Akil Adam Vahap Coşkun Açıklaması
Akil İnsanlar İç Anadolu Heyeti'nde bulunan ve Dicle Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Yrd.Doç.Dr.Vahap Coşkun, Türkiye'nin Suriye konusunda PYD'ye karşı bir tutum sergilemesinin, sürece destek veren Kürtlerin güveninin kırılmasına yol...
Akil İnsanlar İç Anadolu Heyeti'nde bulunan ve Dicle Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun, Türkiye'nin Suriye konusunda PYD'ye karşı bir tutum sergilemesinin, sürece destek veren Kürtlerin güveninin kırılmasına yol açabileceğini söyledi.
Örgütün çatışmadan yana bir tavır takındığı dönemde, Öcalan'ın örgütü çekilmeye ikna ettiğini söyleyen Coşkun, örgütün demokrasi yolu ile değil de şiddet yolu ile daha fazla yol alınabileceğine inandığını iddia etti. Coşkun, "Öcalan'ın örgüt üzerinde yeteri bir etkisi olmadığı yönündeki tez doğru bir tez değildir. Öcalan hem ateşkesin ilan edilmesinde hem de örgütün geri çekilmesi kararının alınmasında doğrudan doğruya kendi politikalarını örgüte kabul ettirdi. Aslında örgüt bu sürecin başlangıcında çok da bu sürece taraftar bir pozisyonda değildi. Çünkü, onlara göre Ortadoğu'da Türkiye'nin pozisyonu çok zayıflamış durumdaydı ve buna karşın PKK'nın güç olanakları oldukça artmıştı. Bu nedenle de demokrasi yolu ile değil de şiddet yoluyla daha fazla yol alınabileceği yönünde ciddi bir görüş vardı. Ancak Öcalan stratejik bir değişiklik yapmak gerektiğini söyledi ve örgütü de bu çerçeveye ikna etti" dedi.
Sürecin başladığı günden bu yana sürekli çeşitli tarihler verildiğini aktaran Coşkun, bu tarihlerin mutlaklık arz eden tarihler olmadığını ifade etti. Tarihlerin esnetilebilir tarihler olduğunu aktaran Coşkun, bu yönde açıklamalarla iki şeyin yapılmak istendiğini kaydetti. Coşkun, "Tarihler konusunda şunu söyleyeyim. Çeşitli tarihler telaffuz ediliyor sürecin başladığı tarihten itibaren. İşte önce Haziran denildi, sonra Eylül'e çekildi şimdi ise Ekim 15 gibi tarihler telaffuz ediliyor. Bir kere şunun kesinlikle bilinmesi gerekiyor. Bu tarihler mutlaklık arz eden tarihler değil. Diğer barış süreçlerine baktığımızda bile bu tarihlerin esnetilebilir tarihler olduğunu görmek mümkün. Tarihleri dile getirmenin iki yönlü amacı olabilir. Bir taraftan karşı tarafı harekete geçirmek, onlar üzerinde bir baskı oluşturmak, diğer taraftan da kendi tabanlarına bir mesaj vermek. Yani sürecin belirlenmesinde asıl aktör biziz, bizim tarafımızdan bu süreç belirleniyor mesajı vermek. Ancak ben bu tarihlerin mutlak tarihler olarak algılanmasında değilim" diye konuştu.
Öcalan'ın BDP heyeti ile son görüşmesinde dile getirdiği, "Araçsal değer konumumun stratejik konuma yükseltin" yönündeki açıklaması ile ilgili olarak da konuşan Coşkun, "Araçsal konumdan stratejik konuma evirilmelidir şeklindeki talebin iki anlamı olabilir. Birincisi, Öcalan kamuoyu ile ilişkilerinin daha doğrudan bir şekilde yapılmasını istiyor. Yani BDP ile görüşmelerinin daha düzenli bir şekilde yapılması, avukatları ile görüşmelerinin serbest bırakılması, kendi fikirlerinin doğrudan kamuya aktarılacak şekilde basın ile görüşmelerinin yapılabilmesine olanak tanınmasını istiyor. Diğer taraftan şunu söylüyor Öcalan. Gerek bu sürecin başlamasında, gerekse de PKK'nın bu sürece ikna edilmesi noktasında benim görüşlerim araç olarak kullanıldı. Ancak gelinen noktada şu çok açık ve net. Hem Türkiye'deki Kürt meselesinin çözümünde, hem de Suriye'deki meselenin çözümünde asıl aktör benim. Dolayısıyla benim meşru bir aktör olarak kabul edilmem ve bana ona göre muamele edilesi gerekiyor diyor" şeklinde konuştu.
