AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Kandemir, Malatya'da konuştu Açıklaması
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, AK Parti'nin insanlığın sus pus olduğu dünyada, değerlerin paramparça olduğu zamanda bir değer hareketi olduğunu söyledi.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, Ak Parti'nin insanlığın sus pus olduğu dünyada, değerlerin paramparça olduğu zamanda bir değer hareketi olduğunu söyledi.
Kandemir, Malatya Kongre Merkezi'nde düzenlenen AK Parti Battalgazi İlçe Kadın Kolları Kongresi'nde yaptığı konuşmada, güçlü olanın değil, haklı olanın sesinin yüksek olduğu bir dünya inşa edeceklerini söyledi.
Türkiye'nin dört bir tarafında kongrelerini yaparak ekiplerini tazeleyeceklerini ve yola devam edeceklerini belirten Kandemir, şöyle konuştu:
"Dünyanın dört bir tarafında insanların yüreklerini soğutacak, onların dertlerini, sıkıntılarını taşıyacak kadro AK Parti kadrosu, lider Recep Tayyip Erdoğan. Eğer dünyanın her yerinden dua alıyorsanız, dünyanın farklı coğrafyalarında kendi inançlarında, kendi dillerinde size dua eden insanlar varsa biliniz ki siz artık sadece Türkiye'nin değil insanlığın bir hareketi olmuşsunuz. AK Parti, bir insanlık vicdan hareketidir. AK Parti insanlığı sus pus olmuş dünyada, değerlerin paramparça olduğu zamanda bir değer hareketidir. İçerden bize tuzak kuranlar, dışardan avuçlarını ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki gayretimiz, mücadelemiz insanlığın daha güzel olması adına."
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir de 2004 yılında anayasa değişikliği yaparak, "Kadın-erkek eşit haklara sahiptir ve devlet bu eşitliği sağlamakla yükümlüdür" maddesini eklediklerini ve kadının anayasal hakkına sahip olmasının Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlılığıyla olduğunu söyledi.
2005'te köklü bir Türk Ceza Kanunu düzenlemesi yaptıklarını vurgulayan Keşir, "Kanunda tanımı olmayan suç olmaz. 2005'e kadar ceza kanununda kadına yönelik şiddet diye bir tanım yok. Biz 2005'te bunu ilk defa kanuna getirdik. ve ilk defa cezalarını belirledik. Keza cinsel saldırı fili, böyle bir fiil yoktu Türk Ceza Kanunu'nda, suç bile değildi. 2005 ceza kanunu düzenlemesinde bunları getirdik. 2002'den itibaren her seçimde kademe kademe Meclis'teki kadın milletvekili oranını arttırdık. Bugün bu oran çok şükür yüzde 20'lere ulaştı." dedi.
Eğitimin en önemli fırsat eşitliği aracı olduğunu belirten Keşir, 2001'de üniversitelerde kız öğrenci oranının yüzde 13,5 olduğunu, bugünse bu oranı yüzde 51'e yükselttiklerini dile getirdi.
"Kadın hakları konusunda kimse elimize su dökemez"
Kadınların seçme ve seçilme hakkını 1935'te almasına rağmen 2015 seçimlerine kadar bu ülkenin kadınlarının kahir ekseriyetinin sadece seçme hakkını kullandığını, seçilme hakkını kullanamadığını ifade eden Keşir, "2015 seçimleriyle ilk defa tüm kadınlar tam ve eşit olarak seçimlere seçilme hakkını kullanarak girdiler. Onun için kadın hakları konusunda hiç kusura bakmasınlar 23 yıldır yaptıklarımızla ne Recep Tayyip Erdoğan'ın ne de AK Parti'nin eline kimse su dökemez." diye konuştu.
İstanbul Sözleşmesi'ni 2011'de imzaladıklarını ancak en köklü düzenlemelerinin ondan çok önce, 2005 yılında olduğunu kaydeden Ayşe Keşir, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kadına yönelik şiddetle mücadeleyle ilgili 23 maddelik çok temel bir kanunumuz var. Bugün bakıyoruz çok ezber bir sloganla 'sözleşme yaşatır' diyorlar. Avrupa Birliği'nde 45 ülke var. Sözleşmeye imza koyan ülkelerin 6'sı bunu iç hukukuna getirmedi. Hiçbir tane kanun çıkarmadı. 26'sı bu sözleşmeye şerh koydu. Diğerleri de sadece ceza kanununda yaptıkları bir, iki maddeyi düzenlemeyle yetindi. Temel, köklü, baştan sona kurumlarıyla şiddeti önlemeye kararlı irade gösteren tek ülke Türkiye'dir. Daha geçtiğimiz mayıs ayında Avrupa Konseyi resmi gazetesinde dedi ki 'imzaladığınız sözleşmenin kadına yönelik şiddetle ilgili eksikleriniz var, şunları şunları yapmalısınız.' Mesela içine ısrarlı takibi koydu, 2 yıl önce kanunlaştırdık. İçine mağdur kadının kimliğinin gizlenmesini koydu, kaç yıl önce kanunlaştırdık. Cezanın arttırılmasını koydu, 3 yıl önce kanunlaştırdık. 'Sözleşme yaşatır' diyenler ezbere konuşmasınlar, bizim aklımızla da alay etmesinler, sözleşme değil kanun ve uygulamalar yaşatır."