1 Mayıs'ın, "Emek ve Dayanışma Günü" ilan edildiği toplantının TBMM tutanakları dikkati çekiyor

İşçilerin günlük çalışma süresinin düşürülmesi için verdiği mücadeleden doğan 1 Mayıs'ın, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de "Emek ve Dayanışma Günü" olarak ilan edilmesini öngören kanun tasarısının, 16 sene önce TBMM Genel Kurulunda kabul edildiği görüşmelerin tutanakları dikkati çekiyor.
İşçilerin günlük çalışma süresinin düşürülmesi için verdiği mücadeleden doğan 1 Mayıs'ın, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de "Emek ve Dayanışma Günü" olarak ilan edilmesini öngören kanun tasarısının, 16 sene önce TBMM Genel Kurulunda kabul edildiği görüşmelerin tutanakları dikkati çekiyor.
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından resmi tatil olmaktan çıkarılan 1 Mayıs, askeri darbenin üzerinden geçen yılların ardından 2009'da "Emek ve Dayanışma Günü" adıyla tekrar resmi tatil ilan edildi.
TBMM Genel Kurulunun, 22 Nisan 2009 tarihli birleşiminde görüşülen kanun tasarısı sırasında yaşananlar Meclis tutanaklarına yansıdı.
Genel Kurul'da, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 1 Mayıs'ın "Emek ve Dayanışma Günü" olmasıyla ilgili kanun tasarısını Hükümet olarak TBMM Genel Kurulunun huzuruna getirmekten duyduğu memnuniyeti ifade eden konuşmasının ardından milletvekillerinin kanun tasarısının ismi ve kutlanacağı yer ile alakalı eleştirilerine yanıt verdi.
Çelik, Türkiye'de 1889'da 1 Mayıs'ın "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul edildiğini ve ilk olarak 1906'da kutlandığını belirterek, 1935'te "Bahar Bayramı" olarak tatil günlerine dahil edildiğini, kitlesel olarak 1977 yılında kutlanırken birçok müessif olayın yaşandığını ve 12 Eylül 1980 müdahalesiyle 1 Mayıs Bayramı'nın ortadan kalktığını, sendikal örgütlenmelerin önüne de çok ciddi yasakların getirildiğini hatırlattı.
Faruk Çelik, aradan geçen 30 yılda Türkiye'de ve dünyada çok şeyin değiştiğini, çalışma hayatında "çatışmacı" değil "dayanışmacı" anlayış kökleşirken sosyal devlet, sosyal diyalog ve insan merkezli çalışma politikalarının hayata geçirilmeye başlandığını anlattı.
Emek ve sermayenin, işçi ve işverenin endüstriyel ilişkilerde birbirinin rakibi değil üretimi ve kalkınmayı gerçekleştiren vazgeçilmez iki unsur olarak görünmeye başlandığını dile getiren Çelik, "Bu bakış ülkemizin kalkınmasını, gelişmesini hızlandırmıştır. Bu anlayış aynı zamanda alın terinin sembolü olan 1 Mayıs'ı ülkemizde korku günleri olmaktan çıkarıp işçi ve emekçinin dayanışma gününe dönüştürmüştür. Her alanda özgürlükleri genişleten Hükümetimiz 25 Nisan 2008'de almış olduğu kararla 1 Mayıs'ı fobi olmaktan çıkararak 'Emek ve Dayanışma Günü' ilan etmiştir. Bugün burada hep birlikte tarihi bir adım daha atıyoruz. Tüm dünyada coşkuyla kutlanan 1 Mayıs'ı tatil günü ilan ediyoruz. Ülke olarak, millet olarak, demokrasi yolunda önemli bir mesafe daha katetmiş oluyoruz." ifadesini kullandı.
"Bugünün tarihsel önemini gölgelemekten kaçınmalıyız"
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün, emeğin dayanışması, çalışma hayatının sorunlarının irdelendiği, demokrasi kültürünün zirveye çıktığı, sevginin, barışın yeşerdiği bir gün olarak hafızalarda yer etmesi gerektiğini vurgulayan Çelik, "Bundan sonra 1 Mayısları dünyaya örnek olacak bir olgunlukla kutlamamız, demokrasimize büyük katkılar sağlayacaktır. Bu konuda herkese büyük sorumluluklar ve fedakarlıklar düşmektedir. Geçmişte yaşananlara sünger çekip 1 Mayıs'ı bir matem günü olarak değil, ruhuna uygun bir şekilde milletçe coşkuyla kutlamak için enerjimizi kullanmalıyız. Meseleye ideolojik yaklaşarak bugünün anlam ve önemini hiç kimsenin gölgelemesine müsaade etmemeliyiz. Nerede kutlanacağı tartışmalarıyla bugünün tarihsel önemini gölgelemekten kaçınmalıyız. Kutlamanın kendisi, nerede kutlanacağından çok daha önemlidir." diye konuştu.
