Türkiye'nin Sosyolojisinin Kurucuları Erzurumlu"
Erzurumlu tarihçi yazar Muzaffer Taşyürek, "Türkiye'nin sosyolojisinin kurucuları Erzurumlu. Nurettin Topçu'ya Türk üniversiteleri profesör unvanını layık görmemişlerdi.
SALİHA ÖZDEMİR - Erzurumlu tarihçi yazar Muzaffer Taşyürek, " Türkiye'nin sosyolojisinin kurucuları Erzurumlu. Nurettin Topçu'ya Türk üniversiteleri profesör unvanını layık görmemişlerdi. Geçenlerde burada yapılan bir sempozyum davetiyesinde YÖK Başkanı imzası vardı. Tarihimizin birçok önemli insanının kıymetini bugünlerde daha yeni yeni anlıyoruz." dedi.
Tarihçi yazar Muzaffer Taşyürek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Erzurum'da çeşitli yayınlarda yazılar yazdığını, yayımlanmış 32 kitabı olduğunu, son olarak da Genelkurmay kaynakları ve dönemin hatıratlarından topladığı bilgilerle yazdığı "Tarihten Silinen Zafer-Kut'ül Amare" kitabının gelecek hafta Alioğlu Yayınları tarafından okuyucuya sunulacağını anlattı.
Taşyürek, Kut'ül Amare'nin önemli bir zafer olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Kut'ül Amare Zaferi'nin Erzurum'la önemli de bir bağlantısı var. Kut'ül Amare Zaferi'ni kazanan Halil Kut Paşa, o dönemde 3. Ordu bölgesinde yer alan, Erzurum'un da bir komutanı. Enver Paşa kendisini Kut'ül Amare'ye görevlendiriyor. Halil Kut Paşa, Erzurum'da Kumandan Yusuf Kamil Paşa ile vedalaşırken aralarında 'Halil, Bağdat'ı kurtarmaya gidiyorsun ama Erzurum'u kaybedeceğiz' diye bir konuşma geçiyor. Nisan 1916'da Bağdat'ı kurtarıp, Kut'ül Amare Zaferi'ni kazanırken Şubat ayında da Erzurum'a Ruslar girdi ve Erzurum iki sene Rusların esaretinde kaldı."
Bilgiyi Halil Kut Paşa'nın hatıralarında bulduğunu aktaran Taşyürek, hatıratta "Yusuf Kamil Paşa ile sarılıp, ağlaşarak, Erzurum'u kaybedeceğiz üzüntüsü ile oradan ayrıldım" ifadesinin bulunduğunu söyledi.
"Örtülü tarihin üstü açılıyor"
Taşyürek, Kut'ül Amare Zaferi'nin uzun yıllar gündeme gelmediğine dikkati çekerek, şunları ifade etti:
"Gerçi gündemde olmayan sadece Kut'ül Amare değil. Bugün bir bilgi reformu yaşıyoruz, örtülü tarihin üstü açılıyor. Bundan 10 yıl önce de Sarıkamış'ın üstünü açtık. Sarıkamış tarihimizin büyük bir hüzün ve dram bölümü. Maalesef insanların tarihe bakışı şahsi olunca Kut'ül Amare Zaferi gibi birçok tarihi olay hiç konuşulmadı. Mesela tarihe uzun süre sadece 'Kemalizm' açısından baktılar, Enver Paşa açısından bakılmadı."
Kut'ül Amare'nin başkomutanının Enver Paşa olduğu bilgisini veren Taşyürek, Sarıkamış, Çanakkale'nin de başkomutanı olduğunu ifade etti.
Taşyürek, "Enver Paşa, Çanakkale'deki başarısını, Sarıkamış'ta Almanları tanımaya, onların planlarıyla değil, kendi kurmayları ile hareket etmeye borçlu." yorumunu yaparak, şunları dile getirdi:
"Sarıkamış'ta Almanların büyük etkisi var, harekat İstanbul'da konuşuluyor, Almanya'da onaylanıyor ve uygulamaya geçiliyor. Cephede Enver Paşa'nın yanında Alman kurmay subayları var. Zaten ordu sisteminin 1. Dünya Savaşı'nda oluşturulma şeklinde de, ordu, tümen komutanı Almansa yanındaki kurmay Türk. Komutan Türk ise yanındaki kurmay Alman. Yani Almanların her şeyden haberi vardı. Almanların Kafkasya'da bizi ileri sürmeleri, cephenin açılmasını isteme sebebi oradaki petrol ve bakır yataklarına sahip olmaktı."
