Haberler
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan dizilerdeki şiddet sahnelerine tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kızdıran sahne!

İstanbul'daki aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedeni bulundu

Aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı

Olay iddia: 7 kişiyi öldürüp intihar eden cani 'Karım beni aldatıyor' demiş

7 kişiyi öldüren cani tek bir cümle sarf edip silahına sarılmış

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni dava

Erdoğan, mahkemedeki o sözleri affetmedi

"Bazen kelimeleri, resimleri, bazen beden dillerini kullanarak bize mesaj veriyorlar"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Geçen hafta ülkemizin bir numaralı gündem konusu, Elmalı davası oldu.

Geçen hafta ülkemizin bir numaralı gündem konusu, Elmalı davası oldu. 2019'da iki çocuğun cinsel istismara maruz kalmasına ilişkin Antalya'nın Elmalı ilçesinde görülen davada sanıkların tutuksuz yargılanıyor olması, Saadet Öğretmen ile Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Başkanı Saadet Özkan sayesinde gündeme geldi. Özkan paylaşımlarında "Çocuklar bağıra bağıra konuştu ama istismarcılar sokakta aramızda" dedi, daha sonra da 4. yargı paketinde yer alan çocuğun cinsel istismarında somut delil aranması şartına tepki gösterdi. Özkan'ın "4. yargı paketinde somut delil de nedir. Şu anda tutuklu yargılama yapmıyorlar, paket geçince ne yapacağız" dediği tweet sonrası Elmalı'daki çocukların istismarı anlattığı çizimler sosyal medyada dolaşıma girdi. Çok az kişinin haberdar olduğu davayı böylelikle tüm Türkiye duydu.

Bir sonraki duruşması 17 Eylül'de görülecek olaya sosyal medyada #ElmalıDavası etiketiyle yüzbinlerce insan tepki gösterdi, anne-babanın neden tahliye edildiği soruldu. Aynı gün çocukların ses kayıtları sosyal medyada dolaşıma girdi ama kısa sürede bunların başka bir çocuk istismarı davasına ait olduğu ortaya çıktı.

Sanık anne M. A. ve üvey baba R. A. DHA'ya konuştu, "Suçsusuz" dedi. Olay, çocukların babaannesinin 2020 Haziran'ında savcılığa giderek iki torununun cinsel istismara uğradığı iddiasıyla çocukların annesi M. A. ve eşi R. A.'dan şikayetçi olmasıyla ortaya çıkmıştı. Anne M. A, DHA'ya verdiği röportajda ve Twitter hesabından babaanneyi suçladı, çocuklarının babaanneleri tarafından duygusal istismara uğradığını, bu sebeple çocuklarına münchausen sendromu teşhisi konduğunu iddia etti.

İstismarın gerçekleştiği ileri sürülen Finike'ye gittim, mahalleliyle konuştum. Çocukların babaannesi, UCİM'e ihbarda bulunmuştu, UCİM avukatlarından Yeşim Avcı'dan davanın ayrıntılarını öğrendim. Prof. Dr. Fatma Neslihan İnal'la da "Bu ve benzeri olayları haberlerden, sosyal medyadan gören çocuklara, onları korkutmadan, onlara umutsuzluk aşılamadan nasıl anlatacağız" diye sordum.

'BİLENLER NEDEN KONUŞMUYOR, BU SUSULACAK MESELE Mİ?'

Finike'de ilk durağım bir zincir market. "Neler olmuş burada, duydunuz mu?" diyorum, kasiyer "Herkes bu olayı konuşuyor, daha ne detaylar varmış da biz bilmiyoruz"  diyor. Sanık anne ve üvey babanın daha önce burada yaşadıkları mahalleye geçiyorum, burayı terk etmişler. Bir perdeciye giriyorum, dükkan sahibi olanları internetten duyduğunu anlatıyor, konu hakkında yorum yapmıyor. Çaldığım bir sonraki kapı, mahallenin marketi. Adam önce M. A. ve R. A.'yı tanıdığını söylüyor, sonra ağız değiştirerek hiç tanımadığını söylüyor. Bir başka market, emlakçı derken olayı duyan veya hemen arkalarındaki apartmanda yaşayan kişileri tanıyan bir esnafa denk gelemiyorum!

