Daha hızlı, daha yükseğe, daha güçlü... Ama sağlam kafayla
Birçok branşta altın madalyanın adayı cimnastikçi Simone Biles'ın 'ruh sağlığına öncelik vermek için' olimpik finallere katılmama kararı alması sporun en büyük tabularından birini yeniden gündeme taşıdı.
Birçok branşta altın madalyanın adayı cimnastikçi Simone Biles'ın 'ruh sağlığına öncelik vermek için' olimpik finallere katılmama kararı alması sporun en büyük tabularından birini yeniden gündeme taşıdı. Tenisçi Naomi Osaka da birkaç ay önce 'huzuru için' Fransa Açık'tan çekilmiş, Wimbledon'aysa hiç katılmamıştı. Olimpiyat efsanesi, yüzücü Michael Phelps, Biles'ın kararının ardından cimnastikçinin ruhsal mücadelesinin kendisini 'kalbinden yaraladığını' söyledi ve kendi mücadelesini hatırlattı. Onun deyişiyle: "İyi hissetmemek doğal, bu bir sorun değil" (It's OK, to not be OK).
23 altın madalyalı bir efsanenin tavsiyesine uymak isteseniz de bu çok mümkün olmayabilir. Örneğin Hollandalı bisikletçi Tom Dumoulin de ocakta 'kafasının yerinde olmadığını' söyleyerek hazırlık kampını terk edip mayısta dönmüştü ama gümüş madalya kazandı.
Olimpik sporcuların ruhsal mücadelesini Türkiye Kadın Voleybol A Milli Takımı'nın psikoloğu Seren Akıncı'ya sordum. Sporcu adaylarını, hele de kendisinden maddi ve manevi çok şey beklenen genç futbolcuları anlamak içinse Beşiktaş altyapısının psikoloğu Arda Topaloğlu'na danıştım. Altın madalyalı okçumuz Mete Gazoz ise Türkiye'den gelen haberlerin Tokyo'daki sporcuları nasıl etkilediğini anlattı.
'OLUMSUZ HABERLERİN SPORCULARI ETKİLEMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL'
Klinik psikolog Seren Akıncı, Türkiye Kadın Voleybol A Milli Takımı
Bu yılki olimpiyatlarda mental kondisyonun fiziki kondisyondan daha önemli olduğu yönünde yorumlar yapıldı. Katılıyor musunuz?
Osaka ve Biles, ikisi için de hazırlanan çok ciddi reklam kampanyaları, taraftar ilgisi, ülkelerinin beklentisi var. Üst düzey bir fiziksel hazırlık içindeler ve bunun zihinsel sağlamlıklarıyla olan çatışmasının sonuçlarını görüyoruz. Bu iş duygularla yapılıyor. Vücudunuzdaki adrenalinin yükseldiği noktada mantık yerine duygularla hareket etmeye başlıyorsunuz. Bu nedenle öfke kontrolünü kaybetmek ya da olmayacak davranışlarda bulunup olmayacak sözler söylemek sporun içinde kendine yer buluyor.
Bir sporcu nasıl mental kondisyon kazanır?
Mental kondisyon da fiziksel kondisyon gibi... Bir sporda uzmanlaşmaya başlanan anda geliştirilmesi gereken bir yetenek ve alınması gereken desteğin bütünü... Çünkü sporun içerisinde birçok duygu durumu bir arada yaşanabiliyor. Bu da doğal, pek çok belirsizlik var.
Siz nasıl hazırlandınız?
'Ne yaptığında kendini rahatlamış ya da özgür hissediyorsun' ve 'Seni ne rahatsız ediyor' gibi temel tanıma sorularını sormak ve onlarla zaman geçirmek gerekiyor. Sporcunun karakteriyle de bağlantılı olarak tribünden yükselen sesler bir sporcu için baskı unsuru olabilirken bir başkası için onu harekete geçiren bir kazanım haline gelebiliyor. Kontrol edemediğimiz bazı durumlar olduğunda da bunlara ilişkin bakış açılarını değiştirmeye çalışırız. Buna filtreleme de yeniden çerçeveleme de denebilir... Avantaj ve dezavantajlarımızın ne olduğunu görmek önemli. Değiştiremeyeceğimiz şeyler için nasıl bir filtreleme geliştireceğimizi konuşmak elbette faydalı oluyor.
Beklentiler sporcuları nasıl etkiliyor?
Sosyal medyanın, taraftarların, ailesinin, hükümetin, elbette teknik ekibinin beklentileri var ama bunların dışında sporcunun kendisinden de beklentisi, kendisine koyduğu bir hedef de var. Hedeflediği yer ve kendisini gördüğü yer arasındaki fark ne kadar yüksekse hissettiği baskı o kadar yüksek oluyor. Çok önemli bir unvan maçına çıkacak ama derinlerde bir yerde aslında hak etmediğini düşündüğünde ya da kendini bu yeterlilikte görmediği durumlarda hissedeceği baskı daha büyük oluyor. Bunları doğru bir şekilde kontrol edemezsek herhangi bir olumsuz durumun yaratacağı tahribat daha da büyür.
'BÜYÜK BİR KAZANIM'
Voleybol takımımızla ilgili yorum yapmak ister misiniz?
