Şizofreniye Yakın Bir İşimiz Var
Oyunculukta emin adımlarla ilerleyen Engin Altan Düzyatan: 'Son'daki 'Halil', ağır bir şizofrendi.
Bugüne kadar onu hep 'jön' karakterlerle evimizde ağırladık. Ancak, geçtiğimiz günlerde ekranlara veda eden 'Son' dizisindeki 'Halil' karakteri ve sergilediği şizofren performansıyla ezberleri bozdu. Gelecek ay 33 yaşına girecek olan ünlü oyuncu Engin Altan Düzyatan, 'cool'luğunun, lise yıllarında oluşturduğu kabuğundan kaynaklandığını söylüyor. Düzyatan, Esquire dergisinden Seda Karan'a samimi açıklamalar yaptı...
Bir şizofreni canlandırdığınız 'Son' ile ekranlara veda ettiniz. Sizi hep jön olarak görmeye alıştığımız için, bizleri de şaşırttınız. Özellikle son dönemde, oyunculuk adına neler değişti hayatınızda?
Bunu, daha geçen gün düşündüm ve hemen bir hesap yaptım. 32 yaşını bitirmek üzereyim. 15 yaşından beri, oyunculuk yapıyorum. Oyunculuk adına hayatımda nelerin değiştiğine gelince; oyunculuğun en güzel taraflarından biri, bitmeyen bir serüveni yaşamaktır. "Artık tamamdır, bitti" diyemiyorsunuz. Her yaşınızda, farklı bir yanını keşfediyorsunuz. Oyunculuğa ilk başladığım yıl, Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkış dramatizasyonunda rol almıştım. Bir sahnede, tüm oyuncular mizansen yaratıyordu. Ben de, Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıktığı geminin direği olmuştum. Böyle düşündüğünüz zaman, gemi direkliğinden bugünlere kadar geldim diyebiliriz.
rol bir palto gibidir
Canlandırdığınız karakterler, gerçek hayatınızı ne kadar etkiliyor?
Teknik olarak bakacak olursak, oyunculuk tiyatro ile başlar. 'Stanislavski' yöntemi dediğimiz bir yöntem var. Bu yönteme göre; rol, bir palto gibidir. Oyuncu kulise girdiğinde, rolü üzerine giyer ve oyun bittiğinde, o paltoyu askıya asıp öyle kulisten çıkar. Sağlıklı bir oyuncunun da yapması gereken budur. 'Son'daki 'Halil', ağır bir şizofrendi. Onu canlandırırken, çok da eğlendim. Evet, setten sonra eve geldiğimde, belki bir yarım saat etkisinde kalmış olabilirim. Ama o kadar. Yaptığımız iş, zaten şizofreniye çok yakın. Bu etki daha da uzun sürerse, yandınız demektir.
İyi ya da kötü oyuncu kıstası nasıl belirleniyor?
Oyunculuk, herkese göre değişebilir bir şey. Maalesef bizim ülkemizde, kıstas diye bir şey yok. Çok fazla tiyatroya ve sinemaya gitmiyoruz. Sadece, izlediğimiz dizilerle, kimin iyi ya da kötü olduğuna karar veriyoruz. Önceki dizisinde 'kötü oyuncu' diye tanımlanan biri, bir sonrakinde çok iyi oyuncu olabiliyor ama aslında, çok iyi bir oyuncu olmadı o adam; sadece, daha iyi oldu. Oyunculuk, asla iyi olduğunu kabullenemeyeceğin bir meslek. Avrupa'da ya da ABD'de, 50 yaşındaki aktörler, hala oyuncu koçlarıyla çalışıyor; sizce işi bilmediklerinden mi? Tabii ki hayır! Sadece kendilerini geliştirmek istediklerinden.
HAFTADA BİR GÖZALTI KREMİ
İşinizle ilgili siz nelerden besleniyorsunuz?
Hala okuyorum, hala bir yere gittiğim zaman çevremdekileri izliyorum, ki herkes beni izlemeye başladığından beri, bu daha da güçleşiyor. Eskiden bir yere girdiğimde, oturduğum andan itibaren insanları izlemeye başlarken; şimdi, yarım saat sonra bu mümkün oluyor. Belli bir müddet geçmesi lazım, insanların varlığıma alışması için.
İzmirlisiniz, İstanbul'da yaşıyorsunuz. Hangi şehirlerde yaşayamazsınız?
Denizden uzak bir yerde yaşayamam. Her zaman denize en yakın yerlerde oturdum. Benim, suya yakın yerlerde yaşıyor olmam gerekiyor. Yürüyerek suya ulaşmam lazım ki, yorgunluklarımı atabileyim. Sonra da, delilik yapıp, adrenalimi yükseltiyorum. Doğa sporlarına yöneliyorum.
