Alman Devlet Bakan Böhmer'in TBMM'deki Temasları
Almanya Federal Cumhuriyeti Devlet Bakanı Maria Böhmer, AK Parti Samsun Milletvekili Akif Çağatay Kılıç ile TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Fatma Benli ile ayrı ayrı görüştü.
Almanya Federal Cumhuriyeti Devlet Bakanı Maria Böhmer, AK Parti Samsun Milletvekili Akif Çağatay Kılıç ile TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Fatma Benli ile ayrı ayrı görüştü.
Böhmer ve beraberindeki heyet, ilk olarak Kılıç ile bir araya geldi. Görüntü alınmasının ardından görüşme basına kapalı devam etti.
Daha sonra Böhmer ve beraberindekiler, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanvekili Fatma Benli ile görüştü. Benli, İnsan Hakları Komisyonunun 1990 yılında yasayla kurulduğunu belirterek, komisyonun çalışmaları hakkında bilgi verdi.
İnsan Hakları Komisyonunun olabildiğince çoğulculuk ilkesini önemseyen bir yapıya sahip olduğunu aktaran Benli, şöyle devam etti:
"Bize gönderilen yasaların insan haklarına uygunluğunun denetimini yapmak dışında fiili anlamda da denetim yapıyoruz. Haklarının ihlal edildiğini düşünen kişilerin bireysel başvurularını alıyoruz. Bunun dışında da resen çalışma yapıyoruz. Örneğin İnsan Hakları Komisyonu 99 suç duyurusunda bulundu. Bunlardan 22'si basın yoluyla takibi yapılan hak ihlallerine ilişkindir. Komisyonumuzun çalışma alanlarından en önemlisi PKK, DHKP/C, DEAŞ gibi çok ağır, terör tehlikesi altında olan Türkiye'nin; ayrıca bunlardan en sinsisi olan FETÖ'ye karşı mücadelesinde hukukun üstünlüğünü ve insan hakları ilkesine tamamen riayet etmesini sağlamaktır."
Benli, bu anlamda Böhmer ve beraberindekilerin ziyaretini çok fazla önemsediklerini bildirdi.
Almanya'nın Türkiye ile çok uzun tarihi ilişkilere sahip bir ülke olduğuna dikkati çeken Benli, "15 Temmuz'dan sonra FETÖ ile mücadelede belki Almanya'dan daha fazla yardım beklentisi içerisinde olsak bile son dönem gelişmeleri bunun artacağına ilişkin. Nitekim son dönemde Düseldorf'da Alman polisinin PKK'ya karşı gerçekleştirdiği müdahaleler bizim için önemli." ifadesini kullandı.
- "Demokrasiye yapılan bu saldır bizi oradan da izlerken çok etkiledi"
Böhmer ise görüşmeden dolayı memnuniyet duyduğunu, kadın haklarının şüphesiz aynı zamanda insan hakları olduğunu söyledi.
Türkiye'ye seyahatlerinde son derece cesur, son derece angaje ve büyük çabalar harcayan kadınlarla tanıştığını, Benli'nin de bunlardan birisi olduğunu belirten Böhmer, "Demokrasinin kalbi olan bu mekanın uğradığı saldırıyı görmek gerçekten beni çok etkiledi. Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz günü Cumhurbaşkanımızla Uruguay'da resmi ziyaretteydim. Oradan takip ettik olayları. Demokrasiye yapılan bu saldırı bizi oradan da izlerken çok etkiledi. Türkiye'de bu durum yeterince algılanmamış olabilir, fakat Almanya'nın bu üzüntüyü ve olayda yaşananların üzüntüsünü paylaştığını ifade etmek istiyorum. Algılanmamış olsa bile Almanya bu üzüntüyü yaşadı ve paylaştı." dedi.
Böhmer, FETÖ'nün darbe girişimi sonrasında, olayların açıklığa kavuşturulması sırasında ve suçluların bulunması konusunda insan haklarına riayet edilmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Benli'nin de bu konuya atıfta bulunduğunu anladığına işaret eden Böhmer, şu görüşlere yer verdi:
"Burada zannediyorum ki orantılılık ilkesi çok önemli. Bunu da söylemek durumundayım; biz sonrasındaki olaylarda insan haklarının yeterince korunmadığı endişesini taşıyoruz. Bu vesileyle açık sözlülükle ifade etmek istiyorum; Alman vatandaşlarının uzun süre burada gözaltında bulundurulup herhangi bir iddianame yayınlanmaması bizi endişelendiriyor, üzüyor. Bunun yanı sıra tutukluluk koşullarının, cezaevi koşullarının da çok yakından incelenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Bay Peter Steudtner'in serbest bırakılmış olmasını büyük bir memnuniyetle karşıladık ve bunun olumlu bir adım olduğu kanaatindeyiz. Bu gelişmelerin devam etmesini arzu ediyoruz ve sizin de bunun üzerinde durduğunuz bilincindeyim."
