Sağlığımız el verdiğince durmayacağız çünkü bu iş bisiklet gibi, durursak düşeriz
Onlar günümüzün popüler ekürilerinden. Bir yandan dünyayı gezip belgeseller çekiyor, bir yandan YouTube kanallarına içerik üretiyorlar.
Onlar günümüzün popüler ekürilerinden. Bir yandan dünyayı gezip belgeseller çekiyor, bir yandan YouTube kanallarına içerik üretiyorlar. Erkan Can ve Güven Kıraç'la serin bir akşamüstü buluştuk. Erkan Can'ın dediği gibi adeta birbirlerini hissediyorlar. Biri diğerinin gözüne bakınca 'leb demeden leblebiyi' anlıyor. Kahvelerini söyleyip sohbete başlıyorlar...
Dostluğunuz ne zamana dayanıyor?
GÜVEN KIRAÇ: 30 yılı aşkın...
Nasıl tanıştınız?
GÜVEN KIRAÇ: Konservatuvar yıllarında... Ben Mimar Sinan Üniversitesi'nde, Erkan Abi İstanbul Üniversitesi'nde okurdu. Bir arada çalışılır, parçalarımızı oynar, gösterirdik. Bir tarafta Müşfik (Kenter) Hoca, bir tarafta Yıldız (Kenter) Hoca... Onlar kardeş, biz kardeş... Öyle bir eğitim dönemi geçirdik.
Kovboy gelmiş kovboy gidiyor
Bu eküri olma durumunuz nasıl başladı?
GÜVEN KIRAÇ: İkili olarak da bir şeyler üretelim istedik. Bir proje olarak tasarladık. Belgesellerle başladık. Ardından YouTube kanalı geldi. Gezi programları çektik.
ERKAN CAN: Hatta pandemiden önce birlikte sinema filmi yazdık. Her şeyi hazır. Şimdi birlikte diziye de başladık.
Neden böyle bir ikili olma ihtiyacı hissettiniz?
GÜVEN KIRAÇ: Aramızda abi-kardeş uyumu var. Birbirini çok iyi tanımanın rahatlığını yaşıyoruz. Birbirimizin gözünden ne demek istediğimizi anlıyoruz. Aslında Hacivat ve Karagöz gibi... Ortaoyunu oynuyoruz.
Peki sizlerden nasıl bir ikili doğdu?
ERKAN CAN: Sinek ikili.
Hadi anlatın bu sinek ikiliyi...
GÜVEN KIRAÇ: Erkan Abi derviş misali bir adam. Çelebi kıvamında... Her insanın hem seveni hem sevmeyeni olur. Ama Erkan Abi'yi sevmeyeni daha görmedim.
ERKAN CAN: Biz birbirimizi hissediyoruz. Yıllardır dost olmamıza rağmen saygımızı asla yitirmedik. Bu da beraberinde sevgiyi getirdi. Kardeşiz artık.
Her şey iyi hoş, peki birbirinizde tahammül edemediğiniz neler var?
ERKAN CAN: Lastik patlatan huysuz tipler değiliz. Kendi kendimize hiç kurulmayız. Bir şeye kızdıysak hemen söyler, birbirimize gönül koymayız.
Erkan Bey bugün çekime de çizmelerle geldiniz. En sıcak havalarda bile çıkarmıyor musunuz?
ERKAN CAN: Çıkarmam.
GÜVEN KIRAÇ: Hatta bunun daha sağlıklı olduğunu iddia ediyor. Bizim gibi terlik giyenlere de acır.
Nereden geliyor o sağlık?
ERKAN CAN: Bunu çok denedim. Ayakkabı giydiğimde yürürken ayaklarım şişiyor. Çizmeyi giyiyorum. Bütün şişlik gidiyor. Ayak içinde hareket ediyor. Buna alıştım artık. Kösele ayakkabı iyidir.
GÜVEN KIRAÇ: O kovboy gelmiş, kovboy gidiyor.
Yılların deneyimiyle hayat hakkında çıkardığınız en önemli ders nedir?
