Haksız Rekabet
HT Gazete otomotiv editörü Hakan Özenen'in geçen hafta yazdığı köşe yazısı.
Gündüz Vassaf günlük hayatta totalitarizmi anlattığı kitabı Cehenneme Övgü'nün girişinde Wilhelm Reich'ın şu sözünü alıntılar: "Asıl açıklanması gereken, neden aç insanın çaldığı ya da sömürülen adamın grev yaptığı değil, neden aç insanların çoğunun çalmadığı ve sömürülenlerin çoğunun greve gitmediğidir." Aydın vicdanı, emekçiden yana tutum sergilediğinden olsa gerek, böyle bir sözün 'mağdur' iş dünyası için söylenmiş bir versiyonunu ben bulamadım.
Otomobil dünyasının bir kısmının sabah uyanıp, elindeki binlerce Euro değerindeki otomobilin fiyatının devlet eliyle uzun bir süre satılamayacak kadar çok artırılmış olmasına hiç tepki vermemesi nasıl açıklanır bilemedim. Her ne kadar sermayenin güçlü olduğu bir sektörde olan biten üzerine kalem oynatsam da, içlerine düştükleri bu acıklı durum için, ancak çalışanlar dünyasından bir tanım yazabildim, bağışlasınlar beni! Böylesine acımasız artırılmış bir vergi sonrası cılız da olsa bir tepkinin gelmemiş olması doğrusu çok şaşırtıcıydı. Tepkisizliği bir yere kadar anlamak mümkündü de, fiyat artışına selam durup, bir de üstüne gelen 'şunu değil, bunu kullanın' talimatına "saygı duyulmasını" anlamak sahiden zordu. İşte Vassaf'ın kitabı Cehenneme Övgü tam da bu yüzden yeniden aklıma geldi, okumanızı öneririm. Biraz sonra vereceğim örneğin kötü olduğunu baştan kabul ediyorum; ama insan koskoca otomotiv firmalarının ciddi para kaybına uğrayacakları, hatta bu yüzden işyerlerini küçültmek, çalışanlarının bir kısmının işine son vermek zorunda kalacakları halde hiç seslerini çıkarmamaları karşısında başka da bir tarif bulamıyor: Kimi zengin parası çalındığı, kimi yaralı topuğundan vurulduğu halde çalanla vuranı hiç tanımadığını, kaza olduğunu, parasının kaybolduğunu hatta sonradan kapının önüne bırakıldığını söyler ya, bu iş biraz buna benzedi. Ama Türkiye'nin görece en temiz, en kayıt içi sektörünün böylesine bir muameleye maruz kalmasına ses çıkarmamasını bir kabahatin saklanmasına bağlamak alenen saygısızlık olur. İyi de geriye kalan seçenek de pek iç açıcı değil. Geçen hafta ÖTV artışını kısık sesle eleştiren herkes isminin gizli tutulmasını isterken kabahatini değil, çekingenliğini, kaygısını, hatta korkusunu da gizlemeye çalışıyordu.
İlgisiz bir örnekle bitirelim o zaman: 1968'de Sovyetlerin Çekoslovakya'yı işgalini cılızca protesto eden birkaç Rus aydını, Kızılmeydan'dan toplanıp hapishane yerine, 'delirmiş' olacaklarından emin olunduğundan akıl hastanesine gönderilirler.
Bu durumda, bu işin faturasının dönüp dolaşıp yine otomotiv sektöründeki çalışanlara çıkacağını bildiğim halde, ben de saygı duyuyorum! Onlar akıllı, bir ben mi deliyim?