2015 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda
MHP Konya Milletvekili Bal: "Yargıyı silah olarak kullananlar gelmiş, geçmiştir.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, "Yargıyı silah olarak kullananlar gelmiş, geçmiştir. Şimdi esameleri okunmuyor. Ancak bundan en büyük zararı Türkiye, Türk yargısı ve Türk yargı mensupları görmüştür. Bundan ders almayan AKP, yargıyı silah olarak kullanmanın katmerlisini yapmaktadır ve yapmaya devam etmektedir" dedi.
MHP'li milletvekilleri, TBMM Genel Kurulu'nda, Adalet Bakanlığı, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, Devlet Personel Başkanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı ile Türk Akreditasyon Kurumu'nun bütçelerinin görüşülmesi sırasında söz aldılar.
MHP Konya Milletvekili Bal, Adalet Bakanlığı'nın hukukun üstünlüğünün inşasının atölyesi, mutfağı olduğunu söyledi.
AK Parti iktidarları döneminde Adalet Bakanlıklarında geliştirilen anlayışı eleştiren Bal, temel sorunun, yargının silah olarak kullanılması ve buna karşı direnilmemesi olduğunu kaydetti.
Bal, şöyle devam etti:
"Yargıyı silah olarak kullananlar gelmiş, geçmiştir. Şimdi esameleri okunmuyor. Ancak bundan en büyük zararı Türkiye, Türk yargısı ve Türk yargı mensupları görmüştür. Bundan ders almayan AKP, yargıyı silah olarak kullanmanın katmerlisini yapmaktadır ve yapmaya devam etmektedir. Bu gidişat, hukukun üstünlüğüne değil, AKP'nin üstünlerine hukuk sağlayan, haklıyı değil, güçlüyü koruyan postmodern diktatörlüğün inşasıdır."
İktidarın ülkeyi, hukukun üstün olduğu güvenli bir liman haline getiremediğini savunan Bal, "13. bütçesini yapan AKP suçla mücadeleyi başaramamış, aksine Türkiye'yi suç cenneti haline getirmiştir" dedi.
Yargının kalbinin HSYK, HSYK'nın da geçmişte darbelerin ve muhtıraların hedefi olduğunu belirten Bal, AK Parti'nin de aynı anlayışla davrandığını ve HSYK'yı hedef haline getirdiğini ileri sürdü.
-"Kuyruğu hukuka kaptırdınız"
Bal, "7 Şubat, 17 Aralık ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarıyla birlikte AKP bir rüyadan uyanmıştır. Burada, altın kaçakçılığı, görevi suistimal, nüfuz suistimali, kara para aklama, uluslararası kaçakçılık gibi ağır suçlardan kuyruğu AKP'nin bakanları hukuka kaptırdı, kuyruğu hukuktan kurtarabilmek için AKP büyük bir telaş ve korkuya kapıldı" şeklinde konuştu.
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı da Bal'ın AK Parti'nin yargıyı siyasallaştırdığı iddiaları üzerine söz aldı.
Bostancı, "Yargıyı siyasallaştırdığımız ve etkimiz altına aldığımız türküsü yeni söylenmiş değil. 2010 referandumunda da aynı sözler söyleniyordu. Ne hikmetse kuşattığımız bu yargı, 2013'de 17 ve 25 Aralık darbelerini yaptığında kuşatmadığımız anlaşıldı. Yargı iktidara karşı bir suikast içine girmişti. Kuşatılan yargının itibarı yerlerdeydi ama aynı yargı hükümete karşı bir girişimde bulunduğunda, bu defa da ne hikmetse yine itibarı yukarılara çıkıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Bostancı, Bal'ın konuşmasındaki "kuyruğu hukuka kaptırdınız" ifadesini de eleştirdi, bu sözün hakaret içerdiğini, iktidar, muhalefet müzakerelerine uygun olmadığını söyledi.
Bal ise bu ifadeyi ne mecazi ne de metaforik olarak kullandığını, sadece yaşayan Türkçe'nin diline vermiş olduğu bir örnek olarak ifade ettiğini vurguladı. Bal, "Ama bal gibi hukuku siyasallaştırdınız" dedi.
-"Eski teknoloji ile kömür çıkarmaktan vazgeçmemiz lazım"
MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu da konuşmasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2014 yılında iş kazaları ile anılan bir bakanlık olduğunu söyledi.
"Niye bizim ülkemizde bu kadar maden kazası oluyor?" diye soran Başesgioğlu, yaşananlardan ders alınmadığını ve güvenlik kültürü oluşturulmadığını dile getirdi. Başesgioğlu, "Artık eski teknoloji ile kömür çıkarmaktan vazgeçmemiz lazım. Bedeli ne olursa olsun. Maliyet de artacaksa mutlaka yeni teknoloji ile bizim maden üretmemiz kaçınılmaz" diye konuştu.
