Haberler
İstanbul'daki aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedeni bulundu

Aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı

Karın vurduğu Malatya'da 787 vatandaş misafirhanelere yerleştirildi, 5 çobandan biri hayatını kaybetti

Bir şehir kabusu yaşıyor! 787 kişi kurtarıldı, 5 çobandan biri hayatını kaybetti

CHP'li Karabat'tan gündem yaratacak iddia: 200 TL'ye tüm kimlik bilgileriniz satılık

CHP'li isim video paylaşıp skandal bir iddiada bulundu

Görüntü Türkiye'den! Yolun ortasında donan at, kaskatı kesildi

At donduran soğuk

Özcan Deniz Son 16 Yılını Yazdı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Özcan Deniz "Sinema ve Ben" başlığıyla sosyal medya hesabından sektörde yaşadığı zorlukları kaleme aldı.

Oyuncu, yönetmen ve şarkıcı Özcan Deniz ; sektöre girişini, yönetmen olma hikayesini, yaşadığı zorlukları ve önüne çıkan engelleri Instagram'dan anlattı.

İşte Özcan Deniz'in Instagram sayfasından paylaştığı son 16 yılın hikayesi:

"1999 yılından itibaren yazdığım film ve dizi hikayelerinden sonra (Aşkın Dağlarda Gezer, Neredesin Firuze, Haziran Gecesi) ilk yönetmenlik yapmak istediğimi söylediğim zaman 2006 yılıydı. Evvelinde yakınlarım bu isteğimi çok iyi bilirdi. 1995 yılında da söylemiştim bunu ama "zamanı geldiğinde" diye de eklemiştim. Şimdi sinema yapan birçok müzisyen arkadaşım tarafından bile alay konusu olmuştu bu açıklamalarım.

"TEKLİFLERİ BİR KENARA İTİP SADECE FİLM YAPMAYA KARAR VERMİŞTİM"

İlk yapılanmaya Timur Savcı ile başlamıştık. Etiler'de 5 katlı bir ofis açıp ilk filmin hazırlıklarına başladık. O dönem TV'den ve müzikten kazandığım bütün parayı bu yatırıma harcamıştım. Yani iddialı ve kararlı bir adımdı bu. O dönem ofisimize gelip neler yaptığımızı öğrenmeye çalışan insanların çoğu yarı ajan konumunda ziyaret ediyorlardı bizi. Birçok günümüz yapımcı ve yönetmenine ilham ve cesaret verdi bu durum. Benim durumum farklıydı. O sıralar TV'den ve müzikten rekor ücretler alıyor, reyting rekorları hâlâ kırılamayan fenomen diziler çekiyor (Asmalı Konak, Haziran Gecesi), konserlerden ve yaptığım müzikal çalışmalardan büyük kazançlar elde ediyordum. Sinemada filmlerin gişeleri alt üst ediyordu. Teklifler dudak uçuklatan türden geliyordu. Ben bütün bunları bir kenara bırakıp sadece film yapmaya karar vermiştim. Yani başka kazancım olmadığından ya da son şansım olduğundan değil. Sinemaya, yönetmenliğe olan aşkımdan başka bir gerekçem yoktu. İlk filmimin çekim hazırlıkları tamamlanmak üzereyken yaşadığım talihsiz bir saldırı ağır yaralanmama sebep olmuştu. Birden her şey alt üst oldu. Hastenelerde geçen 1 yılın ardından büyük bir ekonomik kriz yaşamam, toparlama süreci ve yeniden psikolojik olarak hazırlanmam planlarımı 2011 yılına kadar ertelememe sebep oldu. İlk filmimi 2011'de çekerek (Ya Sonra) bu gecikmiş sürecin startını verdim. Ardından açığı kapatırcasına her yıl bekleyen projeleri hayata geçirerek filmler yapıp sinema severlere sundum.

"SANATI BİR DİN, KENDİLERİNİ DE BU DİNİN PEYGAMBERİ ZANNEDEN ZAVALLILARLA YÜRÜYECEK BİR SÜREÇ"

Bu yolculuğun zor bir yolculuk olduğunu bilerek başladı bu süreç. Tıpkı benim için oyunculuktaki algının oluşması nasıl 20 yılımı aldıysa yönetmen olarak da algının oluşmasının uzun yıllar süreceğinin farkındaydım. Ağır eleştirilerle, takdir edenler kadar aşağılayacak olanlarla, saygı duymakta zorlanacaklarla, emeğe ve sürece haksızlık edeceklerle, aşağılayacaklarla beraber yaşanacak bir süreç bu. Türkiye'nin kronik ve trajik bir ön yargı hastalığı ile mücadele edeceğinin farkında olunarak girilmiş bir süreç bu. Sinema ile ilgilenmeyi tekelinde zanneden, sanatı bir din, kendilerini de bu dinin peygamberi zanneden zavallılarla yürüyecek bir süreç. 1972 yılında Ankara'da yoksul bir evde doğan, doğulu bir ailenin 6 çocuğundan biri olan, Ege'ye göç edip gecekondularda çocukluğunu geçiren, babasızlık yaşayan, çalışmak zorunda olan, sokak kültürü ile büyüyen, Türkiye'nin büyün kültürlerinin içine savrulan, müzikle ve tiyatroyla bu zor şartlarda uğraşan, bir yandan hayat mücadelesi verip bir yandan hayallerine koşan, genç yaşta Almanya'ya işçi olarak giden, 2 yıl sonra donüp ilk albümle şöhret olan, bedeller ödeyen, yüzlerce hikayeye şahit olan ve bu hikayelerin birçoğunu bizzat yaşayan ben değil de benim birikimimin onda birine sahip olmayıp kendinde bu hakkı görenlerle geçirilecek bir süreç.

"ARTIK SİNEMA HAYATIMDA DAHA ÇOK YER ALACAK"

Bu süreç yaşamaya değer... Kulak asmadan çok çalışarak ama hayatı da ıskalamadan yaşanacak yıllar var önümde. 43 yaşındayım. Bir sanatçı için çocuk denilecek yaş. Henüz öğreniyorum, deniyorum. Daha yapacak çok daha büyük projeler cebimde hayata geçmeyi beklemekte. Los Angelas'ta efsane film American History X'in yönetmeni Tony Kaye ile tanışmıştım. Su ve Ateş filmini izlediğinde bana "durma ve sürekli film yap" demişti. Bu motivasyonu buradan ancak seyirciden alabiliyoruz ve siz sinema severlere sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Artık sinema hayatımda çok daha büyük bir yer alacak. Yapımcılığını yaptığım, süpervizyonluğunu yaptığım, yazdığım, yönettiğim, oynadığım filmlerle daha da yoğun bir süreç var önümüzde."

Kaynak: Haberler.com / Magazin
title