Yarım asırlık terzi 15 metrekarelik dükkanına hem işini hem hobisini sığdırıyor
Türkiye'ye 1969 yılında Yugoslavya henüz dağılmamışken göç eden terzi Hakkı Demir, uzun süredir topladığı eski eşyalarla donattığı dükkanında müşterilerini geçmişe götürüyor.
Türkiye'ye 1969 yılında Yugoslavya henüz dağılmamışken göç eden terzi Hakkı Demir, uzun süredir topladığı eski eşyalarla donattığı dükkanında müşterilerini geçmişe götürüyor.
Makedonya'da henüz 11 yaşındayken bir terzinin yanında çıraklığa başlayan ve 1969 yılında Bursa'ya yerleşen 67 yaşındaki Demir, burada bir süre sonra dükkan açtı.
İlerleyen süreçte eski eşyalara merak duyan terzi Demir, antika pazarlarından topladığı eşyaları iş yerinde sergilemeye başladı.
Demir'in iş yerine gelenler, eski film makinesinden saate, plak ve müzik kasetinden fotoğraf makinelerine, çok sayıda farklı tür makas ve tarım aletlerine kadar yüzlerce eski eşyayla donatılmış 15 metrekarelik iş yerinde adeta kendilerini müzede hissediyorlar.
Kasetçalarına koyduğu Türk Sanat Müziği eşliğinde bir yandan ütü yapan bir yandan da dikiş diken terzi, müşterilerine nostaljik dakikalar yaşatıyor.
Göçmen şivesiyle çevresiyle kurduğu diyalogla bölgenin sevilen esnafı olan Demir, 56 yıldır yaptığı mesleğini yaşatmak için de çaba veriyor.
Hakkı Demir, AA muhabirine, yarım asırdır işini severek yaptığını söyledi.
Terzilikte yelpazenin geniş olduğunu ve farklı şeyler deneyebilmenin mümkün hale geldiğini belirten Demir, "Aklına ne geliyorsa yapabiliyorsun. İnsanlarla berabersin hep. İşimi de sevdiğim için mutluyum." dedi.
Demir, terziliğinin yanı sıra küçük yaşlarda tarihe de ilgi duymada başladığını anlatarak, "Pazar günleri kurulan antika pazarlarına gidip eşya toplamaya başladım. Aldıklarımı satmadım, burada biriktirdim. Dükkana ilk gelen müşteri 'Nereye geldim?' diye şaşırıyor. Ondan sonra oturuyor bir süre. Sonrasında terzi işini görüyor. Gelen hemen gitmez sağa sola bakar sonra gider." diye konuştu.
"Eski bir makine göreyim hemen gider incelerim, meraklıyım"
Hakkı Demir, antika eşyalarının insanları geçmişe götürdüğünü dile getirerek, şöyle konuştu:
"Ciddi şekilde unutkanlığı olan çok yaşlı bir adam kızıyla beraber bir gün gelip dükkana oturdu. Evin yolunu bile bulamıyordu. Unutkanlığı olan o adam oturup duvarlara baktı ve parçaları saymaya başladı aniden. Tarih insana kendini hatırlatan bir şey. Sevdiğim için böyle topluyorum, duvarlara asıyorum. İnsanlar sadece terzi işlerini görmeye değil, oturup sohbete geliyorlar. Hem ziyarete hem ticarete geliyorlar. Çocukları artık bu mesleğe alıştıramıyoruz. Çıraklık falan yok. Olsa iyi olur. İşi seven, merak eden yok. Heves yok. Eski bir makine göreyim hemen gider incelerim, meraklıyım. Bu gençler de yok. Benim çocuklar da var. Onları öyle yetiştirdim."