Sinan Özedincik'ten Haftanın Magazin Bombaları
Magazin dünyasının usta kalemi Sinan Özedincik, bu hafta da magazin dünyasına damga vuran olayları Sabah.
Magazin dünyasının usta kalemi Sinan Özedincik, bu hafta da magazin dünyasına damga vuran olayları Sabah.com.tr'ye değerlendirdi. İşte ünlüler dünyasından son dedikodular ve perde arkasında yatan olaylar...
Fulya Ugan / Sabah.com.tr
ECE ERKEKLERİNİ SEÇEMİYOR
Bu haftanın en karmaşık olaylarından biri Ceyda Ateş - Can Yurtsevdi - Ece Erken üçgeninde yaşananlardı oldu. İddiaya göre Can Yurtsevdi ile Ece Erken bir restoranda buluştu. İkili görüntülenince Yurtsevdi bir gazeteciyi tokatladıktan bir kameramanın da kasetine el koydu. Daha da ilginci Yurtsevdi daha bir hafta önce Ceyda Ateş'le mutluluk pozları veriyordu...
Bu olayın ardından Ece Erken beni aradı, durumu çok kötüydü, morali sıfırdı. Gerçi bugüne kadar söylediği birçok şeyin doğru olmadığını gördük ama... Ece eskiden çocuk gibi davranıyor, böyle şeyleri hiç umursamıyordu ama belli bir yaşa geldikten ve biraz elini ayağını bu piyasadan çektikten sonra akıllanmaya başladı. Kendi de akıllandığını söyledi telefonda. Bundan sonrasını izleyip göreceğiz. Bu geceyle ilgili de şunu söyleyeyim, söylediklerinin hepsi yaşanmıştır Can Yurtsevdi'nin daha önce de gazetecilerle arasında olay çıkmıştı. Bu ilk vukuatı değil. Ece Erken hiç değil... Ece her seferinde benim suçum yok diyor. O zaman dolaştığın, birlikte olduğun, sevgilim dediğin erkeklere dikkat edeceksin. Bir değil, iki değil, üç değil... Neden hepsi onu buluyor? Ece Erken erkeklerini seçemiyor. Bu olaylardan çıkan sonuç budur. Ayrıca, kriz yönetmeyi becerebilen bir insan da asla değil. Olay anında da sonrasında da gazetecilerle sağlıklı iletişim kuramıyor. Sonrasında da oturup ağlıyor.
#Sayfa#
SERGEN'İN ALERJİSİ VAR
Sergen Yalçın ile Arnavut güzel Almeda Abazi'nin aylar önce birlikteliğe başladığı söylenmişti. Israrla yalanlanan bu aşk artık fotoğraflarla belgelendi. Yine de ikili hala magazin basınından kaçmaya çalışıyor, ilişkiyi kabul etmiyor. Her şey bu kadar ortadayken gizlenme çabasıyla gülünç duruma düşmüyorlar mı sizce?
Nedenini inanın ben de anlamıyorum. Bunu okursa Sergen Yalçın da gülecektir. Ben 1989'da bu işe başladım. Sergen Yalçın ne zaman meşhursa ben de o dönemde paparazziydim. Sergen'i defalarca kadınlarla çektim. Ama Sergen en uzun ilişkisi olan Aslı Sarı da dahil hiçbir zaman ilişkilerini kabul etmedi. Futbolu bıraktı ama yine kadınlarla anılıyor ve hala çıkıp rahat rahat "Bu kadın benim sevgilimdir" demiyor. Neden kadınlarla görüntülenmekten kaçtığını inanın ben 23 yıldır çözemedim. Futbol oynadığı dönemde bu görüntülerden rahatsız olmasını anlarım ama şimdi artık rahatsız olmasını gerektirecek bir durum da yok. Ama adamın böyle garip bir huyu var. Kadınlarla birlikte görüntülenmeye alerjisi var.
#Sayfa#
HANDE YENER REKLAM PEŞİNDE Mİ?
Hande Yener yeni albümünün kapak fotoğraflarında rötuş yaptırmayacağını söyledi. Bunu söylerken de birçok ünlüyü kızdıracak, yeni bir polemik yaratacak sözler sarf etti: "Mumyaya, yaratık kadınlara dönüşmek istemiyorum. Ben nasılsam fotoğraflarım da öyle olacak. İncelmeyi gerektirecek bir durum da yok. Hodri meydan!" Estetikli Hande Yener'in bu sözlerini pek çok insan ironik buldu. Sizce doğallıktan bahsedecek durumda mı? Yoksa bunları "yeni albümün reklamı" gibi mi düşünmek gerek?
