Haberler

Ahmet Özal ve Bilinmeyenler

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu Tevfik Ahmet Özal, 1955 yılında Ankara'da dünyaya gelen Ahmet Özal hayatı hakkında bilinmeyenleri anlattı

Sekizinci Cumhurbaşkanı Sayın Turgut Özal'ın oğlu Tevfik Ahmet Özal, 1955 yılında Ankara'da dünyaya gelmiştir. Üniversiteyi Amerika'da okuyan iktisatçı olan Özal bir dönem uluslararası bankacılık yaptı. Türk işadamı ve siyasetçi, Özal Grup Yönetim Kurulu Başkanı ile Star TV ve Kanal 6 ile Kanal Market'in kurucusudur.Bir dönem milletvekili olarak mecliste bulundu. Daha sonra uzun yıllar siyasetten uzak durdu ama artık Türkiye'nin durumunun iyi olmadığını gördü ve tekrar siyasete dönmeye karar verdi. "Benim bu ülke için yapacaklarım varken eğer bunları yapmazsam öbür dünyada bunların hesabını veremem" diyen Ahmet Özal Şu an bir iktisatçı olarak kendi özel çalışmalarımı yapıyorum. Ülkenin ekonomisini yakından takip ediyor ve neler yapılması gerektiğinin projelerini yapıyorum. Türkiye'nin en büyük problemi tasarruf oranının çok düşük olmasıdır. Bunun çözülmesinin formülleri üzerinde çalışıyorum. Bir diğer çalışma olarak Türkiye'nin enerji ihtiyacının dışa bağımlılıktan nasıl kurtarabiliriz üzerine bazı çalışmalar yapıyorum diyen Ahmet Özal ile dobra dobra bir sohbet gerçekleştirdim. Tüm sorularıma hiç düşünmeden büyük bir samimiyetle cevap veren Sayın Özal' a teşekkür ediyorum.

Sayın Ahmet Özal, Siz bir partinin genel başkanısınız, Buna rağmen gittiniz Mardin'de birinci sıra Milletvekili adayı oldunuz. Bunun halkın bilmediği bir gizemi var mı, Üstelik siz Malatyalısınız, neden Malatya değil, neden İstanbul değil de Mardin. Bu sizin kararınız mıydı yoksa partimi öngördü? Benim başka bir partiden adaylığımı koymamın sebebi sadece Türkiye'nin durumunu öğrenmekti Biliyorsunuz bir partinin seçimden önce 41 ilde teşkilatlanması gerekir. Biz henüz 38 ilde bunu gerçekleştirebildik. 3 il eksik olduğu için seçime girme hakkı kazanamadık. Partimiz duruyor ve biz eksiklerimizi tamamlamaya çalışacağız. Aday olarak Mardin'den katıldım. Şöyle, Saadet Partisi ile Büyük Birlik partisi arasında bir anlaşma vardı ve bu anlaşma içerisinde ikinci alternatif olarak Mardin'i seçtim. İkinci sebebi babamlar Mardin'de uzun yıllar oturmuşlar ve babam ortaokulu orada okumuş olduğundan dolayı herkes onu yakından tanıyor. Esasen Mardin'e gitme sebebim milletvekili olmak derdinde değildim. Ben zaten Malatyalılar sayesinde milletvekili oldum. Başbakanlık köşkünü de gördüm, Cumhurbaşkanlığı köşkünü de gördüm. Benim derdim sadece, Türkiye'nin şu ortamında Güneydoğuda insanların ne düşündüğünü görmekti. Yoksa ben adaylığımı İstanbul'dan da koyabilirdim, hatta her yerden adaylığımı koyabilirdim. Ben zaten seçim sırasında sadece Mardin'de durmadım. Diyarbakır, Bingöl, Şırnak, Hatay, Konya, Kayseri, vs… her yeri gezdim. Saadet partisi ve Büyük birlik partisinin barajı geçmeyeceğini aşağı yukarı hepimiz biliyorduk. Benim başka bir partiden adaylığımı koymamın sebebi sadece Türkiye'nin durumunu öğrenmekti.Erken seçim bekliyor musunuz. Eğer erken seçim olursa kendi partiniz seçimlere girebilecek duruma gelebilecek mi? Bu ülke için Yapabileceğim şeyleri yapabileceğimi bilipte yapmazsam babam Turgut ÖZAL'ın dediği gibi öbür dünyada hesap veremem. Ben Kasım ayında seçim olacak diyorum. Biliyorsunuz Sayın Recep Tayyip Erdoğan erken seçim değil tekrar seçim diyor. Bende aynen onun dediği gibi tekrar seçim olacak diyorum. Şu an mevcut teşkilatlardan bazıları partimizden ayrıldı. Bizim tekrar yenilememiz lazım. Açıkçası seçim tarihine yetişir miyiz, yetişemez miyiz bilemiyorum. Ama eğer 41 teşkilatı kurarda yetişirsek seçimlere gireriz. Şunu ilave etmek istiyorum ben 2002 yılından beri siyasetle uğraşmadım ve açıkçası siyasetle ilgilenmekte istemiyordum. Fakat ülkenin durumunu gördükten sonra bazı şeyleri rahatlıkla görebiliyorum. Çünkü ben, babam Turgut Özal ile 10 sene Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı köşkünde yaşamış bir insan olarak Türkiye'nin iç ve dış meselelerini herkesten daha iyi biliyorum. Benim hocam Turgut Özal'dır. Dolayısı ile çok bilgilere sahibim. Yapabileceğim şeyler olduğuna inanıyorum. Yapabilir miyim, yapamaz mıyım o Allah'ın takdiridir. Ama ben denemek zorundayım. Çünkü yapabileceğimi bilipte yapmaz isem babamın dediği gibi sonra öbür dünyada hesap veremem.

