AK Parti TBMM Grup Toplantısı
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik soruşturma"ya ilişkin, "Avrupa Parlamentosu'nda birisi, 'bu gazeteyle ilgili gözaltılar bizim kırmızı çizgimizdir.
Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik soruşturma"ya ilişkin, "Avrupa Parlamentosu'nda birisi, 'bu gazeteyle ilgili gözaltılar bizim kırmızı çizgimizdir...' Kardeşim senin çizgine mizgine biz bakmayız. Kırmızı çizgiyi millet çizer bizde millet. Senin çizginin ne hükmü var? Senin çizginin üzerine bir çizgi de biz çizeriz. Bırakın bu işleri." dedi.
Yıldırım, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, anayasa değişikliğinde sona gelindiğini belirterek, hazırlıklarını tamamladıklarını ve Meclis'e getireceklerini bildirdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu konuyla ilgili beyanatlarının, kendilerinin hazırlıklarına zemin oluşturduğunu belirten Başbakan Yıldırım, "Çünkü, en azından 330'a erişmek ve üstüne çıkmak için, MHP'nin desteği önem arzetmektedir. MHP'nin hassasiyetini dikkate alarak - azami oranda - bir hazırlık içerisinde çalışmalarımızı tamamladık. Bundan sonrası Meclis'in bileceği iştir. Meclis eğer önümüzü açarsa, meydanlara, milletin önüne bu teklifi götürmeye imkan sağlarsa ki biz buna inanıyoruz. Çünkü, vekiller asillerin üstünde değildir, asillere gidecek bir metni vekillerin durdurması, siyasetin de milli iradenin de ruhuna pek uygun olmaz. O yüzden getireceğimiz bu teklifle inşallah, ülkemizde anayasa ve sistem konusundaki bu anlamsız tartışmalara noktayı koymuş olacağız." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, son zamanlarda terörle mücadelede önemli mesafeler aldıklarını, özellikle kırsal kesimde terör örgütünün direncini kırdıklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şehirlerde bunların yaptığı şeyleri biliyorsunuz. Neler yaptılar? Şehirlerde hendekler kazdılar, el yapımı patlayıcılar yerleştirdiler, bütün orada yaşayan vatandaşlarımızın binalarını başlarına geçirdiler. Bütün şehirler temizlendi, kırsal da adım adım temizleniyor. Şimdi Sur, Silopi, İdil, Şırnak, Nusaybin, Yüksekova ile terörün yıkıp yaktığı bütün yerlerde yeni binalar yapıyoruz. 36 bin konut başladı, bir yıl içerisinde bunların tamamı bitirilmiş olacak. Vatandaşlarımız eskisinden daha güzel evlerine geçip oturacaklar. Altyapı tamamen yenileniyor, bununla da kalmıyoruz. Aynı zamanda yöreye yönelik muazzam bir yatırım ve teşvik paketi ilan ettik. Bununla ilgili özel tedbirler aldık, burada fabrikalar kurulacak, artık gençlerimiz dağ yerine buralarda hayatını kazanacak, geleceğe buralarda hazırlanacak. "
"Geçen yılın ağustos ayı ile bu yılın ağustos ayı arasında, dağda teröre katılan gençlerin sayısı 10 kat düştü, daha önce 4 bindi yıllık, 470'lere düştü. Geçen yılın bir ayında 400 civarındaydı, 70'e düştü." diyen Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
"Önemli ölçüde, artık terör örgütü gençlerin aklını çelip kandırarak dağa çıkaramıyor. Yöre halkı tercihini yapmıştır; tercih milletten, tek Türkiye'den, tek bayraktan, tek milletten yanadır. Yöre halkına gösterdiği cesaret, vatanseverlik ve bayrak aşkından dolayı şükranlarımı sunuyorum. Terör örgütleri şunu bilmelidir: Mücadelemiz, her bir vatandaşımız güvende oluncaya kadar devam edecek. Mücadelemiz güvenlik güçlerimize, askerimize, polisimize, jandarmamıza, korucumuza silah doğrultmalar bitinceye kadar, bir daha silahlı kalkışma olmayıncaya kadar devam edecek. Burada asla ve asla bir tereddütümüz olmasın."