Böhmer, sivil toplum örgütlerinin çalışmalarının takdir edilmesi ve öneminin her zaman göz önünde bulundurulması gerektiğini düşündüğünü aktardı. Almanya'da da sivil toplum örgütlerinin demokrasinin önemli unsurları olduğuna değinen Böhmer, güçlü bir toplumda güçlü sivil toplum örgütlerinin son derece önemli olduğunu düşündüğünü sözlerine ekledi.
- "İnsan haklarını kağıt üzerinde sağlamanızın bir anlamı olmaz"
Böhmer'in açıklamaları üzerine yeniden söz alan Benli, AB'nin ilerleme raporlarından ifade edildiği üzere Türkiye'nin 2007 yılı sonrası kadın ve erkek arasındaki eşitliği sağlayan bir ülke olduğunu, bunun da AK Parti hükümetleri ile gerçekleştirildiğini söyledi.
Bu konuda birçok yasanın değiştirildiğini anımsatan Benli, yasal çerçevenin sağlanmasına rağmen kadın örgütlerinin çalışmalarını bırakmadığını vurguladı.
Benli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İnsan hakları sadece metinlerde yer alan kavramlar değildir. Fiilen hayatın içerisinde yer alması gerekir. Aynı durum terörle mücadele için söz konusudur. Eğer vatandaşlarınızın güvenliğini sağlayamazsanız, çocuklarını okula gönderen insanlar 'acaba çocuğum geri dönebilecek mi?' diye düşünüyorlarsa sizin yasalarda, anayasalarda, uluslararası sözleşmelerde insan haklarını kağıt üzerinde sağlamanızın bir anlamı olmaz. İnsan hakları fiilen uygulanması gereken alanlardır. O yüzden insanların güvenliğini sağlamak zorundayız. Türkiye güvenlik ve insan hakları arasındaki dengeyi sağlayarak terörle mücadelesini sürdürüyor. Tek bir zaman diliminde 4 farklı terör örgütüyle mücadele ediyoruz."
Benli, Türkiye'de sadece son iki senede DEAŞ'ın 316 insanın ölümüyle sonuçlanan eylemler gerçekleştirdiğini, buna karşılık Türkiye'nin OHAL ilan etmediğini anımsattı.
Fransa'nın iki yıldır sürdürdüğü OHAL'i daha yakın bir zamanda sona erdirdiğini, ancak terörle mücadele yasası içerisine yerleştirdiği ağır hükümler nedeniyle OHAL'i devam ettirdiğini belirten Benli, şunları ifade etti:
"PKK Haziran 2015'de son 30 senedir dağlarda yaptığı terör saldırılarını artık şehirlerde yapmaya başladı. Binlerce çukur kazdı ve bombalar yerleştirdiği için çoğu kolluk kuvveti bin 389 insanımızı katletti ama Türkiye yine de anayasasında yer alan OHAL'i ilan etmedi. Ancak Türkiye içinde milletvekilleri varken Meclisinin bombalandığı, insanlarının tanklarla ezildiği, gerçekte darbe görünümlü bir işgal girişimi ile karşı karşıya kaldığında OHAL ilan etmek durumunda kaldı. Çünkü darbe görünümlü işgal girişimi sadece cuntacı askerler tarafından yapılmadı bizatihi sivillerin destek verdiği bir girişimdi. Bunun için tankların içinden emniyet müdürleri ya da askeri üslerden öğretim görevlileri çıktı. FETÖ özellikle dışarıda bir eğitim kurumu, bir yardım kuruluşu ya da dinler arası diyalog gibi kendisini farklı gösterebilen ancak Türkiye'de gerçek bir Türk polisine polis silahı kullanarak Rus büyükelçisini vurdurtabilecek kadar tehlikeli bir örgüt. FETÖ şuan sadece Türkiye için tehdit gibi görünse bile aslında bölge için, Avrupa ve dünya için bir tehdit. Bu yüzden Türkiye OHAL'i devam ettirdi."
İnsan haklarındaki orantılılık ilkesine azami ölçüde dikkat edildiğine değinen Benli, özellikle ilk dönem yayımlanan KHK'larda yaşanan olumsuz durumun sonrasında yayımlanan KHK'larda düzeltildiğini söyledi.
Benli, uzun tutukluluk sürelerinin son dönem KHK'larla düşürüldüğünü, avukat görüşmelerine getirilen sınırlamalara ilişkin hükümlerin kaldırıldığına dikkati çekerek, bu konuda lekesizlik hakkının getirildiğini anlattı.
Türkiye'nin ağır bir saldırı ile karşı karşıya kaldığını, misafir ettiği 4,5 milyon insanın haklarını savunduğu gibi kendi ülkesinde yaşayan insanlar için de aynı çabayı gösterdiğini vurgulayan Benli, fiili hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için çaba harcandığını kaydetti.