Yazmak da Ustadan Öğrenilen Bir Şeydir"

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Yaratıcı yazarlık dersleri veren şair Ali Ural, derslere ilk başladığında eleştirilere maruz kaldığını belirterek, "Yazarlık derslerine ilk başladığım zamanlar bazı yazarlar konuya çok sıcak bakmadılar ve yazarlığın öğretilebilecek bir şey olmadığını ileri sürdüler.

Yaratıcı yazarlık dersleri veren şair Ali Ural, derslere ilk başladığında eleştirilere maruz kaldığını belirterek, "Yazarlık derslerine ilk başladığım zamanlar bazı yazarlar konuya çok sıcak bakmadılar ve yazarlığın öğretilebilecek bir şey olmadığını ileri sürdüler. Şimdi ise bunları söyleyenlerin hepsinin yaratıcı yazarlık atölyeleri var" dedi.

Türkiye'de son yıllarda sayısı artan yaratıcı yazarlık atölyelerinin mazisinin 19. yüzyıla dayandığını söyleyen şair Ali Ural, AA muhabirine konuya ilişkin yaptığı açıklamada, atölyelerin usta çırak ilişkisi bağlamında ele alındığında köklerinin çok daha eskilere dayandığını ifade ederek, "Yazmak da, ustadan öğrenilen bir şey olmuştur çok daha eskilerde. Bazı yazarlar bunu itiraf etmiştir, bazıları da etmemiştir ama aslolan yazarlığın diğer sanatlar ve zanaatlar gibi öğreniliyor olmasıdır" diye konuştu.

Ural, 1995 yılından itibaren yaratıcı yazarlık dersleri verdiğine dikkati çekerek, şunları aktardı:

"Yazarlık derslerine ilk başladığım zamanlar bazı yazarlar konuya çok sıcak bakmadılar ve yazarlığın öğretilebilecek bir şey olmadığını ileri sürdüler. Şimdi ise bunları söyleyenlerin hepsinin yaratıcı yazarlık atölyeleri var."

"Eğitim tarzım, en az dört sene süren sistemli bir çalışma"

Sözlerine "Her yaratıcı yazarlık atölyesi iyi yazarlar yetiştirir diye kesin bir hüküm veremeyiz" diyerek devam eden şair Ural, atölyelerdeki çalışma yöntemlerine dair şu bilgileri verdi:

"Atölyede hocanın kim olduğu, nasıl bir eğitim yapıldığı, eğitim sürecinin ne olduğu, süreç içerisinde katılımcılara nasıl donanımlar kazandırıldığı çok önemlidir. Benim eğitim tarzım, en az dört sene süren bir sistemli çalışmadır. Üniversite eğitimi gibi sistemli ve süreklidir."

Şair Ural, yazarlık eğitiminin tarihine yönelik şu örnekleri paylaştı:

"Amerikalı şair Ezra Pound, Thomas Stearns Elliot'un hocasıdır. Elliot'un büyük eseri 'Çorak Ülke' tamamen hocasının denetimi altında yazılmış bir eserdir. Hatta müsveddelerinde neredeyse yarıya yakın Pound'un düzeltmesi, eklemesi, çıkartması vardır ama o Elliot'un eseridir, hocası odur ve bu Elliot'un büyüklüğüne gölge düşürmez."

Baki'yi hatırlatarak, "Bizde de on beşinci asırda Baki diye büyük bir şair var, hocası ise reml dükkanı bulunan Zati'dir. Bu dükkan aynı zamanda bir şiir okulu olarak faaliyet gösteriyor, Zati'nin şiir okulu üzerine tezler çalışıldı" diyen Ural, konuya dair birçok ünlü yazarın örnek verilebileceğini söyledi.

Ural, derslerindeki eğitimin bir ayağının okumak olduğunu, öğrencilerine haftada bir Türk ve dünya edebiyatının baş yapıtları olan kitaplar okuttuğunu ve bu okumaların ağır ve irdeleyici okumalar olduğunu, atölyesinde öğrencilerin bu kitaplar üzerinde tartıştığını kaydetti.

"Hayal gücünü geliştirecek çalışmalar yapıyoruz"

Öğrencilerinin derslerde haftada bir metin yazdığına işaret eden Ural, "Atölyeye geldiklerinde ben o metinleri satır satır okuyorum ve o metinler üzerinde konuşuyoruz. Eğer o metinlerde anlam bozuklukları varsa onları gideriyoruz, onun dışında etkili bir metnin nasıl yazılacağına dair teorik bilgileri veriyoruz ki, metni okurken, teori ile pratik örtüşebilsin" ifadelerini kullandı.

