42 Gün Yoğun Bakımda Kalan Cem Özer'den Şaşırtan Açıklama: Cenazem Küçük Bir Camiden Kalksın
Sette geçirdiği kaza sonucu ayağı kırılan ve 42 gün yoğun bakımda kalan Cem Özer kendi cenazesi için konuştu: Benimkine hayatına gerçekten dokunduklarım, sevenler gelsin. Öyle küçük bir camiden kalksın, Teşvikiye falan olmasın.
Sinan Çetin'in yönettiği "İstasyon" filminin çekimleri sırasında sahne gereği bir çukura atlayan ve ayağını üç yerden kıran Cem Özer, oksijen tedavisi sonrası kaldırıldığı yoğun bakımdan çıktı. 60 yaşındaki oyuncu, yaşadıkları ile ilgili Posta'ya konuştu.
ZORLU SÜRECİ ANLATTI
Sinan Çetin'i sigorta yapmamakla suçlayan Cem Özer, cenazesi hakkında da Benimkine hayatına gerçekten dokunduklarım, sevenler gelsin. Öyle küçük bir camiden kalksın, Teşvikiye falan olmasın" açıklamasında bulundu.
Cem Özer'in yaşadığı zorlu süreçle ilgili açıklamalarından bazı satır başları;
"NE VAR ATLARIM DEDİM"
Çok geçmiş olsun. Hepimizi korkuttunuz. En merak ettiğim soruyla başlıyorum. Neden dublör kullanmadınız?
Bu tür tehlikeli sahneler için başka teknikler var, düşmeden montajla düşmüş gibi gösterilir. Ama yönetmenimiz Sinan Çetin daha gerçekçi olmasını istedi, atlamamı, düşmemi tercih etti. Bizim iş biraz gaz verme işidir. Setten "Abi yapma!" diyenler oldu. "Alt tarafı iki buçuk metrelik çukur. Ben zaten 1.87'yim. Ne var, atlarım" dedim. Sinan da "Atlar" dedi, gazı verdi. "Atlayacağım yeri göreyim. Önlemleri alalım" dedim. İki kat boş koli, onun üstüne sünger koyulur böyle sahneler için. Koli bulunamadı. İki tane yastık geldi altına. Çukurun üstü açılmadı. Ben de göremedim düşeceğim yeri. Koştuğum istikametteki duvara çarptım, üç yerinden kırıldı ayak.
"HIZLI İYİLEŞMEK İÇİN OKSİJEN TEDAVİSİ İSTEDİM"
Hastaneden ilk gelen görüntülerde sadece ayak kırığı gibiydi. Ama sonra uzun süre yoğun bakımda kaldınız.
O sadece bir kırık değil üçlü ve çoklu kırık. Kırılan kemiklerden biri dokuyu zedelemiş. Orada lezyon oluşturmuş. "O lezyonla çalışırsan iltihap olur" dediler. Onun üzerine İsrail'den gelen bir formülü kullanarak suni deri yapıştırdılar. Derinin yerine deri yapıştırıldı yani. "O şekilde gönderemeyiz seni" dediler. Ama Sinan bana baskı yaptı, ben doktorlara baskı yaptım. Hızlı iyileştirmek için 'Hiperbarik oksijen tedavisi' yapıldı, bünyem tepki verdi. Hava embolisi oluştu. Aslında biraz kaprisli olmanın, burnu havada olmanın, "Ben yapmam kardeşim" demenin faydası var herhalde. Bunu da 60 yaşında öğrendim.
"SİGORTA YAPMADI"
Sinan Çetin bu süreçte sağlık masraflarınızı karşıladı mı?
Hayır. Sigorta da yapmadı. Sette kimse sigortalı değildi. Üstüne kırık ayakla bir gün set bozulmasın diye ısrarla devam ettim. Afyon'da ayağımı geçici alçıya aldılar. "Biz bu kırığı burada ameliyat edemeyiz, İstanbul'a gidin" dediler. Madem bu kadar zor ve tehlikeli bir ameliyat bu, dünya çapında iyi olduğunu bildiğim bir hoca var, Prof. Dr. Azmi Hamzaoğlu. "Bari ona yaptırayım" dedim. Bu kez de "O kazıkçı" dediler. Sponsor bir hastane buldular. "Orada yaptır" dediler. Kabul etmedim. İsmini bile duymamışım... Ertesi güne set organize edilmişti. "Aman iptal olmasın iş. Çekelim sahneyi, ondan
sonra İstanbul'a giderim" dedim. Ve sonuç bu oldu...
"CENAZEM KÜÇÜK BİR CAMİDEN KALKSIN"
Kendi cenazenizin nasıl olacağını hiç düşündünüz mü?
Ben çok merak ederdim. Çok şükür ben ölmeden cenazemi yaşadım. Artık cenazelere gitmiyorum. Marka eşarplar, gözlükler, tabutun başında selfie'ler falan... Benimkine hayatına gerçekten dokunduklarım, sevenler gelsin. Öyle küçük bir camiden kalksın, Teşvikiye falan olmasın.