Giyiminize ve kişisel bakımınıza düşkün bir adam mısınız?
Marka düşkünlüğüm yoktur. Genellikle, yakışanı giyerim. İyi giyinmenin, insanın kendine olan saygısıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Belki de İzmirlilikten de bu biraz böyle. İzmir'de kızlar, bakkala bile özenli gider. Kişisel bakımım için çok fazla bir şey yapmıyorum. Bir nemlendiricim var, aklıma geldikçe sürüyorum, aklıma gelmedikçe sürmüyorum. Bir de gözaltı kremim var, onu da haftada bir kullanıyorum. "Asla yaşlanmamalıyım, kırışmamalıyım" gibi bir derdim yok. Sakallarımda beyazlarım çıkmaya başladı ama bir yandan da hoşuma gidiyor bu durum. Yaşlanmaktan korkmuyorum.
#Sayfa#
ZAMANI GELİNCE ELBETTE İSTERİM
Baba olmak gibi hevesleriniz var mı?
Bunu her erkek ister. Ben de istiyorum tabii ki. Ama o, bir anda olacak bir şey. Baba olan arkadaşlarım, "Bir sabah kalktım ve kendimi baba gibi hissettim. Sonra çocuk yapmaya karar verdim" diyor. Şu anda böyle hissetmiyorum. Zamanı gelince, elbette istiyorum.
BAZI ZAMANLAR SAÇMALARIM
O 'cool' duruşunuzun arkasında, eğlenceli bir adam var. Çekimler sırasında kendi kendine eğlenen bir adam gördüm. Doğru hissetmiş miyim?
'Cool' durayım diye özel bir çaba göstermiyorum. Bazen, gerçekten benden beklemeyeceğiniz saçmalıklar yapabiliyorum. Hatta Özge (Özge Özpirinçci), bana sürekli, "Bu hallerini sadece ben gördüğüm için çok üzgünüm" der.
TAHAMMÜL AZALDI
Sizi kızdıran şeyler nelerdir?
Ben, çabuk sinirlenen bir adamım. Bir anda parlayabiliyorum ama bu durum, çok kısa sürer. Son zamanlarda, tahammülsüzlüğe gerçekten sinirlenmeye başladım. İnsanlar, yaşamaktan mı zevk almıyorlar ya da tahammülsüzlüklerini bu kadar azaltan ne var anlamıyorum!
ADRENALİN VE HIZI SEVİYORUM
Yapmaktan zevk aldığınız şeyler neler?
Kite surf yapıyor, çok da zevk alıyorum. Birkaç kez uçaktan atladım; serbest uçuş da keza öyle. Adrenalin ve hız seviyorum. Yaşadığımı hissettiriyor. Ailelerin "Yapma evladım" dediği her şeyi yapmaktan zevk alıyorum!
Yeni projeleriniz neler?
Bu röportaj yayımlandığında, 'Romantik Komedi 2'yi çekiyor olacağım. Bunun dışında, beş-altı ay kendime yatırım yapmak istiyorum. Los Angeles'ta, 3.5 ay eğitim almak istiyorum. Artık, kiralanacak duygum kalmadı. Biraz içimi boşaltmak istiyorum.
ZAMANI GELİNCE ELBETTE İSTERİM
Baba olmak gibi hevesleriniz var mı?
Bunu her erkek ister. Ben de istiyorum tabii ki. Ama o, bir anda olacak bir şey. Baba olan arkadaşlarım, "Bir sabah kalktım ve kendimi baba gibi hissettim. Sonra çocuk yapmaya karar verdim" diyor. Şu anda böyle hissetmiyorum. Zamanı gelince, elbette istiyorum.
SEVİLİYORSAN TEPKİ GÖSTEREMEZSİN
Dışarıda 'cool' bir havanız var. Öyle size pek yaklaşamazlar gibi. Ne diyorsunuz, haklı mıyız?
Eskisi gibi sokaklarda gezmiyorum. Bu arada bu 'cool'luk, "Bana asla yaklaşmasınlar" tavrı değil! Bir insan size sevgisini gösteriyorsa, bundan rahatsız olamazsınız. Bazıları, garip bir duvar örüyor. Televizyonda görünüyor ve seviliyorsan; buna tepki gösteremezsiniz. O zaman, o işi yapmayacaksın. Çok sinirleniyorum; yüzünü hem kiraya vereceksin hem de seni gördüklerinde "Kusura bakmayın, benim olduğum yerlerde beni görmezden gelin" diyeceksin! İşin sayesinde çok güzel paralar kazanıyorsun, seviliyorsun ve buna rağmen ilgi görmekten mutsuzsun. Tamamen şımarıklık!
Sabah : http: //www.sabah.com.tr