Haberler
Suriye'de Baas Partisi çalışmalarını süresiz olarak askıya aldı

Esad'ın gidişi onları da bitirdi! Faaliyetlerini durdurdular

Sosyal medya platformları WhatsApp, Facebook ve Instagram çöktü

3 sosyal medya platformu, aynı anda çöktü

Bakan Uraloğlu, 16 yaş altı için sosyal medya düzenlemesi geleceğini açıkladı

16 yaş sınırı konuşuluyordu! Sosyal medyaya yeni düzenleme geliyor

Somali ve Etiyopya arasındaki krizi Türkiye çözdü

Afrika'daki krizi Türkiye çözdü

Akpm'nin Türkiye Hakkındaki Kararı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcü, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde (AKPM) HDP'nin oy kullanma hakkı olan iki milletvekili olarak Türkiye'ye yönelik alınan kararlara ve Türkiye'nin siyasi denetim statüsüne alınmasına "Evet" dediklerini ve bu kararı böyle verdikleri için kendileriyle...

HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcü, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde (AKPM) HDP'nin oy kullanma hakkı olan iki milletvekili olarak Türkiye'ye yönelik alınan kararlara ve Türkiye'nin siyasi denetim statüsüne alınmasına "Evet" dediklerini ve bu kararı böyle verdikleri için kendileriyle gurur duyduklarını söyledi.

Kürkcü, HDP'nin AKPM üyeleri Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu ve Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy ile Mecliste basın toplantısı düzenledi.

Türkiye'nin 2004'te gözlem sürecinden çıktığını ve bu yıla kadar da gözlem sonrası diyalog sürecinde olduğunu anlatan Kürkcü, "Ancak, hem 7 Haziran seçimleri sonrasında yeniden alevlenen çatışmalar hem de 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonrasında kitlesel bir insan hakları ihlali süreciyle karşı karşıya kaldığımız için yeniden bu tartışma başladı. Üç mevsimdir Türkiye Dışişleri bu tartışmayı atlatabildi ama nihayet bu bahar, bu tartışmadan daha fazla kaçamayacağını gördü." diye konuştu.

"Böyle yaptığımız için memnunuz"

AKPM'nin kararında Türkiye'den istenilenleri sıralayan Kürkcü, "HDP'nin konseydeki iki oy kullanma hakkı olan milletvekilleri olarak hem bu kararlara hem de bunların bir nihai sonucu olarak Türkiye'nin yeniden gözlem statüsüne alınması kararına 'Evet' dedik. Bu kararı böyle verdiğimiz için kendimizle gurur duyuyoruz. Böyle yaptığımız için memnunuz." ifadelerini kullandı.

Avrupa Konseyinde ya da insan hakları kuruluşlarında bir milli maç oynanmadığını belirten Kürkcü, şunları kaydetti:

"Avrupa karmasına karşı Türk Milli Takımı orada bir maç ya da savaş yapmıyor. Biz oraya gittiğimiz zaman kendi siyasi eğilimimize göre gruplara dağılıyoruz. Biz, birleşik solun üyesiyiz. Cumhuriyet Halk Partililer, sosyalist grubun üyesidir. Adalet ve Kalkınma Partililer, üç ayrı sağcı gruba dağılmış durumdalar. Milliyetçi Hareket Partisi de bu sağcı gruplardan birindedir. Dolayısıyla tartışmalar bu gruplarda yapılıyor ve biz siyasi kanaatlerimize göre Mecliste nasıl oy kullanıyorsak konseyde de öyle oy kullanıyoruz.

Bir arada tartıştıkları grubun hiçbir üyesini ikna edemeyen Adalet ve Kalkınma Partili üyeler, o grubun üyelerinin büyük çoğunluğunun kararı ile alınmış olan bu karar doğrultusunda yarın bu ettikleri sözlerden ötürü o gruptaki arkadaşlarına, meslektaşlarına ne diyecekler? Onların, 'Türkiye düşmanı, haçlı olduklarını' yüzlerine karşı konuşabilecekler mi? Ben hiç tahmin etmiyorum. Biz, hem siyasi kanaatlerimizin hem milletvekili sorumluluğumuzun gereğince Türkiye'de 16 Nisan günü, 'Hayır' demiş 25 milyon insanın ortaya koyduğu itirazı Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde de ifade etmiş olduk."

HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Türkiye'yi düzenli periyotlarla izlemek anlamına gelen denetim süreci lehinde oy kullanan milletvekillerine hakaret edenlerin, 2004'ten bugüne Türkiye'yi desteklemiş milletvekillerinin neden bu kararı verdiğini aslında çok iyi bildiğini ancak bilmezden geldiğini öne sürdü.

Kerestecioğlu, "Bir yıldan az bir sürede 159 gazeteci tutuklanmış, 178 medya kurumu kapatılmış, 4 bin 811 akademisyen işten atılmış, barış talep eden 378 akademisyen ihraç edilmiş, partimizin iki eş genel başkanı ve çok sayıda milletvekili tutuklanmış, 103 belediyenin 82'sine kayyum atanmış ve belediye başkanlarının 86'sı tutuklanmışsa o ülkenin denetim sürecine alınmaması mümkün olamaz. Yargıyı ele geçiren, medyayı susturan, üniversiteleri denetim altına alan bir iktidar, elbette bunların Avrupa Konseyi statüsüne, Kopenhag kriterlerine uygun olmadığını gayet iyi bilmektedir." görüşünü savundu.

"Uymazsa kriz derinleşir"

Özsoy ise Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında bundan sonra yaşanabilecekleri anlattı.

Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyesi ve AKPM'nin aldığı kararlara uymak durumunda olduğunu ifade eden Özsoy, "Uymazsa ne olur? Uymazsa kriz derinleşir. Muhtemelen bir sonraki süreç, Türkiye'nin örneğin konseyde oy hakkının elinden alınması gibi bir durum söz konusu olabilir. 'Avrupa Konseyinin bu kararlarını ben tanımıyorum' demek Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği alanında ciddi sıkıntılar demektir." diye konuştu.

Kaynak: AA / Politika
title