Nezaketiyle sosyal medyada fenomen olan 'Burhan Amca': Koronavirüs bize şans getirdi
Burhan Kılıçkını 77 yaşında.
Burhan Kılıçkını 77 yaşında. Yıllarca bir lokantada bulaşıkçılık yaptı, emekli oldu. 30 yıl önce biten evliliğinden olan kızı Mersin'deydi. Oysa Ordu'da tek başına yaşıyordu, şeker hastasıydı ve ayağı rahatsızdı. 65 yaş üstüne sokağa çıkma kısıtlaması geldikten sonra ihtiyaçları için zabıtadan yardım istedi. O diyaloğun görüntüleri sosyal medyaya yansıyınca 'Burhan Amca' bir anda Türkiye'nin gündemine oturdu. Onu fenomen yapan tatlı üslubuydu:
"Bir kilo pırasa... Bizim çarşamba pazarında vardır, oradan yarım kilo taze fasulye. Bir de onun yanında pastaneci var, poğaça alır mısın oradan, poğaça?"
Geçen hafta Kılıçkını'dan müjdeli bir haber geldi; 30 yıl önce ayrıldığı eşi Melek Hanım'la yeniden nikah masasına oturdu. Şu anda eşi, kızı, damadı ve üç torunuyla birlikte Mersin'de yaşıyor.
'Nikahın mimarı damadımdır'
Ailenin keyfi yerinde. Öyle ki "Koronavirüs bize şans getirdi" bile diyorlar. Bu şans aslında üzücü bir gelişmeyle başlıyor. Kılıçkını'nın ayağındaki rahatsızlık iyice ilerleyince kızı Deniz Hanım hem tedavisini sağlamak hem de ona kendisi bakmak istediği için babasını Mersin'e götürüyor. Anne ve babası da yıllar sonra bu vesileyle bir araya geliyorlar. Melek Kılıçkını o günleri şöyle anlatıyor: "Biz eşimle görücü usülü evlendik. Beş yıl kadar evli kaldık. Boşandığımızda kızımız üç yaşındaydı. Ayrıldıktan sonra Burhan Bey'in ne bir kez sesini duydum ne de kendisini gördüm. 30 yıl sonra ilk defa o zaman karşılaştık. Garip bir his. Geldikten sonra ilk amacımız ayağının iyileşmesini sağlamaktı. Ameliyat oldu, hastanelere gittik geldik derken yeniden evlenme fikri ortaya çıkıverdi. Bu nikahın asıl mimarı damadımdır." Burhan Bey bir konunun altını çiziyor, "Biz zaten ayrılırken birbirimize hakaret etmedik, kötü davranmadık. Üzücü ayrılmadık, isteyerek bitirmiştik. Adliyede öpüşerek vedalaştık, eşyalarımı almaya eve gittiğimde birlikte kahve bile içmiştik."
'Aramıza kara kedi girmişti'
Neden ayrıldıklarının yanıtını ikisi de tam olarak veremiyor. Melek Hanım, "Suç benim. Gençlik, cahillik artık ne derseniz" diye anlatıyor. Burhan Bey de "Ne olduğunu anlamadan boşandık. Sanki bir kara kedi girmişti aramıza" diyor. Hikayeleri Adile Naşit ve Münir Özkul'un başrollerini paylaştığı 'Neşeli Günler' filmini anımsatıyor ama "Onların en azından bir turşu meselesi vardı, bizde o bile yok" diyorlar.
Birkaç hafta önce Ordu'da yalnız yaşadığı için zabıtadan yardım istemek zorunda kalan Burhan Kılıçkını bugün Mersin'de kalabalık ailesiyle mutlu bir hayat sürüyor. Burada sözü ikinci baharını anlatması için ona bırakalım: "O gün zabıtayı aramamın ardından hayatım bir anda değişti. Meşhur olmuşum farkında değilim. Ailemin yanında olmak beni çok mutlu ediyor. Teselli buluyorum. Herkes ayrı ayrı güzel sözler söylüyor. Çok mutlu oluyorum haliyle. Üç torunum var, onlarla oyunlar oynuyorum. İnsan sevdiklerinin kıymetini zamanında bilmeli. Gençlik bir şekilde geçiyor ama yaşlanınca insan birini arıyor. Hayat arkadaşı bu yüzden önemli. Bizim de kısmetimizde 30 sene ayrılıktan sonra buluşmak varmış. İkimiz de çok mutluyuz. Eşim Melek Hanım'la her gün hastaneye gidiyoruz tedavim için. Eve döndükten sonra yemeğimizi yiyip gece yatana kadar baş başa sohbet ediyoruz. Eski günleri hiç konuşmuyoruz, onlar da artık bizim için geçmişte kaldı. Bu bizim ikinci baharımız, gelecek planları yapıyoruz. İnşallah ayağım iyileşirse seyahat planlarımız var. Artık ömrümüzün geri kalanında gezmek istiyoruz. Onu ilk önce Ordu'ya götüreceğim."