"Bu sorunu ortadan kaldırmak Hükümetimizin boynunun borcu"
Başbakan Binali Yıldırım, hedeflerinin yöre halkı başta olmak üzere, milleti terör belasından kurtarmak olduğuna işaret ederek, "Bugün artık yöre halkı şunu iyi biliyor: PKK'nın, terör örgütünün Kürtler diye bir derdi, sorunu yok. Ancak orada yaşayan vatandaşlarımızın PKK gibi bir sorunu var, bu sorunu ortadan kaldırmak Hükümetimizin boynunun borcu. Hedefimiz terör örgütünü milletin, devletin arasından bunları çıkarmak, milletle devleti tekrar buluşturmak. Bunu büyük oranda başardığınızı düşünüyoruz ama yapacağınız çok daha şey var. Hem doğuda hem batıda hem kuzeyde hem güneyde, milleti bir ve beraber yapmak ve güçlü Türkiye ile yolumuza devam etmek." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti İstanbul İl Başkanlığında yaptığı konuşmada, "(diğer siyasi partileri kastederek) arkadaşlar diyor ki 'başkanlık gelirse Türkiye bölünür.' Ben de dedim ki (aksine başkanlık olmazsa bölünme riski var.)" dediğini anımsatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu ele doladılar, malzeme bulmuş gibi, mal bulmuş mağribi gibi. Efendim, bölünmeyle tehdit ediyor. Başbakan Türkiye'yi başkanlıkla, bölünmeyle tehdit ediyor. Arkadaşlar, 7 Haziran'ı unuttuk mu? Daha dün gibi, 7 Haziran sonrası Türkiye'nin siyasi manzarasını ne çabuk unuttunuz? Hükümet kurulamıyor. Temmuz ayında, 'Türkiye partisiyiz, Türkiye'nin partisiyiz, ayrılıkçı, gayrılıkçı değiliz' diyenler, nasıl gittiler, terör hareketini, silahlı çatışmayı tekrar başlattılar. Nereden cesaret aldılar? Çünkü, Türkiye'de istikrar kaybolmuştu. Türkiye'nin bulunduğu bölge itibariyle güçlü bir yönetime ihtiyacı var.
Her zaman tek başına iktidar çıkaran bir sisteme ihtiyacı var, aksi halde bu topraklarda güçlü kalmak ve mücadele etmek kolay değil. Benim dediğim budur; güçlü iktidar, Türkiye için vazgeçilmezdir. Türkiye'nin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini ancak tek başına güçlü siyasi iktidarla sürdürebiliriz. Aksi halde Türkiye'yi bekleyen birçok iş ve dış tehditler mevcuttur. Bunun neresi tehdittir, neresi bölünmeyle halkı tehdittir? Aksine başkanlık olursa birlik, beraberlik olur, Türkiye her türlü tehdite karşı daha güçlü olur, dediğimiz budur. Onun için bu meselenin oraya buraya çekilip, farklı anlamlar yüklenmesini asla ve asla tasvip etmiyoruz."
Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik soruşturma
Başbakan Yıldırım, "Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik soruşturmayı" kastederek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı hukuki bir işlem olduğunu bildirdi.
Bir gazetenin yöneticilerine ve vakfına yönelik bazı ithamlar bulunduğunu anlatan Yıldırım, "İthamlar nedir? İthamlar şu: Bu vakfın 2013 yılından beri, iki grup arasında davalı olduğunu biliyoruz. Bundan dolayı bir şikayet söz konusu ve ağustos ayından beri takibat yapılıyor. Yani iki boyutu var, bir tanesi gazeteyi çıkaran vakfın yöneticilerinin yanlış işlemlerinden dolayı başlatılan kurumsal bir takibat. Diğeri de terör örgütlerine üye olmadan teröre destek vermek suçlamasıyla başlatılan bir takibat." diye konuştu.
