Avrasya Tüneli'nde doğum yapan Seda Güler Giray o anları anlattı: Yüzde yüz doğal doğum dedikleri bu olsa gerek!
İlkokul öğretmeni Seda Güler Giray, hamileliğinin 35'inci haftası itibariyle çok sevdiği öğrencilerine veda ederek doğum iznine ayrıldı.
İlkokul öğretmeni Seda Güler Giray, hamileliğinin 35'inci haftası itibariyle çok sevdiği öğrencilerine veda ederek doğum iznine ayrıldı. Birkaç haftaya doğum macerası başlayacaktı ama bunun tam anlamıyla bir macera olacağından henüz haberi yoktu. Doktoruna çok güveniyordu. Kartal'da oturmasına rağmen doğumu Bahçelievler Memorial Hastanesi'nde kendi doktoruyla yapmaya karar verdi. Sonuçta ilk doğumlar hemen gerçekleşmediğinden muhakkak hastaneye yetişeceğini düşünüyordu. Ama düşündüğü gibi olmadı!
Hamileliğinin 38'inci haftasında bir sabah sancıyla uyandı Giray. Eşine "Ben bugün doğuracağım, hissediyorum, bu sancılar farklı" dedi. Sıcak bir duş aldı ve eşiyle birlikte yola koyuldu. Hayatının en sürprizli yolculuğuna çıktığını nereden bilebilirdi!
Doğumdan 15 dakika sonra hastaneye ulaşan Seda Güler Giray, bebeğinin ilk fotoğraflarını da kendisi çekmiş...
Sancıları 1.5 saat arayla geliyordu, daha vakti olduğunu düşündü ve eşi Deniz Giray'a "Önce sancılar sıklaşacak filan, sonra doğum başlar. Saatler sürebilir" dedi. Kartal'dan sahil yoluna indiler ve kısa bir süre sonra Seda Giray'ın sancıları arttı. Sabah iş trafiği de olduğu için Giray garanti olsun diye "Çevreyoluna dönelim, hiç değilse emniyet şeridinden gideriz" dedi. Söylediği gibi sancılarının sıklığı hala aynıydı ama şiddeti artıyordu. Emniyet şeridinde polisle karşılaştılar, polis Avrasya Tüneli'nin girişine kadar çifte eşlik etti. Hamileyken girdiği tünelden kucağında bebeğiyle çıkan Giray'ın hikayesini kendisinden dinleyelim:
FİLMLERDEKİ GİBİ...
"Eşim normalde çok panik bir adamdır ama sakinliğini korudu. Türk filmlerinde kadınlar bağrış çağrış doğum yapar ya, ben onun bire birini arabamda yaşadım! Meğer o bağırma içten gelen bir şeymiş. Ben sancılar gelecek ve doğal bir şekilde onları karşılayacağım sanıyordum. Avrasya Tüneli'ne girdiğimizde sancılarım tavan yaptı ve eşime 'Doğuracağım' dedim.
O ihtimal vermedi. Ama dayanmalık bir şey değil ki bu. Geliyor işte... O sırada bir aydınlanma yaşadım, hamileyim ve doğurmak zorundayım. Tutamam! Hemen hazırlık yaptım, altımdaki kıyafetleri çıkardım. Tünel iki şerit ve duracak bir yer yok. Aslında tek bir yer varmış ortalarına doğru ama biz oraya varamadan olay tamamlanmıştı. Sonra koltuğun üstüne çömelir pozisyonda durdum ve Devin Ege'nin gelmesini bekledim.
Bu sırada eşim 150 kilometre hızla makaslar atarak gidiyor. Ben sancıdan ölüyorum! Arabadaki adrenalinin seviyesini anlatmam mümkün değil. Korku, endişe, belirsizlik, bir sürü duygu bir arada! Eşim o hızda hem yola konsantre hem de yanında bağıra bağıra doğum yapmak üzere olan bir kadın var."
Koltuğun üzerinde doğumu beklerken Devin Ege'nin kafasını görünce bebeğine uzanmış Seda Giray: "Ben onu tutunca hop diye tamamen geliverdi. İşte o an ne yapacağımı şaşırdım! Hemen temas edebilmek için göğsüme yatırdım. Sağlığından çok endişe ettim. Gözlerini açıp kapıyordu ama ağlamıyordu. Bizim ağlatmamız gerekiyormuş ama nereden bileceğiz tabii. Olayın o ilk sıcaklığı geçince anı kalması için aklıma selfie çekmek geldi. Eğer hastaneye yetişebilseydik, doğum fotoğrafçımız her anı kaydedecekti. Oğlumuzun doulası (doğum koçu) da, ebesi de, doğum fotoğrafçısı da ben oldum."
'BİZ NE YAŞADIK?'
Doğumdan yaklaşık 15 dakika sonra hastaneye vardıklarında bir bebek hemşiresi "Sen de iyisin, bebeğin de çok iyi" diyerek Seda Giray'ı sakinleştirmiş. "Oğlumun kordonunu arabada kesti. Bebeği muayeneye, beni de dikiş atmak için doğumhaneye götürdüler. Hastane odasında eşim, ben ve oğlum buluştuğumuzda 'Ya biz ne yaşadık' diye konuştuk. Günlerce etkisinden çıkamadık. Hayatta gerçeklemesini istediğimiz niyetlerimizin karşımıza çıkması bir tesadüf olamaz. Doğal bir doğum yapmak isterken bunu zirvede yaşayacağımızı tahmin bile edemezdim ama yüzde yüz doğal doğum dedikleri bu olsa gerek."