Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür'den Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

Karşılıksız Sevgi İzleyiciyi Çekiyor

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

'Küçük Adam Ne Oldu Sana?'nın oyuncuları Songül Öden ve Deniz Celiloğlu; müzikalin siyasal göndermeleri olmasına rağmen, izleyiciyi asıl oyuna çekenin,....

Sadri Alışık Tiyatrosu'nun beğeni toplayan oyunu 'Küçük Adam Ne Oldu Sana?', 2013'te de izleyiciyle buluşmayı sürdürecek. Alman Yazar Hans Fallada'nın yazdığı oyun, Kasım ayından beri sahneleniyor. Oyunda, sisteme karşı aşklarını devam ettirmeye çalışan evli bir çifti canlandıran Songül Öden ve Deniz Celiloğlu, oyunu ve rollerini anlattı:

Bize kısaca oyundan bahseder misiniz?

Songül Öden: Bu oyun; ekonomik krizin, kültür ve inancı ne olursa olsun, her insanı yozlaştıracağını anlatıyor. Ekonominin bozuk olduğu coğrafyalarda; kadınlar fuhuşa zorlanır, erkekler de kabalaşır.

Deniz Celiloğlu: Oyun, 1930'ların Almanya'sında geçiyor. İki gencin sisteme karşı mücadelesi anlatılıyor. Ekonomik krizlerin insanları ne kadar olumsuz etkilediği ele alınıyor.

Bu oyunda rol almaya nasıl karar verdiniz?

D.C.: Daha önce birçok tiyatro oyununda rol aldım. Bu oyun için teklif geldiğinde, kariyerimde bir de müzikal olsun istediğim için 'evet' dedim.

"MÜZİKAL FEDAKaRLIK İSTİYOR"

Müzikalde rol almak sizi zorladı mı?

D.C.: Müzikaller, yüksek prodüksiyonlu işler... Temposu yoğun, oyuncunun enerjisini tamamen vermesi gereken yapımlar. Böyle yapımlarda rol alabilmek için ciddi fedakarlıklar yapmak gerekiyor.

Oyunun birçok siyasi göndermesi var. Ancak izleyiciler özellikle oyundaki çiftin aşkından etkileniyor...

D.C.: Hikayedeki çiftin birbirlerine olan karşılıksız sevgisi, günümüzde pek de şahit olmadığımız bir şey. Bu karşılıksız sevgi de izleyiciyi çekiyor.

S.Ö.: 'Pineberg' ile 'Emma'nın mücadele ederek aşklarını yaşatmaya çalışması seyircinin çok hoşuna gidiyor. Ne de olsa erkeklerin "Kadın yok!", kadınların da "Adam yok" dediği bir dönemde yaşıyoruz.

"MUTLULUK İÇİN PARA LAZIM"

Günümüzde herkes "Mutlu olmak için sevmek yetmez" diyor, oysa oyun bunun tam tersini iddia ediyor. Belki de insanlar oyundan bu yüzden bu kadar etkileniyor. Peki siz bu konuda nasıl düşünüyorsunuz?

D.C.: Doğrusu bence de mutlu olmak için sevmek yetmez, para lazım. Şiddetli geçimsizliklerin ve artan boşanmaların altında çoğunlukla ekonomik sıkıntılar bulunuyor.

S.Ö: Bence; paradan ziyade, emek lazım.

Bu oyun, izleyicilerde belli farkındalıklar yaratır mı sizce?

S.Ö.: Ben; tiyatronun, edebiyatın ve şiirin dünyayı değiştireceğine inanıyorum. Bu oyunu önemsiyorum.

#Sayfa#

İKİ ROL BENİ CEZBETTİ

Songül Hanım, siz oyunda iki farklı rol üstleniyorsunuz. Hem 'Emma' karakterini canlandırıyorsunuz, hem de anlatıcı rolündesiniz. Zorlanıyor musunuz?

'Emma'yı kendime yakın bulduğum için rolü çıkarırken zorlanmadım aslında. En başta oyunda 'anlatıcı' yoktu, sadece 'Emma' rolü vardı. Sonra 'anlatıcı' rolü de olunca, bu bana daha da enteresan geldi zaten.

İlk başlarda sanırım bu oyunda yer almak istememişsiniz.

Önceki sene 'Keşanlı Ali Destanı'nda rol aldım; beni çok yormuştu. O yüzden kendi kendime bu sene tiyatro yapmayacağımı söylüyordum. Ama bir toplantıya katıldıktan sonra gerisi geldi.

İki rol birden canlandırmak sizi yoruyor mu?

Zaman zaman evet. Uykusuz kaldığımda ve kendimi yorgun hissettiğimde kendi kendime "Bu da nereden çıktı şimdi?" diye söylendiğim çok oldu!

JARTİYER BENİ RAHATSIZ ETMEDİ

Oyunun sahnelenmeye başladığı ilk günlerde, mesajlarından çok 'jartiyerli sahne' konuşuldu. Bu durum sizleri rahatsız etti mi?

S.Ö.: Basına 'paçalı don' diye yansımasından ve oyunun sadece jartiyere indirgenmesinden rahatsız oldum tabii ki! 1930'larda kadınlar bu şekilde giyiniyor oysa. Rolüm gereği giydiğim kostümün bir parçası sonuçta, bu yüzden de giymekten rahatsızlık duymadım.

D.C.: 'Emma' bir kabare kızı; onun giyiminin bir parçası bu jartiyer. O yüzden ekip olarak biz bir kaygı yaşamadık.

Sabah : http: //www.sabah.com.tr

Kaynak: Sabah.com.tr / Magazin
title