arası Resim Yarışması"nda dereceye giren resimlerden oluşan sergi de açılacak. Türkiye Barolar Birliği tarafından, cezaevlerindeki hükümlü ve tutukluların özgürlük kavramına bakışlarını sanat yoluyla sergilemelerini sağlamak amacıyla düzenlenen sergide, 68 cezaevinden, 15 yaş üzerindeki 181 hükümlü ve tutuklunun 267 resmi yer alacak.
Hafta kapsamında ayrıca, stajyer avukatlar arasında kurumsal duruşma yarışması düzenlenecek, Türkiye Barolar Birliği Hukuk Müzesi'nin açılışı yapılacak.
- ANKARA