Alparslan Türkeş'in yakın koruması 12 Eylül gecesini anlattı
Alparslan Türkeş'in yakın koruması 12 Eylül gecesini anlattı Alparslan Türkeş'in koruması Veysel Akdoğan: "Başbuğ arabada bize 'en kötü seçim, en iyi ihtilalden daha iyidir' dedi" MHP'nin merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in koruması Veysel Akdoğan, 12 Eylül gecesinde yaşananları anlattı.
Alparslan Türkeş'in yakın koruması 12 Eylül gecesini anlattı
Alparslan Türkeş'in koruması Veysel Akdoğan: "Başbuğ arabada bize 'en kötü seçim, en iyi ihtilalden daha iyidir' dedi"
ANKARA - MHP'nin merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in koruması Veysel Akdoğan, 12 Eylül gecesinde yaşananları anlattı. Akdoğan, "Başbuğ, arabada bize dedi ki, 'en kötü seçim, en iyi ihtilalden daha iyidir" ifadelerini kullandı.
Türkiye, 12 Eylül 1980 tarihinde dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren önderliğinde üçüncü darbe sürecini yaşadı. Darbe sonrası cezaevlerinde işkence sonucu 171 kişi olmak üzere yaklaşık 300 kişi hayatını kaybetti, 50 kişi ise idam edildi.
O dönem Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığını yapan Alparslan Türkeş'in özel koruması Veysel Akdoğan 12 Eylül gecesinde yaşananları İHA'ya anlattı.
İhtilalin olacağı sinyallerinin kendilerine geldiğini bildiren Akdoğan, "Rahmetli Başbuğ'un (Alparslan Türkeş), tabii ki askerin içerisinde arkadaşları, öğrencileri vardı. 12 Eylül akşamı rahmetli Başbuğ Genel Merkez'de odasındaydı. Odasında ise bir misafiri vardı. Bu arada akşam üzeriydi. Bir tane psikiyatri doktoru vardı. O doktor koşarak geldi ve 'içeride kim var? Bu gece sabaha karşı darbe yapılacak' dedi. Biz de inanamadık. Hemen içeri girdik. Rahmetli Başbuğa söyledik gece darbe yapılacağını. Çok geçmeden Başbuğ çıktı ve evine doğru yola çıktık. Arabada bize 'en kötü seçim, en iyi ihtilalden daha iyidir' dedi" ifadelerini kullandı.
"Ben vatan haini miyim ülkemi terk edeyim?"
Yol üzerinde üst rütbeli askerlerin kendilerini beklediğini belirten Akdoğan, "Onlar Başbuğa, darbe yapılacağını, helikopter hazırladıklarını, helikopterle Taşucu'na oradan da deniz aracıyla Kıbrıs'a götüreceklerini söylediler. Başbuğ birden bağırarak 'ben vatan haini miyim ülkemi terk edeyim? Eğer ben suçluysam ülkemde ölürüm' diyerek onları reddetti" açıklamasında bulundu.
"Evde ne var ne yok kırdılar"
Sonrasında kendilerine başka bir haberin geldiğini ve evi terk etmelerinin söylendiğini anlatan Akdoğan, Türkeş'in evini de terk etmek istemediğini söyledi. Israr üzerine Türkeş'in evini terk ettiğinin altını çizen Akdoğan, "Rahmetli Türkeş'i bir yere götürdük. Bana dedi ki ' git evimin yanına bir yere gizlen. Ne olacak, eve gelecekler mi bize haber getir'. Rahmetli Başbuğ'un evinin arkasında gizlendim. Bir konvoy geldi evinin önüne. Ben anladım normal bir şey olmadığını. (Dönemin Ankara Sıkıyönetim Komutanı) Nihat Özer dediğimiz kişi ve askerler eve girdi. Evde ne var ne yok kırdılar" dedi.
"Kenan Evren, Başbuğ'u kıskanıyordu"
"Başbuğ iki eli kanda olsa sabah namazını kılardı" diyen Akdoğan, "Çantasında Kur'an-ı Kerim, A4 kağıdı ve sarımsak taşırdı. Kalkar kahvaltı saatine kadar, Kur'an'ı okur-yazardı. Kenan Evren, Başbuğ'u kıskanıyordu. Eğer Necdet Üruğ olmasaydı Başbuğ'u idam edeceklerdi. Cenab-ı Allah yardım etti. O dönem darbe Türk milliyetçilerine yapılmış gibiydi. Suçsuz yere ülkücüler idam edildi" dedi.