İlişki Alışverişe Benzer

Filmde 'Ahmet'i canlandıran Yunus Güner "Aşkı anlatmıyoruz, günümüz aşklarını tartışıyoruz.
Müzisyen ve yönetmen Nezih Ünen'in dört gencin aşk öyküsünü anlattığı ikinci filmi 'Mavi Pansiyon' 2 Aralık'ta vizyona girecek. Yapımda; piyanist 'Bahar'ı canlandıran Fadik Sevin Atasoy ve çapkın 'Ahmet'i oynayan Yunus Güner'le filmi ve aşkı konuştuk.
'Mavi Pansiyon'a nasıl dahil oldunuz?
FADİK SEVİN ATASOY: Los Angeles'taydım. Bir sabah kalktım, 'Piyano' filminin müziğini duydum. "Keşke piyano çalan bir karakteri oynasam, bu bahaneyle piyano çalmayı da öğrensem" dedim. O dönem piyanist kız rolü için Nezih'ten (Ünen) teklif gelince hemen kabul ettim.
YUNUS GÜNER: Bu rol için birçok oyuncu düşünüldü. Nezih bu rolü bana da önerdi. "Tamam ama herkesle görüş sonra 'Sensin' diyorsan başlayalım" dedim. Sonra 'Ahmet' karakteri için benim en doğru kişi olduğumu söyledi.
İLİŞKİLER YÜZEYSEL
'Bahar'da ve 'Ahmet'te sizi en çok etkileyen ne oldu?
F.S.A.: 'Bahar' daha önce oynamadığım bir karakter. Naif, hanım hanımcık bir akademisyen... Benimle örtüşen, yumuşak bir tarafı var. Daha önce uç noktalarda duygularını gösteren karakterler oynamıştım. Bir de 'Mahkum' filminde yaşlanmam, 'Zeynep'in Sekiz Günü'nde çirkinleşmem gerekmişti. Ama 'Bahar' fiziksel olarak bana çok benzeyen bir karakter...
Y.G.: Anlatılan konu çok gerçek... 90'lardan sonra ilişkiler çok değişti. Biz eski model ilişkileri yakalayan son jenerasyonuz. Artık kısa, yüzeysel ilişkiler yaşanmaya başladı. Çünkü bu tarz ilişkiler can yakmıyor ama derinleşmeyince de insanda bir şey bırakmıyor. Filmin ana mesajı da; 'Bu iki durumdan hangisini seçmek lazım?' sorusu üzerinde şekilleniyor. Bu konu ilgimi çekti. Ortada bir sürü 'Ahmet' dolaşıyor, ben de buna dahilim.
Siz de çapkın mısınız?
Y.G.: Hiçbir erkeğin çapkın olduğunu düşünmüyorum. Erkeğin en iyi yapabileceği şey; raydaki ilişkiyi, raydan çıkarmamaktır. Erkekler, kadınları tavlamıyor; oyunu kadınlar kuruyor. Erkekler, kadının çizdiği yoldan çıkmazlarsa, başarılı oluyorlar. Hiçbir erkek, kadın kadar komplike düşünemez. Çünkü kadınlar doğar doğmaz yalan söylemeye zorlanıyor. Erkek çocuğu gezince "Aferin!", kız gidince "Nereye gidiyorsun?" deniyor. Kadınlar bir şekilde kendilerini koruma yoluna gidiyor ve farklı bir düşünce matematiği geliştirmek zorunda kalıyorlar.
F.S.A.: İlişkilerde kadının seçici taraf olduğuna inanıyorum. Kadın; "Bu adamı istiyor muyum?" sorusuna "Hayır" cevabını veriyorsa, ilişki biter. Erkeklerse düz. Kadın anahtarı ararken aynı zamanda TV'deki kurabiye tarifini alabilecek ve eşiyle kavga edebilecek yetenektedir.
'Bahar' ile 'Ahmet'in arasına Tan Sağtürk'ün canlandırdığı 'Koray' girince olaylar farklı bir boyut alıyor sanırım...
F.S.A.: 'Bahar' hayatı ıskalamamış, sevmekten korkmayan biri... Kendi kuralları çerçevesinde yaşamış bir kız. Bir gün bir serseriyle karşılaşıyor ve "Ben onun kabuğunu yumuşatıp içindeki inciye dokunacağım" diyor. Ama bir süre sonra hayatına 'Koray' karakteri giriyor. 'Koray'; dört dörtlük biri ama 'Bahar' başka bir derdin peşinde...
Filmden sonra seyirci yaşadıkları ilişkileri de sorgulayacak mı?
Y.G.: Bence herkes kendi içinde bunu düşünecek. Yaşadıklarıyla ilgili bir sağlama yapacak. Çünkü gerçek bir dertten bahsediyoruz. Filmin bir aşk hikayesinden farklı tarafı var. Aşkı anlatan değil, aşkı tartışan bir film oldu.
ÇAPKININ SEBEBİ VAR
Siz bu filmde rol aldıktan sonra aşktan beklentilerinizi sorguladınız mı?
F.S.A.: Canlandırdığım karakterden yola çıkarak düşündüm. 'Ahmet' kendine bir kabuk örmüş bir karakter. 'Bahar' sabırla o kabuğun yumuşamasını bekliyor. Ben bu kadar beklemezdim; kendi incisini çoktan bulmuş birisini tercih ederdim. Benim için sağlıklı olan o. İlişki alışverişe benzer. Birbirimizin eksiklerini tamamlarız.
Y.G.: Film çekildiği sırada benim de öyle bir durumum vardı, denk geldi diyebilirim. O yüzden Nezih'in yazdığı adamı iyi anlıyorum. Çapkın adam kulağa antipatik gelebiliyor ama derine baktığın zaman onun da bir sebebi var. 'Ahmet'in durduğu yerin cinsel iştahla bir alakası yok; yaşanmış kırıklığın neticesinde aldığı bir tavır...
#Sayfa#
OTEL ODASINDA BİLE PİYANO ÇALIŞTIM
Ortada bir aşk üçgeni var. İki yakın arkadaşın aynı adamla yaşadıkları aralarının açılmasına neden olmuyor mu?
F.S.A.: Özlem'in (Tekin) oynadığı 'Esra', 'Bahar'ın arkadaşı... 'Ahmet' aşktan kaçarken biraz 'Esra'nın sularına doğru gidiyor. 'Bahar'ın aşka bakış açısı çok farklı... Bir insanı kayıtsız şartsız seviyor, onu olduğu her haliyle kabul ediyor.
Y.G.: 'Bahar'ın dışındaki bütün kadınlar 'Ahmet'in kurtarma botları... Gemiye binmemek için devamlı başka botlara gidiyor. Ama aşk öyle acayip bir duygu ki, uzağında durmak çok zor... O ruh halini başka hiçbir şeyde bulamazsın. Ne parada, ne şöhrette...
Rol için piyano dersi aldınız mı?
F.S.A.: Üç hafta piyano dersi aldım. Nezih'in müzisyen olması beni o konuda çok rahatlattı. Eğer o sahnelerde yanlış duran bir şey varsa, müdahale edeceğini biliyordum. Bol bol piyano çalıştım. Otel odasına bile piyano koydular. Yan odadakiler "Ses geliyor" demeye başlayınca piyanoya kulaklık taktım.
Devam etmek istiyor musunuz?
F.S.A.: Çok; Los Angeles'ta oturduğum yere yakın bir piyano hocası bile buldum.
Sabah : http: //www.sabah.com.tr