Şu anki düşünülen koalisyon hükümeti kurulmalı mı, yoksa erken seçime gidilse daha mı iyi olur. Sizin bir siyasetçi olarak düşünceleriniz nelerdir? Bir partiye oy verilirken, o parti iktidar olsun diye oy verilir. Bugün Chp İle Ak parti görüşmeleri bugün yarın diye hep erteleniyor. Bence kurulması daha faydalı olur ama kurulabileceğini asla hiç düşünmüyorum. Anlamadıkları ve anlaşmaları imkansız olan çok noktaları var. O yüzden kurabileceklerini sanmıyorum. Değerlendirme yaparsak,, eğer seçim yapılırsa Ak partinin oyları artar. Ak partinin oyları anketlere göre %43 lere çıktığı söyleniyor ben %48 in altına düşeceğini sanmıyorum. Baraj %10 kalırsa Hdp'nin barajı geçme sıkıntısı olabilir. Mhp çok ciddi oy kaybına uğrar. Çünkü Mhp'nın davranışları ilk günden beri çok yanlış. Tavır olarak, biz hiçbir şey yapmayız demek istiyor. Bir partiye oy verirken o parti iktidar olsun diye oy verilir. O partiye oy veren insanlar iktidar olsun diye oy verdiler, muhalefette kal diye oy vermediler. Mhp'nin ve Sayın Devlet Bahçeli'nin bu yaklaşımları ve uzlaşmaya yaklaşmaması, ben istediğimi yaparım tavrı Mhp' lileri kızdırmıştır. Dolayısıyla ben Mhp'nin bir daha asla böyle bir oy alacağını sanmıyorum. Chp oy artırır % 25 ten % 28 lere çıkabilir. Bunların hepsi Ak partiye yarar.

Toplumun size bakış açısı nedir. Kurduğunuz parti ile ilgili aldığınız tepkiler, etkiler nelerdir. Halkın sizden beklentileri nelerdir? Turgut Özal'a karşı çok büyük bir sevgi var ve insanların onu aradıklarını gördüm. Ben şöyle söyleyebilirim, çok gezdim. Hatta ben Mardin'de Hdp'nin çok güçlü olduğu, başka hiçbir siyasi partinin giremediği ilçelere, köylere rahatlıkla girebildim. Orada Hdp'lilerin seçim bürolarında bile beni çok iyi karşıladılar, çay ikram ettiler, resim çektirdiler. Türkiye'nin neresine gidersem gideyim ister Türk, ister Laz, ister Kürt olsun, ne olursa olsun Turgut Özal'a karşı çok büyük bir sevgi var ve insanların onu aradıklarını gördüm. Ben Cumhurbaşkanı oğlu olduğum için, devletin bana ömür boyu beni korumaları için verdiği 3 koruma polisi var. Ben onları çoğu zaman yanımda bile taşımıyorum. Çünkü ben halkın içinden biriyim. Onlar beni gördüklerinde, Ahmet bey demiyorlar bana Ahmet abi diye hitab ediyorlar. Çünkü beni aileden biri olarak görüyorlar. Ben bundan büyük mutluluk duyuyorum. Gerektiğinde taksiye, dolmuşa, metrobüsede biniyorum. İnsanlar benim yanıma gelip, sohbet ediyor, resim çektiriyorlar. Onun için Allah'ha şükür benim halkla ilişkilerim çok iyidir.

