22. Muhtarlar Toplantısı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dağlardaki mağaralara nereye girerseniz girin, bırakın Cudi’yi, Gabar’ı, Kandil’e mi gidiyorsunuz, orada da güvenlik güçlerimiz arkanızda.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dağlardaki mağaralara nereye girerseniz girin, bırakın Cudi'yi, Gabar'ı, Kandil'e mi gidiyorsunuz, orada da güvenlik güçlerimiz arkanızda. Çünkü bu şehitlerin bedelini ödeyeceksiniz, bunun lamı cimi yok" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Adıyaman, Afyon, Bolu, Bursa, Çankırı, Diyarbakır, Düzce, Elazığ, Hakkari, Hatay, Isparta, Karabük, Ordu, Samsun ve Ankara illerinden gelen muhtarlarla 22. Muhtarlar Toplantısı'nda bir araya geldi.
Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröre ve terör örgütlerine karşı tüm farklılıkları bir kenara bırakarak oluşturulacak bir "millet koalisyonuna" vurgulayarak, "Gelin bu büyük mutabakatı, bu büyük birlikteliği hemen şimdi sağlayalım, canımıza ve istikbalimize kast edenlerin üzerine hep birlikte gidelim. Terör örgütünün yan kolu olarak faaliyet gösteren partinin mensuplarını ben artık meşru siyasi aktörler olarak görmüyorum, kusura bakmasınlar. Dolayısıyla bu çağrım onlara değil diğer partilerimizedir" ifadelerini kullandı.
Tüm bu çalışmaların mümkün olan en kısa sürede tamamlanarak hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, "Aksi takdirde milletimizin karşısında başımız dik çıkamayız. Çünkü terör meselesi belirli bölgelerimize mahsus bir asayiş sorunu olmaktan çıkmış topyekun milletimizin varlığını tehdit eder hale gelmiştir. Devlet, kadife eldivenin altındaki demir yumruğunu teröristlerinin başına geçirmezse onlar her gün bizim canımızı yakmaya devam edecektir. Bu meselenin insan haklarıyla düşünce özgürlüğüyle basın hürriyetiyle demokrasi ile bir ilgisi yoktur. Terörle teröristle bu kavramları birlikte kullananlar milletimizin vicdanını kanattıklarını bilmelidirler. Masum hayatları yok eden bu eylemleri doğrudan veya dolaylı şekilde destekleyenlerin teröristlerden hiçbir farkı yoktur. Bugün karşımızda iki taraf vardır, bir yanda masum insanların hayatına kast eden teröristler, diğer yanda güvenlik ve adalet bekleyen 79 milyon vatandaşımız bulunuyor. 79 milyon masumun hakkını korumak için bu teröristlerin üzerine mutlaka en şedid, en tavizsiz şekilde gitmek mecburiyetindeyiz" değerlendirmelerinde bulundu.
"TERÖRLE MÜCADELEDE YANIMIZDA OLAN DOSTUMUZDUR, KARŞIMIZDA OLAN DÜŞMANIMIZDIR"
"Fransa için hak olan terörle mücadele yöntemleri bize gelince niye, demokrasi, özgürlük, hukuk devleti duvarına tosluyor, neden? Bunun adı ikiyüzlülüktür" diye konuşan Erdoğan, "Açık söylüyorum, bizim için artık bu ifadelerin zerre kadar kıymeti yoktur. Terörle mücadelede yanımızda olan dostumuzdur, karşımızda olan düşmanımızdır. Bunun bilinmesi lazım, mesele bu kadar açık, bu kadar nettir" ifadelerini kullandı.
"DERTLİYİM, YARALIYIM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dert insanı söyletir' derler. Birtakım meseleler var ki aslında hiç girmek, hiç üzerinde konuşmak istemiyorum ama ülkeme ve milletime karşı olan sorumluluğum sükut etmeme izin vermiyor, bu beni yaralıyor. Dertliyim, yaralıyım. Bulunduğum makamın da gereği bu. Türkiye'ye bedel ödetmek isteyenlerin oyunu öyle açık, öyle aleni, öyle aşikar ki bunu görmemek için insanın idrakinin kapanmış olması gerekir. Meselenin Tayyip Erdoğan meselesi değil Türkiye meselesi olduğunu kabul etmeyenlere dönüp Kurtuluş Savaşı'nı iyice bir incelemelerini tavsiye ediyorum. Ülkenin dört bir yandan işgale uğradığı, İstanbul'un düşman cizmeleriyle kirletildiği bir dönemde toplanan Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararlar nelerdir? O dört tane kararı şöyle bir sayalım: Bir, milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür. Öyle mi? İki, her türlü yavancı işgaline ve müdahalesine karşı millet topyekun kendini savunacaktır. Üç, milli iradeyi hakim kılmak esastır yani egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Dört, manda ve himaye kabul edilemez. Bitti. Bize kimse manda ve himaye edemez. Bu millet en zor zamanında bunu kabul etmedi, bugün hiç kabul etmez."
