Müslüm Gürses'in Gerçek Adı Müslüm Akbaş'mış
Arabesk müziğin babası olarak kabul edilen Müslüm Gürses'in gerçek isminin Müslüm Akbaş olduğunu biliyor muydunuz?
Müslüm Gürses'i kaybedişimizin 4. yılında müziğimizin bu efkarlı ve öfkeli sesini bilinmeyen yönleri hayranlarını şaşırtıyor.
ŞANLIURFA'DA DÜNYAYA GELDİ
Gerçek adı Müslüm Akbaş olan Müslüm Gürses, 7 Mayıs 1953'te Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesinin Fıstıközü köyünde, tarım işçileri Mehmet ve Emine Akbaş çiftinin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi.
15 YAŞINDAYKEN ÇAY BAHÇESİNDE...
İlkokuldan sonra eğitime devam edemeyen Gürses, terzilik öğrenmesini isteyen babasının karşı çıkmasına rağmen 15 yaşında Adana'da bir aile çay bahçesinde düzenlenen ses yarışmasına katılarak, birinci oldu. ''İşler iyi gitmediği için'' çay bahçesinde türkü söylemeyi bırakan Gürses, terzi ve ayakkabı tamir atölyesinde çalışmaya devam etti. Adana'daki bir gazinoda yeniden türkü söylemeye başlayan sanatçı, mikrofonu bir daha bırakmadı. Müslüm Gürses, aile çay bahçelerinin yanı sıra Adana'da pavyonlarda sahne aldı.
BABASI ANNESİNİ ÖLDÜRDÜ
Şöhret basamaklarını tırmanmak için hazırlanan Müslüm Gürses, o günlerde annesi Emine ile kardeşi Ahmet'i toprağa verdi. Öldürülen annesinin katili babası Mehmet Akbaş'tı. Müslüm Gürses, cezaevine giren babasıyla bir daha görüşmedi. Sanatçı, hayatının bu noktasıyla ilgili hiçbir zaman konuşmak istemedi. Müslüm Gürses'in cezaevinden çıkan babası Şanlıurfa'da kendisine yeni bir hayat kurdu.
ÖLDÜĞÜ DÜŞÜNÜLDÜ
Gürses'in, 1978 yılında Tarsus'tan Adana'ya dönerken geçirdiği trafik kazasında, kendisinin içinde bulunduğu otomobili kullanan sürücü öldü. Öldüğü düşünülen Müslüm Gürses hastanede yaşama tutundu. Hayatı boyunca izlerini taşıyacağı kazada Gürses'in alnı ciddi biçimde zedelendi ve başına beynini koruyacak plaka takıldı. Bu kazadan dolayı koku alma duyusunu neredeyse tamamıyla yitirdi. İşitme duyusu da ciddi biçimde zarar gördü.
SİNEMAYA 'İSYANKAR'LA BAŞLADI
Sinemaya ilk kez 1979 yılında çekilen ''İsyankar'' filmiyle başlayan Gürses, dönemin şarkılı filmlerine uygun bir çok uzun metrajlı filmde rol aldı.
''Adam öldürmeye hazırım ama cinayet işleyemem'', ''Yumurtaya can veren Allah'ım yeşil biberi nasıl yarattın?'' gibi repliklerin de olduğu bu filmlerde Müslüm Gürses, suça sürüklenen, alkolizmin batağına saplanmış gençleri, acı dolu hayat hikayelerini canlandırdı. Kariyerinin son döneminde de bir çoğu komedi türündeki filmde, yardımcı oyuncu olarak göründü.
MUHTEREM NUR İLE EVLENDİ
Müslüm Gürses'in, sinema oyuncusu Muhterem Nur ile birlikteliği, kendisi için dönüm noktası oldu. 1982 yılında Adana turnesinde ilk tanışmalarında, ''Sahneye ilk kim çıkacak'' kavgası eden çiftin yolları, bir daha ayrılmadı. Gürses, ''Esrarlı gözler'' isimli şarkısını Muhterem Nur için beslediği söylendi. Muhterem Nur ise eşinin isteğiyle sanat yaşamını sonlandırırken, Müslüm Gürses'in en büyük destekçisi oldu.
Kendisine yönelik ''Şarkıları insanları umutsuzluğa sevk ediyor'' eleştirilerine, ''Ne demişiz biz, bugün batarsa güneş yarın yeniden doğar'', ''İnsanın hayatında neşenin yeri olduğu kadar hüznünde yeri olacaktır'' diyerek bu görüşe karşı çıktı.
Yıllardır kimsenin bilmediği 'Akbaş' soyadı Müslüm Gürses'in mezar taşına yazıldı
TARZININ DIŞINA ÇIKTI
Müslüm Gürses, kendisine saygı ve sevgiyle yaklaşan yeni dinleyici kitlesiyle, ''Rock İstanbul 2004'' festivalinin de aralarında bulunduğu açık hava konserleriyle biraraya geldi.
Yazar Murathan Mungan'la ''Aşk Tesadüfleri Sever'' isimli albüme imza atan Müslüm Gürses, bu albümde, Mungan'ın Türkçe sözler yazdığı, David Bowie'den Garbage grubuna, Leonard Cohen'den Björk'e birçok yabancı müzisyenin bestesini başarıyla seslendirdi.