GÜVEN KIRAÇ: İri cümleler kurmaktan çekiniyorum. Çünkü altında kalıyorsun. Hep dönüp bir daha bakmanın, söylediklerini gözden geçirmenin faydası olduğunu anladım.
ERKAN CAN: Sakin olmak, başkalarına bakmaktansa kendine bakıp kendi hatalarını görmek önemli. Günümüzde herkes başkalarıyla çok ilgili. Oysa sadece kendi yaptıklarımızla ilgilensek...
'Dijital barbarlık' çağındayız
İçinden geçtiğimiz dönemi nasıl anlatırsınız?
GÜVEN KIRAÇ: Slavoj Zizek bu çağı 'dijital barbarlık çağı' olarak nitelendiriyor. Ona katılıyorum.
Nasıl yani?
GÜVEN KIRAÇ: Hiçbir şeye tepki veremiyoruz. Bir ölüm haberi duyduğumuzda taziyeye gitmiyor, sevinci layıkıyla yaşamıyoruz. Şimdi her şey dijital ve uzaktan...
Nasıl bir dünya hayal ediyorsunuz?
GÜVEN KIRAÇ: Ezilenlerin olmadığı, zümrelerin keskin çizgilerle ayrılmadığı bir dünya... Çok ütopik belki ama herkesin bütün dünya nimetlerinden eşit yararlanabilmesini isterdim.
ERKAN CAN: Önce ekosistem sorununu halletmemiz lazım: Küresel ısınma var. Çok güzel bir dünya hayal edeceksin ama edemiyorsun. Fırtınalar çıkıyor, depremler oluyor, buzullar eriyor, su bitiyor, ormanlar kayboluyor... Önce dünyanın her şeyiyle güzel olması lazım ki güzel bir dünya hayal edebilelim.
'İlk 30 senesi çok zor' denir, biz kabasını yeni attık
Bir dönem futbolcu, sonra popçu olmak istenirdi. Artık oyunculuk gözde. Oyuncu olmak bir ünlü olma bileti gibi görülüyor. Ne düşünüyorsunuz?
GÜVEN KIRAÇ: Bu genele ait bir duygu. Herkes yırtmak, köşeyi dönmek, kısa yoldan ünlü olmak istiyor. Buna en yakın meslek olarak belki de oyunculuğu görüyorlar.
Bu işi yapmak bu kadar kolay mı?
ERKAN CAN: İlk başta "Ben de yaparım" diyebilirler. Ama Altan Erbulak'ın bir lafı var: "Oyunculuğun ilk 30 senesi çok zor." Sonrası kolaylaşıyor. Biz yeni yeni kabasını attık.
Aşk bir hastalıktır, grip ya da baş ağrısı gibi
Yıllardır birçok aşk hikayesi anlattınız. Aşk tarifiniz var mı?
GÜVEN KIRAÇ: Bunu 'Duvara Karşı' filminde de söylemiştim, Fatih'in (Akın) hoşuna gitti ve filme koyduk. Bir mektupta okumuştum, Kafka'nın mektubuydu sanırım... "Aşk lunaparkta jetonla çalışan bir ata benzer." Çünkü üzerine binersiniz. Bir ileri, bir geri... Bir coşku, ayaklarınız yerden kesilmiş... Aslında size öyle gelir. O at oraya çakılıdır. Gerçek olan jetonla çalışması... Jetonlar bittiği zaman o at durur. Dünyanın en sıkıcı şeyi de duran bir atın üzerinde oturmaktır.
Biraz açsanız...
GÜVEN KIRAÇ: Uzun ilişkiler zordur. Çok emek ve özveri ister. Herkes bir tarafından çekerse kopar. Benim için aşk tek kişilik bir şeydir. Sende başlar, sende biter.
ERKAN CAN: Aşk bir hastalıktır. Grip ya da baş ağrısı gibi.
Geldik, yürüyoruz, gidiyoruz, doğumdan ölüme bir yol bu...
Eskiye özlem duyan, "Nerede o eski günler" diyerek nostaljiyle yaşayanlardan mısınız?
