Ustasız Usta: Lütfi Akad"
Sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit, "Lütfi Akad'la oyuncu oldum diyebildiğim filmler yaptım. Onunla çalışmak demek, zenginleşmek, büyümek, güçlenmek, doğru bir iş yaptığına inanmak anlamına geliyordu benim için.
Sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit, " Lütfi Akad'la oyuncu oldum diyebildiğim filmler yaptım. Onunla çalışmak demek, zenginleşmek, büyümek, güçlenmek, doğru bir iş yaptığına inanmak anlamına geliyordu benim için." dedi.
İstanbul Modern Sinema ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın katkılarıyla ünlü yönetmen Lütfi Akad'ın doğumunun 100. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen "Ustasız Usta: Lütfi Akad" etkinlikleri kapsamında, bir panel gerçekleştirildi. Panelde, "Vesikalı Yarim", "Gelin", "Düğün", "Diyet" gibi onlarca filmin yönetmeni olan Akad, her yönüyle ele alındı.
Panele katılanlar arasında yer alan sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit, sinema yazarı Burçak Evren ve yönetmen Safa Önal, doğumunun 100. yılında yönetmen Lütfi Akad'ı anlattı.
İstanbul Modern'de gerçekleşen etkinlikte konuşan Hülya Koçyiğit, Akad'la tanışmadan önce yılda en az 6 film yaptığı Hürrem Erman'a, Lütfi Akad ile çalışmak istediğini söylediğini belirterek, şunları anlattı:
"O da bana 'Lütfi Akad bakalım seninle çalışmak isteyecek mi?' dedi. Büyük bir saygı duyduğum Lütfi Bey ile tanışmak istiyordum. Onun sinemasını, karakterlerini çok sevdiğimi ve daha gerçekçi, yaşayan ve sahici, daha bildiğimiz kota tipleri değil de gerçekte var olan, gerçek hayattan alınmış hikayeleri canlandırmak istiyordum."
Koçyiğit, Akad'la tanıştıktan sonra, "Gökçe Çiçek" filminde rol aldığını belirterek, filmle birlikte o güne kadar canlandırdığı karakterlerden çok farklı bir karakterle izleyici karşısına çıktığını kaydetti.
O film, "Benim için çok büyük bir imtihandı" diyen Koçyiğit, şunları söyledi:
"Lütfi Akad'la adeta bir talebenin hocasının ağzına içine baktığı gibi izleyerek rolüme çalıştım. O ne anlatmak istediğini, rolümün nasıl bir karakter olduğunu, karakterin filmdeki anlamını bana o kadar güzel aktarmıştı ki ve rolümü yaşadım, hissettim. O kadın oldum."
Akad'ın "Ben insanlara bir şey anlatabilirim, daha fazla bir şey yapmama gerek yok" sözünü konuklarlarla paylaşan Hülya Koçyiğit, Akad'ın seyircinin gözü haline gelen kameradan önce, diyalogları, oyuncuları ve hikayeyi önemsediğini anlattı.
Koçyiğit, "Akad'ın daha sonraki filmleri benim de kariyerimin zirveleriydi. Ben Akad'la oyuncu oldum diyebildiğim filmler yaptım. Onunla çalışmak demek, zenginleşmek, büyümek, güçlenmek, doğru bir iş yaptığına inanmak anlamına geliyordu benim için." diye konuştu.
"Ustasız usta"
Sinema yazarı Burçak Evren de Lütfi Akad'ın daima "Ustasız Usta" olarak bilindiğine dikkati çekerek, "Lütfi Akad, sinemamızda 1950'lerde başlayan sinemacılar kuşağının ilk yönetmenlerinden biri olmuştur. Onun için ustası yoktur. Kimseyi örnek almamış, aksine örnek olmuştur. Akad'ın büyüklüğü buradan geliyor. Çoğunlukla Lütfi Akad'la yetişen, ondan sonra gelen öğrencileri ondan daha da iyi yönetmen olmuşlardır. Lütfi Akad'ın ustası yoktu ama ondan sonra gelen yönetmenlerin Akad gibi bir ustası vardı." değerlendirmesinde bulundu.
Akad'ın filmlerine bakıldığında kendisi gibi sakin, sade, sessiz, bağırmayan, çığlık atmayan filmler olduğunun görülebileceğini savunan Evren, filmlerinin unutulmazlığının altında bu özelliklerin bulunduğunu anlattı.
Evren, Akad'ın filmlerini bir kalıp içine almanın mümkün olmayacağını vurgulayarak, "Onun filmleri bir belgeseldir, bir yaşam gibidir, Lütfi Abi gibidir. Az konuşan sessiz ama etkili olan filmlerdir. Onun için Akad'ı tarif ederken onun kişiliği onun dünyasına, evrenine o kadar çok örtüşmüştür ki onun bütün özelliklerini filmleri taşır. Filmleri izlenirken büyük çoşkuları ortaya koymaz ama sinemadan çıktıktan sonra o izlenimler belleklerde yaşar ve bilin ki ömür boyu tadını verir. Akad'ın sihri, büyüsü budur." diye konuştu.
Yönetmen Safa Önal ise şahsen tanıştığı Akad'ın kolay anlatılacak bir insan olmadığına vurgu yaparak, "Kitabi konuşmamak gerekir Akad'ı konuşurken. Bir sohbetin içinden geçmek gerekir. O bir sinemacı değil, aritmetikçiydi. O yüzden zaten iyi sinema yaptı. Aritmetiği bilmeyen, matematiği bilmeyenden de ne iyi yönetmen olur, ne sinemacı olur." dedi.