Ayşe Erbulak: Polisiye okumak ince zeka ister
? Yedinci polisiye romanınız "Cinayet A.Ş." raflardaki yerini aldı.
? Yedinci polisiye romanınız "Cinayet A.Ş." raflardaki yerini aldı. Bu yeni eserinizde okurlarınıza "Siz hiç birini öldürmek istediniz mi" diye soruyorsunuz. Biz de ilk olarak size bu soruyu yöneltelim; siz istediniz mi?
Hemen her annenin bu soruya cevabı "Evet"tir. Çünkü çocuğuna sahip olduğu ilk andan itibaren ona gelebilecek her türlü zarara karşı aslan, kaplan kesilip karşı tarafı öldürmeye hazırdır. Ama sorunuzun cevabı "Evet, öldürmek istedim."
? "Cinayet A.Ş.", bir önceki eseriniz "Cinayet Sınıfı Başkanı"nın kahramanları Ela ve Ali'nin 10 yıl sonra nerede olduklarını anlatıyor. Bu süreçte Ela ve Ali'nin başına neler geliyor?
Bu kitapta Ali, Norveç'e göç etmiş, Ela İstanbul'da. Yeniden bir sebepten bir araya geliyorlar. Her ikisi de gençliklerinde cezasız kalan suçlara maruz kalmış bu hayatta yalnız bırakılmış gençler. "Cinayet Sınıfı Başkanı"nı okumadan bu kitabı okumak mümkün, o kurguda yazdım çünkü. Hatta önce "Cinayet A.Ş."yi okuyan biri "Cinayet Sınıfı Başkanı"nı sonra okudu ve çok büyük keyif aldığını söyledi.
? Türkiye'de polisiye türüne ilgi nasıl?
Türk polisiye yazarları tanımayan ve polisiye okumaktan hoşlanmayanlar var. Oysa bu algının kırılması gerek. Polisiye okumak ince zeka ister. Belki de bizlerin yani polisiye yazarların daha özen göstermesi, çok iyi şeyler yazması lazım ki doğru okura ulaşabilelim. Bir de "Katil, uşak mı?" soğuk esprisinin artık tadı kaçtı.
? Kitabınızda Norveç bağlantılı cinayetleri anlatıyorsunuz. Neden Norveç?
Kitabı ilk yazmaya karar verdiğimde mutlaka Kuzey ile bağlantı kurmaya karar vermiştim. Madem ülkemizde ve dünyada Kuzey polisiyesi çok popülerdi, ben de bunu Türk okurların ayağına getirmek istedim. ve tabii 12 yıl yaşadığım Norveç ana besin kaynağım oldu.
"Çamlıca'nın Üç Gülü" oyunu sahnede
? Kitabın arka kapağı için Ahmet Ümit'in kaleme aldığı yazıda sizden "polisiye edebiyatın yükselen kalemi" diye bahsediyor. Sizin bu alanda beğendiğiniz yazarlar kimler?
Türk polisiye yazarlardan Günay Gafur'u çok beğeniyorum. Cenk Çalışır, Armağan Tunaboylu, Ercan Akbay da beğendiğim isimlerden ve tabii Algan Sezgintüredi. Celil Öker ustayı da rahmetle anmadan geçemeyeceğim.
? Size ilham veren, tüm eserlerini takip ettiğiniz bir yazar var mı?
2015'te aramızdan ayrılan İsveçli Henning Mankell, gene İsveçli Arne Dahl, Norveçli Jo Nesbø, Fransız Jean-Christophe Grange ve Amerikalı John Grisham çok ama çok sevdiğim yazarlardır.
? Oyuncu, gazeteci, yazar, çevirmen... Sizin için hangisi daha ön planda?
Yazar ve oyuncu. Yani iki evladını ayıramayan anne gibiyim. Oyunculuk deyince tabii tiyatro oyunculuğu. Tam bir er meydanı. Çıkıyorsunuz, oynuyorsunuz. Ekran oyunculuğundan bahsetmiyorum.
? Pandemi döneminin sanat ve edebiyat dünyasına etkisi hakkında neler söylemek istersiniz?
Pandemi maske, dezenfektan ve kolonya üreticileri haricinde hemen tüm sektörleri çok fena vurdu. Ama sanat ve edebiyatı ticari anlamda yerle bir etti. Ben limonu, limonata yapmaya alışmış biri olarak bu dönemi üretme dönemi olarak görüyorum. Belki de biraz ihtiyacımız olan buydu.
? Gündeminizde sizi oyuncu olarak görebileceğimiz yeni bir proje var mı?