Binali Yıldırım, bu gazeteye gözaltılar yapıldıktan sonra hemen koro halinde "Basın özgürlüğü elden gidiyor." denildiğini aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz buna alışığız. Basın özgürlüğüne sonuna kadar sahip çıkacağız, basın özgürlüğü ile bir meselemiz yok. Zaten bizim Avrupalı dostlarımızla anlaşamadığımız konu bu. Terörle mücadelede attığımız adımlarda hemen önümüze basın özgürlüğünü getiriyorlar. Bugün de kalkmış Avrupa Parlamentosu'nda birisi, 'bu gazete ile gözaltılar bizim kırmızı çizgimizdir...' Kardeşim, senin çizgine mizgine biz bakmayız, kırmızı çizgiyi millet çizer bize millet. Senin çizginin ne hükmü var? Senin çizginin üzerine bir çizgi de biz çizeriz. Bırakın bu işleri. Türkiye salvolarla, tehditlerle hizaya getirilecek bir ülke değildir. Türkiye gücünü milletten alır, hesabını da millete verir.
Siz bu konularda bu kadar hassas olacağınıza, terör örgütünün reklamlarını Parlamentonuzda yaparken bunu düşünseydiniz. O zaman kırmızı çizginiz neredeydi? Terör örgütünün mesajını meydanlarda okuturken, bu ülkenin Cumhurbaşkanının mesajına mahkeme kararıyla yasak getirirken neredeydin? Kandil'deki terör örgütü video konferansla bağlandı, orada mitingde taraftarlarına hitap etti ama Türkiye'nin Cumhurbaşkanı aynı şeyi yapmak istedi, mahkeme kararıyla engellediler. Ondan sonra da basın özgürlüğü diye mangalda kül bırakmıyorlar. Bırakın bu işleri, çifte standartla bir yere varamazsınız. Dürüst olacaksınız, dürüst. Kendinize gelince böyle, Türkiye'ye gelince farklı, yok böyle bir şey. Basın özgürlüğünün ne demek olduğunu sizden öğrenecek değiliz. Sonuna kadar varız ama suçluyu, suça iştirak edeni, bölücü terör örgütüne, FETÖ terör örgütüne alenen destek verenleri de masum görecek değiliz. Şehitlerimize, gazilerimize karşı sorumluluğumuz var. Onun için bırakalım yargı işini yapsın, zaten bir şeyleri yoksa ortaya çıkar, ondan sonra da düzelir. Ne zamandan beri yargıyı yönetmeye kalkıyorsunuz? Bırakın işini yapsın, hukuk devletinde herkese düşen, hukukun verdiği kararları saygıyla karşılamaktır, içinize sinmese de."
Binali Yıldırım, Şampiyonlar Ligi rövanş maçında bu akşam Napoli ile karşı karşıya gelecek olan Beşiktaş'a başarılar diledi.
AK Parti Grup toplantısına, Kahramankazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk, Türk halk müziği sanatçısı Şükriye Tutkun, 15 Temmuz gecesi tankın altına yatan, "Tanksavar Sabri" olarak bilinen Sabri Ünal ile bazı AK Parti örgütlerinden gelen izleyiciler katıldı.
Başbakan Yıldırım'a konuşmasının ardından, Lokman Ertürk ile AK Parti Kahramankazan İlçe Başkanı, "F-16 uçağını eliyle tutan bir figürü" Başbakan'a hediye etti ve birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi.
Bazı parti örgütlerinden gelen heyetlerle de hatıra fotoğrafı çektiren Yıldırım, sanatçı Şükriye Tutkun'la da bir süre sohbet etti.
(Bitti)