Haberler

Bu Dizide Zayıf Yönlerimin Üzerine Gittim

Bu Dizide Zayıf Yönlerimin Üzerine Gittim
Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

'Bir Günah Gibi'de 'Enver' karakterini canlandıran Burak Hakkı "Bu diziyi özellikle zayıf yönlerimin üzerine gitmek için kabul ettim" dedi ve ekledi: Bundan....

atv ekranlarında çok yakında başlayacak olan 'Bir Günah Gibi' adlı dizide başrolde olan Burak Hakkı, yeni projesini Esquire dergisinden Elçin Kaçar'a anlattı. Canlandıracağı güç delisi 'Enver' karakteriyle herkesi şaşırtacağını söyleyen Hakkı; bu kez dublaj yapmayacağını ve kendi sesiyle izleyici karşısına çıkacağını söylüyor.

Yeni diziniz 'Bir Günah Gibi' istediğiniz gibi bir proje mi?

Evet. Bu kez, 1940'lı yıllarda yaşayan bir karakteri canlandırıyorum. Dizinin konusu, Nermin Bezmen'in 'Kurt Seyt ve Murka' kitabından esinleniyor; ancak kitapta yer vermediği bir öykünün etrafında geçiyor. Bu dizide, çok farklı, herkesin şaşıracağı bir karakteri canlandırıyorum. Hırsları olan, yenilgiyi asla kabullenmeyen bir karakter bu... Derinliği, kendine has sürprizleri ve ilginçlikleri olan bir karakteri canlandırmak, benim için çok ilginç olacak.

FARKLILIK ARIYOR

Projeyi, sadece farklı bir rolü canlandıracağınız için mi kabul ettiniz?

İçinde yer alacağım projeleri seçerken, öncelikli olarak, projenin kalitesine; ardından da, canlandıracağım karaktere dikkat ediyorum. Hep aynı rollerde, benzer projelerde yer almak istemiyorum. 'Dudaktan Kalbe' ve 'Kızım Nerede?'de de hep farklı karakterlere bürünmüştüm. 'Bir Günah Gibi'yi kabul ederek, biraz da zayıf yönlerimin üzerine gitmek istedim. ' Nasıl yani' Bundan önceki projelerimde, duygusal rollere, sahnelere kendimi vermekte zorlanıyordum. Bunun, rol arkadaşlarımdan kaynaklandığını düşünmeyin; tamamen benimle ilgili bir durumdu. Bu yüzden, zayıf tarafımın üzerine gidip oldukça duygusal bir karaktere bürünmeyi tercih ettim.

DANS DERSLERİ ALDI

Hazırlıklar nasıl gitti peki?

Bu dizi için, gerçekten çok uğraşıyoruz. O yılları; giysilerini, ortamını, yaşam tarzını ve ilişkilerini en doğru şekilde aktarmaya çalışıyoruz. Ekip olarak da, karakterleri oturtmak için uzun süre çalıştık. İlk iki bölümü çekmek, tam bir ayımızı aldı. Mesela dans dersleri almaya başladık. Hatta ben, o dersleri bırakmadım.

Saç stiliniz değişmiş ve biraz kilo vermişsiniz. Peki iç dünyanızda ne gibi değişimler yaşadınız?

O kadar çok şey değişti ki... Fiziksel anlamda, senin de dediğin gibi; saç stilimi değiştirdim, altı kilo verdim ve beş kilo daha vermeyi düşünüyorum. Duygusal anlamda da bazı değişimler yaşadım; fikirlerimin, görüşlerimin değiştiği konular oldu. Yeni ve değişik tarzdaki projelerle ilgilenmeye başladım.

ARTIK DUBLAJ İSTEMİYOR

Dublajdan sıkıldığınızı artık kendi sesinizle oyunculuk yapmak istediğinizi söylemiştiniz. Bu projede, bu isteğinizi gerçekleştirebildiniz mi?

Evet, bu kez çok keyifliyim; çünkü sesli çekim yapıyoruz. Karaktere, kendi sesimi verebiliyorum. Yanlış anlaşılmasın; elbette ki Türkiye'de çok değerli dublaj sanatçıları var. Onların, benim oyunculuğuma da çok katkısı var. Ancak kendi sesimi kullanma şansına sahip olduğum için mutluyum.

Uzun yıllardır oyunculuk yapıyorsunuz. Kendinizi nerede görüyorsunuz?

Ben, oyunculuğu, tecrübe meselesi olarak görüyorum. Oyunculuk dersleri almayan biri bile, yeteneği varsa oyuncu olabilir. Önemli olan, neler yaşadığınızdır. İnsanlarla bir şeyler paylaşmayan, başından bazı şeyler geçmeyen biri, oyunculuk yapamaz. Dolayısıyla, ben de her geçen günün, bana bir şeyler kattığını düşünüyorum. Çünkü her gün, ben de yeni bir insanla karşılaşıyorum. Tüm bunların hepsi, bana yeni şeyler yüklüyor, olgunluk katıyor.

