AK Parti Grup Başkanvekili Turan Açıklaması
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, CHP'nin AK Parti'ye yönelik son günlerdeki tutumunu eleştirerek, "CHP'nin yeniden fabrika ayarlarına döndüğünü, adeta içerisine Sabih Kanadoğlu'nun kaçtığını" söyledi.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, CHP'nin AK Parti'ye yönelik son günlerdeki tutumunu eleştirerek, "CHP'nin yeniden fabrika ayarlarına döndüğünü, adeta içerisine Sabih Kanadoğlu'nun kaçtığını" söyledi.
Turan, Meclis'te yaptığı değerlendirmede, pazar günü gerçekleştirilen kongrenin kesinleşme sürecinin 48 saat olmasından kaynaklı AK Parti TBMM Grup toplantısının yapılmadığını belirtti.
Kongrenin resmi olarak hayata geçebilmesi için gerekli sürenin bu akşam dolacağını ifade eden Turan, "Yarın ilk imkanda kapalı grup toplantımızı yapacağız. Cumhurbaşkanımızın Genel Başkan olması sürecinde milletvekili olmayışı nedeniyle yarınki toplantıda grup başkanını seçeceğiz. Bizler AK Parti Grubu'nun Başkanı olarak Başbakanımız Binali Beyi öneriyoruz. Dolayısıyla yarınki seçimi hayata geçirmek istiyoruz." dedi.
Turan, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in "Sayın Binali Yıldırım MKYK'ya girdiyse ve MKYK üyeliği sıfatıyla genel başkan vekilliği yapacaksa, burada grup başkanı olamaz." iddiasını vahim bir tablo olarak değerlendirdiklerini söyledi.
Özellikle referanduma ilişkin kampanya döneminde artık CHP'nin geçmişinden büyük bir ders aldığını, hukuk oyunlarıyla, birtakım yanlış stratejilerle değil halk ile yürüyeceğini ümit ettiklerinin altını çizen Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün CHP'nin fabrika ayarlarına döndüğünü, kritik CHP olduğunu gördüğümüzü ifade etmek isterim. Adeta CHP'nin içerisine Sabih Kanadoğlu kaçmış durumda. Oysa çok net ifade edebilirim ki grup başkanı ile grup yönetim kurulu üyeleri ayrı ayrı düzenlenmiştir. Grup başkanı olan kişinin aynı zamanda MKYK üyesi olmasının hiçbir mahsuru yoktur. Kanunen de yoktur, siyasi etik olarak da yoktur. Hatta güçlü grup olmasını, güçlü MKYK üyesi olmasını sağlayan bir unsurdur. Kaldı ki bu ilk defa olan bir iş değildir. CHP bilmiyor olabilir ama eski yıllarda Ahmet Türk'ün o zamanki Demokratik Toplum Partisi Grup Başkanı olarak görev yaptığında parti yönetiminde olduğunu da hatırlatmak isterim. Yine aynı şekilde 2002 yılında Cumhurbaşkanımızın milletvekili olmadığı dönemde Sayın Abdullah Gül'ün Başbakan olarak MKYK üyesi, aynı zamanda grup başkanı olduğunu ifade etmek isterim."
Bu durumu, "klasik bir CHP ayak oyunu" olarak gördüklerini belirten Turan, bu tür söylemleri ciddiye almadıklarını ve yollarına devam ettiklerini dile getirdi.
"Kabinede revizyon beklentilerinin olduğu, bunun kısa vadede gerçekleşip gerçekleşmeyeceği" sorusu üzerine Turan, bu konunun tamamen genel başkanın takdirinde olduğuna dikkati çekti.
Turan, şimdiye kadarki kongrelere bakıldığında benzer revizyonların gerçekleştiğinin, böyle bir durumun olması halinde genel başkan tarafından çok geçmeden açıklanacağının altını çizdi.