Turgut Özal'a suikast düzenlendi. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz. Topluma bu kadar faydalı birine neden böyle bir şey yapıldı? Babamı orada öldürmeyi başaramadılar ama daha sonra onu zehirlediler.

Türkiye çok hızlı kalkınıyordu ve o kalkınma sürecinin durdurulması lazımdı. Türkiye belki de Orta Asya'daki Türk Dünyasıylada bütünleşiyordu. Kocaman bir Türk dünyası pazarı oluşacaktı ve bunlar tabiki bazı kişilerin hoşuna gitmez. Dolayısı ile bu tip başarılı insanların yok edilmesi gerekir dendi. Babamı orada öldürmeyi başaramadılar ama daha sonra onu zehirlediler ve hayatına son verdiler.

Basında çıkan bazı haberlere göre sizin Mardin'de "zaten biz Saadet partisi olarak kazanamayacağız Hdp'ye oy verin" diye bir söyleminiz olduğu açıklandı. Bu haberlerin doğruluk derecesi nedir? Eğer ben bir partiden adaysam bir başka partiye oy verin diyecek kadarda küçük bir adam değilim. Hayır, bu bir söylem değil. İnternette benim adıma feyk bir hesap açılmış. Bu feyk hesapta benim fotoğrafımı koyarak, biz zaten kazanamayacağız Hdp'ye oy verin arkadaşlar diye bir yayın çıktı. Enteresan olan şey seçim yasaklarından bir gece önce bu yayın yapılıyor ve bir anda inanılmaz tıklanıyor. Zaten ertesi gün benim açıklama yapmam yasaktı. Hatta ben kendi facebook sayfamda, twitter sayfamda, bu yayının benim tarafımdan olmadığını, adıma açılan bir feyk hesaptan yayınlandığını açıkladım ama nereye kadar yürütebildim bilemiyorum. Bu sayfaların hepsinin bende kopyaları var. Eğer ben bir partiden adaysam bir başka partiye oy verin diyecek kadarda küçük bir adam değilim.

Sayın Turgut Özal'ın şehit edildiği sizin ve herkes tarafından biliniyor. Hatta sizin değiminiz ile yapılan araştırmada otopsi sonuçlarına göre 4 tane ayrı zehir bulunduğu tesbit edildiği halde neden kamuoyunda paylaşılmadı. Neden örtbas edilmek isteniyor. Onun şehit edildiği neden insanlara anlatılmıyor? Turgut Özal'ın beyni ve kemik ilikleri dahi duruyordu Otopsi yapıldıktan sonra adalet bakanı bir açıklamasında ağzından kaçırarak zehirlerin bulunduğunu söyledi. Ondan sonrada bir daha konuşmadı. Dikkatinizi çekerim konu kapatıldı. Hatta şunu da söyleyeyim, zehirler toprağa kadar geçmiş, toprakta bile zehir çıktı. Normalde, öldükten 5 sene sonra insan vücudu sadece kemik olur. Babam 19 sene sonra bütün vücudu ile mezardan çıktığı için adli tıp başkanının bana söylediği Turgut Özal'ın beyni ve kemik ilikleri dahi duruyordu. Beyinki sudur ve insan öldükten bir kaç hafta kadar sonra su olur akar gider. Adli tıp başkanı iliklerin ve beynin parça testlerini bile rahatlıkla aldığını söyledi. "Biz sadece kemik beklerken her şeyi bulduğumuz için çok rahat bir otopsi gerçekleştirdik" diye açıklama yaptı. Bir düşünseniz, aynı dini otopsi gibi. Fakat nedense daha sonra araştırmaların hepsini durdurdular. Hatta o zaman tıp uzmanlarının bile tehdit edildiğini ben savcıdan öğrenmiştim.

