17- 25 Aralık Süreci Başakşehir'de Konuşuldu
Başakşehir Söyleşileri’nde 17 ve 25 Aralık süreci gazetecilerin katılımıyla gerçekleşen panelde mercek altına alındı.
Başakşehir Söyleşileri'nde 17 ve 25 Aralık süreci gazetecilerin katılımıyla gerçekleşen panelde mercek altına alındı.
Başakşehir Söyleşileri'nin bu ayki konusu 17 ve 25 Aralık süreci oldu. Başakşehir Emin Saraç Kültür Merkezi'nde düzenlenen panele Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, AK Parti Başakşehir İlçe Başkanı Ayhan Özgürel, Başakşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü Ramazan Yılmaz, Başakşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Haluk Dikbaş ve çok sayıda Başakşehirli katıldı.
"Milli İradeye Karşı 17 Aralık Teşebbüsü" isimli panele; psikolog gazeteci Hilal Kaplan, gazeteci yazar Markar Esayan ve Türk Solu ile ilgili çalışmalarıyla tanınan gazeteci yazar Melih Altınok konuşmacı olarak katıldı. Süreçte dikkatten kaçanlar, sürecin dünya ve Türkiye açısından öneminin derinlemesine irdelendiği panelin moderatörlüğünü ise gazeteci, yazar Cem Küçük yaptı.
"DELİL ÇUVALLARININ AĞZI BİLE AÇILMAMIŞTI"
Panelde ilk olarak sözü alan Türkiye Gazetesi Yazarı Melih Altınok, "17-25 Aralık susturucu takılmış bir silahla siyasal iktidara yapılmış bir darbe girişimiydi. Siyasal iktidarın en güçlü olduğu üç alanı hedef alan bir süreçti. Dezavantajlı kesimleri diğer kesimlerle eşitleyecek bir politika izleniyordu. Bunun içinde meşru kaynaklar oluşturulmuştu. Bu alan hedeflenmişti, Türkiye'nin önemli bankalarından birinin CEO'su hedeflendi. Körfezden bir para akışı söz konusuydu, bu hedef alındı. Üçüncüsü de ülkeye katma değer katacak projeler vardı. Bu projeleri Türkiye'nin önde gelen iş adamları dahil olmuştu. İş adamlarının itibarının düşürülerek yurt dışındaki bankalardan kredi almalarının önü kesilmeye çalışıldı. Tarafsız savcılar soruşturmaya atandı, bakıldı ki delil çuvallarının ağzı bile açılmamıştı" dedi.
Altınok, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yolsuzluğu tartışmadık, burada bir hedef vardı. Usulsüz bir süreçle bir soruşturma yönetildi. Türkiye 12 yıllık süreçte kalkınma, şeffaflaşma ve demokratikleşme süreci yaşıyor. Bu Türkiye için altın değerindedir. Burada devletin bazı mekanizmalarında sorunlar elbette yaşanabilir. Ama gidişatın olumlu olduğunu düşünüyorum. Sahip çıkmamız gereken mekanizma demokrasidir."
"KAPAN KIRILMAK ÜZERE"
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Markar Esayan ise Türkiye'nin tecrübeli bir halk olduğunun altını çizdiği konuşmasında, "17-25 Aralık bir yolsuzluk ve aklanma süreci değildir. Bizler yolsuzluğa kefil olmayız, ama Türkiye'de özellikle Menderes'in acısını yaşamış, darbeler görmüş halk gerçekleri görüyor. Bu yeni bir hikaye değil. Britanya-Osmanlı ticaret anlaşması, yani Kapitülasyonların verildiği anlaşma ile Türkiye'nin üzerine bir kapan kapanmıştır. Bu kapan kırılmak üzeredir. Bu kapanın kırılmasında ki en önemli neden ekonomik güçlenmedir, ayağa kalkmadır. İkincisi ise içte siyasi problemlerinizi çözebilmenizdir. Bu ürecin en büyük ayağı olan Sayın Erdoğan'a saldırıyorlar. Çünkü Cumhurbaşkanımız vesayete halktan aldığı iradeyi teslim etmemiştir" şeklinde konuştu.
"SÜREÇ SONLANMIŞ DEĞİLDİR"
Psikolog gazeteci Hilal Kaplan yaptığı konuşmada sürecin henüz tamamlanmadığını belirterek, "17 Aralık süreci önce yolsuzluk davası gibi başladı, sonrasında çapı ve içeriği genişledi. Ocak 2013 çözüm sürecinin başladığı tarihtir. Kürt meselesini halledilecek olması Türkiye'nin ayağına vurulan prangadan kurtulacak olması demekti. Bu sürece bir saldırı oldu. Mavi Marmara Türkiye'nin bağımsızlaşan dış politikasını temsil etmektedir. Suriye meselesinde Türkiye'nin takındığı ilkesel tutum, tutarlı duruş. Mısır darbesinde geri adım atmaması gibi başlıklar Türkiye'nin yavaş yavaş bağısızlaşmasını temsil ediyor. Üçüncü olarak hedef alınan Halkbank'tır. Tüm bunlar hedef alınmıştır. Ben 17 Aralık sürecinin sonlanmadığını düşünüyorum. Daha işin çok başındayız, diye düşünüyorum" diye konuştu.
Panelin moderatörlüğünü yapan gazeteci-yazar Cem Küçük ise yaptığı konuşmada, "Cemaat 2008'de orduyu dizayn etmeye çalıştı. Üst yargının büyük kısmını alarak kendi gündemini uygulamaya başladı. Dershaneler meselesini de fitil olarak kullandılar. Aralık başında sinyaller gelemeye başlamıştı. Emniyet ve yargıda odaklanmış cunta harekete geçerek seçilmiş bir hükümeti post modern bir darbeyle yıkıp, yönetimi ele almayı hedeflediler. 17 Aralığın üç ayağı vardı, Halkbank, Bakanlar, TOKİ. Bu yapı Amerika'da, batıda böyle bir şeye teşebbüs etse çok daha farklı olurdu. İyi ki Türkiye hukuk çerçevesinde bununla mücadele etmektedir" dedi. - İSTANBUL