Haberler

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Açıklaması

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Biz, hiçbir siyasi parti ile ittifak ederek Cumhurbaşkanlığı seçimine girmeyeceğiz.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Biz, hiçbir siyasi parti ile ittifak ederek Cumhurbaşkanlığı seçimine girmeyeceğiz. Biz AK Parti olarak kendi adayımızı göstereceğiz ve halkımıza arz edeceğiz" dedi.

AK Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, parti genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çelik, Kıbrıs'ta hayatını kaybeden Şeyh Nazım Kıbrısi'ye Allah'tan rahmet, sevenlerine başsağlığı diledi. Çelik, Türkiye'nin gündeminde ne varsa onların değerlendireceğini belirterek, gündemin cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlendiğini ve bazı siyasi partilerin ittifak arayış ve çağrılarının bulunduğunu ve bu seçime ittifak yaparak gireceklerini söyledi. Geçen hafta TBMM'den çok ama çok önemli bir kanun geçtiğini, sessiz, sedasız bir devrim yapıldığını söyleyen Çelik, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Medeni Kanun'da yapılan değişikliklere ilişkin kanun tasarısının TBMM'den geçtiğini hatırlattı. Çelik, Türkiye'nin AK Parti iktidarında 23 milyar dolarlık tarımsal üretim değerinden 62 milyar dolarlık üretim değerine ulaştığını belirterek, TBMM'den geçen kanunla ilgili medyada hiç bir olumlu haber çıkmamasını da değindi. Türkiye'deki tarım arazilerinin parçalı durumundan dolayı yıllık kaybın 17 milyar Türk lirası olduğunu kaydeden Çelik, çiftçilere yapılan yıllık tarımsal desteğin 2 katı kadar paranın kayba uğradığını ifade etti.

Kanunun hazırlanmasında emeği geçen başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'e teşekkür eden Çelik, düzenlemenin yasalaşmasında, TBMM'de destek veren CHP ve MHP'ye de teşekkür etti. Bu işin sahibinin AK Parti hükümeti olduğunu belirten Çelik, "Ama CHP ve MHP bu kanuna destek vermiştir. BDP'ye teşekkür edemiyorum, çünkü onlar komünist ve sosyalist gelenekten gelen genlerinden dolayı buna destek verememiştir. Yıllar yılı sol bu memlekette 'toprak ekenin-biçenin, su kullananın' dedi, ama bunun sadece sloganını attılar, lafını ürettiler. Onlar sloganları atmaya devam etsin, biz bunu hayatı geçiriyoruz, bunun pratiğini yapıyoruz" dedi.

Datça Bozburun'daki imar düzenlemesine ilişkin gazetelerde de yalan, yanlış haberler yer almasını da eleştiren Çelik, "Bir tarafta Datça-Bozburun, bir tarafta İstanbul merkezi yarımadasında inşaatlar devam ediyor, sit alanları tahrip ediliyor, tarih yok ediliyor şeklinde propaganda başladı. Hani Gezi olaylarının yıldönümüne yakın bir zamana geldik ya onu besleyecek, kışkırtacak şekilde bazı yayınlar yapılıyor, biz bunun farkındayız" diye konuştu.

FREEDOM HOUSE'UN YAYINLADIĞI RAPOR

Freedom House'un bir rapor yayınladığını anlatan Çelik, "Bizi muhalif medya zevkten dört köşe oldu. Oh be en kötü bizmişiz. Vay be biz ne kadar kötüymüşüz bizim düğün bayram vesilesidir diyenler var. Sevindirik olanlar var. Şunun altını çizmek isterim, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin ekonomik notunu düşürdüğü zaman da zevkten dört köşe olanlar var. Allah'a şükürler olsun ki ekonomi kötüye gidiyor diye elini ovuşturanlar. Bu ahlaki değil" dedi.