Sayın Özal diğer taraftan tartışılan bir konuda mezarın açılması için size dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'mü, Yoksa dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından mı izin verildiği. Bunu kamuoyuna açıklar mısınız? Mezarın açılması bizim talebimiz değil mahkeme kararıdır, biz aile olarak mezarın açılmasını asla istemedik Kimse bu izni veremez, bu bir mahkeme kararıdır. Bu mahkeme kararı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün devlet denetleme kuruluna verdiği görevin akabinde, devlet denetleme kurulu raporunda şüpheli ölüm dedikten sonra Hakim mezarın açılmasını emretti. Bu bizim talebimiz değildir. Biz esasında aile olarak mezarın açılmasını asla istemedik. Fakat mahkeme karar verince hiç kimsenin yapacağı bir şey kalmıyor.

Ben internette Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın otopsi yapılmasını istemediği haberini okudum. Bu konuda bir bilginiz var mı? Ben Sayın Erdoğan'ın ne dediğini bilmiyorum. Fakat bizim islami anlayışımızda ölüleri rahatsız etmek yoktur. Bu yüzden biz otopsi istemedik Sayın Erdoğan'da bu yüzden istememiş olabilir.

Sayın Ahmet bey, siz 1 kız 2 erkek kardeşsizin. Erkek kardeşiniz Efe beyin hiçbir yerde adı geçmiyor. Bir Başbakan aynı zamanda bir Cumhurbaşkanının oğlu olarak o neden hiç medyada yer almıyor. Efe bey ne iş yapıyor, bunu insanlar merak ettiği gibi kamuoyu da öğrenmek istiyor? Biz, Özal ailesi olarak magazinlerde olan bir aile hiç olmadık. Benim 1 ablam var, bir de benden küçük kardeşim Efe var. Efe babam başbakan olduğu zaman daha 17 yaşlarındaydı. O zaman medyada çok yer aldı. İşte çok hızlı araba kullanıyor gibi şeylerle gündemde oldu. Onun dışında Efe yıllardır kendi işini yapıyor ve kendi halinde mütevazi bir hayatı var. Televizyonları var ürün pazarlaması yapıyor ve medyadan uzak yaşamayı tercih ediyor. Babamın başbakan olduğu dönemlerde ablam Zeynep birkaç defa evlenip boşandığı için gündeme düşmüştü. Aslında böyle şeyler herkesin başına gelebilir ama başbakanın kızı olunca olay oluyor. Göz önünde olunca böyle şeylerin eleştirilmesi normaldir. Ben üniversiteyi Amerika'da okuduktan sonra uzun yıllar orada kaldım. Ben Türkiye'ye döndükten sonra insanlar benim Amerika'da kaldığımı sanıyorlardı. Çünkü bende çok ortaya çıkmadım. Biz öyle gece hayatı olan, sokaklarda gezen, magazinlerde olan bir aile hiç olmadık.

Siz Özal ailesi olarak Türkiye'de medyada bir çığır açarak ilk özel televizyonu siz kurdunuz. Amerika'da uzun yıllar hem okudunuz hem çalıştınız. Dünya bankasında bir ekonomist olarak görev yaptınız. Türkiye ile Amerika'yı basın özgürlüğü konusunda karşılaştırabilir misiniz? Avrupa'da medyanın bağımsızlığı temel kuraldır. Evet, Cem Uzan ile birlikte Magic Box Star 1 Televizyonunu kurduk. Basın özgürlüğü konusuna gelince Türkiye ile Avrupa'yı karşılaştırdığımızda, Amerika ve batı dediğin zaman insan hakları ve demokrasinin olduğu yerlerde medyalar çok farklıdır. Hatta örneği Almanya'da yaşandı. Bir savcı bir gazeteci hakkında soruşturma açmaya kalktı, Savcıyı görevden aldılar. Yani Avrupa'da medyanın bağımsızlığı temel kuraldır. Ama Türkiye'de Rtük bana göre çok yanlış kurulmuş bir kurumdur. Televizyonlara ceza yağdırır. Normalde basın yayın kanunu var. Basın yayın kanununu televizyon için biraz genişletilse bu iş biter ve bence Rtük diye bir şey olmasına gerek yok. 1950 de çok partili sisteme demokrasiye geçtik diyoruz fakat yıl 2015 hala ne yazık ki demokrasiye geçemedik.