Sizi ne zaman Hollywood'da görebileceğiz?

Ben, olayları akışına bırakmayı tercih eden bir adamım. Dolayısıyla, yabancı bir projede yer almak adına çok çaba göstermiyorum. Biraz da tesadüflere inanan bir insanım. Rastlantılar beni o noktaya götürürse, elbette ki çok sevinirim. Sonuçta ben iyi derecede İngilizce biliyorum; yani, yabancı bir prodüksiyonda yer alabilirim. Zaman zaman bazı teklifler geldiği oluyor, ancak henüz kendime yakın bulduğum bir projeyle karşılaşmadım.

ÜNİVERSİTEDE ŞIMARIK VE KENDİNİ BEĞENMİŞ BİRİYDİM

Her zaman, neşeli ve güler yüzlüsünüz. Hiç çekilmez taraflarınız yok mu?

İnanır mısın ben de bulamıyorum. Sanırım bu, kendimle çok barışık bir insan olmamdan kaynaklanıyor. Ünlü ya da popüler olduğum için kendimi bir şey sanmıyorum. Tam tersine, insanlarla zaman geçirmeye bayılıyorum. Egosu çok yüksek olan bazı insanlar, dünyanın kendi eksenlerinde döndüğünü zannediyor.

Peki, insanları yeterince dinleyip anlayabiliyor musunuz? Sonuçta, hayatın koşuşturması içinde buna zaman bulamıyoruz.

Üniversite yıllarında, popülerliğin de etkisiyle, çok şımarık ve kendini beğenmiş bir adamdım. Ancak bu özelliğimin, insanları benden uzaklaştırdığına tanık oldum. O andan itibaren, hayat amacımı, paylaşmak ve keyifli zaman geçirmek üzerine kurmaya başladım.

Bunu fark etmiş olmanız, sizi mükemmel biri mi yapıyor?

Benim de korkularım, hatalarım ve üzüntülerim var. Ama en önemlisi, içimde çok iyi bir insan var ve o insanın istediği gibi yaşamaya gayret ediyorum.

PLAN YAPMIYORUM

Mesela neler yapıyorsunuz?

Kendime özen gösteriyorum. Günde 7-8 saat uyumaya gayret ediyorum. Ama öyle kağıt üzerinde plan-program yapıp uygulayan adamlardan değilim; canım ne istiyorsa onu yapıyorum. Mesela, spor salonuna gitmem gerekiyor ama canım gitmek istemiyorsa, gitmiyorum. Huzurum ve enerjim her şeyden önce geliyor.

YUNAN HAYRANLARIMLA YAZIŞIP GÖRÜŞÜYORUZ

Yakışıklı olmanın sıkıntı yaratan yanları var mı?

Sınırları bildiğiniz ve karşınızdakine bu sınırları iletebildiğiniz sürece, hiçbir sıkıntıyla karşılaşmazsınız. Bu durum, kadınlar için de geçerlidir. Bir kadına cinsel enerji vermediğiniz sürece, ondan cinsel enerji de almazsınız. Ben, kadın ya da erkek olarak ayrım yapmıyorum; insanların beni sevmesinden çok memnunum. Mesela benim, Yunanistan'da, kadınlardan oluşan bir hayran grubum var; onlarla yazışıyor, buraya geldiklerinde de fotoğraf çektiriyorum.

Sizce bu rutin ve korkularla dolu bir yaşamda, nasıl daha enerjik ve keyifli olabiliriz?

Ben, duyguları artı ve eksi duygular olarak sınıflandırıyorum. Mesela kıskançlığı, eksi bir duygu olarak görüyorum. İlle de bir şeyi başarmak istiyorsanız, strese girmeden ve çalışarak bir yerlere varabilirsiniz. O kadar hırslı olmaya ve sınırları zorlamaya gerek yok!

Sabah : http: //www.sabah.com.tr

Kaynak: Sabah.com.tr / Magazin
ABD ve İngiltere'nin ardından Fransa'dan da onay çıktı: Ukrayna füzelerimizi kullanabilir

Batı, topyekun Putin'e savaş açıyor! Bir ülke daha Ukrayna'ya izin verdi

20 bin öğretmenin ataması yapıldı

Eğitim camiasına yeni öğretmenler katıldı

Belediyelere bağlı kreşler kapanabilir

Belediyelere bir kötü haber daha! Kreşlerin kapanması an meselesi

Arka Sokaklar'daki 'tarikat' sahnesi izleyicileri ayaklandırdı

Arka Sokaklar'daki "tarikat" sahnesi izleyicileri ayaklandırdı

title