Öykü Gürman: Kadına şiddet acizliktir, cahilliktir!
Yeni şarkınız hayırlı olsun... Bize hikayesini anlatır mısınız?Teşekkür ederim... Yaklaşık üç yıl kadar önce şarkıyı aldık.
Yeni şarkınız hayırlı olsun… Bize hikayesini anlatır mısınız?
Teşekkür ederim… Yaklaşık üç yıl kadar önce şarkıyı aldık. Çıkması bir hayli uzun sürdü, hep aklımdaydı fakat dizi çekimlerim dolayısıyla ve daha önceden yapmış olduğumuz birkaç aranjenin içimize sinmemesi sebebiyle ertelendi, Tuna Kiremitçi'nin 'Proje' albümünün konserine şarkı söylemeye gittiğimde kulise gidip, Yıldız Tilbe'ye "sizin bir şarkınızı söylemek istiyorum" demiştim, o da sağ olsun beni kırmadı ama tanışmamız daha öncesine dayanıyor.... Berk ve beni evinde ağırlamıştı.... Zaten hep hayrandık, çok hayrandık....
Daha önce Yıldız Tilbe'den şarkı almış mıydınız? Onun sözlerinin büyüsü ne sizce?
Bu ilk. Sözü ve bestesi de ona ait; samimiyet, yaşanmışlık ve empati... Duyguları en derin, en yalın haliyle aktarması... Sevdanın, tutkunun tam ortasına kendi kalbini koyuyor. Yıldız Tilbe benim için bir ozan gibi, her sözü çok kıymetli....
Nasıl kesişti yollarınız?
Telefonla arayıp 'bana gelin' demişti kardeşim Berk'le beraber, benim sesimi sevdiğini biliyordum.... Berk'in gitarını, sesini de, müziği seviyor, üretmeyi seviyor ve bizi de seviyor.
PANDEMİYE UYGUN HİJYENİK BİR KLİP ÇEKTİK
Şarkıya klip de çektiniz. Pandemi sürecinde prodüksiyon yapmak kolay değil, sizin çekimleriniz nasıl geçti?
Bu tam anlamıyla bir pandemi klibi. Hijyen bir klip çünkü dört kişiydik gerçekten prodüksiyon anlamında. Saçımı da makyajımı da kendim yaptım, hatta yapmadım bile. Çok keyifliydi sevgili arkadaşım aynı zamanda fotoğraf sanatçısı Bora Gökhan ile çalıştık, görüntü yönetmenimiz Önder Kul.
Okullu bir müzik sanatçısı olarak size sormak istedim; pandemi sonrası müzik sizce nasıl şekillenecek? Müzik üretimine nasıl bir değişiklik getirecek bu süreç?
Üretim yapmak çok değerli bu süreçte. Yetenekli, enstrüman çalan, müzik bilen, konservatuar okuyan gençler olduğu sürece üretim hep devam eder. Sosyal medyanın etkisinin bu süreçte çok daha fazla olduğuna inanıyorum olumlu anlamda. Fakat konserlerin coşkusunu, heyecanını dijital platform üzerinden yaşamak, hissetmek mümkün değil... Konser atmosferi, canlı canlı şarkılar söylemek çok daha tatmin edici bir müzisyen için.
BERK İLE YENİ PROJE YAPMAK İSTİYORUM
* İkiz kardeşiniz Berk Gürman bir süredir İspanya'da yaşıyor. O nasıl geçirdi bu süreci? Yeniden ortak üretim yapmayı düşünür müsünüz?
Her zaman istiyorum, sadece Cordoba'da kendi seçtiği yolu deneyimlemek istedi. Sanatçı her zaman özgürdür, idealist biri olduğu için kendi inandığı yolda İspanya'da devam etmek istedi müzik kariyerine. Yeni yeni pandemi sürecinden sonra konserler vermeye başladı festivallerde.... Orada mutlu olduğunu hissediyorum; fakat elbette birlikte onun sesiyle, gitarıyla, aranjeleri ile bir proje yapmak isterim.
* 'Sen Anlat Karadeniz' dizisiyle müthiş bir çıkış yakaladınız ve aynı zamanda iyi bir oyuncu olduğunuzu gösterdiniz. Bu başarı size neler hissettirdi?
Çok büyük bir gurur. Kendi kalbime, kendime biraz daha yakın olup yeteneklerimi bu anlamda biraz daha keşfetmiş olmanın verdiği güç, mutluluk, tatmin ve haz.... Oyunculuk kariyerimde çalıştığım tüm yönetmenlerim ve oyuncular bana çok şey kattı dolayısıyla çok şanslı hissediyorum inanılmaz bir farkındalık yaşadım... Hepsine teşekkür ederim.