Yeni projeniz olarak yeni bir televizyon kurma aşamasında olduğunuzu duydum. Böyle bir çalışmanız var mı? Tekrar medya dünyasında olabilirim Yeni projeler konusunda medya dünyası ile ilgili güzel teklifler alıyorum ve bazı çalışmalarım var. Tekrar medya dünyasında olabilirim. Türkiye'nin gelişmesi için üniversitede okuyacak öğrencilere hangi dalda okumalarını önerirsiniz, ya da Türkiye'nin kimlere ihtiyacı var? Teknoloji olmadan artık gelişme olmuyor Bence en önemli olanı fen bilimleridir. Çünkü dünya hızlı bir şekilde teknoloji ile gelişiyor. Teknoloji olmadan artık gelişme olmuyor ve Türkiye'de teknolojinin gelişmesi içinde fen bilimlerine ağırlık verilmesi gerekiyor. Matematik, Fizik, Biyoloji, Tıp dalları üzerine para harcanması gerekiyor. Araştırma geliştirme üzerine paralar harcanması lazım. Bakın Bill Gates diye bir adam çıktı Microsoft şirketini kurdu. Şu an Microsoft'un değeri Türkiye'nin milli geliri kadardır. Demek ki bu güçleri kol gücü değil beyin üretiyor.

Türkiye bir tarım ülkesi olmasına rağmen bazı tarım ürünlerinde çok düşüş yaşanırken bazı tarım ürünlerinde ise patlama yaşanıyor. Siz bir lider olarak seçilirseniz Türkiye'deki tarım politikasını nasıl geliştirmeyi düşünürsünüz? Bugün dünyada Amerika'nın nüfusunun % 2,5'ğu tarımla ilgilidir. Fakat ürettiği tarım dünyayı iki defa besleyecek kadar çoktur. Avrupa'da tarımla ilgilenen nüfus ortalaması %5 in üzerindedir. Ama onlarında üretimi korkunçtur. Şimdi tarımda yaşayan insanların rahat etmeleri için onlara süspansiyon verilmesi lazım. Fakat Türkiye'nin bütçesi buna yetmediği için destek veremez. Dolayısı ile Türkiye'de tarımın gelişmesi için tarım arazilerinin daha ekonomik olarak büyük olması lazım.

Siz Kudüs'te bir Cuma namazı kılacağınızı söylemişsiniz. Bunu gerçekleştirdiniz mi, Eğer gerçekleştirirseniz bu nasıl karşılanır? Evet, bu doğru bir söylemdir. Beni mescidi aksaya davet ettiler, havalar biraz serinlediği zaman yani inşallah Eylül'den sonra gidip oraları ziyaret etmeyi düşünüyorum. Filistin meselesi çok ciddi ve büyük bir meseledir. Filistin'i ilk kabul eden devlet Türkiye'dir ve oda rahmetli babam Turgut Özal'dır. O insanlar bugün İsrail ile Mısır arasında ezilmiş durumdalar ve yok ediliyorlar. Bana sorarsanız Türkiye İsrail ve Mısır ile olan ilişkilerini biraz düzeltmesi lazımdır ki Filistin'e faydası olsun çünkü orada ağırlığı olmayan bir Türkiye o insanlara yardımcı olamaz.

İsrail politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ben dış politikamızı yani Mısır, Irak, İran, Suriye, İsrail ile olan politikalarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz düşüncesindeyim. Türkiye' nin şu an 6-7 ülkede Büyükelçisi bile yok. Libya'da bile büyükelçimiz yok çünkü kovuldu. Bu bölgede özellikle 3 tane büyük devlet vardır. Bunlar tarihi 5000 sene olan Mısır, tarihi 3000 sene olan İran ve tarihi Osmanlı Selçuklu olan ve en geçerli olan Türkiye'dir. Türkiye bu bölgede güçlü bir devlet olmak istiyorsa bu ülkelerle ilişkileri düzgün olmalıdır yoksa ikinci planda kalır. Türkiye yeniden oturup kendi menfaatlerini ve o insanların menfaatlerini ortaya koyarak kendine bir yol çizmelidir. Bugün İran ile Amerika oturup anlaştı ve şu an İran'da ambargolar kalkıyor, İran'ın petrol zenginliği var, Gaz zenginliği var, çok yakında çok büyük bir güç olarak karşımıza çıkacaktır. Dolayısı ile aynı zamanda bizim rakibimizdir. Bundan dolayıdır ki bu rekabeti dostluğa dönüştürmemiz gerekir. O yüzden İran ile ilişkilerimizin Suriye'den dolayı kötüleşmesi doğru değildir. Ukrayna konusunda Rusya ile ilişkilerimizin kötüleşmesi doğru değildir.

