'Mevsimine göre kitap olur mu? ' demeyin taze çıktılar!!
İşte Yapı Kredi Yayınları'nın en yeni kitapları...
Kız çocuğu olarak büyümenin ne anlama geldiğine dair fikirlerimizi baştan aşağı değiştirecek olan Kabil'in Kızları aynı zamanda gizli bir geleneği de gün yüzüne çıkarıyor.
Neredeyse tamamen erkeklerin hâkim olduğu bir kültür olan Afganistan'da bir oğulun doğumu kutlama sebebiyken, bir kızın doğumu genelde talihsizlik olarak görülüp matemle karşılanır. Bacha posh (Afgan Farsçasında tam olarak "erkek çocuğu gibi giyinmiş" manasına gelir) bir süreliğine erkek çocuğu gibi yetiştirilen ve dış dünyaya böyle tanıtılan bir kız çocuğudur. Bu olguyu New York Times için haberleştiren muhabir Jenny Nordberg, kadınların neredeyse hiçbir haklarının olmadığı ve çok az özgür oldukları, cinsiyetlerin derinden ayrıştığı bir toplumun diğer yüzünde gizlice yaşayanların güçlü ve etkileyici hikâyesini anlatmıştır. Hikayelerin çoğu 2010 ile 2011 yılları arasında geçmektedir.
Kabil'in Gizli Kızları aynı zamanda heteroseksüelmiş gibi davranmak zorunda kalan Amerikan deniz piyadesinin, Nazi Almanyası'nda protestanmış gibi davranan Yahudi ailenin, ten rengini açmaya çalışan siyahi bir Güney Afrikalı'nın hikâyesidir.
KUYU
Catherine Chanter, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Kuyu kitabında Ruth ve Mark çiftinin, şehrin krizlerinden kurtulup cennet hayallerini bir çiftlikte yani Kuyu'da yakalama arzularını anlatıyor.
Ruth ve Mark'ın yeni bir başlangıç yapmak için taşındıkları verimli arazi, ülkede yağmur alan tek bölge olunca, hem hayranlık hem de nefret nesnesi haline gelirler. Ve hayranlığın da, nefretin de bedeli ağır olur...
Chanter, henüz yayımlanmadan ödül kazanan Kuyu'da karanlık bir gelecek kurgusunu suç, aşk, inanç, yıkım ve yeniden doğuş temalarıyla müthiş bir beceriyle harmanlıyor. Kuyu'nun sırrı aydınlanırken, Chanter, okura her adımda yoğunlaşan bir duygusal deneyim yaşatıyor.
Kuraklıkla kavrulan, isyan tehdidi altında bir ülke; meşum bir tarikat; çözülememiş bir cinayet ve giderek artan baskı. Catherine Chanter distopik bir kâbusun bütün bileşenlerini bir araya getirip müthiş sürükleyici bir anlatıya imza atmış.
GÜRSEL KORAT'TAN GÜVERCİNE AĞIT
Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Güvercine Ağıt, Gürsel Korat'ın Zaman Yeli'nden sonra yazdığı ikinci Kapadokya odaklı roman.
"Dünya büyük bir yalnızlık diyarıydı, insan yalnızca kendisini bilmenin yalnızlığı içindeydi."
Gürsel Korat, Güvercine Ağıt'ta 13. yüzyıl sonlarındaki İç Anadolu'nun çokkültürlü, çokdilli etnik zenginliğini anlatıyor. Dervişler, keşişler, Moğol askerleri ve Venedikli tüccarların olduğu kitapta dönemin iktidar kavgaları da anlatılıyor. Bir "olumsuz kahraman" romanı olan Güvercine Ağıt, aynı zamanda hem adanmışlıklar hem de tutku ve cömertlikle ilgili bir roman...
Romanda saflığın ve iyilikseverliğin romanı haline getiren Endülüslü Tüccar Fâzıl ile yol arkadaşı Mihayıl, sözleri kulağımızda çınlayan Alitokuş, hırsıyla can sıkıcı Muhyiddin, iyilik dolu Türkmen kocaları, güçlü ve çarpıcı kadın kahramanlar, hepsi bütün diğer karakterlerle birleşiyor ve zihnimizde koca bir destana dönüşüyor.