Haberler
Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat: Yoğun savaşa hazırlanın

Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat

Türkiye sınırında kritik gelişme: Muhalifler, ikinci büyük kenti ele geçirmek üzere

Türkiye sınırında kritik gelişme! Muhaliflerin ikinci büyük kenti geçirmesi an meselesi

İslam Memiş uyardı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Kritik uyarı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Fuhuşa zorlanan 17 yaşındaki kızın anlattıkları kan dondurdu: Günde 180 kişi ile birlikte oluyordum

Günde 180 kişiyle birlikte olmaya zorlamışlar

"Bağırdığımı Söyleyen Cahildir!"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Şarkıları söyleme tarzı bazen eleştirilen Halil Sezai, kendisine bağırarak şarkı söylüyor diyenlere 'cahil' dedi!

'İncir Reçeli' filminde seslendirdiği 'İsyan' parçasının ardından tüm dikkatleri üzerine çeken Halil Sezai Paracıkoğlu ya da bilinen adıyla Halil Sezai, geçtiğimiz hafta Yalova Ortopedikliler Spor Kulübü yararına bir konser verdi. Yalova Barış Manço Açık Hava Tiyatrosu'nda 4 bin kişinin katıldığı konserde sanatçı, ailesinde de engellilerin olduğunu söyleyerek "Bedenlerimiz olmasa da ruhlarımız aynı..." dedi. Yaklaşık iki saat sahnede kalan Sezai, bu konser için hiçbir ücret talep etmedi. Konser öncesi GÜNAYDIN'a özel açıklamalar yapan sanatçı, kendisine gösterilen ilgiyi şaşkınlıkla karşıladığını da söyledi. "Abartılacak bir şey yok, sadece şarkı söylüyorum" diyen Sezai'nin duygu yüklü şarkılardaki o ağlak havasından ise o gün hiç eser yoktu! Etrafındakileri güldüren, gayet şakacı biri olduğu da gözden kaçmayan ünlü sanatçı, lükse düşkün biri olmadığını da kanıtladı. Yalova'da mütevazı bir otele yerleşen Sezai, 'Seni Beklerken' isimli albümünün yapımcısı Ahmet Çelenk'i de yanından bir an olsun ayırmadı. Ünlü sanatçıyla, otel odasında konuştuk...

GİTAR BİR ARACI

Müzikalite olarak müziğin neresindesiniz?

Kendimi, müziğin hiçbir yerinde görmüyorum. "Böyle yaptım, şuraya geldim; böyle giderim" diye bir planım yok! Gitarımı elime aldığımda içimden gelen şarkıları yapıyorum.

Gitarla tanışma hikayenizden biraz bahseder misiniz?

İlk kez 16'ncı yaş günümde gitarı elime aldım. Bana onu; annem ve babam hediye etti. Benim babam eski basçılardandır. İlk akordlarımı da bana o gösterdi. O gün bugündür de gitarımı tıngırdatıyorum ama profesyonel anlamda gitar çalmayı bilmiyorum. Şarkıları duyduğum seslerle yapıyorum. Gitar, bana sadece aracı oluyor. Gitarı elime aldığım ilk andan itibaren bir şeyler karalayıp, bir şeyler mırıldanıyorum. Annem de babam da şarkı söylemeyi sever ama babamın sesi biraz kötüdür. Sabahları başımızı çok ağrıtmıştır. (Gülüyor)

Halil Sezai'nin şarkıları, birçok kişi tarafından beğenilirken, bazı kesimler tarafından da 'Ayyy Ayyyh' nidaları yüzünden eleştiriliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Dünyada birçok sanatçı, müziğinde nidalara yer veriyor. Bir kere beni "Şarkılarında bağırıyor" diyerek yorumlayanlar cahildir! Benim şarkılarımda İspanyol tarzı ve nidaları çok vardır. Bunu söyleyenler de, muhakkak bu tarz şarkıları dinlemişlerdir. Dünyada sadece 'La la na na naa' yapıp, şarkı söyleyenler var. O şarkının nakaratı içimden öyle geldi ve öyle oldu. Bu söylenenleri takmıyorum.

tom ve jerr y ağlattı

Halil Sezai duygusal biri mi, ağlamaktan çekinir mi?