Siz aslında Amerika Türkiye için bir tehdit oluşturmaz, Amerika ile dost olunur ama asıl tehlike Almanya'dan gelir diye bir şey söylediniz mi? dünyada tek başımıza yaşayamayız Şimdi bütün dünya ülkelerinde gizli örgütler başka ülkeler hakkında bilgi toplarlar. Herkes tarafından Kgb, Mozart, siayey örgütleri bilinir. Ama esasında en güçlü örgütlerden bir tanesi Alman gizli servisidir ama hiç konuşulmaz. Şunu unutmayın Amerika Türkiye'nin rakibi değildir. Dünyada 236 tane ülke var. Gayri safi milli hasılanın neredeyse %40 Amerika'nındır. Geriye kalan 235 ülkede bir o kadar ediyor. Amerika'daki teknoloji, bilgi, birikim artı güç hiç bir yerde yok. Türkiye menfaatlerini koruyarak, Amerika'yla da, İran'la da, Rusya'yla da, herkesle dost olmak zorundadır. Unutulmamalıdır ki ülke olarak bu dünyada tek başımıza yaşayamayız

Türkiye 'de bölünme olursa doğuda olmaz, batı kendini ayırır bir ülke haline getirir diye bir ibare kullandınız. Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz Türkiye bölünürse doğudan bölünür, güneydoğucu olanlar ayrı bir ülke olur diyenler var, mutlaka vardır ama ben güneydoğuda ayrı bir devlet kurmak isteyeceklerin olduğuna inanıyorum. Batı zengindir, 2014 yılındaki vergi gelirlerinin %93 ü sadece batıdaki 18 ilden geliyor. Birkaç taneside Gaziantep'ten geliyor. Sadece %7 si 60 şehirden geliyor. Eğer Türkiye ayrılırsa, batı ayrılırsa orta anadolu, doğu anadolu, güneydoğu hatta doğu karadeniz bile ortada kalır. Şimdi zengin bölgeler fakir bölgelerden ayrılmak ister, fakir bölgeler zengin bölgelerden ayrılmak istemezler. Bugün İstanbul'da 3,5- 4 milyon kürt yaşıyor. Bir de ortak dünyaya gelen çocuklar var. Eğer bir bölünme olursa bu insanlar burada rahat yaşayamazlar. Ayrılması mutlaka engellenmelidir aksi takdirde ayrılmaya kalkılırsa Türkiye'de çok büyük bir sosyal patlama olur.

Ev hanımlarının özgür ve bağımsız yaşayabilmeleri için eşit kazançlar elde etmeleri gerektiğini söylüyorsunuz. Bu konuda neler yapılmalı. Maaş bağlanmalı diyorsunuz bu gerçekleştirilebilir mi? Kadınların hakkı savunulmalı, onlara önem verilmelidir. Bir kere Türkiye'de kadınların bağımsız olması şarttır. Bu kadın cinayetleri, kadına karşı şiddet tüm bunların altında sadece sosyal yapı değil ekonomik sebepler yatar. Kadın çocuk sahibi oluyor ve evde çocuk bakıyor. Çocuk bakmak herhangi bir işten çok daha zor olan bir iştir. Esasen dünyanın en zor işi olan çocuk bakmak ve ev hanımlığı yapan bu insanların bir çalışan gibi maaşları, vergileri, sigortaları devlet tarafından ödenip belli bir yaştan sonra emeklilik hakkı kazanabilmelidir. Türkiye büyük ve zengin bir ülke olduğu için bunları yapabilme gücüne sahiptir. Şimdi kız çocuklarınızı okula göndermeyin diyenler karısını, kızını, gelinini, kardeşini kadın doktora götürmek istiyorlar. Peki kızlar okumazsa kadın doktoru nerede bulacaklar. Bunları düşünerek kadınlarımıza, kız çocuklarımıza değer ve önem verilmelidir ve onların hakkı savunulmalıdır.

Siz partinizi kurduğunuz zaman Sayın Cumhurbaşkanı sizi aramış ve yaklaşık 15 dakikalık bir görüşmeniz olmuş. Görüşme sonrasında sizin yüzünüzün asıldığı söyleniyor. O konuşmayı paylaşabilir misiniz? Evet Sayın Erdoğan'la konuştuk ama yüz ifademin değiştiği doğru bir enformasyon değil. Benim Tayyip beyle zaman zaman görüşmelerim oldu, hatta telefon konuşmalarımız dinlendi diye 3 kişi yargıya verildi ve yakında mahkemeleri olacak.