"BOŞUNA UĞRAŞIYORSUNUZ, BAK İNLERİNİZE GİRDİK"
"Tek vatan, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" ilkesini yineleyen Erdoğan, "Bölmek, parçalamak... Boşuna uğraşıyorsunuz, bak inlerinize girdik. Nereye kaçarsanız kaçın sizi askerimiz, polisimiz, korucumuz oralardan bulup çıkartacak gereğini yapacaktır. Dağlardaki mağaralara nereye girerseniz girin, bırakın Cudi'yi, Gabar'ı, Kandil'e mi gidiyorsunuz, orada da güvenlik güçlerimiz arkanızda. Çünkü bu şehitlerin bedelini ödeyeceksiniz, bunun lamı cimi yok" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Öyle paralel devlet, yok bilmem şu devlet bu devlet, yok hepsi. Bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden başka bir devlet asla yoktur ve olamaz. Onun için de yok öz yönetimmiş yok şuymuş yok buymuş böyle bir şey yok. Tek devlet. Size her türlü imkan verildi, parlamentoya girdiniz, belediye başkanlıkları kazandınız, meclis üyelikleri kazandık, il genel meclis üyelikleri kazandız. Peki siz bu milletin, bu devletin iş makinalarını nasıl olur da kalkıp kanallar açmak suretiyle güvenlik güçleri oraya girmesin diye bu tür kanallar açarsınız. Yahu bir tane de şöyle içme suyuydu, atık su kanalıydı bunlara ait bir kanal açın. Bunların belediyecilik yaptığı yerlerde oradaki benim Kürt kardeşlerime yönelik bir hizmetleri yok. Ben belediye başkanlığından geliyorum, yok... Belediye başkanlığımdan dolaştım, Cumhurbaşkanlığımda dolaştım, dolaşacağım, nerede ne var bunları gayet iyi biliyorum, iyi bilirim. Hizmet etseler başımız canımız üstüne. Yok, buradan para gidecek, bunlar aldıkları paraları maalesef örgüte, şuraya buraya gönderecek. Çünkü bu işin hep hilesi hurdası var. Bunları da gayet iyi başarıyorlar. Ama artık o dönemler geride kaldı."
"PKK VE DAİŞ MESELESİNİ BU ÖRGÜTLERDEN İBARET SAYANLAR GAFLET İÇİNDE"
"PKK meselesini, DAİŞ meselesini sadece bu örgütlerden ibaret sayanlar gaflet içindedir" diyen Erdoğan, "Suriye meselesini sadece bu ülkenin iç meselesi olarak kabul eden gafletin ta ötesindedir. Daha düne kadar yakın işbirliği içinde olduğumuz bir takım ülkelerin bir anda can düşmanımız haline dönüşmesinin sebebini anlayamayanlara ne desek fayda vermez. Tüm itirazlarımıza, tüm mücadelemize rağmen yanıbaşımızdaki terör örgütlerini meşrulaştırmak için inat edenlerin niyetlerini çözmek için allame-i cihan olmak da gerekmiyor. Bu mesajı bu çerçevede okuduğunuzda asıl amacı görebilirsiniz. 'Tayyip Erdoğan gitsin' demek bizim tüm siyasetimizi, tüm çalışmalarımızı, üzerine bina ettiğimiz milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin tek olması anlayışı yıkılsın demektir."
"MİLLETİMİZİN BİNLERCE YILLIK SERENCAMI İÇİNDE BİZİM HAYATIMIZ IRMAKTAKİ BİR AVUÇ SU GİBİDİR"
"Bu kardeşiniz geçtiğimiz ay 62 yaşını geride bıraktı. Allah ömür verdiği müddetçe ülkeme ve milletime hizmet etmeye elbette devam edeceğim" diye konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ama milletimizin binlerce yıllık serencamı içinde bizim hayatımız ırmaktaki bir avuç su gibidir. Önemli olan bu sürede yaptığımız hizmetlerle milletimize nasıl katkıda bulunduğumuzdur. Yani Baki'nin ifade ettiği gibi 'Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş' diyor ya işte eğer biz bu kubbede hoş bir sada bırakabiliyorsak yani bizim gerimizden eğer kalkıp da birileri 'Bir zamanlar bizim de bir cumhurbaşkanımız, bir başkanımız, bir belediye başkanımız vardı, Allah ondan razı olsun, İstanbul'un çöplerini kaldırdı, İstanbul'un kirli havasını temizledi, İstanbul'un suyu yoktu, suya kavuşturdu. Türkiye'de şu kadar okul vardı, şu kadar oldu, şu kadar yolu vardı şu kadar oldu' Bunları deniliyorsa zaten biz bedelini karşıda göreceğiz. Peki bunun değerlendirmesini yapacak olan kim? Millet yapacak. Milletimin takdiri ile dün belediye başkanı, arkasından başbakan, arkasından Cumhurbaşkanlığı makamındayım. Yarının ne getireceğini Allah bilir. Asıl olan milletimin geleceğidir, ülkemin bekasıdır. Her zaman söylüyorum, biz bu millete efendi olmaya gelmedik, biz bu millete hizmetkar olmaya geldik. Yani ölüm bizim için hak değil mi?" - ANKARA