Türkiye'de 5 milyona yakın gazetenin satıldığını anlatan Çelik, "Ne kadarı okunuyor bilemem. 400-500 bini spor basınıdır, onların kulvarı farklıdır. Bu satılan gazetelerin 4'te 3'ü AK Parti'ye muhalif olan iktidara muhalif olan basındır. İktidarı desteklediğinizi söylediğiniz yandaş diye isimlendirdiğiniz basının toplam tirajı 1 milyon 200 bindir. Türkiye'de yaklaşık bin yakın köşe yazarı var. bu kadar köşe tutulan başka bir ülke göremezsiniz. Bu kadar köşe yazarlarının 5'te 4'ü AK Parti'ye muhaliftir. Bir ülkenin Başbakanına katil diyeceksiniz onu hırsızla itham edeceksiniz. Akıla hayale gelmez hakaretlerle tahkir ve tekziple ailesini karşı karşıya bırakacaksınız ondan sonra çıkıp diyeceksiniz ki 'Ben özgür değilim. Ben bir şey söylemiyorum'. Daha ne diyecektin de geri kaldın? Türkiye'de basın özgür değilmiş. Türkiye basın özgürlüğü konusunda her şey piripak mı, her şey dört dörtlük mü? Ben böyle bir iddiada bulunmuyorum. Ancak basın ve özgürlük kelimeleri yan yana getirirken niçin basın siyaset ilişkisini konuşuruz, niye medya ve patron ilişkisini konuşmayız? Niçin medya ve sermaye ilişkini konuşmayız, niçin medya ve emek ilişkisini konuşmayız? Burada beni takip eden arkadaşlarının önemli bir kısmının dandirik maaşlar aldığını biliyorum. Sendikal haklardan mahrumlar, sosyal güvenceden mahrumlar, her an kapının ağzına konabilirler. Niçin bunları hiç sorgulamıyorsunuz? Sonuç itibarıyla niçin medya iş takibi üzerinde durmuyoruz. Basın özgürlüğünden bağımsızlığından söz ederken bunlar üzerinde niye durmuyoruz" diye sordu.

Çelik, "Türkiye'de de arızalar var mı, var. İçeride gazeteciler var. Dağdaki bağdaki marangoz, demirci, eğer eline silah alır da terör örgütüne katılır veya terörizm propagandası yaparsa o teröristtir, tescillidir, affı söz konusu değildir, gereği yapılır. Ama nedense bizim bazım ak partiye muhalif olan basınımız teröristin gazeteci olanını çok seviyor. Şu anda hükmü kesinleşmiş olan 18 kişi var içeride. Hükmü kesinleşmiştir. Yargı bunun terörist olduğuna karar vermiştir. Bunun ezici çoğunluğu PKK'lıdır, DHKP-C'si var TTK tako tiko bunlar var. Devam edenler var. 11'i de yine bunlara mensuptur. Gazetecilik yaptığı için içeride kimse yok. Bir öğretmen suç işlediği zaman terörizme bulaştığı zaman kardeşim öğretmenlerden ne istiyorsunuz diyor musunuz? doktor organ nakli konusunda yolsuzluk yaparsa, içeri atılırsa bu doktorlardan ne istiyorsunuz diyor musunuz? Gazeteciler mi kutsal mıdır, dokunulmaz mıdır? Gazeteciler teröristlik yaparsa teröristlikten yargılanır. 50 defa açıklanmasına rağmen Freedom House kimin ağzına bakıyor daha çok Türkiye'de onların maalesef borazanlığını yapanlar var. Karşılıklı olarak birbirini besliyorlar. Adalet Bakanlığı defalarca içerideki gazetelerle ilgili açıklamalar yaptı ama üzülerek ifade edeyim bizim medya da bunu görmemezlikten gelir. Siz görmemezlikten gelirseniz Freedom House haydi haydi görmemezlikten gelir. Onun için kendi ülkemize aleyhine bir durum olduğu zaman sevindirik olmayalım. Almanya Cumhurbaşkanı buraya gelip Türkiye aleyhine bir şey söyledi oh ben biz ne kadar kötüymüşüz Almanya Cumhurbaşkanı bizim kötü olduğumuz söyledi yaşasınlar. Bu vatanperverlik değildir. Bu ülkesini sevmek değildir. Elbette diplomatikler nezaketi bir tarafa bırakmadan ülkemizle ilgili değerlendirmeler yapabilir. Maalesef bu durum hiç hoş değil. Bunun üzerinde hasleten durmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