Şair Ural, atölyede yazar adaylarının hayal gücünü geliştirecek ve nesnelerle ilişki kurmasını sağlayacak çalışmalar yaptıklarını dile getirerek, sanatın sinema, resim gibi diğer alanlarından da beslenildiğini aktardı.

Yazarlık atölyesindeki süreçte öğrencilerini özellikle edebiyat dergilerine yönlendirdiğini vurgulayan Ural, "Benim 1995 yılında başladığım bu çalışma 1997'de Merdiven Sanat Dergisi'ni doğurdu, dergi o yıllarda başlanılan bu çalışmalarımızın bir meyvesi olarak dünyaya geldi. Bugün çalışmaları kendi çıkardığımız Karabatak Dergisi'nde yayımladığımız gibi başka dergilere de yönlendirebiliyoruz. Böylece kitabı oluşturmadan önce bir dergi macerası yaşıyorlar ve ürünleri edebiyat kamusunun önüne çıkmış oluyor,  beğeni ya da eleştiriler alıyorlar" diye konuştu.

Ural, belli bir dil ve kurgu olgunluğuna ulaşan öğrencilerinin ilk kitaplarını Şule Yayınları'ndan yayımladığına dikkati çekti.

Rehberliğin yazarlara vakit kazandırdığına değinen Ural, şunları anlattı:

"Tabii ki insan kendi el yordamıyla da bir şeyler yapabilir ancak burada ciddi bir zaman kaybı söz konusudur. Rehberi olan zirveye daha çabuk ve güvenli çıkar. Aslında bizim yaptığımız şey geçmişteki usta çırak ilişkisinin modernize edilmesinden başka bir şey değildir."

"Ne yazmamaları gerektiğini öğretiyoruz, nasıl yazacaklarını onlar biliyor"

Şair Ural, bugüne kadar 45 öğrencisinin kitabını yayımladığını söyleyerek, "Yayınevimiz dışında kitapları çıkan yazarlarımız da var ayrıca. Yayımlanan bu kitaplar heves kitapları değildir, kendi alanlarında hem Türk edebiyatında, hem dünya edebiyatında rekabet edebilecek büyük eserlerdir. Zaten o seviyeye gelmeden ben şahsen yollarını açmıyorum" sözleriyle yayımlanan eserlerin arkasında durduğunu ifade etti.

Yazarlık atölyelerinin bir elek olduğunu belirten Ural, sabredenlerin ve azimle çalışanların başarılı olabildiğini şu sözlerle anlattı:

"İkinci, üçüncü yılda 'bende ışık var mı?' diye soran kişiler oldu, bir tanesine 'herkeste ışık var' dediğim için üzüldü hatta. Aslında ben şunu gördüm yıllar içerisinde, çok ağır bir ilerlemeden sonra birden bire bir patlama halinde başaran öğrencilerim oldu. Onun için gelişme hızına göre hiç kimsenin geleceğine dair net hiçbir şey söylemem. Yazarlık atölyesinde yavaş yavaş gidip başaranlar olduğu gibi, çok hızlı gidip tökezleyenler de oluyor."

Ural, edebiyat dünyasının aynı zamanda bir "edebiyat mezarlığı" olduğunu, öğrencilerime şımarmamalarını ve "ben oldum" sürecine girmemelerini tavsiye ettiğini dile getirdi.

Öğrencileri arasında belli bir noktaya ulaşıp, yazarlık dersleri vermeye başlayanlar olduğunu aktaran Ural, şöyle konuştu:

"Bu konuda da usta çırak ilişkimiz yürüyor, ders vermek için bana danışıyorlar. Edebi şahsiyetlerini, kimliklerini ispatlamış öğrencilerim hala birçok konuda bana danışırlar. Vefa gösteren vefa görür, sanatlarda ve zanaatlarda da bu böyledir, onlara da öğrencileri vefa gösterecektir."

"Atölyelerden yetişen yazar ve şairlerin hiçbiri birbirine benzemez. Üslupları farklıdır, ne şairler şairlere benzer, ne hikayeciler hikayecilere. Çünkü biz onların özlerine, çekirdeklerine asla müdahale etmiyoruz" sözleriyle yazarlık eğitiminin fabrikasyon bir çalışma olmadığını vurgulayan şair Ural, "Ne yazmamaları gerektiğini öğretiyoruz, nasıl yazacaklarını onlar kendileri biliyorlar" diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: AA / Kültür Sanat
title