Bazı şarkılarımı gerçekten ciddi fiziksel acı çekerek yazdım. Ruhsal acının yanında fiziksel acı da çektim. Ruh, gerçekten çok önemli ve bedeni ele geçirebilen bir şey. Ben mideme kramplar girerek şarkı yazdığımı bilirim. Ruh hali, insanı ağlatır ama fizik olarak gözün şişer. Şimdi bunları anlatınca diyorlar ki: "Arkadaş ne ağlak adamsın sen!" Ben ağlak bir adamım, yapacak bir şey yok. Ünlü çizgi film karakterleri Tom ve Jerry'nin barıştığı bir anı görüp hüngür hüngür ağladığımı biliyorum. Şimdi ben bunu kimseye açıklayamam. Ne yapabilirim ki? Hakikaten aşık olmakla ilgili bu... Kadına da, kedime de, kuşuma da aynı şekilde. Diktiğim bir domates var şimdi, her gün tedirginim; rüzgar esecek ve yaprağına bir şey olup kırılacak diye... Bunu bir yerde söylediğin zaman diyorlar ki "Ruh hastası mısın, niye ağlıyorsun?" Ama ben ağladığım kadar da gülen, kahkaha atmayı çok seven biriyim. Benim yaptığım bazı şarkılarda yakaladığım ruh hali de bana itiraz edemez. Sen, bana "Ne kadar ağlaksın" diyemezsin. Çünkü sen de öylesin. Çünkü benim gibi yaşıyorsun. Hepimiz birbirimize benziyoruz. Bizi birbirimizden ayırmıyorum.

Siz, aşırı alkol tüketen biri gibi gösteriliyorsunuz. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Herkesin aldığı kadar alıyorum. Her dakika alkol tüketen, alkolik biri değilim.

#Sayfa#

YILARDIR TARZIM AYNI

Giyiminizdeki sadelikle ilgili ne söylemek istersiniz?

Yıllardır tarzım aynı. Thai pantolon, üstüne de bol tişörtler giyerim. Annem emekli öğretmen, babam ise emekli muhasebe memuru... Devletin verdiği cüzi bir emekli maaşı var. Dolayısıyla bu insanlar, üç tane çocuğu büyütüp her şeyimizi almışlar, hiçbir şeyimizi eksik etmemişler. Bunları borç-harç içinde kıt kanaat yapmışlar. Doğal olarak ben de kazandığım parayı gidip lükse harcayamam. Annemin beğendiği bir elbise vardı, aynısını bulamadım. Sonra fotoğrafını bulup, diktirdim. Onun mutluluğu paha biçilmezdi.

SANIRIM BİZİM AİLEDE BİRAZ SAFLIK VAR!

Aile bağlarınız oldukça güçlü değil mi?

Evet, biz ailece hayattan keyif almayı ve muhabbeti çok severiz. Babamlar ve dayımlarla oturup bir şeyler yemekten ve sohbet etmekten kendi adıma büyük keyif alırım. Bizim ailede galiba biraz da saflık var. Evde şarkı, türkü söylemeyi severiz; hakkımızda 'Kim, ne der?' diye düşünmeyiz. Kısacası neşeli ve mutlu bir aileyiz.

albüm hayali!

Çok ünlü birisiniz. Bu şekilde, bir şöhret aklınıza gelir miydi?

Böyle bir şeyi hayal etmezdim. Ama küçüklükten beri konser vermek ve albüm yapmak isterdim. 'Sessiz sakin, kıyıdan köşeden hareket ederim' diye düşünürdüm ama birden bire ünlü oldum. Bu da işi biraz büyüttü... Bana zorla sorumluluk yüklenmeye çalışıldı ve bende ısrarla reddettim. Dedim ya, "Bizim ailede biraz saflık var" diye istediğin kadar bir şey at; bizde durmuyor, akıyor gidiyor.

DOSTLARI ARTTI

Peki kazandığınız bu şöhret ailenize nasıl yansıdı?

Bizim ailede bir değişiklik yok; hepsi aynı. Yani annem İspanyollar'ın flamenko kıyafetini giyip, babamla karşılıklı oynamıyor. Normal bir evde neler oluyorsa, bizde de o oluyor. Beraber evde oturup yemek yiyip, çay içiyor, sohbet ediyoruz. Bir tek onların da arkadaş sayısı çoğaldı. (Gülüyor)

BENİ BEĞENMEYEN DİNLEMESİN KARDEŞİM!

