Nilsu Berfin Aktaş: Seyirciyi ağlatmak daha zor
Nilsu Berfin Aktaş, 2018'de 'Geleceğin Starı' adlı yarışma programıyla dikkatleri üzerine çekti, hemen peşinden 'Kuzey Yıldızı' adlı dizinin kadrosuna katıldı.
Ankara'da doğup büyümüşsünüz, nasıl bir ailede yetiştiniz?
Annem ve babam çalışmak için beni babaanneme bırakmak zorunda kalmışlar, onları uzun bir süre görmedim. Babaannem, dedem ve halamla büyüdüm. Küçüklüğümde beni oyunculuğa yönlendiren de halam oldu. Abla-kardeş gibiydik, "Sen çok iyi yerlere geleceksin" derdi. Sonradan annemle babam geldi ve beni geri aldılar. Çok eğlenceli bir ailede büyüdüm diyebilirim.
AŞKLARI ÇOK MASUMDU
Anne-babanızla yeni hayata alışabildiniz mi?
Başlarda zor oldu ama alıştım. Her ikisiyle de arkadaş gibi büyüdüm, hatta birlikte büyüdük de diyebilirim. Annemle babamın aşkı çok güzel ve çok masum. Hep babam gibi biriyle tanışmak isterdim. Her şey yolunda giderken bir anda boşandılar. Sorunlarını bana da kardeşime de belli etmediler ama anlaşamamışlar demek ki... Bu durum beni üzdü ama boşandıkları zaman ben dizi çekimlerine başlamış ve işime odaklanmıştım; nedenini sorgulamadım. Bir erkek kardeşim var. Adı Efe, 14 yaşında. İşlerden dolayı onu maalesef uzun zamandır görmüyorum.
Aranız nasıldır?
Kardeşim hayatta en çok sevdiğim kişi. Ailemin ve onun bana verdiği desteği çok önemsiyorum. Bu destek benim için çok değerli.
Ankaralı olmanız ve bir oyunculuk yarışmasında tanınmanız gibi ortak yönlerden ötürü, sizin için "Geleceğin Beren Saat'i" deniliyor. Bir yandan da ünlü model Gigi Hadid'e benzetiliyorsunuz. Başka isimlerle anılmak ne hissettiriyor? Bu benzetmelere katılıyor musunuz?
Evet, yarışmanın yayımlandığı dönem beni Beren Saat'e benzettiler, şimdi de Gigi Hadid'e benzetiyorlar. İkisi de çok tatlı ve güzel kadınlar. Bu durumdan rahatsızlık duymuyorum.
Bir röportajınızda gelecek planlarınız arasında bir senaryo yazmak, onun filmini yönetmek ve hatta o filmde oynamak olduğunu söylemişsiniz. Hem senaristi hem yönetmeni hem de oyuncusu olacağınız bu filmin türü ve konusu ne olurdu?
Temel insani olguları ele alan bir dram filmi çekmek isterdim. İzleyicinin duygularına hitap etmek daha akılda kalıcı oluyor ve ben dramı daha çok seviyorum. "Güldürmek mi yoksa ağlatmak mı daha zor" diye sorarsanız, her ikisinin de ayrı zorluğu var tabii. Ama bence ağlatmak, insanları duygulandırmak, karakterin çektiği acıyı seyirciye yansıtmak biraz daha zor.
Yeni dijital projeniz 'Ölüm Zamanı'nı da konuşalım. Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz? İzleyiciyi nasıl bir dizi bekliyor?
'Ölüm Zamanı', dört arkadaşın Dilara'yı keyiflendirmek için gittiği kampta bir sırrın peşine düşmelerini anlatıyor. Ben çok sevdim. Seyircinin de seveceğini düşündüğüm harika bir proje oldu. Dilara adında, çok gizemli ve sessiz bir kızı oynadım. Dilara'nın içinde fırtınalar kopuyor, her duyguyu çok yoğun yaşıyor. Böyle bir karakteri canlandırmak benim için güzel bir tecrübe oldu.
Sitede sanal futbol oyunları büyük ilgi görüyor. Sizin futbolla aranız nasıl?
Çok iyi olduğunu söyleyemem ama kötü de değil. Zaten sanal futbolda gerçek maçları takip etmek gerekmiyor (gülüyor). Beşiktaşlıyım. Milli maçları izler, kaçırmamaya çalışırım.
Aranızın iyi olduğu bir spor branşı var mı?
İlgilendiğim birçok spor dalı var. Basketbol, masatenisi, badminton, yüzme... Hatta koşuda okullar arası birinciliğim bile var. Hızlı koşarım, basketbolda iyiyimdir. Maalesef şu sıralar yoğunluktan fazla spor yapamıyorum.
Yoğun bir program içindesiniz, bir yandan da pandemi... Sosyal mesafeli hayat nasıl gidiyor?
Evet, oldukça yoğunum. Ama bunu seviyorum. Günün sonunda bana iyi hissettiriyor. Boş oturmak bana göre değil. Aşırı sıkılıyorum, yerimde duramam. Boş gezmeyi de sevmem. İlla işimle ilgili bir şeyler yapmalıyım. Çalışmak ve yoğun olmak beni mutlu ediyor.
TATLIYA BAYILIRIM
Kalabalık bir set ekibiyle pandemi şartlarında çalışmak zor olsa gerek…
Kurallara dikkat ediyor, haftada bir-iki kere PCR testi yaptırıyorum. Sahne dışında maskemi çıkarmıyorum. Maskesiz kendimi çıplak gibi hissediyorum. Sürekli ellerimi yıkıyorum. Bu alışkanlık, bende eskiden de vardı. Annem el yıkama hastalığım olduğunu söyler.
Birçok söyleşinizde yemek yemeyi çok sevdiğinizden de bahsediyorsunuz. Hangi yemeğe dayanamazsınız?
Yemek yemeye bayılırım ama dikkat etmem gerekiyor. Az yemeye çalışıyorum, bu da beni çok üzüyor. Tatlıya bayılırım. Küçükken sevmediğim yemekler vardı ama artık hepsini seviyor ve yiyorum. Özellikle margarita pizzaya asla hayır demem. Tok olsam da yerim.
Nilsu Berfin Aktaş, "İlgilendiğim birçok spor dalı var. Basketbol, masatenisi, badminton, yüzme... Hatta koşuda okullar arası birinciliğim bile var" diyor.
ÖNEMLİ BİR ŞEY SÖYLEMEYECEKSEN ARAMA BENİ KARDEŞİM!
Telefonda konuşmak mı mesajlaşmak mı?
Konuşmak… Mesajda duygular karşı tarafa tam olarak geçmiyor. Ama önemli bir şey söylemeyeceksen de arama beni be kardeşim!
Sosyal medyada 'stalker' (gizli gizli takip eden) mısınız?
Çok zaman kaybettirdiğini gördüğüm için, hayır, artık değilim.
Kız arkadaşlarınızla WhatsApp gruplarınız var mı?
Evet, var. Üç kişiyiz, eğlenceli sohbetler dönüyor. Dedikodu da yapıyoruz tabii.
En çok para harcadığınız şey ne?
Alışveriş yapmaya vaktim olmadığı için şu sıralar en çok yemeğe para harcıyorum.
Çaykolik misiniz, kahve aşığı mı?
Kahve severim.