Alınan Kararlar Çift Devletli Yerine Tek Devletli Bir Çözümün Getirileceğini İşaret Ediyor"
İstanbul'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı'nda Doğu Kudüs Filistin Devleti'nin başkenti ilan edildi.
İstanbul'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı'nda Doğu Kudüs Filistin Devleti'nin başkenti ilan edildi. Kararı değerlendiren Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Babacan, "Hem ABD hem de İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından alınan kararlar çift devletli bir çözüm yerine tek devletli bir çözümün getirileceğini işaret ediyor" dedi.
Toplantıdan böyle bir karar çıkacağının beklenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Babacan, "Teşkilatı harekete geçiren temel referans Filistin meselesi bile olsa buradan ancak kınama veya uluslararası hukukun tanınması çağrısı gibi bir sonucun çıkacağını düşünüyordum şahsen. Alınan karar, bunun da ötesine geçmiş ve yeni bir faz anlamı taşıyan bir süreci getirecektir" dedi.
Öncelikle Kudüs'ün hukuki statüsüne bakmak gerektiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Babacan şöyle devam etti:
"Kudüs, Birleşmiş Milletler (BM)'nin garantörlüğü kapsamında uluslararası statüsü olan bir yer. 1967'deki 6 Gün Savaşı neticesinde İsrail Doğu Kudüs'ü ele geçirdi ve bir işgal hareketine girdi. BMGK,bunun üzerine İsrail'in buradanderhal çekilmesi kararını aldıysa da İsrail bu kararı tanımadı. Sonraki süreçte, Kudüs'ün 1980'de İsrail parlamentosu tarafından, uluslararası hukuk ihlal edilerek tek taraflı başkent ilan edilmesiyle birlikte olay yeni bir boyuta taşındı. BM Güvenlik Konseyi de1980'de aldığı kararla bu durumu "yok hükmünde, yasadışı ve geçersiz" olarak kabul etti.
Şu anda Trump'ın yaptığı ise kendisinin seçim vaadiydi. Bu vaadi de içerde hakkında başlatılmış olan soruşturmadan kurtulmak, kongre seçimlerine yönelik hamle yapmak ve Yahudi lobisinin desteğini almak için siyaset malzemesi olarak kullandı. Burada asıl kritik nokta Kudüs'ün bölünmezliği kavramı. Doğu Kudüs'ün ABD tarafından İsrail'in toprağı olarak sayılıp sayılmadığı sorusu karşımıza çıkıyor. Açıklamasında Trump bu duruma hiçbir atıfta bulunmadı. Bunun anlamı Filistin'i müzakere masasına oturtmak ve 'Biz burada böyle söyledik ama hala çift devletli çözüm zeminini konuşabiliriz' demek. Bu nedenle Trump açıklamasında,"biz hala çift devletli çözümden yanayız ve barış sözleşmesine sadığız" demeyi ihmal etmedi.
Ancak hem ABD hem de İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından alınan kararlara baktığımızda artık çift devletli çözümün sembolik olarak sonuna gelindiğini söylemek mümkün. Bölgede problem yaratacak en önemli noktalardan biri ise bölgesel radikal eğilimlerin bu süreç sonrasında artmaya başlama ihtimali, ki bizatihi Trump'ın fitilini yaktığı bir durumdan bahsediyoruz. Teşkilat tarafından alınan bu kararın orta ve uzun vadede sonuçları olacaktır, ve öyle görünüyor ki artık tarihin hızlandığına tanık olacağız.
Bu sürece mutlaka Avrupa Birliği (AB)'yidahil etmek gerek. Ayrıca Türkiye'nin rolü bu noktada önemli. Türkiye burada geliştirmiş olduğu bağlarla –hem AB, hem Şangay, hem Afrika Birliği- ortada durabilecek bir pozisyona sahip."
- İstanbul