Maden kazalarının ardından panik ile torba yasalar çıkarıldığını, ancak bu yasaların pratikte hiç bir faydası olmadığını savunan Başesgioğlu, "Yasa yapmak sorunları çözmüyor" ifadesini kullandı.
Konuşmasında sendikalara değinen ve özellikle kamu sendikacılığının geldiği noktayı eleştiren Başesgioğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sendikacılık yapılacaksa, muhalif bir duruş sergilemeyi gerektirir. Çünkü sizin çalışanlarınızın, üyelerinizin menfaatleri ile hükümetin, yönetimin menfaatleri daima çatışma halindedir. Yönetime teslim olmuş bir kuruluş, bizim nazarımızda sendika olamaz. O bir dernek olur, sivil toplum kuruluşu olur. Onun için bugün gerçek sendikacılığın yapılacağı gündür. Sendikacılık sadece ücret sendikacılığı değildir. Bu ülkede demokrasinin, hak ve özgürlüklerin gelişmesi açısından siyasi partiler kadar önemli kuruluşlardır."
-"Yandaşlara, havuzculara gelince akan sular duruyor"
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalacı ise iktidarın işçiye, memura, emekliye yeterli bütçeyi ayırmadığını ileri sürerek, "Halktan tasarruf yapmasını isteyen AKP hükümeti, kendisine saray yaptırarak, uçaklarla zevk-ü sefa sürmektedir" dedi.
Kalaycı, Ermenek'te yaşanan maden kazasının ardından hükümetin üç bakanının günlerce bölgede kaldığını hatırlatarak, "Soruyorum, üç bakan kameralar karşısında boy göstermekten başka Ermenek için ne yaptınız? Bari verdiğiniz sözleri tutun" diye konuştu.
Kazanın ardından Bakanlar tarafından yeraltında kalan işçilerin Halk Bankası'na olan borçlarının silindiğinin, maden işçilerinin kredi borçlarının üç ay süreyle ertelendiğinin açıklandığını ifade eden Kalaycı, şöyle devam etti:
"Bugün 13 Aralık. Bakanların sözlerinden bu yana 40 gün geçmiş. Peki durum nedir? Halk Bankası'nın yaptığı hiçbir şey yok. İnsan utanır. Koca koca bakanlar halkı aldatır mı? Bölgenin bakanı, başbakanı var ama bir kamu bankasına bile sözü geçmiyor. Ama yandaşlara, havuzculara gelince akan sular duruyor. Kararlar hızla alınıyor. Trilyonlar aktarılıyor."
-"Yolsuzlukta harbiden bizi AB'ye soktunuz"
MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan da konuşmasında, AB Bakanlığı'nın Türkiye'nin üyeliği konusundaki politikalarını eleştirdi.
Oğan, şöyle konuştu:
"Doğrusu AB Bakanlığı'nın AB'nin karşısına yolsuzlukla çıkacağını ben tahmin etmezdim. AB'nin Sayıştay'ı olarak ifade edilen OLAF'ın bakanlığınız aleyhinde açmış olduğu iki soruşturma davası var. Yolsuzlukta harbiden bizi AB'ye soktunuz ve 4,5 milyon Avro'yu AB, Bakanlığınızdan geri istiyor. Umarım bunun da savunmasını iyi yapıyorsunuz. Çünkü Türkiye'de bu tür hırsızlıklara 'darbe' deyip geçiştirebilirsiniz ama AB'ne bunu 'darbe' deyip geçiştirme imkanınız yok."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçmişte AB'ye yönelik bazı sözlerini ifade eden ve bu sözleri eleştiren Oğan, şunları kaydetti:
"Ayakkabı kutularıyla, Reza'nın gönderdiği çikolata kutularıyla bizi AB'ye almazlar. 'Kadın ve erkek eşit değil' derseniz, yargı ile kavga ederseniz, gazeteciyi susturursanız bizi AB'ye almazlar. 'Yüzde 50'yi evde zor tutuyorum' derseniz, 'o zaman yüzde yüzünüz orada kalmaya devam edin' derler. Eğer ki AB'ye girme niyetiniz var ise. Twitter'dan korkarsanız, Youtube'yi kapatırsanız, sokak ortasında bir çocuğun öldürülmesinin üzerine bir de 'nekrofiller' diye tweet atarsanız sizi AB'ye almazlar. Bugün benim de yaşadığım şehir olan Iğdır, dünyanın 16. en kirli şehri. Bu kirlilikle, bu yolsuzlukla sizi AB'ye almazlar maalesef ki. İtibarı kaçak sarayda görürseniz Çavuşesku'nun en itibarlı devlet başkanı olması gerektiğini de biliyor olmanız lazım. Bugün Çavuşesku'nun itibarlı sarayı bir müzeye dönüştürülmemiş olurdu. İnşallah iktidara geldiğimizde o bin yüz küsur odalı cumhurbaşkanlığı sarayının birkaç odası yolsuzluk müzesine çevrilecektir. Bundan da hiç şüpheniz olmasın." - TBMM