8 Kasım'da "Kedi Sahne Sanatları" projesi olarak "Çamlıca'nın Üç Gülü" oyununda prömiyerim var. Aydan Şener ve İpek Tenolcay'la başrolleri paylaşıyorum. Hakan Altıner de sahneye koyuyor.
Ana tema cezasız kalan suçlar
? Sizden yeni bir roman beklemek için henüz çok mu erken? Bir kitabı tamamlamak ne kadar vaktinizi alıyor?
Şu anda "Çektim Gittim Buralardan" diye bir kitap yazıyorum ama polisiye değil. Hani herkes buralardan gitmek istiyor ya, işte gitmenin kolay ama oralarda tutunmanın ne kadar zor olduğunu anlatan kurgu bir roman yazıyorum.
"Cinayet A.Ş." daha ilk haftada çok tuttu ve serinin üçüncü ve son kitabını "Başkanın Cinayetleri"ni yazacağım. Bunun için de notlar alıyorum. Bir kitabı kurması bir yılımı, yazması üç ayımı alıyor.
? Yarattığınız karakterler tamamen kurgu mu yoksa etrafınızdaki insanlardan da esinlendiğiniz oluyor mu?
Kahramanlarımın yüzde 80'i olayların, yüzde 50'si gerçeklerden oluşuyor. Ben onları kurgu ile karıştırıp ortaya okunabilir bir roman çıkarttım.
? Eserlerinizin sizin hayatınıza dokunan yanları var mı?
Olmaz mı? Her iki romanda da ana tema cezasız kalan suçlar. Öyle suçlar var ki suç sayılmıyor. Mesela haksız yere ihbar ediliyorsunuz, hayatınız kararıyor. Haksız yere üstünüze iftira atılıyor temizleyemiyorsunuz ve üstünüzde çamur kalıyor.
Eşler boşanınca olan ortada kalan çocuğa oluyor. Ebeveynler yeni eşe ya da ondan olan yeni çocuğu çok sevip ilk çocuğu görmüyor.
Ben kitaplarımda bu cezası olmayan suçları göz önüne serdim.
? Kitaplarınızın tiyatro oyunu ya da sinema filmi olmasını ister misiniz? Bu yönde çalışmalarınız var mı?
Tabii, çok isterim. Birkaç yerle görüşmüştüm. Ama şu sıra bir şey yok.
Ama birçok tiyatro patronu bana "Polisiye oyun yaz" diye baskı yapıyor.
Ödüllü öykü yarışması düzenliyoruz
? Polisiye Yazarlar Birliği'nin de yönetim kurulu üyesisiniz. Nasıl bir oluşum bu?
PoYaBir, bundan üç yıl önce başkanımız Algan Sezgintüredi'nin girişimiyle başladı. Giderek daha iyi çalışmaya başladık. İlk amacımız Türk yazarları tanıtmak. Geçen yıl "Kristal Kelepçe En İyi Polisiye Kitap Ödülü" yarışması yaptık. Yaprak Öz'ün "Farahnaz'ın Çiçeği" kitabı ödülü aldı. Ama burada belirtmeliyim Günay Gafur'un "Yargıç" kitabı kıl payıyla ikinci oldu. Ayrıca Ahmet Ümit'e "büyük usta", Sevin Okyay'a "polisiyeye katkı" ödülü verdik.
? Erbulak Oyunculuk ve Yazarlık Evi, Ajans Ayşe Erbulak ve Dağhan Külegeç Yayınları'nın kurucu ve yöneticisisiniz. Yazar olmak isteyen herkese kapınız açık mı?
Yazarlık yoluna çıkanları önce "Yaratıcı Yazarlık Sınıfı"mıza alıyoruz. Dört farklı hocadan dört farklı eğitim alıyorlar. Eğer her şey yolunda giderse "İleri Yazarlık" sezonu başlıyor. ve kişi kendini kitap yazmaya hazır hissederse üçüncü yıl hocayla teke tek kitap yazıyor. Biz de basıyoruz. Desteği biz vermiyoruz, yazar adayı kendi alıyor.
? Erbulak Oyunculuk ve Yazarlık Evi bu yıl ilk kez öykü yarışması düzenledi. Nasıl ortaya çıktı bu organizasyon?
Ben boş durmayı hiç sevmem. Karantina döneminde aklıma geldi. "Kara günlerden geçiyoruz, insanların içinde bir enerji birikiyor, bari bunu yazarak akıtsınlar" diye düşündüm ve ödüllü öykü yarışması düzenlemeye karar verdik.
? Nasıl bir deneyimdi?
Katılım beklediğimin çok üstünde oldu. 70-80 öykü beklerken binin üstünde öykü geldi. Evet, artık her yıl düzenleyeceğiz.