"Metropol Bizi Alışveriş Hastası Yaptı"
Oyuncu Yeşim Ceren Bozoğlu: "Metropol koşulları bizi 1+1 evlerde yaşamaya mahkum etti, alışveriş hastası yaptı" diyor.
Yeşim Ceren Bozoğlu'nun başrolde olduğu 'Ateşin Düştüğü Yer' adlı film bu yıl 48'incisi düzenlenen Montreal Film Festivali'nde 'En İyi Film' ve FIBRESCI (Uluslararası Sinema Yazarları Birliği) ödüllerini kazandı. İsmail Güneş'in yönettiği, Hakan Karahan ve Elif Ongurlar'ın da başrolleri paylaştığı film; henüz 16 yaşındayken töre cinayetine kurban giden Ayşegül Çam'ın gerçek yaşam hikayesini konu alıyor. 'Ateşin Düştüğü Yer'de 'Hatice Ana'yı canlandıran Yeşim Ceren Bozoğlu; filmi ve alınan ödüllerle ilgili duygularını paylaştı.
Rol aldığınız 'Ateşin Düştü Yer' adlı film Montreal Film Festivali'nde 'En İyi Film' ve FIPRESCI ödüllerini kazandı.
Töre cinayetlerine karşı yaptığımız bu filmle dünya çapında önemli olan bu ödülleri almamız çok anlamlı oldu. Biz; bu filmi seyirciye bir şeyler anlatma ve farkındalık yaratmak için yaptık.
Filmden biraz bahsedebilir misiniz?
Filmimize konu olan ve gerçek yaşamdaki 'Ayşe'; çok mutlu, aile ilişkileri kuvvetli bir kız. Aşık oluyor ve sevdiği adamdan hamile kalıyor. Tüm bu gelişmelerin sonucunda babası tarafından zehirlenerek öldürülüyor.
Senaryoyu okuduğunuzda neler hissettiniz?
'Ayşe'nin gerçek hikayesi beni çok sarstı. Filmde 'Ayşe'nin annesi 'Hatice Ana'yı canlandırdım. Kendi yetiştirdiği gül gibi çocuğunu elleriyle arabaya bindiren bir annenin duygusunu anlamak ve o insanların çaresizliğini görmek beni çok yaraladı.
GÖZLERİM ŞİŞ DOLAŞTIM
Annenin de sessiz bir çığlığı var filmde. Zorlandınız mı?
Zorlandığım çok yer oldu. Set arasında hiç durmaksızın ağlıyordum. Tahammül edilecek bir durum değil! Kızıyla vedalaşması, saçlarını düzeltip kıyafetini giydirmesi... Ben, buna insan olarak çok tahammül edemedim. Bu yüzden set arasında gerçekten yüzüm gözüm şiş dolaştım.
Günümüz metropollerinde yaşanan ve 'modern' diye tabir edilen kadın-erkek ilişkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kadınlar aşkı bulamayınca; güce, kariyere odaklandılar. Metropol koşullarından ötürü daha yalnız hayatlara, 1+1 evlere mahkum olduk. Kadınlar bu yüzden geçmişte benim de muzdarip olduğum alışveriş hastalığı ya da ayakkabı bağımlılığı gibi birtakım sorunlar yaşıyor.
AŞIK BİR KADINI OYNAMAK İSTİYORUM
Peki, sizce bu sorunlar nasıl aşılabilir?
Bunun tek yolu; gerçek sevgiden vazgeçmemek. Çünkü gerçek aşk, gerçek sevgi, merhamet ve şefkat duygusu hala var. Ben; hala bunun kadın-erkek ilişkisinde, aşkında olabileceğine bütün kalbimle inanıyorum. O masal gibi olan aşkları yaşamak da gerçekten bizim seçimimiz. Eğer siz kendiniz bir masal kahramanına dönüşürseniz ve orada iyi niyetle durursanız; prensiniz sonunda gelip sizi bulur.
Önümüzdeki günlerde yeni projeleriniz var mı?
Fransa, Belçika, Türkiye ortak yapımı 'Gizli Yüzler' adlı filmin çekimlerini tamamladık ama vizyon tarihi kesinleşmedi. Umarım en kısa zamanda izleyici ile buluşur. Yeni sezon için kalbimi çarptıracak, senaryodan bana göz kırpıp benimle buluşacak olan yeni bir kadını bekliyorum. Artık aşık bir kadını oynamak istiyorum. Aşkın evrelerini anlatan, insanlara biraz umut verecek, hem gülümsetecek, hem biraz gözyaşı döktürecek bir hikaye olsun.
#Sayfa#
FİLMİ ÖDÜL İÇİN YAPMADIK
Film, Altın Portakal Film Festivali'nde ön elemeden geçemedi. Sizce neden?
Ne İsmail Hoca, ne de setteki diğer çalışanlar; bu filmi, festivalde ödül alsın diye çekmedi. Ebetteki festivallerde alınan ödüller çok onurlandırıcı ancak ben bu filmin başka bir misyonu olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de önemli olan o küçük kızın çığlığının duyulması. Bugün Montreal'de duyuldu. Filmin yolculuğu devam ediyor. Varşova Film Festivali'nde de aynı şekilde yarışacak. Önemli olan festivallerde seyirciyle buluşması ve yüreklere dokunması.
YARDIM VE SEVGİ İLE ÜSTESİNDEN GELİRİZ
Sizce töre cinayetlerini önleyebilmek adına neler yapılabilir?
Bu vahşeti, bilinçleri yükselterek değiştirebileceğimizi biliyorum. Bu noktada yapılacak çok şey var.
Ne gibi şeyler?
En önemlisi bu insanların yaşama dönük olan iletişim bilgi ve becerilerini arttırmak. Bunu da tek tek, bireysel olarak gerçekleştirebiliriz. Bu olayların sadece Doğu'da yaşandığını düşünmek doğru değil. Bu, tek bir bölgenin sorunu değil. Biz; eğer bu ülkenin içinde birlik ve beraberlikle, birbirimizin hissettiklerine duyarlılığımızı kaybetmeden yaşıyorsak, arka bahçemizde de ne olduğu hepimizi ilgilendirir.
Kültür ve sanat nerede devreye giriyor?
Biz insanların bilinçaltlarına başka tohumlar ekebilecek işler yapıyoruz. Buradaki alternatif davranış biçimlerini, alternatif yaşama senaryolarını eğer halkımızla birlikte değerlendirirsek; o zaman ölüme değil, yaşama dönük seçimler yapma şansımız olacak. Ne kadar fazla kadın ya da töre filmi çekilirse o kadar çok kendimizle yüzleşmemiz sağlanacaktır.
Sabah : http: //www.sabah.com.tr