BAHÇELİ'NİN ÇATI ADAY TEKLİFİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çatı aday açıklamalarını değerlendiren Çelik, "CHP ile bu arada ittifak yapabileceklerine dair bir beyanatı var. Yaptığı hesaplarda bu işi bitiriyor. Önce Sayın Bahçeli'nin bu çok matematik dehasından söz etmek istiyorum. Hatırlıyor musunuz yıl 2009, aradaki iki sıfırı atın, kaldı 29. Toplayın 11. 29 ile 11'i toplayın 40, efendim 2011 MHP'nin kuruluş yıl dönümü 40. Kuruluş yıl dönümü MHP iktidar. Yaşasınlar. Bahçeli bitirdi. Sonra evvelki gün yayınlanan bazı haberlerde biz şikayet ediyordun niçin Türkiye pisagora çıkmıyor, meğerse pisagorumuz Sayın Bahçelimizmiş üçgen çizmeyi de biliyormuş. Buradan Cumhurbaşkanlığında, çatı matı işlerini bitirmiş, size net birşey söyleyeyim, MHP de ve CHP'nin birleşmesinden de çatı matı çıkmaz olsa olsa tencereye kapak olur. Şöyle düşünün, halk niçin sadece Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığını ve cumhurbaşkanlığını konuşuyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan eğer olmazsa sayın Abdullah Gül le Cumhurbaşkanlığına devam edebilirler. İki kişi konuşuluyor. Üçüncü kişi var mı? Yok. Niye yok? Çünkü, muhalefet yok" dedi.

"Sayın Başbakan ya bu muhalefet problemi var, Türkiye'de, dediği zaman çok kızdılar" diyen Çelik, "Bu ortada. Siz zaten geçen seçimde de ittifak ettiniz. Yani geçen 30 Mart'taki seçimde size ben rakamlarla ifade ettim. Hangi illerde nasıl ittifak yapıldığını herkes biliyor. Bugün de MHP'nin üst yönetimi ile CHP'nin üst yönetimini ittifakı, hayırlı olsun. Ama onlara oy veren herkesin iradesi onların cebinde değil. Halkımız ferasetiyle gereğini yapacak. Sayın Bahçeli bir şey daha emir buyuruyor, Başbakan eğer aday olursa derhal Başbakanlıktan istifa etmelidir. Sayın Başbakan bu emrini duydu, emirlerinizi derhal yerine getirir. Genel seçime giderken başbakan Başbakanlıktan istifa ediyor mu, yok. Mahalli seçimlere giderken ediyor mu etmiyor. Peki görev başındaki belediye başkanı seçimlere giderken 'Ben belediye başkanlığından ayrılayım bu haksız rekabete yol açar. Dolayısıyla ben bu işi bırakayım' diyor mu? Hayır. Kanunlar diyor mu böyle bir şeyi? Hayır. Böyle bir maskaralık olamaz. Şimdiden böyle bir tartışma çok gereksiz tartışmadır. Sayın Başbakan aday olursa AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olarak bu seçime girecektir. Kimse boşuna başka şeylere heveslenmesin. Niye Sayın Abdullah Gül ile Başbakanın adı geçiyor? Geçen haftaki gurup toplantısında Sayın Bahçeli, Sayın Gül'e haksızlık yapıldığını söyledi. Sayın Gül'ün lehine olabilecek şeyler söyledi. Bizim muhalefet Sayın Abdullah Gül'ü sevmiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Başbakanımızın efendim birbirine muhalif olmak, birbirine rakip olmak, birbirine ters düşme ihtimalini seviyor. Ama ona da sevinmesinler. Sevinçleri kursaklarında kalacak. Böyle bir şey olmayacak. Onlara da buradan ekmek çıkmaz. Sayın Başbakan Abdullah Gül birbirini rakibi değil onlar birbirinin mütemmin cüzüdür. Ne anlama geldiğini bilmiyorsa Bahçeli sözlüğe bakabilir" ifadelerini kullandı.

"SEÇİMLE MİLLETLE İTTİFAK YAPACAĞIZ"

"Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, birbirine alternatifi de değildir. Seçimde biz kiminle ittifak yapacağız. Seçilen cumhurbaşkanı, milletin cumhurbaşkanı olacak. Dolayısıyla biz milletle ittifak yapacağız" diyen Çelik, şunları söyledi:

"Bir sürü söylenti var AK Parti BDP'yle ittifak yapacak, böyle bir şey aklımdan da geçmedi. Geçmedi hayalimizden de geçmedi. Biz hiçbir siyasi parti ile ittifak ederek Cumhurbaşkanlığı seçimine girmeyeceğiz. Biz AK Parti olarak kendi adayımızı göstereceğiz ve halkımıza arz edeceğiz. Tıpkı referandumda olduğu gibi. Elbette CHP'ye oy vermiş BDP'ye oyunu vermiş olan bu ülkenin insanın ben seçimde AK Parti'nin adayına oyumu vereceğim diyebilir ve diyecektir. Burada da o insanların iradesi bu partilerin cebinde değildir. Referandumda yüzde 58 çıktı, o hep AK Parti'nin oyu değildi. Şuna inanıyorum özünde milletçi muhafazakar olan MHP tabanı CHP ile flört eden CHP'nin kuyruğuna takılan CHP'nin ruh ikizliği unvan kabul eden MHP yönetiminde son derece rahatsızdır. Sayın Bahçeli'ye ve MHP yönetimi MHP'liler katlanıyorlar. Ben günde onlarca MHP'li ile konuşuyorum. Yoksa Türkiye'de sayın Başbakan hatırlar mısınız Cumhurbaşkanı CHP'nin de MHP'nin tabanını sempatik gelecek onlardan gelecek biri olmalıdır darken kastettiği budur. Yoksa Türkiye'de 4 partinin bir araya gelip de bir aday göstermesi bugünkü şartlarda mümkün görünmüyor. Biz adayımızı göstereceğiz evet ittifak edeceğiz. Fakat ittifakımız milletle yapacağız, halkımızla yapacağız. Ortaya çıkan sonucu öpüp başımıza koyacağız ve o sonuca şapka çıkaracağız."

"HÜKÜM KESİNLEŞMİŞSE BURADA YAPILABİLECEK BİR ŞEY YOKTUR"

Bir gazetecinin, "Meclis Başkanının dün bir teklifi oldu, Engin Alan ile ilgili, AK parti olarak partinin duruşu yaklaşımı nedir" sorusuna Çelik, "Hatırlarsanız bütçe görüşmelerinde son konuşmayı yapan Arınç, tutuklu milletvekilleriyle ilgili TBMM çatısı altında bir çalışma gurubu oluşturulması fikrine AK Parti'nin sıcak baktığını ifade etmişti. Bizim partimizde Genel Baştan Yardımcısı Mustafa Şentop, CHP'den Atilla Kart, BDP'den Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın yer aldığı üç kişilik çalışma grubu oluşturuldu. MHP bu komisyona üye vermedi. Dün baktım MHP'liler bundan çok memnun olmuşlar Sayın Cemil Çiçek'in böyle teklifi yapmış olmasına çok memnun olmuşlar. Eğer içerideki milletvekili başka partidense biz yokuz. Ama bizim milletvekili ise biz bu çalışmaya varız MHP'nin tavrı budur. Biz daha önce de bunlar söyledik. Bir kimsenin eğer cezası kesinleşmişse, yani birisi tutuklu olmaktan çıkıp mahkum olmuşsa, hükmü kesinleşmişse, bu hükmü ortadan kaldıracak herhangi bir manevra içerisinde olmak, vatandaşın adalet duygusunu zedeler. Hiç kimsenin içeride olmasından, hürriyetinden mahrum olmasından AK Parti hoşnutluk duymaz, haz duymaz. Ama içerideki diğer sayın enin alan ile aynı suçu işlediği iddia edilen ve mahkum olan diğer generaller bir siyasi parti listesinde gösterilseydi onlar da aynı kapsamda çıkmaları gerekirdi onların suçu günahı ne? Meclis Başkanımızın bu teşebbüsünü iyi niyetli çözüm arayışı olarak değerlendiriyoruz saygı değer olarak bulunuyoruz üzerinde konuşulmaya değer buluyoruz ama AK Parti bu konudaki görüşünü tavrını çok önceden belirlemiştir. Birisi ile hüküm kesinleşmişse burada yapılabilecek bir şey yoktur. Bu Engin Alan da olabilir Sabahat Tuncel de olabilir. Bu konudaki tavrımız nettir" cevabını verdi.