"SURİYE'DEKİ KÜRTLERE KARŞI BİR TUTUM ÇÖZÜM SÜRECİNE ZARAR VERİR"
Türkiye'nin Suriye'deki Kürtlere yönelik karşı bir politika içine girmesinin Türkiye'deki Kürtleri inciteceğini savunan Coşkun, bunun tersi bir durumunda ise sürece olan güvenin artacağını ileri sürdü. Coşkun, "Türkiye başlangıçta PYD'nin PKK ile irtibatından dolayı Suriye Kürdistan'ındaki meselelere çok mesafeli ve bilindik devlet refleksleri ile yaklaştı ancak bu yaklaşımın sorunu çözmeyeceğini gördü. O nedenle Salih Müslim Türkiye'ye çağrıldı daha sonra yine Suriye Kürdistan'ında yer alan Kürt liderlerden bazıları Türkiye'ye çağrıldı ve onlarla görüşmeler yapıldı. Özellikle bu işte Salih Müslim ve diğer Kürt liderlerle yapılan görüşmelerden sonra bu muhalefeti gözeten ve onlarla birlikte bir politika belirlemeye yönelik bir siyasetin izlenmesi söz konusu olabilir. Elbetteki Rojava'ya yönelik politikaların, yani Rojava'yı destekleyen, oradaki Kürtleri kapsayan onlarla işbirliği içerisine giren bir politika çözüm sürecinin de çok ciddi bir destekçisi olacak. Buna karşılık Rojava'daki Kürtlerin aleyhine olabilecek bir siyasetin içerisine girilmesi Türkiye'deki Kürtlerin duygusal olarak yıpranmalarına çözüm sürecine olan inançlarının da zayıflamasına sebebiyet verebilir. Ben devletin bunu gördüğünü dolayısıyla Suriye Kürdistan'ına ilişkin politikalarında Kürtleri kapsayan, Kürtleri öne çıkaran bir tavır izleyeceklerini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"KÜRT KONFERANSI 2011 YILINDA YAPILACAKTI"
Eylül ayında Erbil'de yapılacak olan Kürt konferansının aslında 2011 yılında yapılmak istendiğini aktaran Coşkun, Silvan saldırısının bunu engellediğini öne sürdü. Konferanstan Türkiye'deki soruna ilişkin olarak silah kullanmadan ilkesel olarak vazgeçmesi yönünde bir açıklama gelmesinin çözüm süreci için çok büyük bir avantaj sağlayacağını vurgulayan Coşkun, "Öcalan bu süreçte dört konferansın yapılmasını istemişti. Bu konferansların sonuncusunun da Erbil'de toplanmasını istemişti. Aslında bu konferans 2011 yılında yapılacaktı. Ancak 2011 yılında Silvan olayı ile başlayan çatışma süreci nedeni ile bu toplantı sürekli olarak ertelendi. Çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte bu konferansın tekrar yapılması gündeme geldi. Barzani de bunu destekledi. Türkiye'de buna çok şiddetli bir şekilde karşı çıkmadı. Şu anda bir bekleme pozisyonunda. Mesut Barzani, Celal Talabani ve Abdullah Öcalan üzerinde şekillenecek bir konferansın olduğunu görüyoruz. Acaba burada PKK'nın Türkiye'deki soruna ilişkin olarak silah kullanmadan ilkesel olarak vazgeçmesi yönünde bir açıklama yapılabilir mi, yapılamaz mı? Eğer böyle bir açıklama yapılırsa bu konferans çözüm sürecine de çok ciddi bir destek sağlamış olacak" dedi. - DİYARBAKIR