Haberler
Putin, açık açık tehdit etti: Sabrımız bir gün mutlaka tükenecek

Putin, ilk kez bu kadar açık tehdit etti! Sözleri yaklaşan savaşın habercisi

Genel Kurul'da gerginlik: 'Asgari ücret en düşük memur maaşından az olmamalı' dedi ortalık karıştı

'Asgari ücret en düşük memur maaşından az olmamalı' dedi ortalık karıştı

İngiliz polisinden PKK operasyonu: Arama yapılan adreslerden biri teröristleri paniğe soktu

İngiliz polisinden PKK operasyonu: Arama yapılan adreslerden biri teröristleri panikletti

Güran ailesinin silinen kayıtlarındaki Kürtçe konuşmalar deşifre edildi: Bunu söylersen seni koruruz

Aileden Enes'in arkadaşına: Bunu söylersen seni koruruz

Türkiye'nin en genç orkestra şefi Onur Tahmaz: Bana şunu yapamazsın deyin, ben gidip yapayım

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Onur Tahmaz'ın öyküsü 23 yıl önce, Kocaeli'de başladı.

Onur Tahmaz'ın öyküsü 23 yıl önce, Kocaeli'de başladı. Küçükken ailesi, müzikle ilgilenmesini istiyordu. Henüz ilkokuldayken gitar kursuna yazıldı ama solak olan Tahmaz, gitarı sağlak gibi tutması istenince enstrümana ısınamadı. Babasını ikna edip gitarı hayatından çıkardı.

Klasik müzik dinlenen bir ev değildi. Bir klasik müzik konserine gitmişliği de yoktu. Ama keman sesini sevdiğini fark etti. 12 yaşındaydı. Dışarıdan yorumlar da gecikmedi: "Yapamazsın. Kemana küçük yaşta başlanır. Başaramazsın."

Bunu duyduğunda, kendi deyişiyle gözlerinden ateş çıktı. Derslere hemen başladı ama solaklık, burada da sorundu. Öğretmeni kemanın tellerini ters çevirse de çenelik olduğu gibi kalmıştı. Ters çenelik işini zorlaştırsa da bir şekilde öğrenmeyi başarıyordu: "Keman çalamazsın dediler, yapana kadar bırakmadım. Bana 'Şunu yapamazsın' deyin, ben gidip yapayım. Bu hırs değil. Bu, benim dünyadaki görevim gibi bir şey. 'Yapamazsın', 'Edemezsin' gibi sözlerden, bu mantıktan rahatsız oluyorum. Kimsenin kimseye 'Yapamazsın' deme, onu engelleme hakkı yok."

Konseri terk etmeler...

Aynı mantıkla Boğaziçi Üniversitesi ekonomi bölümünü kazanıp gittiği İstanbul'da da karşılaşacaktı. O zamanlar, okulda 'Da Camara' adında 9-10 kişilik bir oda müziği grubu vardı. 2016 yazında, aklına orkestra kurma fikri düştü. Film müziklerini notalara döke döke nota yazmayı öğrendi. Belki çok başarılı değildi ama en azından çabalamıştı. Boğaziçi Oda Orkestrası kurulduktan bir süre sonra, okuldan 33 kişi daha Tahmaz'ın hayallerine ortak oldu. Topluluk, 2017'de adını Boğaziçi Üniversitesi Filarmoni Orkestrası olarak değiştirdi.

E ama 33 kişi şefsiz çalamaz. Orkestrada keman çalmayı düşünen Onur Tahmaz, sorumluluğu üstlendi ve şef oldu. Böylece Türkiye'nin en genç orkestra şefi unvanını da aldı. Verdikleri ilk konser için sosyal medyayı öyle güzel kullandı ki "Maksimum 10-15 seyirci olur" dedikleri konsere yüzlerce dinleyici geldi.

Yine de o zamanlarda bu girişimlerinin birer heves olarak göründüğünü anlatıyor: "Bazı hocalar ve müzik yazarlarının bize karşı küçümser bir bakışı vardı. Konseri terk etmeler, 'El kol sallayarak şef olunmaz' demeler... Halbuki karşılarındaki henüz 20'lerinin başında biri ve bir şeyler yapmaya çalışıyor. 'Gel, doğrusu bu, böyle yapalım' demeleri, yapıcı olmaları gerekmez miydi?"

Elektirik kesilince karanlıkta çaldı

İyi haber: 13 Aralık 2018'de ünlü piyanist Hüseyin Sermet'le Lütfi Kırdar'la verdikleri konserden sonra, nihayet ciddiye alınmaya başladılar. Tamam, konserin ikinci yarısında, tam da Hüseyin Sermet'in sahneye geldiği an, piyano sahnenin en arkasında duruyor olabilir. Şef Tahmaz, seyircilerin şaşkın bakışları altında, piyanoyu öne doğru ittirmiş olabilir. Hatta Sermet, sandalyesini arayıp bulamadığında, Tahmaz, bu sefer gidip unutulan sandalyeyi de getirmiş olabilir. Oldu. Olsun...

Ya da bu yılın mayıs ayında verdikleri konserde, "Onu çalmayın. Yapamazsınız" dedikleri için inadına, Saint-Saens'in piyano konçertosunu çalarken ışık patlamış ve tam 20 dakika boyunca karanlıkta çalmış, seyirciler de bunu bir sahne şovu sanmış olabilir. Oldu. Olsun...

Boğaziçi Filarmoni Orkestrası'nın tatlı anıları bunlar... Yeni anılar için yeni planları var. Türkiye'de hiç çalınmamış bir eseri çalmak gibi mesela. Bugünkü konserlerinde Ottorino Respighi'nin 'Concerto in Modo Misolidio' adlı eserini Türkiye'de ilk kez çalacaklar. Gelecek yıl, Fransa'dan bir orkestrayla bir proje gerçekleştirecek; o orkestra buraya geldiğinde, Türkiye'den bir piyanistle çalacak, kendileri oraya gittiğinde sahneyi Fransa'dan bir piyanistle paylaşacaklar. Bir sonraki hedefse New York'taki Carnegie Hall'de bir konser vermek.

Onur Tahmaz'a göre Boğaziçi Filarmoni Orkestrası, profesyonel ruhlu ama yarı profesyonel bir orkestra. Bugün içlerinde okuldan öğrenciler, konservatuvar öğrencileri ve hocalarının da olduğu 120 üyeleri var. 10 kişiden 120 kişiye... Tahmaz, bu çabaların karşılıksız kalmamasını, orkestranın kurumsallaşmasını ve kendilerine güven duyulmasını istiyor.

Bir de, "Yapamazsın, beceremezsin" zihniyetinin son bulmasını. "Solak orkestrada (keman) çalamaz" dediler, çaldı. "Solak orkestra yönetemez" dediler, yönetiyor. E daha ne yapsın?

Boğaziçi Filarmoni Orkestrası'nın bugün Lütfi Kırdar'daki 'Senfonik 2020' konseri, saat 20.00'de başlıyor. Konserde 13 yaşındaki piyanist Tarık Kaan Alkan da sahnede olacak. Biletler, biletino.com adresinden veya gişelerden temin edilebilir.

Kaynak: Hürriyet / Magazin
title