Haberler
Ankara'da FETÖ operasyonu! 7'si aktif görevde 35 Emniyet mensubu için gözaltı kararı

Ankara'da operasyon! Çok sayıda emniyet mensubu için gözaltı kararı

Bakan Güler: Zap'ta kilit kapatıldı, toplamda 2 bin 564 teröristin etkisiz hale getirildi

"Zap'ta kilit kapatıldı" diyen Güler ses getirecek rakamı ilk kez paylaştı

Kayapınar Belediye Başkanı Cengiz Dündar gözaltında

Belediye başkanı terör soruşturmasında gözaltına alındı

50 ülkeden İsrail'i yıkacak bir hamle daha: Tasarı resmen kabul edildi

50 ülkenin "Evet" dediği İsrail karşıtı karara 4 liderden "ret" oyu

2015 Yılı Bütçesi Genel Kurul'da

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

HDP Van Milletvekili Gür: "Türkiye'yi batıda en çok zor duruma sokan IŞİD ile olan ilişkilerdir" HDP Şırnak Milletvekili Irmak: "AKP'nin neoliberal, cinsiyetçi, mezhepçi ve muhafazakar politikaları, erkek terörünü besleyen en önemli faktördür"

TBMM Genel Kurul'da; Dışişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile bağlı kuruluşların 2015 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.

HDP Van Milletvekili Nazmi Gür, Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Ortadoğu'da tarihi bir sürecin yaşandığını, Türkiye'nin son 5 yılda bölgenin ağabeyliğine soyunduğunu ancak güçlü olma iddiasıyla geliştirdiği politikalarında başarıya ulaştığını söylemenin mümkün olmadığını savundu.

Gür, iktidarın bölgede "Müslüman Kardeşler" üzerinden bir hat oluştururken diğer halkları görmezden geldiğini ileri sürerek, "Mezhepler arası kavga ve çatışma arefesindeyiz. Allah korusun bu da Sünni ve Şii çatışmasıdır. Suriye ve Irak'ta olan budur aslında. Bu çatışmaya doğru hızla gidiliyor ve bölge ülkelerinin, özellikle Türkiye'nin ve İran'ın bu konuda yeniden düşünmesi gerekiyor. Herhangi bir mezhep çatışmasına, mezhepler arası bir gerilime yol açacak politikalardan kaçınmaları gerekiyor" dedi.

Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerinin iyi olmadığını savunan Gür, dış politikanın tekçi ve totaliter yaklaşımı kabul etmediğini, Neo-Osmanlıcılığın bir işe yaramadığını söyledi. Türkiye'in Suriye ve IŞİD konusunda yanlış bir politika izlediğini savunan Gür, şöyle devam etti:

" Türkiye'yi batıda en çok zor duruma sokan, IŞİD ile olan ilişkiler konusudur. Musul'daki konsolosluk baskınını ve 49 konsolosluk yetkilisinin IŞİD tarafından rehin alınması konusunda karanlık bir taraf var. Hükümet ve Dışişleri Bakanlığı, kamuoyunu ve özellikle Batılı müttefiklerini ikna edecek açıklamalarda bulunmamıştır. IŞİD'i yarım ağızla terör örgütü olarak ilan ettiğini, terör örgütü olarak gördüğünü söylüyor ama ABD liderliğinde kurulan 60 ülkelik  koalisyona da katılmıyor. Katılıp katılmaması elbette ki Türkiye'nin bileceği bir iştir ama IŞİD'e karşı doğrudan bir tavır almaması müttefikleri tarafından sorgulanıyor. Bu da Türkiye açısından dış politikada gelecekte farklı komplikasyonların ortaya çıkacağının en büyük örneğidir."

-"Erkek terörü..."

HDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın "kadın bakanlığı" olmadığını belirterek, kadınların uğradığı cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldıracak, aile kurumunda toplumsal cinsiyetçi rollerin aşılmasını ve gelenekselleşmiş aile yapısının demokratikleşmesini sağlayacak, toplumsal ve kurumsal yapıyı erkek egemen zihniyetten arındıracak, kadın hak ve özgürlüklerini güçlendirecek bir politika izlemekten uzak olduğunu söyledi. "Tam tersine gerek Bakanlığın gerekse AKP Hükümeti'nin neoliberal, erkek egemen ve cinsiyetçi politikaları sonucu kadınların mevcut ayrımcılığa uğrama, ezilme ve sömürülme durumları her geçen gün biraz daha derinleşmiştir" diyen Irmak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ülke olarak erkek teröründen azade olduğumuz düşünülmesin. Bugün Türkiye'de kadınların yaşamı ve elde ettikleri hakları, kazanımları söz konusu olduğunda karşımıza bu erkek terörü çıkmaktadır. AKP'nin neoliberal, cinsiyetçi, mezhepçi ve muhafazakar politikaları, bu erkek terörünü besleyen en önemli faktördür. Bir toplum mühendisliği örneği olarak devlet örgütlenmesini ve toplumsal yapıyı muhafazakar bir ideolojiyle kuşatmak, birincil olarak kadınların mevcut ezilme durumunu derinleştirmektedir. Çünkü muhafazakarlığın en çok muhafaza etmeye çalıştığı şey, kadının iradesini yok sayan, kadını ikincil kılan erkek egemen toplum yapısıdır. Eşitsizlik, sömürü ve tahakküme dayalı bu sistem, kadına en temel insani hak olan yaşam hakkını dahi tanımamaktadır."

Türkiye'de günde ortalama 5 kadının katledildiğini, bir o kadarının da taciz ve tecavüze uğradığını anlatan Irmak, kadınlara karşı adı konulmamış bir savaşın söz konusu olduğunu söyledi. Resmi rakamlara göre kadına yönelik şiddetin yüzde bin 400 arttığını kaydeden Irmak, "Sayın Başbakan'a sormak istiyoruz; her gün 5 kadının katledildiğinden, bu ülkenin bir kadın mezarlığında dönüştüğünden haberiniz var mı? Bu katliama neden dur demiyorsunuz? Neden bir kere de çıkıp 'katledilen kadınların hesabını soracağız' demiyorsunuz? Bu cinayetleri meşru mu görüyorsunuz? Her gün 5 kadının katledildiği bir yerde kamu düzeninden bahsedebiliyor musunuz? Bu durumda kamu kimdir, düzen nedir?" dedi.

Kadına yönelik şiddet gibi LBGT bireylere yönelik şiddetin de politik ve ideolojik olduğunu belirten Irmak, kadın erkek eşitliğinin fıtrata ters olmadığını söyledi.  "Bu bütçe sadece kadın düşmanı değil, aynı zamanda ekoloji, emek, demokrasi ve barış düşmanıdır" diyen Irmak, toplumsal adaleti, kadınları görmezden gelerek sağlamaya yönelik her çabanın, daha fazla savaş, cinayet ve şiddet getireceğini ileri sürdü.

-"Küresel ekonomik güçlerin talepleri..."

HDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ise Kalkınma Bakanlığı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Kobani'de akrabaları olan insanların sınırlara yakın yerlere düşen bombalara hüzünle baktığını ifade ederek, "Kobani yanıyor. Yandıkça ateşi Suruç'a, Diyarbakır'a, Bingöl'e, İstanbul'a düşüyor. Her gün cenaze taşımak nedir bilir misiniz? Kobani merkez ve etrafında 100'den fazla evde akrabalarım yaşıyor. Kobani'de insanlık onur mücadelesi veriyor. AKP iktidarının el altından Suriye'ye kaç tır silah gönderdiği ve bunların kimlere verildiğini sorguluyorum. Oluk oluk akan kanın, yitirilen canların TÜİK istatistiklerinde yeri var mı?" dedi.

HDP Muş Milletvekili Demir Çelik de Ulaştırma Bakanlığı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, demiryollarının yolcu ve yük taşıma kapasitesinin düştüğünü, küresel ekonomik güçlerin talepleri doğrultusunda karayollarının ağırlık kazandığını söyledi.

Türkiye'nin deniz ve demiryolu taşımacılığını önemsemesi gerekirken karayollarının kendisine kader olarak dayatıldığını ileri süren Çelik, "Kürdistan coğrafyası, Türkiye'nin en geri coğrafyasıdır, yeraltı ve yerüstü zenginliklerine rağmen... Devletin asimilasyoncu politikalarına bağlı olarak ora insanı işsiz ve yoksul bırakılarak başka yerlere göçettirilmektir. Hani çözümün yanındaydınız. Osmanlıca'yı düşüneceğimize, mazlum ve mağdur olan halkın dilini kulaktan dolmayla yarına taşımayacağından hareketle anadilden eğitimden mahrum bırakmamalısınız. Çözüm de bundan geçer. Kürt sorununun  çözümüne zamana yayıp çürütmeye çalışıyorsanız. Aynı şekilde Alevilerin inanç hakkını da gasp edip ötelemeyi tercih ediyorsunuz" diye konuştu. - TBMM

Kaynak: AA / Politika
title