Birebir değerlendirme yapmaktan kaçınmak isterim. Çünkü başarabileceğimizi bildiğimiz bir şeyde bir engelle karşılaştığımız için kendimizi çok iyi hissetmiyoruz. Ancak bu, çok büyük bir kazanım sağlayacak. Elbette duygularımız biraz sakinleştikten sonra 'Neyi daha iyi yapabiliriz', 'Neyi daha farklı yapabiliriz' soruları üzerinde duracağız. Hem bireysel hem de ekip olarak... Bunu büyük bir mağlubiyet ya da çok kötü bir durum olarak değerlendirmek yerine ilk kez katıldığımız bir turnuvada gelebildiğimiz bu noktanın tarihi anlamına odaklanmak daha doğru.
Türkiye'den gelen haberler sporcuları nasıl etkiledi?
Maçlara hazırlanırken bir yandan ülkedeki yangın haberlerinin ya da diğer olumsuz haberlerin bizi etkilememesi mümkün değil. Bu sadece voleybol takımımız için değil, Türkiye'den giden her sporcu için ortak bir mesele. Elbette çok üzülüyoruz ama şu anda buradan ülkemiz için yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri kendi performansımızı en iyi şekilde ortaya koymak ve ülkemizin adının daha güzel cümlelerde geçmesini sağlamak.
'MENTAL OLARAK DA HAZIRLANDIM'
Olimpiyat Şampiyonu Mete Gazoz
Ülkemizdeki üzücü olaylar bizi de çok yaralıyor. Fakat sahaya çıktığımız zaman bütün olumsuzlukları bir kenara bırakıp hedefimize odaklanmamız gerekiyor. Sporun iyileştirici ve birleştirici bir gücü var. Aldığımız her başarı, ülke olarak gelişmemiz, daha iyi bir toplum olabilmemiz adına atılan önemli birer adım.
Fiziki kondisyon da mental kondisyon da önemli. Antalya'daki kampımızda günde sekiz saat antrenman yapıyorduk. Önemli bir kısmı mental antrenmanlardı. Okçuluk her ne kadar durağan bir spor olarak gözükse de içinde birden fazla dinamiği barındırıyor. Müsabaka sırasında kalp atış değerlerimiz gösterildi. Normal antrenmanlarımızda 140-150, hatta 170 seviyelerine çıkmamız pek mümkün değil. Normalde 80-90 bandında oluyor. Biz müsabakaları en iyi şekilde simüle edebilmek için 'koşu-atış' olarak adlandırdığımız metodu uyguluyoruz. Koşuyoruz, ok atıyoruz. Nabzımızı 120 ve üzerinde tutmaya çalışıyoruz. Böylece müsabaka esnasında nabzımızı nasıl kontrol altına almamız gerektiğini öğreniyoruz. Bu sayede de özgüvenimiz artıyor.
'SPORCUYU AİLE BİR TARAFA, ANTRENÖR DİĞER TARAFA ÇEKİYOR'
Spor psikoloğu Arda Topaloğlu, Beşiktaş J.K. Özkaynak Düzeni
Fiziksel ve mental kondisyon birbirinden ayrılamaz. Fiziksel olarak ne kadar hazır olsanız da mental kondisyonunuz yeterli değilse motivasyonunuzu yaptığınız işe veremezsiniz. Bu ikisinin de bir denge içinde korunması gerekir. Düşüncelerimiz duygularımızı, duygularımız davranışlarımızı etkiliyor.
Eğer bir sporcu, kaygı düzeyi çok yüksek bir baba ya da anneye sahipse kalıtsal olarak bunu taşıma ihtimali yüksek olur. Naomi Osaka birçok röportajında kendisini 'içedönük' olarak tanımlıyor. İçedönük bir sporcunun duygusal olarak birçok şeyden daha fazla etkilenmesi doğaldır.
Psikoloji insanın kendini tanıma sanatıdır. İnsan kendini ne kadar iyi tanırsa yaşamını o kadar yoluna koyar. Neye, neden öfkelendiğini ya da neden kaygılandığını bilir, bunları kabul eder.
Sporcular kendilerinden beklenenin daha altında bir yeterlilik anlayışına sahipse bu kendini öfke olarak gösterebiliyor. ya da pasif agresyona evriliyor, "Ben artık yokum", "Daha da oynamıyorum" gibi tepkiler gelebiliyor.
2000 sonrası kuşak sporcuların konsantrasyon kaybı eski dönemlere göre daha yüksek. Dış etkenler çok fazla çünkü. Çok daha kolay ünlü
ya da zengin olma imkanını görebiliyorlar. Bu gibi etkenler de sporcunun maksimum performansına ulaşmasını öteliyor. Özellikle futbolda çok önemli paralar kazanılıyor, bu nedenle ailelerin beklentisi de yüksek. Bu durumlarda çocuklar başkaları için bu işi yapmaya başlıyorlar ve yaptıkları iş keyif vermiyor onlara.
Sporcu adayı çocuğu yuvarlak bir alanın ortasında düşünün. Aile çocuğun bir elinden tutarak bir tarafa çekmeye çalışıyor, ister istemez bunu yapıyor. Çocuğun antrenörü onu başka bir tarafa çekiyor. İlk başlarda biraz uzak olabilir ama medya da sporcuyu etkiliyor, başka bir yöne çekiyor. Aslında herkesin ortak bir paydada buluşması lazım. Spor psikoloğunun yapması gereken en önemli şey, buradaki iletişimi sağlamaktır.
"Sporcular kendilerinden beklenenin altındaysa öfkenebiliyor."
Bizim dört aşamalı bir metodumuz var: Eğlenme, öğrenme, gelişme ve en sonunda elit sporcu dönemleri... Sonrasında da ortak bir hedef belirlemek gerekiyor; aile ne istiyor, çocuk ne istiyor? Bunu başarmak için de aileleri doğru bilgilendirmek çok önemli.