Hayat felsefeniz nedir? ama ben yerleri süpürmeyi de biliyorum. Benim hayat felsefem çok basittir. Ben Amerika'da 16 yaşında lise talebesiyken babam dünya bankasındaydı. Amerika'da 16 yaşında ehliyet alınıyordu, bende ehliyet aldım ve babamdan bana araba almasını istedim. Babam benim istediğim arabayı aldı. Bu sefer arabayı kullanmak için gerekenleri almam için babamdan para istedim. Ama o bana "benden bu kadar gerisi sana ait, arabayı kullanmak istiyorsan çalışman gerekiyor" dedi. Bunun üzerine Mc Donalds'da yerleri süpürerek işe başladım. Ben lise 2 de hafta sonları Mc Donalds'da , Kentaki fray çıkında çalıştım. Lise sonda büyük bir otelin lokantasında bulaşıkçı olarak çalıştım. Üniversite 1 de benzin pompacılığı yaptım. Üniversite 2 ve 3 de kamyon şoförlüğü yaptım. Ben hep çalışarak okudum. Üniversitede okurken parasız kaldığım dönemlerde oldu. 4 ay boyunca arkadaşımla birlikte mayonez ve ekmeği suyla yedik. Ama ben hayatta şunu öğrendim. Kim olursan ol önemli olan ne olduğun ve hangi yapıda olduğundur. Benim babam daha sonra Başbakan oldu, Cumhurbaşkanı oldu. Ben Amerika Cumhurbaşkanı'nı da gördüm, Suudi Arabistan Kral'ını da gördüm, ama ben yerleri süpürmeyi de biliyorum.

Vazgeçilmezleriniz nelerdir? iletişim fakültelerindeki kitaplarda özel televizyonun babası diye benim adım var oda bana yeter. Benim vazgeçemeyeceğim bir tek şey var oda özgürlüğümdür. Ben kendi bildiğimi mutlaka yaparım. Ya inadıma, ya muradıma yaşarım. Ben özel televizyon kuracağım zaman bana deli dediler, Türkiye'de özel televizyon mu olur dediler. Ben 30 yıl ile yargılandım ama yine de o televizyonu kurdum ve o bugün Türkiye'nin önünü açan şeylerden biridir. Üniversitelerde iletişim fakültelerindeki kitaplarda, özel televizyonun babası diye benim adım var oda bana yeter.

Bir Cumhurbaşkanı'nın oğlu, daha öncesinde Başbakanın oğlu olmak hayatınızı kolaylaştırdı mı yoksa zorlaştırdı mı? Cumhurbaşkanı ve daha öncesinde bir Başbakan'ın oğlu olmak zor. Sokakta yürürken herkes sizi tanıyor. Hani derler ya uzaktan davulun sesi hoş gelir. Tabi güzel yanlarıda olduğunu söylemek lazım.

Yemek yapar mısınız? En sevdiğiniz yemek nedir? Yemek yapmayı severim. Ninemden ekmek tatlısı yapmayı öğrenmiştim onu güzel yapıyorum. En çok sevdiğim yemek makarnadır fakat soslarını özel olmalı.

İnsanlara mesajınız nedir? Gençlere sakın baskı yapmayın Benim özellikle gençlere mesajım var Her zaman özgür yaşamayı seçsinler. Anne babalar ise gençlere sakın baskı yapmasınlar, özellikle erkek çocukları buluğ çağındayken onların delilik dönemleridir. Onlara müsamahalı olsunlar, anlayışlı olsunlar ve özgür bıraksınlar. Unutulmamalıdır ki gençler bizim geleceğimizdir

Fatma Çelik

Kaynak: Bültenler / Politika
THY, İstanbul Havalimanı'ndan 38 seferini iptal etti

THY, İstanbul için 38 seferin iptalini duyurdu

İçişleri Bakanlığı tarafından Tunceli ve Ovacık Belediyelerine kayyum atandı

İçişleri Bakanlığı tarafından Tunceli ve Ovacık Belediyelerine kayyum atandı

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Tunceli ve Ovacık Belediyesi'ne kayyum atanmasının ardından belediye önünde protestolar başladı

Kayyum kararının ardından belediye önünde protestolar başladı

title