Haberler
İsrail ile Lübnan arasında sağlanan ateşkes antlaşması yürürlüğe girdi

Ateşkes başladı! Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

İsrail ile Lübnan arasında sağlanan ateşkes antlaşmasının detayları belli oldu

Tarihi antlaşmanın detayları belli oldu! Gündem yaratacak "gizli madde" iddiası

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

Merkel anılarını yazdı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uzun bir bölüm ayırdı

Merkel anılarını yazdı! Tahtlar için çok konuşulacak ifadeler

AK Parti İlçe Başkanları ve İlçe Belediye Başkanları Toplantısı (3)

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı eşini Çankaya'ya çıkaramıyorsa, Çankaya'ya götüremiyorsa, bakanları eşleriyle beraber Çankaya'ya çıkamıyorsa, eşini Çankaya'ya götüremiyorsa burada bir su kaçağı var demektir."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı eşini Çankaya'ya çıkaramıyorsa, Çankaya'ya götüremiyorsa, bakanları eşleriyle beraber Çankaya'ya çıkamıyorsa, eşini Çankaya'ya götüremiyorsa burada bir su kaçağı var demektir. Demokrasi burada yara almış demektir" dedi.

Başbakan Erdoğan, Rixos Otel'de düzenlenen 'AK Parti İlçe Başkanları ve İlçe Belediye Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, demokratikleşme paketiyle ilgili çalışmaların tamamlandığını belirterek, paketin redaksiyon çalışmalarının yapıldığını, ay sonuna kadar bunu geniş bir basın toplantısıyla açıklayacağını ifade etti. Paket ile çok daha yeni imkanlar getireceklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Demokratikleşmenin veya hak ve özgürlüklerin son noktası yoktur. Onun her zaman güncellenmesi söz konusudur. Hayat hızla akıyor, şartlar süratli olarak her zaman değişiyor. Öyleyse bu güncellemeleri yapmak suretiyle de kazanılmış veya verilmesi gereken haklar neyse bu hakları her yerde her zaman yöneticilerin vermesi gerekir. Biz buna inanmış bir iktidarız. Şu anda da göreve geldiğimizden bu yana yaptıklarımız var, yapmakta olduklarımız var, yapacaklarımız var. Bunlara inanan bir iktidarız. Herkesin yaşam tarzının teminat altında olduğunu bir kez daha gösterdik, gösteriyoruz ve göstereceğiz. Ama özellikle de bu ülkede zulme uğrayan varsa yaşam tarzı noktasında, benim başörtülü bacılarım olmuştur. En büyük zulmü onlar görmüşlerdir. Onların eğitim öğretim özgürlüğünü kimler engelledi. Onların kamusal alanda buraya giremezsin diye onların önünü kesenler kimler oldu. Onlar bu ülkenin azınlığı mıydı, çoğunluğu muydu. Nereye koyarsanız koyun. Engellendiler. Eğer Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı eşini Çankaya'ya çıkaramıyorsa, Çankaya'ya götüremiyorsa, bakanları eşleriyle beraber Çankaya'ya çıkamıyorsa, eşini Çankaya'ya götüremiyorsa burada bir su kaçağı var demektir. Demokrasi burada yara almış demektir. Temel hak ve özgürlükler burada yara almış demektir. Bunları yaşadı mı bu ülke, yaşadı. Şimdi böyle bir şey var mı, Yok. Buna bakmamız lazım" diye konuştu.

"BALDIRAN ZEHRİ İÇTİK, TAŞI BÖĞRÜMÜZE BASTIK"

Üniversite kapılarında başörtüleri başlarından çekilip alınan kızların olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, kızların hüngür hüngür ağladığını belirterek, "Bunu nereye koyacaksınız" diye sordu. Erdoğan, "Bu bir temel hak ve özgürlük değil miydi ama biz baldıran zehri içtik, taşı böğrümüze bastık. İktidar olmamıza rağmen ülkemizde gerginlik olmasın diye hep sabrettik, sabrettik ve sabrettik. Ama biz bugüne kadar bir başı açık kardeşimize kalkıp da 'sen niye böyle geziyorsun' demedik. Böyle bir hakkımız bizim yok. Hepsinin güvencesi biziz. Bizim bütün derdimiz başı açık, başı kapalı, tüm kardeşlerimiz el ele dolaşsın, omuz omuza dolaşsın ve işte AK Parti çatısı başörtülüsüyle başı açığıyla bunun en güzel örneğini vermiştir. Bu partide böyle bir dert yok" dedi.