"Biz davetimizi yaptık ancak davete icabet etmeyen CHP olmuştur"
CHP Genel Başkanı Kıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanının tarafsızlığına ilişkin iddiaları ve kongreye katılmamasına dair değerlendirmelerinin sorulması üzerineTuran, şöyle konuştu:
"Hafta sonu çok büyük, gururla bir kongre gerçekleştirdik. Baktığımızda örnek bir kongre oldu. Türkiye'deki siyasal tarihe baktığımızda, bayramlaşmalarda, kongrelerde, partilerin birbirlerine gelmesi, gitmesi asgari bir nezakettir. Bizler de bu nezaketin gereği olarak başta CHP olmak üzere bütün partileri, bütün muhalefet partilerini kongremize davet ettik. Ancak tüm partilerin katılmasına rağmen sözüm ona iktidara en yakın parti olan CHP'nin katılmamış olması, kendi siyasi nezaketiyle ilgili bir şeydir. Biz davetimizi yaptık ancak davete icabet etmeyen CHP olmuştur. Ben bunun şık olmadığını düşünüyorum. Makamlar, mevkiler, görevler gelir geçer ama asgari nezaket, asgari ilişkiler gereklidir diye düşünüyorum. Nasıl ki bayramlarda partiler bir araya geliyorsa nasıl kongrelerde şimdiye kadar bir araya gelmişsek, aynı nezaketi beklerdik ama olmadığını üzülerek gördük. Gelmemiş olmaları bizim açımızdan çok kıymetli değil. Çünkü biz kongremizi yaptık yolumuza devam ediyoruz. Gelmiş olmaları onlar açısından bir şık hareket olurdu."
"Hakimleri, savcıları aşağılayan bir dilin FETÖ'den başka kimseye faydası yok"
Bülent Turan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında üst perdeden konuşmasını büyük bir ibretle izlediklerini söyledi.
İftira, dedikodu ve hakaretlerle dolu bir konuşmayı takip ettiklerini aktaran Turan, şu ifadeleri kullandı:
"Keşke böyle olmasa. Keşke siyaset daha sağduyulu olsa, daha ayağı yere basan ifadeler olsa. Bizler kongreye katılım olmadığı zaman toplumu bölen CHP diyemiyoruz. Ama ne zaman biz bir açıklama yapsak, toplumu bölen AK Parti diye bize tabiri caizse saldırıyorlar. Oysa baktığımızda eylemlere, uygulamalara, AK Parti'nin ne kadar sağduyulu davrandığını, kendisine oy vermeyen insanları anlamak için ne kadar gayret sarfettiğini hepimiz görüyoruz. Kongreye katılmayan da CHP, hakaret eden de CHP. Bugün mesela FETÖ ile ilgili muazzam iddialarda bulundu. Belge yok, bilgi yok ama varsa yoksa itham. Bakanlarda şu var, gurupta şu var; çok ağır ithamlar bunlar."
"FETÖ, AK Parti'nin değil Türkiye'nin sorunudur"
Turan, CHP'nin birçok milletvekilinin, 17 Aralık sonrasında dahi FETÖ'nün basın toplantılarına, açıklamalarına katıldığını, destek olduğunu hatırlatan Turan, şunları kaydetti:
"Hatta daha ötesi, bugün FETÖ'cü olduğu iddia edilen bazı insanlara, bazı kurumlara hukuk zemininde yapılan çalışmalarla ilgili Sayın Kılıçdaroğlu'nun yine sokak ağzıyla hakimlere, savcılara hakaret ettiğini gördük. Bu hakim savcı yerine kendinizi koyun. FETÖ ile mücadele edeceksiniz, iddianame hazırlayacaksınız ama bu ülkenin en önemli partilerinden bir tanesinin genel başkanı çıkacak size 'onursuz' diyecek, hakaret edecek, saldıracak. Bu tavır FETÖ'ye mi hizmet eder FETÖ ile mücadeleye mi hizmet eder? O yüzden bir daha söylüyorum, daha sağlıklı daha sağduyulu yaklaşmak zorundayız. FETÖ, AK Parti'nin sorunu değildir, FETÖ Türkiye'nin sorunudur, Türkiye'nin problemidir. AK Parti'den de CHP'den de diğerlerinden de varsa ayıklamak hepimizin görevidir. Ön yargısız, hukuka destek olarak, hakime, savcıya bu konuda moral motivasyon vererek, bu mücadeleyi yapmak zorundayız. Her salı grup toplantısında hakimleri, savcıları aşağılayan bir söylemin ve dilin hiç kimseye faydası yok, FETÖ'den başka. Aynaya bakmalarını tavsiye ediyorum."