28 Şubat Mağduru Öğretmen: "Allah, asla onlardan razı olmasın"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Diyarbakır'da 28 Şubat postmodern darbesi mağduru öğretmen Şebnem Gökmen, yaşadığı zorlukları gözyaşları içinde anlattı. O dönem okuldan uzaklaştırıldıklarını ve başörtüsü nedeniyle büyük baskılara maruz kaldıklarını ifade etti.

28 Şubat mağduru öğretmen gözyaşları içinde o dönemi anlattı: "Allah, asla onlardan razı olmasın. Onlara hiçbir zaman hakkımı helal etmiyorum"

28 Şubat postmodern darbesi mağduru öğretmen Şebnem Gökmen:

" Uyarı, kınama vermeden bizi bir dönem okuldan uzaklaştırdılar. Bir dönem okulu uzatmış oldum"

" Okulun kapısının yanında kabin bırakmadılar, bir ağaç vardı. Onun arkasında açıyorduk. Bir gün geldik o ağacı kökünden kestirmiş dekan yardımcısı. Sonra bir çaycıyı peşimizden yoruyordu"

" Başörtüsünün ne demek olduğunu ancak gerçekten yaşayanlar bilir"

" O sürede 1,5 sene staja gittik. İlkokullara gidiyorduk. Peruk taktığımız için o çocuklar bizimle dalga geçiyorlardı"

DİYARBAKIR - Diyarbakır'da 28 Şubat postmodern darbesi mağdurlarından sınıf öğretmeni Şebnem Gökmen, "Allah, asla onlardan razı olmasın. Onlara hiçbir zaman hakkımı helal etmiyorum" dedi.

Dicle Üniversitesi'nden mezun olan 28 Şubat postmodern darbesi mağduru öğretmen Şebnem Gökmen, o dönemde yaşadıklarını gözyaşları içinde anlattı.

Gökmen, İhlas Haber Ajansı muhabirine, 1998 yılında Dicle Üniversitesi Siirt Eğitim Fakültesini kazandığını, kaydın iki hafta olduğunu ve iki haftanın sonuna kadar başörtüsü yasadığından dolayı okulun içine bile alınmadıklarını söyledi. Son haftanın son saatinde kayıt olabildiklerini belirten Gökmen, onun da saçında saç kıran olup onu gösterdiğini ifade etti.

Gökmen, kendisi ve başörtüsünü açmak istemeyen arkadaşlarının kayıtları yapıldığını söyleyerek, "Okul açılınca başımızı açma sözü verdik. Bizi öyle kayıt ettiler. Başörtülü 200 kişiye yakındık. Herkes kapıda açtı. Biz 13 kişi kaldık. Biz 13 kişi, 4 yıl birlikte olduk. Okul başladı, sorunlarda başladı. 'Sizi bu şekilde alamayız, başınızı açmak zorundasınız' dediler. Sonuna kadar devam ettik. Sonra bir hafta bize uzaklaştırma verdiler. Uyarı, kınama vermeden bizi bir dönem okuldan uzaklaştırdılar. Bir dönem okulu uzatmış oldum. Sınıf öğretmeni mezunuyum. Sonra yasak devam ediyordu. Bizi okulun içine almamaya başladılar" dedi.

"Okulun kapısının yanında kabin bırakmadılar, bir ağaç vardı onun arkasında açıyorduk"

Daha sonra okulda bir eylem yaptıklarını aktaran Gökmen, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sizin gibi bizde kazandık, sizin gibi bizde dershaneye gittik, sınava girdik. Destek verin diye sınıf sınıf gezdik. Daha sonra daha sonra dekan dedi ki, 'size peruk alayım. Siz bu şekilde okuyun, benim kızlarımsınız.' Hüseyin Mısırdalı vardı, dekan yardımcısı da Ergun Çelik'ti. Allah, asla onlardan razı olmasın. Onlara hiçbir zaman hakkımı helal etmiyorum. Sonra eşarbın üstüne peruk taktık. Peruğun da üstüne bir eşarp daha taktık. O dıştaki eşarbı açıyorduk. Okulun kapısının yanında kabin bırakmadılar, bir ağaç vardı. Onun arkasında açıyorduk. Bir gün geldik o ağacı kökünden kestirmiş dekan yardımcısı. Sonra bir çaycıyı peşimizden yoruyordu. Başörtü ile bir adım içeri attığımızda okul içinde gelip dersliğimizi takip ediyordu. Sınıfta bütün arkadaşlarımızın içinde rezil ediyordu. Bunları yaşadık."

"Başörtüsünün ne demek olduğunu ancak gerçekten yaşayanlar bilir"

Kantinde oturamadığını, okul bahçesinde hiç gezemediğini dile getiren Gökmen, " Arkadaşlarımın yaptığı özel şeylerin hiçbirine katılamadım. Çünkü başımda peruk vardı, biran önce dışarı çıkıp çıkartmak istiyordum. Diğer arkadaşlarım da öyle. Bizim grubumuz içinde arkadaşımız birinci oldu. Dekan yardımcısı ona birinciliğini verdi. Çok çektik, çok sıkıntılar yaşadık. 28 yıl oldu, dile kolay. O günü ancak yaşayanlar bilir. Başörtüsünün ne demek olduğunu ancak gerçekten yaşayanlar bilir. Şu an başlar örtülü ama içleri boş. O zaman içi doluydu. İnsanlar niçin örtündüklerini, niçin açıldıklarını iyi biliyordu o zaman. Şu an her şey serbest ama maalesef içi boşalmış. O yüzden gençlerin Kur'an'a yönelmesi lazım. Ondan kaynaklı dinlerini yaşamaları lazım diye düşünüyorum" diye konuştu.

"Peruk taktığımız için o çocuklar bizimle dalga geçiyorlardı"

O sürede 1,5 sene staja gittiklerini söyleyen Gökmen, " İlkokullara gidiyorduk. Peruk taktığımız için o çocuklar bizimle dalga geçiyorlardı. Hiçbir zaman normal bir öğrenci olarak barınamadık. Hep kendimizi dışlamak zorunda kaldık. Sınıfta hiç konuşmuyordum. Öğretmen bana soru sormayana kadar sesimi duymamışlardır. Ben, çok aktif bir insanım. Konuşmak, önde olmak hep hayatımda olan şeylerdi. Üniversitede hep geride kaldım. Hep baskılandık. Bunu hakkını asla ödeyemezler" şeklinde konuştu.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / RIDVAN KILIÇ - Politika
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title