Hande Yener doğallıktan bahsedebilecek son isimlerden biridir herhalde. Böyle bir lafı etmesi de çok anlamsız. Ama dediğin gibi... Sanatçı milleti ne zaman bir albüm çıkaracak olsa hemen polemik yaratacak bir konu atıyorlar ortaya. Sessiz sedasız "Arkadaşlar fotoşop kullanmıyorum. Bu benim için tarihtir artık" deyip işine bak. "Daha önce defalarca yaptım ama pişmanım artık yapmayacağım" de... Yok, illa güzümüzün içine sokacak. Sen değiştin diye herkes mi değişmek zorunda? Bunlar hiç doğru şeyler değil. Bu sözleri tamamen "birileri laf söylesin de kavga çıksın" amacı taşıyor.
#Sayfa#
28 YIL SONRA BİLE BİTMEYEN DÜELLO
Yılmaz Güney'in ölümünün üzerinden 28 yıl geçti ama eski eşleri arasındaki düello bitmedi gitti... Güney'in son eşi Fatoş Güney ; "Nebahat Çehre her röportajında Yılmaz Güney'den bahsediyor. Patırtılı, gürültülü, kavgalı, dövüşlü bir ilişkiyi gündeme getiriyor hep. Ben Yılmaz'ın reklam malzemesi olarak kullanıldığını düşünüyorum. Bu da beni rahatsız ediyor" dedi. Çehre'den de yanıt gecikmedi; "O eşi ise ben de eski eşiyim. Bu konuda konuşmayı bile gereksiz buluyorum." Nebahat Çehre'nin böyle bir reklama ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu olay aradan 28 sene geçmiş de olsa iki kadının birbirini kıskanmasından ibarettir. Bu kadar basit. Belli ki Fatoş Güney, Nebahat Çehre'yi kabullenemiyor. Ama Çehre de sonuçta Yılmaz Güney ile bir aşk yaşadı. Bence Fatoş Güney tamamen kadınsal içgüdülerinden dolayı böyle konuşuyor. Bir de Yılmaz Güney'in son eşi olduğu için başka bir kadının sürekli onunla anılmasından hoşlanmıyor. Nebahat Çehre'ye hak veriyorum burada. Fatoş Güney'in bu konulara girmesi gereksiz bence.
#Sayfa#
ÇİLİNGİR PİŞMAN MI?
Vahide - Altan Gördüm çiftinin boşanacağı haberleri çıktığından beri iddiaların ardı arkası kesilmedi. Vahide Gördüm'ün müzisyen Ahmet Çilingir ile ilişkisi olduğu ve Çilingir'in de bu aşk nedeniyle yakın çevresinde "yuva yıkan adam" şeklinde suçlandığı ortaya çıktı. Vahide Gördüm, konuyla ilgili açıklama yapmazken, Ahmet Çilingir Twitter'a şöyle yazdı; "Adam, konuştuğu kadar değil, çalıştığı ve inandığı kadardır... Hata da yapsa, denemiş olandır adam. Sen güç ver Allah'ım." Ahmet Çilingir'de bir pişmanlık mı söz konusu? Ayhan Hanım filminin çekimlerinin yapıldığı Eskişehir'de doğan bu aşk yüzünden mi Gördüm çiftinin yolları ayrıldı?
Ortaköy'de birlikte görüntülendiler ama aşk yaşayıp yaşamadıklarını bilemiyoruz. Ahmet Çilingir'in böyle bir tweet atması da kafaları iyice karıştırdı. Reklamını mı yapıyor, bu durumu kullanmaya mı çalışıyor bilemiyorum... Bu ilişkiyi bu kadar gizliyorlarsa o tweet'i neden attı? Kafamda soru işaretleri var bu olayla ilgili olarak. Gördüm çiftinin ayrılık nedeni bu değil bence çünkü Altan Gördüm de kızlarla fotoğraflandı. Ahmet Çilingir, Vahide Gördüm ile ilişki yaşadıysa "bunu yaşamamalı mıydım acaba" diye kendi kendine muhakeme yapıyor olabilir. "Keşke bu durumlara düşmeseydim" diye düşünüp o tweet'i atmış da olabilir. Belki de tamamen bambaşka bir olay için yazdı. Bilemiyoruz... Eğer böyle bir şey varsa bile Altan Gördüm ile Vahide Gördüm bu yüzden ayrılıyor olamaz. Yoksa Alta Bey her yerde çıkıp "Ayrılma nedenimiz üçüncü şahıslar değil" demezdi. Hem Vahide hem de Altan Gördüm "Ayrıldık ama arkadaşız" dediğine göre artık ikisinin de başka hayatlara yönelmesi normal.
#Sayfa#
BEŞİKTAŞ FERNANDES'E MUHTAÇ
Beşiktaş'ın yıldızı Fernandes, alkolü fazla kaçırdı, Reina'da evli bir kadına kur yaptı. Haliyle kadının kocasıyla birbirlerine girdiler. Ünlü futbolcu çıkışta da gazetecilere tekme attı. Sakat olduğu için iki haftadır forma giyemeyen Fernandes, taraftarının sevgilisi olsa da diğer yabancı futbolculardan pek de farklı olmadığını kanıtlamış oldu. İstanbul'un havasından mı suyundan mı nedir bilinmez futbolcular sahadan çok gece kulüplerinde ter atıyor... Bu olay başını ağrıtır mı?