Bir lokantada çalışan kadına "Nasıl kimsenin haberi yok" diye soruyorum. "Ben kişileri tanımıyorum ama olaydan haberdarım. Görsem suratlarına tükürürüm, bilenler neden konuşmuyor, bu susulacak bir mesele mi? Hepimizin çoluğu çocuğu var, bu anlatılanlar hangi vicdana sığar" diyor. Sığmaz elbet, ancak mahalleli suskun. Konuşacak birilerini bulmak kolay olmuyor. Kime sorsam, yüzlerinin rengi değişiyor.

Başka bir restorandaki kadın çalışan da aynı sitemde bulunuyor: "Esnaf neden anlatmıyor? Evet, burada yaşıyorlardı, çok uzun zamandır yoklar. Bu olay yeni değil. Bir yıldır herkes her şeyi ve o evin nasıl bir yer olduğunu biliyor. Bizim sahil tarafında çok fazla gazino var, kadın orada çalışıyordu. Başka bir suçtan da bir süre cezaevindeydi. Çok insanın o eve girip çıktığı biliniyor. Çocukları istismar eden diğer kişiler kim, asıl onlar bulunmalı" diyor.

Gazinoda çalışan ve M. A.'yla aynı işi yapan D. K.'ya ulaşıyorum, "Olanları duyunca şaşırdım kaldım" diyor ama devamını getirmiyor.

'ÇOCUKLAR DA KONUŞMAYA BAŞLADI'

Yeşim Aydın, UCİM Genel Hukuk Koordinatörü

Sanıklar 5 Ocak'ta tahliye edildi. 4'üncü yargı paketinde gündeme gelen "Çocuğa istismar suçlarında somut delil aranacak" maddesi tartışılmaya başladığında Elmalı davasındaki çocukların çizdiği resimler sosyal medyada dolaşıma girdi. Bu madde düzenlemeden geçerse daha çok Elmalı davası yaşanacağı insanların dikkatini çekti.

UCİM'e şimdiye kadar 1.500'den fazla ihbar geldi. Çocukların yaptığı ihbarlar olduğu gibi komşuları, anneler, babalardan da geliyor. Çocuklar da konuşmaya başladı. Her türlü ihmal ve istismar dosyalarıyla ilgili talepler geliyor. Bu davalarda ailelerin ve çocukların yanında oluyoruz.

Elmalı davası sonrasında kamuoyunda bir farkındalık oldu. Bu farkındalık sonrasında da ihbar yükümlülüğümüzün altını çizmek isterim. Vatandaşların gördükleri, duydukları, yaşadıklarıyla ilgili ihbar yükümlülükleri var. 183 Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı hattı, 155 ve 156'yı arayarak ihbar edebilirler. Derneğimizin desteğini isterlerse bize 7/24 (0324) 331 1818 numaralı hattan ulaşabilirler.

BU İÇERİKLERLE KARŞILAŞAN ÇOCUKLARI NASIL KORUYACAĞIZ?

'HANGİ SİTEDE, NE KADAR ZAMAN HARCADIKLARINI KONTROL EDİN'

Filiz Budak, psikolojik danışman, UCİM Türkiye Rehabilitasyon Sorumlusu

Medya ve sosyal medyadaki cinsel istismar haberlerinin o haberi okuyan çocuğa nasıl yansıdığını, onları hangi şekilde etkilediğini nasıl anlayabiliriz?

Çocuklar kendilerini çok güzel ifade ediyorlar. Bazen kelimeleri, bazen resimleri, bazen de beden dillerini kullanarak bize mesajlar veriyorlar. Bir yetişkin olarak bize düşen, bu mesajları görebilmek. Çocuğun iyi oluşunda yaşanan ani değişimler bize bu konuyla ilgili önemli ipuçları verir. Akademik başarıda ani düşüş, sosyallik ilişkilerinde zayıflama, uyku sorunları, yeme bozuklukları, yersiz korku ve endişeye kapılma, melankolik bir ruh hali, göz temasından kaçınma, cinsellikle ilgili konularda gelişim dönemine uygun olmayan davranışlar geliştirme ya da beklenenin üzerinde cinsel bilgiye sahip olma gibi belirtiler bize bilgi verebiliyor.

Çocukların bu olaylardan etkilenmelerini önlemek için ne yapabiliriz?