AK PARTİ'İNİN AFYON KAMPI

AK Parti'nin Afyon kampına ilişkin bir soru üzerine Çelik, "Orada milletvekillerimize ilave olarak Kurucular kurulu üyelerimiz de olacak. Daha önce kongre delegeleriyle il başkanlarımızla belediye başkanlarımızla gençlik kadın kolları başkanlarımızla tüm buralarda istişareler yapıldı. Tabii ki bu afyonda önemli bir mekan olacak bunun için. Orada da elbette mesele şekillendirecek bu konuda çok acele etmeyin sanırım son tarih 3 Temmuz mu, bunu öğrenmek için çok fazla heyecanlanmayın, çok fazla bence peşine de düşmeyin. 3 Temmuz'a yakın bu açıklanır. Yine de o gün açıklanır demiyorum. Ama bugünlerde bir açıklama beklemeyin. Belki mayıs sonunda adayımız kesinleşir. Haziran ayında diğer siyasi partiler neler yapıyorlar bunları göreceğiz. Vatandaşın biraz nabzını tutacağız. Kendi içimizde yaptığımız bu istişare değerlendirmeleri halkla da yapacağız. İlk gün milletvekilleriyle sayın başbakanımız bir araya geldiğinde ben bir açıklama yapmıştım, demiştim ki, bu istişareler, bu nabız tutmalar AK Parti camiasının taşıyarak sayın başbakan manavdan da sorulur, kanaat önderlerine de sorulur sivil toplum örgütlerine ve en önemli sokaktaki vatandaşın da ne dediği önemlidir. Biz ciddi sistematik çalışan partiyiz. Biz ayakları yere sağlam basan ve her şeyi milimetrik hesaplayarak partiyiz" dedi.

AK Parti'nin kurulduğu günden beri 8 sandığın galibi olduğuna dikkati çeken Çelik, "Herkes müsterih olsun, emin olsun Cumhurbaşkanlığı seçimi bir kavgaya sebep olmayacaktır, bir kaosa kavgaya sebep olmayacaktır. AK parti içerisinde bir restleşmeye sahne olmayacaktır. Türkiye, cumhurbaşkanı seçecek, başbakansız kalmayacak, Cumhurbaşkansız kalmayacağız" ifadelerini kullandı.

"BİZİM GÖREVİMİZ AKLAMA VEYA KARALAMA DEĞİL"

Bir gazetecinin, "Sayın Bahçeli, AK Parti'nin yolsuzlukla suçlanan 4 eski bakanı komisyonda aklamak isteyeceğini öne sürdü. Partinizin komisyondaki tavrı ne olacak" şeklindeki sorusu üzerine ise Çelik, "Ortada bir iddia varsa, AK Parti birini aklamak içinde çaba içinde olmaz ama muhalefetin yaptığı gibi hiçbir komisyon kurulmadan, daha bu insanların ifadeleri alınmadan, daha bu insanların savunmaları alınmadan onları mahkum eden bir anlayışta asla olmayacak. Bizim görevimiz aklama veya karalama değil. Bu insan hakkına aykırıdır. Meclis'te yapılan müzakerelerde siz localardan seyrediyordunuz. Bir bakanı hırsızlıkla suçluyorsunuz. Onu yüce divana göndermekten gönderiyorsunuz. Ama o insanın kendisini kürsüde savunmasına bile adeta mani olmaya çalışıyorsunuz. Bu yakışık alır mı? O gün orada sergilenen çirkinliklere şahit oldunuz. AK Parti baştan böyle tavırda olsaydı biz kendimiz soruşturma önergesi vermedik. Soruşturma önergesi veren AK Parti. Bunu TBMM'de kabul eden AK Parti. Bunun üyeleri bile daha ortaya çıkmadı. Komisyon daha çalışmaya bile başlamadı. Başlamadan bu komisyon şöyle yapacak böyle yapacak deyip de mahalle baskısı kimse oluşturmayacak. Peşinen bunları mahkum edip bunları Yüce Divan'a gönderin diye dayatma içerisinde o zaman komisyona gerekmez. Siz zaten hükmünüzü vermişsiniz. Masumiyet karinesi esastır. Bir insanla ilgili olarak yargılamayı TBMM de yapabilir. Çünkü TBMM soruşturma komisyonları bir çeşit yargılamadır. Nihai yargılamayı Yüce Divan da yapabilir. Vicdanla hukukla adaletle adalet duygusuyla bağdaşmaz. Taşlar yerine otursun bir görelim bakalım" diye konuştu.