Osmanlı'nın Sarıkamış'ta lojistiğinin eksik olduğunu belirten Taşyürek, savaşa hazırlıksız olunduğu düşüncesini savundu.
"Kut'ül Amare Zaferi'nde herkes kendi sevdiği komutanı öne çıkarıyor"
Taşyürek, Erzurum'u Ruslardan Kazım Karabekir ve birliklerinin geri aldığını hatırlatarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Kut'ül Amare bugün anlatılıyor, eskiden Halil Kut Paşa ile anlatılıyordu, bugün de bu zaferi kutlayanlardan kimisi Nurettin Paşa'yı öne çıkarıyor. Kimi sevdiklerine göre ötekini öne çıkarıyor, diğerini öteliyorlar, böyle iş olmaz. Benim kitap kapağımda Halil Kut Paşa, Nurettin Paşa, Ali İhsan Sabis, Uceymi Sadun Paşa, Süleyman Askeri, Kazım Karabekir ve Enver Paşa var, özellikle koydum çünkü bunların hepsi o cephede birbirinin ardı sıra savaşmış, orduyu idare etmiş kişiler."
Kut'ül Amare'nin olduğu bölgenin petrol yatağı olduğunu vurgulayan Taşyürek, 2016 yılında hala Ortadoğu'da yaşanan savaşların, PKK terör örgütü gibi oluşumların 1916 yılında olduğu gibi bölgedeki petrol kaynaklarına hakim olmak isteyen güçler tarafından oluşturulduğu görüşünü savundu.
Tarihçi yazar Taşyürek, düşüncelerine örnek olarak şu bilgilerini paylaştı:
"Mesela Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa'yı yetiştiren Alman kurmayı Goltz Paşa'nın 1900'lü yıllarda söylediği bir söz var. Daha 1914 savaşı başlamadan, 'İleride çıkabilecek bir savaşta Osmanlı'yı Kafkaslar'da Rusların üzerine, Kanal Cephesi'nde de İngilizlerin üstüne saldırtmalıyız'. 20 sene önce bunları söylüyor. Ankara'nın başkent olmasını öneren ilk insan da Goltz Paşa, kitabında 'İstanbul'dansa Osmanlı'nın başkenti Ankara olmalı ve Ortadoğu'ya konuşlanmalı' diye bir önerisi var."
Goltz Paşa'ın Kut'ül Amare'de Halil Kut Paşa ile beraber savaşı yöneten isimlerden biri olduğunun altını çizen Taşyürek, Goltz Paşa'nın Kut'ül Amare'de Osmanlı'dan yana savaşırken tifüs hastalığından hayatını kaybettiğini söyledi.
"Paris 'getto' iken Erzurum 'kültür' şehriydi"
Taşyürek, kitaplarında tarihi meseleleri anlatırken Erzurum kültürünü de işlediğine değinerek, şu açıklamada bulundu:
"Doğu Batı kitabımda mesela Paris kültürü denen şey ortada yokken, onların tabiriyle Paris henüz 'getto' iken Erzurum'un bir kültür şehir olduğunu anlatıyorum. Erzurum'un önemli mütefekkirleri var. İbrahim Hakkı Hazretleri, Erzurum'un Mevlana'sı Muhammed Lütfi, Alvarlı Efe gibi isimler var. Mümtaz Turhan, Nurettin Topçu, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu var, Türkiye'nin sosyolojisinin kurucuları Erzurumlu. Nurettin Topçu'ya Türk üniversiteleri profesör ünvanını layık görmemişlerdi. Geçenlerde burada yapılan bir sempozyum davetiyesinde YÖK Başkanı imzası vardı. Tarihimizin birçok önemli insanının kıymetini bugünlerde daha yeni yeni anlıyoruz."