GÜVEN KIRAÇ: Hayır canım. Nostaljiyle hayat geçmez. Gerçekçi olmalıyız. Gençlere sonsuz inanmak, güvenmek
ve o anlayışı teslim etmek lazım. Hiç 'Biz eskiden neydik' havasına falan girmemeli. Geldik, yürüyoruz, gidiyoruz. Doğumdan ölüme bir yol bu. Hepsini kabul etmeli.
Mesleğiniz gereği insanları gözlemliyorsunuz. Belgeselleriniz için dünyanın farklı ülkelerine bol bol seyahat ediyorsunuz. Sizce toplumlar nelerini kaybediyor?
GÜVEN KIRAÇ: Neşemizi kaybediyoruz. Bu, dünyanın birçok ülkesinde böyle... Nezaket, empati, saygı... Bunlar da azaldı gibi...
Neredeyse her gün bir kadına şiddet haberine uyanıyoruz. Bu haberler size ne hissettiriyor?
GÜVEN KIRAÇ: Kahroluyoruz, perişan oluyoruz. Hala çözülememesi çok vahim. Toplumsal bir eğitim ve bakış meselesi bu. Kadın ve erkeğin eşit olduğunu kavramakta zorluk çekenler var.
ERKAN CAN: Tek çözümü eğitim.
GÜVEN KIRAÇ: Eğitimli insanların da ne hatalarını görüyoruz. Caydırıcı kanunlar olmalı.
Dünyada birçok kötü şey olurken aklınızı, kalbinizi korumak için neler yapıyorsunuz?
GÜVEN KIRAÇ: Yedi senedir resim yapıyorum. Zaman kavramı resim yaparken ayağımın altından kayıp gidiyor. Üretimden ve kendime bir uğraş edinmiş olmaktan çok mutluyum. Sağlığımız el verdiği müddetçe durmak yok. Bisiklet gibi, durursak düşeriz.
ERKAN CAN: Arabalarla uğraşıyorum. Stresimi tamirhanede atıyorum. Yazıyorum, çiziyorum, okuyorum. 45 yıldır tiyatro yapıyorum. Bunlar bizi sağlam ve moralimizi düzgün tutuyor.
Geçmişe takılırsan yandın, hayat yaşanmaz olur
Erkan Can (solda) ve Güven Kıraç, Teras Emirgan'ın bahçesinde langırt oynuyor. Ben de hakemlik yapıyorum. Maçın kazananı Kıraç oldu.
'Tövbeler Olsun'da birlikte rol alıyorsunuz. Siz hayatta nelere tövbe ettiniz?
GÜVEN KIRAÇ: İnsan hayatında küçük pişmanlıklar, 'keşke'ler yaşayabiliyor. Ama bunların içinde boğulmamak lazım. İnsan kendi hatasını kabullenip sevmeli. Adını koyup, bilip bir daha yapmamalı.
ERKAN CAN: Geçmişe takılırsan yandın. Hayat yaşanmaz olur.
Sizi nasıl karakterlerde izleyeceğiz?
GÜVEN KIRAÇ: Canlandırdığım Namzet bir tüccar. Bazı hataları var. Mesela can arkadaşını, beraber yola çıktığı insanı çok kırmış, kandırmış. Geçirdiği bir otomobil kazasından sonra "Bu yoldan döneyim, kırdıklarımdan af dileyeceğim" diyor. Ama adı çıkmış dokuza inmez sekize!
ERKAN CAN: O kırdığı dost da benim canlandırdığım Osman... Dizinin ilerleyen bölümlerinde Osman, Namzet'e güvenip güvenmeme arasında gidip gelecek. O çatışmayı göreceğiz.
Neden 'Tövbeler Olsun'u izleyelim?
GÜVEN KIRAÇ: Komedi şerbeti var. Kafanızı boşaltıp rahatlayabilirsiniz. Yönetmenimiz Serdar Akar. Daha önce film ve dizilerde çalışmıştık. İşini çok iyi bilen, hızlı, sette oyuncuyu yormayan bir yönetmen.
'Tövbeler Olsun' bugün saat 20.00'de TRT1'de.