Ali Uçar: En yaygın hastalık önyargı
Tepki çeken paylaşımın altında şu yazılıydı: "Entel olacağım, kız tavlayacağım diye kendini yırtan İzban kekosu. Terliklerine bayıldım." Bu sanal zorbalık kaçamadığımız önyargıların yazıya dökülmüş haliydi.
Tepki çeken paylaşımın altında şu yazılıydı: "Entel olacağım, kız tavlayacağım diye kendini yırtan İzban kekosu. Terliklerine bayıldım." Bu sanal zorbalık kaçamadığımız önyargıların yazıya dökülmüş haliydi... Ali Uçar, aynı fotoğrafı paylaşarak içinden geçenleri anlatmıştı. Şimdi de ilk kitabı 'Kitap Dokununca Yüreğe' (Ahbap Kitap) ile önyargılarla hesaplaşıyor.
O paylaşımı gördüğünüz anı hatırlıyor musunuz? Ne hissettiniz?
Evet, fabrikada çay molasındaydım. İlk gördüğümde inanamadım, tekrar tekrar bakıp emin olabildim. Sonra fotoğrafı aynı Facebook grubunda kendi duygu ve düşüncelerimi yazarak paylaştım. Amacım toplumsal mesaj vermek oldu her zaman. Çünkü yaşadığımız kötü hadiseler kitaplardan alınamayan anlayış eksikliğinden kaynaklanıyordu. Evet, ilkokul mezunuyum ama beni kitaplar olgunlaştırdı.
İnsanlar nasıl tepkiler verdi o paylaşımın ardından?
Kitap göndermek isteyen çok insan oldu. İş ve reklam teklifleri aldım. Fakat ben hiçbirini kabul etmeyip hayatıma devam ettim. Çünkü benim tek hayalim kitap yazmaktı, bu hayalimin beni bir yerlere taşımasını istedim. Kendi çevremdeki insanlar teklifleri değerlendirmediğim için budala gözüyle baktılar bana.
Ama yine de hayatınızı değiştirdi o paylaşım...
Birçok köy okuluna kütüphane kurulması için destek oldum. Çalıştığım fabrikada kurduğum kütüphaneyle iş arkadaşlarıma okuma alışkanlığı kazandırmak için çabaladım. Bu olaydan iki sene sonra iş bulamadığım zamanlarda hurda topladım, yine de ekmeğimi kendim kazandım. Daha çok okudum, yazdım.
Ali Uçar'ın bu fotoğrafına yazılan yorum sosyal medyada büyük tepki çekmişti.
BU HAYALLE MOTİVE OLDUM
Şimdi ne işle meşgulsünüz?
Şu an az bir birikimimle idare edip ikinci eserimi oluşturmakla meşgulüm.
Kitap yazmaya ne zaman karar verdiniz?
Uzun yıllardır şiir yazıyorum. Bir gün yazdıklarımı kitap haline getirip iyi bir yazar olma hayaliyle kendimi sürekli motive ediyordum. Sonra aforizmalar, kısa öykü çalışmaları ve son 10 senedir de roman denemelerim oldu. Fakat ben daha önce de bir roman çıkarabilirdim, o malum olay nedeniyle önyargılar baş göstermesin diye erteledim. Hakkımda 'Biraz tanındı, kitap yazdı' ya da 'Bu kitabı o bile yazmamıştır' gibi şeyler düşünsünler istemedim.
Kitabınızda önyargıları anlatıyorsunuz. Ne söylemek istersiniz önyargılarla ilgili?
Doğduğumuz andan itibaren önyargıdan çektiğimiz kadar başka hiçbir şeyden çekmiyoruz. Bence en yaygın hastalık önyargılarımız. Durum bu kadar vahim, hayatımızı zehir edecek halde... Albert Einstein'ın da dediği gibi "Önyargıları kırmak atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur."
Uçar habersiz çekilen fotoğrafını şu yorumla kendisi de paylaşmıştı: "Çalmıyor, çalışarak kazanıyor, paramın yettiğince kitap almaya, kütüphaneye gitmeye çalışıyorum."
HÜRRİYET'İN HAFTA SONU EKLERİNDEN BİRİNDE BİR HİKAYE OKUMUŞTUM...
Kitabınızın çoksatanlar listesine gireceğini tahmin eder miydiniz?
Birçok insan destek amaçlı aldı kitabımı ama okuyunca şaşırıp hayran kaldıklarını yazdılar bana. Ben kendime çocukluğumda bir söz verdim: 'Çok çalışacak, çok yazacaksın ve edebiyat alanında iyi bir ödül alacaksın. Bu çocuğu mutlu edeceksin.' Yani içimdeki çocuğu… Hedefim çok daha büyük. Bu bir başlangıçtı. Şimdi üzerine daha çok katarak yeni bir eser üzerinde çalışıyorum.
Yeni kitabınızın hikayesi ne olacak?
15 sene önce çalıştığım fabrikada gece vardiyasında eski gazeteleri karıştırırken Hürriyet'in hafta sonu eklerinin birinde bir hikaye okumuştum... Etkisini hiç kaybetmedi. Ondan esinlenerek yazıyorum. Hikayede anne-babasını uzun yıllar önce kaybetmiş ve yıllardır hayatta hiçbir başarı sağlayamamış, tüm akrabalarının sırtını döndüğü bir adamı anlatıyorum. Biriken borçları nedeniyle kendini köprüden sulara atan ama ölmeyen bir adamın yeni hayatında karşılaşmaya başladığı mucizelerle ilgili.