Bu işin Fernandes'in başını ağrıtması gerekiyor normal şartlarda ama Beşiktaş Fernandes'e muhtaç durumda. Fernandes'in yaptığını kimse yapmadı geçmişte. Pek benzemiyor ama bir Sergen Yalçın örneği vardı. Sergen da geceleri dolaşıyordu ama sahaya çıktığı zaman maçını oynuyordu. Fernandes biraz rahat bırakılması gereken oyunculardan biri. Sonuçta adam sahada harikalar yaratıyor. Ama o da işin suyunu çıkartıyor. 1'e 2'ye kadar tamam da 5'e kadar kulüplerde olmaması gerekiyor. Sakatsan evde dinlenmelisin. Kulübün de bu konuda önlem alması gerekiyor. Tabii Fernandes'i küstürmeden bunu yapmaları lazım. Çünkü Beşiktaş'ı son zamanlarda bu kadar öne çıkaran insanların başında Fernandes var.
#Sayfa#
BERGÜZAR'IN KARADAYI'YA KATKISI BÜYÜK
Armağan Çağlayan, Bergüzar Korel'in oyunculuğunu yerden yere vurdu. "Bergüzar Korel'e oyuncu diyenin kalbini kırarım" diyen Çağlayan'ın ardından Korel'in Karadayı dizisinde annesini canlandıran Lila Gürmen, "Bence Bergüzar çok güzel oynuyor ama eleştirilere kulak vermekte fayda var" dedi. Siz Korel'in oyunculuğunu nasıl buluyorsunuz? Binbir Gece'de kendini ispat etti. Karadayı'da da herkes Mahir ile Hakime Hanım'ın sahneleri daha çok olsun diye bekliyor adeta... Kimyalarının çok tuttuğu düşünülüyor. Sizin fikriniz nedir?
Bence Bergüzar Korel'e haksızlık yapılıyor. Armağan Çağlayan'ın söylediği çok ağır. Bergüzar Korel'in daha önce yaptığı oyunculukları gördük. Hep başarılıydı. Karadayı'da farklı bir karakteri canlandırdığı için bence herkes alışamadı. İnsanlar Korel'i hep farklı bir yapıda gördüler. Hakime Hanım rolünde ise daha ciddi, oturaklı olmak durumunda. O yüzden Korel'i bu profile yakıştıramamış olabilirler. Ama bence rolünün hakkını çok güzel veriyor. Daha ne olabilir zaten! Bu kadar genç, güzel bir kadını Hakime Hanım olarak kafalarında oturtamadılar sanırım. Dizi de çok başarılı gidiyor. Pazartesinin lideri. Herkes de Kenan İmirzalıoğlu için izlemiyor demek ki. Korel'in de diziye inanılmaz bir katkısı var. Lila Gürmen bence Armağan Çağlayan'ın eleştirilerini değil de genel anlamda oyunculuğuyla ilgili yapılan eleştirileri dikkate almasında fayda var diyor. Çağlayan ise "Korel oyuncu değil" demeye getiriyor. Bu kadarı da çok ağır. Binbir Gece'de kendini ispat etti zaten. O zaman niye bunlar söylenmedi? O zaman oyuncuydu da şimdi mi oyuncu değil? Korel'in şöyle bir özelliği olduğu da unutulmasın. Hiç başarısız bir projede yer almadı. Her şey de senaryo değil demek ki. Karadayı birinci çıkıyorsa bunda Korel'in oyunculuğunun katkısı büyük.
#Sayfa#
EROL KÖSE DOZAJI KAÇIRIYOR
Erol Köse'nin her lafına dava açılır hale geldi. Köse'nin, İbrahim Tatlıses ve avukatına "hakaret" ve "iftira" attığı iddiasıyla 2 yıldan 9 yıla kadar hapsi isteniyor. Köse'nin sivri dili malum. Bazen eleştirinin dozunu kaçırmıyor değil hani... Ama her eleştiri sonrası davalık olması da biraz garip değil mi?
Erol Köse'nin yazdıklarını ve söylediklerini aslında birçok insan biliyor. Şaşırtacak bir şey söylemiyor. Herkesin sağda solda konuştuğu şeyleri Köse topluyor, çok güzel bir şekilde kendine malzeme ediyor ve gündeme getiriyor. O söylemekten, söylediklerinden rahatsız olan insanlar da dava açmaktan vazgeçmiyor. Ama bazı konularda eleştirileri hakarete varıyor. Dedikoduyu olduğu gibi değil de içini süsleyerek veriyor. Hakaret ve iftira konusunda biraz daha dozajı düşürmeli.
Sabah : http: //www.sabah.com.tr