Bir gazetecinin, "(4 eski Bakan ile ilgili) Komisyon kurulacak, komisyonda şöyle bir madde var. Görüş beyan etmeyen milletvekilleri arasından seçilmesi gerekiyor. Muhalefet ve iktidar milletvekilleri arasından çok ciddi bir rakam görüş belirtti bu konuda. Parti olarak görüş belirtemeyen kişiler için bir çalışma yürütüyor musunuz" sorusuna Çelik, "Eskiden olsa bu çok zordu ama şimdi Google amca var. Oraya milletvekilinin adını girdiniz mi bu konuda fikir beyan etmiş mi, etmemiş mi bu belli olur. Bizim, 313 milletvekilimiz var. 313 milletvekili içerisinde diyelim ki 213'ü görüş beyan ettiyse 100'ü herhalde görüş beyan etmemiştir. Bizim böyle bir problemimiz yok. Diğer partilere mensup milletvekillerinin de böyle olması gerekiyor. Onlarla ilgili de çok titiz bir çalışma yapılıyor. Diyelim ki biz bizim bir milletvekilimizi komisyona önerdik ama geçmişte lehte beyanda bulunmuş, muhalefet bunu tespit ederse bu çıkarılır. Ama muhalefet komisyona bir üye verdi, bizim arkadaşlarımız onun geçmişte lehte veya aleyhte bir beyanı olduğunu tespit ederlerse o bile komisyondan çıkarılır, yerine başkası gelir. Onun için bu konuda da gerekli ve titiz bir çalışma yapıldı. Ondan dolayı da müsterih olmanızı isterim" cevabını verdi.

Çelik, tarım konusunda çiftçilerin mağduriyetine ilişkin yapılan çalışmalarla ilgili olarak, "Tarım Bakanlığı kuraklıkla ilgili bir çalışma yapıyor. Her yıl kuraklık yaşayan ve zarara uğrayan çiftçilerimizin her zaman hükümetimiz yanında olmuştur. Şimdi de yanında olacak. Bu yapılan çalışmanın detayları ortaya çıkmadan ben herhangi bir beyanda bulunmak istemem ama biz halkımızı, çiftçimizi hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız" dedi.

Danıştay'ın Taksim Yayalaştırma Projesi'ni iptal etmesiyle ilgili değerlendirmede bulunan Çelik, "Yayalaştırma Projesi'yle bu Taksim Kışlası vesaire bunları farklı farklı değerlendirmek lazım. Biz daha önce de hatırlarsanız dedik ki, 'Eğer mahkeme iptal etmese bile bunu referanduma götüreceğiz demiştik. Bu karar çıktıktan sonra Danıştay'ın gerekçeli kararı incelenir ona göre bir adım atılıyor. Türkiye bir hukuk devletiyse hukuk neyi gerektiriyorsa onu yaparız. Danıştay'ın kararı bizi hoşnut, memnun etmeyebilir ama biz buna uyarız çünkü Türkiye hukuk devletidir. Bir tane Danıştay, bir tane Anayasa Mahkemesi, bir tane Yargıtay var. Onun ötesi yok. Kararları sorgulayabilir, eleştirebiliriz ama buna uyarız. Bu gerekçeli karar görüldükten sonra Danıştay'dan 'Şurası şöyle olmamalı da şöyle olmalı' diyorsa eğer görüş beyan edilmişse bunlar değerlendirilir atılması gereken adım varsa atılır" diye konuştu.