"KİM BOZUYORSA KAMU DÜZENİNİ BUNLAR ÇAPULCUDUR"

CHP'de otobüsten çarşaflı bayanları attıklarını gördüklerini dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bir taraftan geldi genel başkan rozet taktı, ertesi gün derdest ettiler. Bunları geçen seçimlerde yaşadık. Niye, dürüst değiller, sipariş üzere yapıyorlar. 'Acaba böyle yaparsak biraz daha fazla oy gelmez mi'. ya sizin bu noktada karakteriniz belli. Bu işin geçmişinde var. Şimdi ben Taksim'deki olaylarda hani 'çapulcular' dedim ya, gücendiler. En sonunda arkadaşlara dedim ki 'bir çalışma yapın.' Çalışmayı yaptırdık. Ayrıca tabi Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde de çapulcunun anlamının ne olduğu zaten açıkça yazıyor. 'Kamu düzenini bozmaya yönelenler' filan diye. Arkadaşlar kütüphanede eski gazeteleri şöyle bir karıştırdılar. Çok enteresan, Dersim olaylarında o zamanın Başbakanı, sene 1937, İnönü'nün açıklamaları var. 'Çapulcuları derdest ettik' diye. Kim o, hani bir taraftan öldürüyorlar, bir taraftan da alıp götürüyorlar. Şu anda ellerinde hepsinin çıkarılmış gazete sayfaları ve Tan gazetesinde bunlar çıkmış. Gazetenin sahibi o zaman Ahmet Emin Yalman. Ahmet Emin Yalman'ın da kim olduğunu biliyorsunuz. O da meşhurdur. CHP'nin o da çok önemli bir aktörüdür. Yani adeta CHP'nin yarı resmi yayın organıdır Tan gazetesi. Onda yazıyor. Vakti saati geldiğinde inşallah parlamentoda veya bir başka yerde bunları gayet açık, net belgeler olarak göstereceğiz. Hepsi şu anda elimde hazır. Bunu İnönü söylemiş. O söylediğini bilmiyorlar bunlar tabii bana yüklendiler. 'Çapulcu ifadesini niye kullandın' diye. Ortada sözlük, 'kamu düzenini bozan.' Kim bozuyorsa kamu düzenini bunlar çapulcudur. Kaldı ki Dersim'de normal vatandaşa 'çapulcu' demek suretiyle o insanlar öldürüldü. CHP o günden bugüne özür dilemedi. Bugünkü genel başkanları da hala özür dilemiyor Dersimli olduğu halde. Fakat ben Türkiye Cumhuriyeti'nin bir başbakanı olarak bizim bu işte taksiratımız olmadığı halde kalktık biz özür diledik, bunu söyledik. İnsanımızın kendi değerleriyle, kendi diniyle, kendi inancıyla, kültürüyle var olabileceğini, boynunu yere eğmeden, kendini dışlanmış hissetmeden bu ülkede özgürce yaşayabileceğini biz ispat ettik, teyit ediyoruz, teyit edeceğiz."

"BİZ UZAYDAN GELMEDİK"

"Sandık milletin namusudur, bunu unutmayın. Bu namusa hep birlikte sahip çıkacağız" diyen Başbakan Erdoğan, "Sandıktan çıkan irade bizim için en önemli ölçüdür. Meydanlar değil, manşetler değil, yangın yerine çevrilen, kırılan, dökülen sokaklar değil, altını çizerek söylüyorum, sandıktır" şeklinde konuştu.

30 büyükşehirde hedefin 30 olduğunu işaret eden Başbakan Erdoğan, "Bütün ilçelerimizin çok yoğun çalışması gerekiyor. Çok büyük gayret istiyoruz. Biz milletin içinden gelen bir kadroyuz. Biz uzaydan gelmedik. O seçkinci kadrolar değiliz. Biz milletin partisiyiz. Milletin istikamet çizdiği bir partiyiz. Dikkat ederseniz biz yerel yönetimlerde sağladığımız başarıyı Türkiye geneline taşıyan bir partiyiz" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından partiye yeni katılan üyelere rozetlerini taktı. - ANKARA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika
title