SEVDİĞİM İŞİ YAPARAK KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURAN BİR KADINIM
OYUNCULUK DA ŞARKICILIK DA BENİM İÇİN HAYATA TUTUNMA BİÇİMİ
Peki, hangisi daha ağır basıyor? Sahnedeyken mi daha çok kendinizsiniz, yoksa sette rolünüzü canlandırırken mi?
İkisini birbirinden ayırmam mümkün değil çünkü oyunculuk yaparken de şarkı söylerken de kendimi çok iyi hissediyorum. Sahnede olma duygusu bir tutku, ikisi birbiriyle bağlantılı. Aslında heyecanı, sorumluluğu, disiplini aynı... Kamera karşısında olmak bana çok büyük bir haz veriyor oyunculuk da şarkıcılık da benim için hayata tutunma biçimi ve yaşama sebebi, yaşam sevinci, oyunculuk da şarkıcılık da özgür alanlar yaratıcı olmak için... Sevdiği işi yaparak kendi ayakları üstünde duran bir kadın olduğum için çok şanslı ve mutluyum aynı zamanda güçlüyüm...
MUTLU OLACAĞIM PROJELER YAPACAĞIM
Yeni sezon için yeni projeler var mı gündemde?
Bir müzik programı teklifi var, aynı zamanda bir de yemek programı teklifi var, bir tiyatro var ve bir de dizi teklifi var hepsini yapmak istiyorum, çalışmayı çok seven biri olarak. Ama nasıl sıraya koyarım, nasıl yetiştirebilirim bilmiyorum... Doğru planlama ile şartları da değerlendirerek en hayırlı, en mutlu hissedeceğim, hangisiyse hayırlı olacağına inandığım -onları eleyerek yaparım- projeleri yapacağım....
HAYATIN İÇİNDEN KARAKTERLERİ CANLANDIRMAK DEĞERLİ TECRÜBELER KAZANDIRIYOR
Senaryo okurken ve rol seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Gerçek hikayelere... Hayatın içinden, bizden, hepimizin yaşadığı doğallıkta oluşu... Senaryonun akıcılığı, yönetmenin kurduğu dünya, hayali, oyuncu kadrosu ve en önemlisi benim kendimi o karaktere yakın bulmam... Hissedebilmem... Senaryoyu okurken zaten zihnimde karakteri canlandırabiliyorsam, detaylı bir şekilde karakterin inceliklerini algılayabiliyorsam, kendimden bir şeyler katabileceğim demektir ve bu heyecan verici. Oyunculuğun en heyecan verici yanı bir başkası olabilmek veya normal hayatta asla yapmam dediğiniz bir şeyi oynarken yapabiliyor oluşunuz. O, insana çok değerli tecrübeler kazandırıyor ki.
KADINA ŞİDDET ACİZLİKTİR, CAHİLLİKTİR BİR DİZİNİN ŞİDDETE ÖRNEK OLMASI KABUL EDİLEMEZ
Dizilerin kadına şiddet konusunda olumsuz örnek olduğu söyleniyor. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?
Yani adı dizi, adı üstünde. Elbette yaşadıklarımızdan gerçeklikten yola çıkan senaryolar var. Zaten biraz önce de söylediğim gibi, hayatın içinden olması doğal olması aslında gerçek olması demek, çünkü oyunculuk oynamadığınız zaman güzel... Karakteri ne kadar doğal biçimde açığa çıkarırsanız o zaman ekrandan seyirciye daha inandırıcı bir biçimde kendinizi izlettiriyorsunuz ve özel olan güzel olan bu. Daha doğrusu "etkileyici" olan bu... Fakat dizilerin süresi çok uzun olduğu için bazen gerçeklikten uzaklaşabiliyor senaryo, abartı olabiliyor. Fakat kadına şiddet konusu tamamen acizliktir, cahilliktir. Bir dizinin şiddete örnek olmasını kabul etmiyorum. Şiddeti uygulayan kişinin tamamen psikolojik bozukluğuyla alakalı konuşulacak hiçbir yanı yok şiddetin... Dizide izlediği bir şeye fazlasıyla inanan yahut dizide gördüğü bir şeyi olumsuz bir şeyi uygulamaya kalkan biri ne kadar sağlıklı düşünebiliyordur ki zaten? Dizide yani senaryoda yazılmış olan satır aralarını iyi okumak lazım, olumlu mesajları almak lazım, faydalı olacağına inandığımız görüşleri olayları cümleleri değerlendirmemiz lazım. Aksi taktirde olumsuz olan şeyler zaten örnek alınacak şeyler değil.... Dizide olan biten her şeyi örnek alarak kendi hayatında tatbik etmek veya özenmek bana biraz garip geliyor, doğru gelmiyor...