KILIÇDAROĞLU'NUN SAVCI MEHMET DEMİR'E İLİŞKİN YAPTIĞI AÇIKLAMALAR

Savcı Mehmet Demir'in CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ifadeye çağırmasının ardından HSYK kararıyla Demir Edirne'ye görevlendirilmesi ve Kılıçdaroğlu ile Savcı Demir'in tartışmalarının devam etmesine ilişkin bir soru üzerine Çelik, "Bu, malumunuz haber duyulur duyulmaz biz bunun doğru olduğunu tespit ettikten sonra partim adına bir açıklama yaptım. Burada ciddi özensizlik olduğunu, çok büyük bir gaf yapıldığını ve bunun aleni olarak çok açık bir şekilde bir Anayasa ihlali olduğunu belirttim. Bugün de aynı görüşümü tekrar etmek isterim. Bu böyledir. Çağrılan ister Sayın Kılıçdaroğlu ister başka bir partinin genel başkanı ister bizim bir arkadaşımız olsun bu farketmez. Hukukta çifte standart olmaz. olmaz bu farketmez. HSYK, savcıyla ilgili gerekli kararı verdi, Edirne'ye gönderdi. Bundan sonra da Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu dokunulmazlık zırhına bürünerek Savcıya ağza gelmez, ağza alınmaz laflar söylemesi şık ve hoş değildir. Savcı karşısında böyle kükremesi, kabadayılık yapması hoş değildir. Neticede, başsavcılık 'Sehven yapılmıştır' diye bir açıklama yaptı, biz iktidar olarak gerekli tepkiyi gösterdik. Onlar gerekli tepkiyi gösterdi ama grup toplantısında kendisine cevap verme durumunda olmayan bir kamu görevlisi bir hukuk adamına karşı yakışıksız bir üslup kullanması, adeta ona karşı kabadayı naraları atması affedilir ve hoş karşılanır bir tutum değildir. Zaten ilgili kurumlar gereğini yapmıştır. Bu saatten sonra sen ne yapılmasını istiyorsun ki? İşin özü bu. Kimse kimsenin diplomasını sorgulama hakkına sahip değil. Bu sorgulama başlarsa birçok kimse zararlı çıkar" ifadelerine yer verdi.

"TUZU KURULAR CHP'YE OY VERİYOR"

Son vergi tartışmalarına değinen Çelik, şunları kaydetti:

"Efendim bak gördünüz mü? Yine beyaz Türkler vergiyi veriyorlar demeye başladılar, iyi de demek ki onlar daha çok kazanıyorlar. Şimdi, demek ki sizin o hükümetin yandaşı vesaire, aslanları kaplanları dediğiniz yarışta kendileri çok önde giden o insanların henüz kıyısına bile ulaşamamış. Şu da çok önemli, dikkat edin arkadaşlar Sosyal Demokrat olduğunuz, fakirin fukaranın yanında olduğunu söyleyen CHP Kadıköy'den Bakırköy'den oy alıyorr. Beşiktaş'tan Ataşehir'den ama Sultanbeyli, Sultançiftliği, Bağcılar'dan oy alamıyor. AK Parti alıyor. Ankara'da Çankaya'dan Çayyolu'ndan alıyor. Altındağ'dan oy alamıyor. Niye? Sarıyer'de, Bakırköy'de, Beşiktaş'ta, Moda'da, Fenerbahçe'de villalarda oturan insanlar CHP'ye oy veriyor. Tuzu kurular CHP'ye oy veriyor. 35 kişi de adını beyan etmemiş. Vergi usul kanununa göre insanlar isterse ne kadar vergi verdiğini saklayabilir. Bu insanları çoğu bir eliyle verdiğini diğer el görmesin, sevap yaptığınız zaman en hayırlısı kimsenin bilmemesidir. Ondan değil. Devlete sevap olsun diye vergi vermiyor. Devlete vergi vermek bir sevap bir hayırseverlik değil. O bir hak ve yükümlülüktür. O sizin yapmanız gereken birşeydir. Çoğunlukla her yıl biz ne deriz, rekortmen olanların çoğu eğer gizliyorsa büyük çapta büyük arazi sahipleri büyük kira gelirlerine sahip olan kimselerdir. Kimse bana bulaşmasın deyip, bunu gizli tutan vergi usul kanunu da buna müsaittir."