Çocukların uygun olmayan içeriklere maruz kalmasını önlemek temel amacımız olmalı. Şu anda ülkemiz ve dünyanın gündemlerinden biri siber zorbalık ve dijital yollarla gerçekleştirilen istismarlar. Güvenli internet kullanımı için ebeveyn kontrol yazılımlarından destek alınmalı. Bu yazılım sayesinde, çocukların internete ne kadar erişim sağlayabildikleri, hangi sitelere girip ne kadar zaman geçirdiklerini takip edebiliyoruz.

Çocukların bu olaylardan etkilendiklerini anladığımızda nasıl davranmamız gerekiyor? Bu travmaların izlerini silmek mümkün mü?

Çocukların herhangi bir uygunsuz davranışa veya görsele maruz kalması ve yukarıda belirtmiş olduğum psikolojik belirtilerin açığa çıkması sonrasında, ebeveynin kendi duygularını kontrol altına alarak, çocuğun kaygılarını arttırmayacak biçimde, çocuğu cesaretlendirmesi, duygularını ifade etmesi noktasında destekleyici bir tutum sergilemesi gerekiyor. Çocuğun yaşamış olduğu olay sonrasında birinci ve ikinci travmaların önlenebilmesi amacıyla uygun profesyonel desteğe ulaşabilmesi ebeveynin sorumluğu altında.

'İSTİSMAR NEDİR DİYE SORDUĞUNDA...'

Prof. Dr. Fatma Neslihan İnal, Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı

Elmalı davasına ait olan, olmayan pek çok belge, çizim ve ses kaydı sosyal medyada dolaşıma girdi. Başka çocuklar bu çizimleri, yazılanları gördü, görüyor. Onları bu tarz haberlerden korumanın yolu nedir?

Çocuklar bu haberler dışında zaten sürekli risk altında. Sosyal medyayı 'fake' (sahte) hesaplardan kulanmaları ve istismara açık olmaları çok ciddi bir konu. Bu şekilde cinsel istismara uğrayan pek çok çocuk var. İnternet ve sosyal medyanın herhangi bir regülasyon olmaksızın bu kadar açık halde olması bu sorunu yaşatıyor. Otoriteler regülasyonları, aileler de çocukları koruma adına denetimi gerçekleştirmeli.

Çocukları istismar konusunda nasıl bilinçlendirebiliriz?

Aile içinde çocukla açık iletişim olmalı. Ebeveynler çocuğa korkmadan her şeyini paylaşabileceği kadar ılımlı ve anlayışlı olabilmeli. Cinsel gelişimin doğal gelişim sürecinin parçası olduğu bilinciyle cinsellik üzerinde konuşmanın ayıp, günah gibi kavramlardan arındırılması gerekli. Çocuğa, bedenine rızası dışında kimsenin dokunamayacağı öğretilmeli. İyi ve kötü dokunuşların farkının anlatılması gerekir. Özel bölgeler tanımlanarak bu bölgelere kimsenin dokunma hakkı olmadığı anlatılmalı. Çocuğa istemediği durumlar karşısında hayır demesinin ve yardım isteyebilmesinin önemli olduğu öğretilmeli.

Çocuğumuz bu haberleri duyup "İstismar nedir" diye sorduğunda nasıl açıklamalı?

"İstismar, başka insanların seni istemediğin şeylere zorlaması, bazen özel bölgelerine dokunması, bazen kötü sözler söylemesi, seni korkutmaya çalışmasıdır. Böyle bir durumda hayır de, uzaklaş ve yardım iste" şeklinde anlatılabilir.

Çocuğa cinsellik kaç yaşında anlatılmalı?

Çocuk, 5 yaş civarında cinsiyetinin farkına varmaya başlar. Bu dönemde kız ve erkek çocuklara vücudunun farkları anlatılmalı. Bu yaşlarda cinsellikten erişkinlerin anladığı anlamda bir merak oluşmaz; çocuk sormadan ayrıntıya girmek doğru değil. Ayrıntılı bilgi ergenlikte verilmeli.

Aile, sosyal medyadaki haberlerden çocuğu korumak için ne yapmalı?

Ebeveynler çocuklarıyla doğru iletişimle onların internet kullanımı hakkında bilgi sahibi olmalı. Çocukları korumak için toplumsal önemler alınması gerekiyor. Çocuk tacizleri yasal düzenlemelerle cezalandırılmalı, toplum farkındalığı arttırılmalı, çocuğun beyanı esas alınmalı, başka somut kanıta ihtiyaç duyulmamalı.

Kaynak: Hürriyet / Magazin
title