Bugüne kadar birçok konuda eleştirildiniz. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Bir şeyi ya da birini insanların önüne koyduğunuz zaman muhakkak yorum yaparlar. Ben bunu göze aldım; beğenir beğenmez, sever sevmez ama ben beğenmediğim şeyi dinlemiyorum ve onunla muhatap olmuyorum.

SAYGI ŞART!

Bizim insanımızda şöyle bir şey var; muhatap alıyor. Bir şey yapmak, bir şey söylemek gereği duyuyor. Ne yapıyorsun arkadaşım? Dinleme işte git, sana ne... Ben yıllardır saçımı sağa sola tararım, bilmem ne yaparım... 'Saçını niye böyle yapıyor?' diyorlar, sana ne... Sen benim müziğimi dinliyorsan dinlersin, dinlemiyorsan dinlemezsin. Hacettepe Üniversitesi'nde oyunculuk okurken de her zaman şunu savundum: "Arkadaş kimseyi sevmek zorunda değilsin ama saygı duymak zorundasın. Saygı duyacağız. Bunu öğrenmemiz lazım. Saygı olmadığı zaman kaosa gideriz. En küçük sistemden en büyüğüne kadar böyledir." Tiyatroda biz insanlara bir şeyler öğretme üzerine eğitim aldık. Dolayısıyla böyle bir şey yüklenmedim ama ben insanlara saygılı olmayı anlatmaya çalışıyorum. Bu süreç içerisinde takıldığım tek bu...

#Sayfa#

ESEREKLİYİM; NE YAPACAĞIM HİÇ BELLİ OLMAZ!

Bugüne kadar yazdığınız ve gün yüzüne henüz çıkmayan kaç şarkınız var?

Yaklaşık 100 tane vardır ama tam anlamı ile hazır değildir. Yapıp kenara attığım, sözü olmayan sadece ezgisi olan birçok şarkım var. Oturup ciddi ciddi, profesyonel anlamda bir şey yapmaya kalktığımda üzerinde çalışılacak işler bunlar... Ben öyle işin matematiğine girmiyorum. İçimden ne geliyorsa mırıldanıyorum.

DEĞİŞMEK RUHUMDA YOK!

Peki hayatınızda bir matematik mevcut mu?

Yapımcım Ahmet Çelenk bana, "Üç-beş yıllık programın nedir?" diye sorup duruyor. Ben de ona her zaman "Öyle bir programım yok!" diye yanıt veriyorum. Bir kere ben eserekli bir kafayım; ne yapacağım belli olmaz. Bir dururum, sonra giderim. 1.5 yıl bir yerde yaşayıp tekrar dönebilirim. Ben matematik sevmiyorum. Kendimi dinlemekten de büyük keyif alıyorum.

Peki değişimle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bence değişmek iyi bir şey değildir. Gelişmek daha güzeldir; bir şey öğrenmek, görmek, bilmek. Kendine bir şey katmak daha da güzeldir. Değiştiğin zaman çocukluk arkadaşın seni tanıyamaz. Çünkü değişmiş bir adamsındır artık... Ama gelişmiş bir adamsan, çocukluk arkadaşın seni bilir, tanır sadece geliştiğin noktaları aktarırsın. Şu kadarını söyleyebilirim ki; değişmek benim ruhumda yok! Ben değişemem.

Dinleyici sizi şarkılarınızdan dolayı oldukça isyankar biri olarak algılıyor fakat hiç öyle biri değilsiniz... Peki mizahı sever misiniz?

Şarkının anlattığı şey; bir aşkın isyanı... Bu isyan sadece benim isyanım değil. Ben ekibimi kurarken bile araştırdım. Benim etrafımda mizah sevmeyen, her şeye itiraz eden insanlar yok. Ben de kişilik olarak mizahı çok seven biriyim. Hatta şu an üçüncü sayısı çıkan '64' isimli mizah dergisine yazı yazıyorum. Orada kendi ruh halimi anlatıyorum.

Sabah : http: //www.sabah.com.tr

Kaynak: Sabah.com.tr / Magazin
title