Çelik, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla, AK Parti döneminde şu zengin edildi bu zengin edildiği iddialarının kof bir yalandan ibaret olduğunu ifade etmek isterim. Bu memlekette ister Koç, ister Sabancı ister Doğan ister Şahenk, ister Zorlu kim kazanırsa taş üstüne taş koyarsa kim vergisini verirse, bu ülkede katma değer oluşturursa o bizim için güzel şeyler yapıyor, saygı değerdir. Efendim şunu niye vermedi? Yatırım yapan kimse vergi veremez. Bu memlekette verilecek en büyük vergi yatırımdır. Yatırım yaptığınız zaman istihdam artıyor, istihdam artığı zaman üretim artıyor, üretim olduğu zaman insanlar vergi veriyor. Diyelim A, B, C şahsı Anadolu'nun her yerinde yatırım yapıyor, gelir vergisi ile kurumsal kurumlar vergisini de karıştırmayalım. Gelir vergisi bir şirketin ortağı olursunuz size temettü öder yani kar payı verir size. Para öder size sizin şahsi geliriniz olur. Bir firma sahibiniz, bütün kazandığınız paralar bir başka yatırıma dönüştürüldü hatta kredi almışsınız içeride borçlusunuz ama varlıklarınız deniz derya gibi görünebilir, sizin bir kuruş gelir verginiz olmayabilir ama kurumlar vergisi olabilir. Yatırım yaptıysanız bütün bunların hepsinin görülmesi gerekiyor. Bilen bilmeyen bu konuda konuşuyor. Bunu Kemal Kılıçdaroğlu bilir mi? Hesap uzmanıdır, eğer hesap biliyorsa bilir ama başka hesabı varsa bu hesabı görmemezlikten gelir. Siyasi hesap rakamlarla ilgili olan hesaba karşı insanların gözlerini kör ediyor. Vergi kaçıran varsa birlikte ensesine binelim ama bu tartışmada da vergi rekortmenlerinin 100'ünün 78'i mi İstanbuldandır. Demek ki beyaz Türkler daha çok kazanıyor. AK Parti onların kazançlarına kazanç katmış. Kendileri itiraf ediyorlar, siz iktidara geldiniz bizim servetimiz üçe, dörde katladı. Bunu kabul ediyorlar. Onun için bugün bir gazetede var, bugün bir zenginimiz demiş ki 'biz çok kazandığımızdan değil çok vergi ödediğimizden bu böyledir' ben niye çok vergi ödeyemiyorum. Siz niye veremiyorsunuz. Kazandığınız zaman verebiliriz kazanmayan adam vergi verebilir mi? Meselenin özü bu."

MİT TIR'LARININ DURDURULMASI

Çelik, MİT TIR'larının durdurulması ile ilgili davaya ilişkin olarak, "Onlarla ilgili tabii ki dava açılacaktı. Onlara ödül verilmesini beklemiyordunuz herhalde. Neticede yargı ne karar verecek onu bilemeyiz. Onlarla ilgili dava açıldığını, iddianame hazırlanacağını, iddianameyi mahkeme kabul eder, yargılar, sonuçlanır onu bilemem. İlk gün o TIR'larla ilgili savcı TIR'ları durdurup kendi ülkesinin kamu görevlilerine karşı bir tabur askerle gidip müdahale edince, savcı haddini aşıyor dedim. Savcının yaptığı işgüzarlıktır, nitekim savcı da böyle yaptı. Savcının yaptığı işgüzarlıktır" dedi.

Eski Bakan Zafer Çağlayan'a ilişkin bir soru üzerine ise Çelik, "Saat firmasının bu açıklaması hangi gazetede yer aldı? Bu konuda da Aydınlık ve Zaman paslaşıyorlar. Bu haberi gördünüz dilendiriyorsunuz, Zafer Çağlayan'ın tekzip açıklamasını gördünüz mü? İnsaf, adalet ve hakkaniyet ve doğru habercilik tarafları dinlemeyi gerektirir. Bu konuda da ayrıca Sayın Zafer Çağlayan kürsüde o da konuşturulmadı. Bütün belgeleri Meclis Araştırma Komisyonu kurulduğunda önünüze sereceğim dedi. Bütün tarafları dinlemeden, sen ne diyorsun mahkemelerde bile adamı asacağı zaman son sözünü sorarlar değil mi? Sayın zafer çağlayan bununla ilgili olarak bir tekzip yayınladı hem de avukatı aracılığıyla resmen yayınladı. İlginçtir bu iki gazetede yer aldı, çok anlamlı değil mi" diye konuştu. - ANKARA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika
ABD ve İngiltere'nin ardından Fransa'dan da onay çıktı: Ukrayna füzelerimizi kullanabilir

Batı, topyekun Putin'e savaş açıyor! Bir ülke daha Ukrayna'ya izin verdi

20 bin öğretmenin ataması yapıldı

Eğitim camiasına yeni öğretmenler katıldı

Belediyelere bağlı kreşler kapanabilir

Belediyelere bir kötü haber daha! Kreşlerin kapanması an meselesi

Arka Sokaklar'daki 'tarikat' sahnesi izleyicileri ayaklandırdı

Arka Sokaklar'daki "tarikat" sahnesi izleyicileri ayaklandırdı

title