Demokrasinin bir sonuç değil, bir süreç olduğunu ve bu sürecin olağan akışının sekteye uğratılmaması gerektiğini ifade eden Çelik, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün hayırlı olmasını diledi.
Çelik, 1 Mayıs'ın tatil olma sürecine katkıda bulunan milletvekillerini kutladı.
Milletvekillerinin değerlendirmeleri
Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik'in konuşmasının ardından milletvekilleri, kanun tasarısına ilişkin değerlendirmelerde bulunmak için söz aldı.
DSP Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş, emekçilerin 1 Mayıs'ı Taksim'de miting havasında değil, bayram havasında, kışkırtmalara kapılmadan, coşkuyla kutlayacaklarına inandığını belirterek, "Türkiye geçmişte yaşanan acı günlerin etkisinden, 1 Mayıs kaygılarından kurtulmalı, her şeyi kendi doğal çerçevesi içinde yaşayabilen bir ülke erginliğine gelebilmelidir." dedi.
1 Mayıs'ın bayram ilan edilmesinin, emekçilerin taleplerine kulak verilmesi açısından önemli bir aşama olduğunu, ancak yeterli olmadığını kaydeden Ağırbaş, "Temennim, 1 Mayıs'ın işçi bayramı olarak, resmi tatil olarak kabul edilmesini sağlayan teklifin kanunlaşmasının, bugüne kadar ihmal edilen, istekleri, sesleri duyulmazdan gelinen işçi sınıfının hak ettiği haklara kavuşmasının dönüm noktalarından biri olmasıdır." sözlerini sarf etti.
Bakan Çelik, görüşmeler sürerken işçi konfederasyonu başkanlarının da Genel Kurul salonunda olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirmiş ve kendileriyle bir görüşme yaptığını anlatmıştı.
Çelik'in "Taksim'de 1 Mayıs kutlansın; bu birinci yolu. İkinci yolu: Diyelim ki idare, toplantı, gösteri yürüyüşleriyle ilgili kanun çerçevesinde bugüne kadar belirlediği alanlarda bunun kutlanması konusunda karar alırsa, hukuk devletinde medeni bireylerin yapmaları gerekenler bellidir. O karara varılınca herkesin buna saygı duyması gerekiyor. Yani ülkemizde bu ve benzeri günler, bayram günleri, tatil günleri kutlanırken ille de dünyaya olumsuz görüntüler vermek zorunda değiliz" açıklamaları üzerine, milletvekilleri arasında bir tartışma yaşanmıştı.
Kanun tasarısının maddeleri üzerine görüşmeler devam ederken, CHP Grubu adına söz alan Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya, o dönem yaşanan gelişmeleri anlatarak, "Hangi gerekçelerle olursa olsun 1 Mayıs'ın Emek ve Dayanışma Günü olarak resmi tatil ilan edilmesi tarihsel sürecin ve bu süreç içerisindeki işçi sınıfının ortaya koymuş olduğu emek mücadelesinin haklı ve gururlu sonucudur. Çıkacak olan kanunla, artık, 1 Mayıs resmi olarak Emek ve Dayanışma Günü olacaktır. 1 Mayıs 2009'da kutlanacak olan Emek ve Dayanışma Günü'nün, emek hareketinin uluslararası birlik, dayanışma, mücadele ve direniş günü olarak en geniş katılımla, ülkemizde 1 Mayıs'ın simgesi haline dönüşmüş olan Taksim'de kutlanacağına inanıyorum ve diliyorum." değerlendirmesinde bulundu.
İsim tartışması
AK Parti Grubu adına konuşan Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'nin, kutlamaların yapılması için en büyük alanın 300 bin metrekare alana sahip Kazlıçeşme alanı olduğunu, "Burada miting mi olur" denilen Çağlayan Meydanı'nın ise 180 bin metrekare alana sahipken, Taksim alanının 60 bin metrekare olduğunu söylemesi üzerine yeniden tartışma yaşandı.
Tanrıverdi, 1 Mayıs'ta Taksim alanının kapalı olmadığını belirterek, "Beraberce 1 Mayıs günü gidelim, karanfilimizi beraber koyalım." dedi.
Bakan Çelik, milletvekillerinin, kabul edilecek kanun tasarısında yer alan günün ismine yönelik eleştirilerine ise şöyle cevap verdi:
"Şimdi, 1 Mayıs'ın Emek ve Dayanışma Günü olarak ilan edilmesinin sebebi bütün emekçileri, bütün çalışanları kapsasın diye. İşçi bayramı olarak ilan edilmesi halinde yalnız işçi kesimine has bir bayram olacak idi. Oysa, biz, önümüzdeki süreçte mevzuatımızı 'çalışanlar' diye değiştirme arzusu içerisindeyiz. Böyle baktığımız zaman, emeği öne çıkarmanın, dayanışmayı öne çıkarmanın çok daha geniş kapsamlı, çok daha kucaklayıcı olacağı düşüncesiyle 'Emek ve Dayanışma Günü' olarak tatilini uygun bulduk."