Türkiye'de Kitap Yasaklarının Kısa Tarihi
Sabit Fikir, bu defa Türkiye tarihindeki kitap yasaklarına ışık tutuyor.
Muzır, Muhalif, Memnu
İnternetin en çok okunan Türkçe edebiyat ve eleştiri dergisi Sabit Fikir, bu defa Türkiye tarihindeki kitap yasaklarına ışık tutuyor. Sibel Oral'ın hazırladığı dosya "bunlar eskide kaldı" diyenlere tarihin tekerrür ettiğini kanıtlıyor.
Sabit Fikir, Ocak sayısında uzun yıllardır tartışılan bir konu olan kitap yasaklama uygulamasını, ülkemizdeki tarihsel gelişimiyle birlikte Sibel Oral'ın gözünden aktarıyor. Tarih boyunca yönetimler neden kitapları ortadan kaldırmaya çalıştı? Okuma yasağının tarihteki örnekleri neler? Günümüzdeki kitap yasaklarının geçmiş dönemdekilerden farkları ne? Bunun gibi birçok sorunun cevabı "Türkiye'de kitap yasaklarının kısa tarihi: Muzır Muhalif Memnu" dosyasında irdeleniyor. Öte yandan Ceren Çıplak da sokağa çıkarak halkın yasak kitaplar hakkındaki görüşlerini Sabit Fikir okurları için yazdı.
Fransız düşünür Alain Badiou ise geçmiş yüzyıllardan biriktirdiklerini ve gelecekten beklentilerini Mehmet Onur Doğan'a anlattı. küçük İskender, Selçuk Uygur, Kaya Genç, Faruk Duman, Ayşe Düzkan, A. Ömer Türkeş, Aysu Önen ve Hayati Roman gibi pek çok ismin eleştiri yazılarının da bulunduğu Sabit Fikir'in Ocak sayısında Leyla Erbil'in Kalan adlı kitabını Oylum Yılmaz'ın anlatımıyla okumak mümkün.
Sabit Fikir'in bu sayısında Mert Tanaydın'ın futbol ve edebiyat birlikteliğini irdelediği "Kramponlar ve Kitaplar", Cemal Karanlık'ın çeviri uğraşını kendine özgü diliyle anlattığı "Çevirmene Eziyet" ve Ceyhan Usanmaz'ın yazar Sevim Burak'ı anlattığı "Yarım Kalmış Bir Aşk Hikayesi" yazıları da bulunuyor.
Idefix ve Prefix'le ücretsiz
Kapak illüstrasyonunu genç çizer Sedat Girgin'in yaptığı dergide, edebiyat ve yayıncılık dünyasından haberler ile düşünce özgürlüğü ihlâlleri de yer alıyor.
Yayın yönetmenliğini Elif Bereketli'nin yaptığı Sabit Fikir, Idefix ve Prefix paketleriyle ücretsiz. Sabit Fikir'in içeriğini ve daha fazlasını www.sabitfikir.com adresinde bulmak mümkün.
Türkiye'de kitap yasaklarının kısa tarihi: Muzır, muhalif, memnu
Müsaadenizle, hep beraber 110 yıl öncesine, yani 1902 yılına gidiyoruz. Maarif-i Umumiye Nezareti (Milli Eğitim Bakanlığı) bünyesinde kurulan Encümen-i Teftîş ve Muâyene Heyeti'nden bahsedeceğiz. Bu heyetin varlık nedeni, Osmanlı İmparatorluğu'nda yayımlanacak olan broşürleri ve diğer ülkelerden çeşitli dillerde yazılmış kitapları gümrüklerde kontrol ederek sınırı geçip geçmeyeceğine karar vermek. Kitapların sınırı geçmesi için elbette muhalif görüşler içermemesi, muzır, memnû olmaması ve basım izni almış olması gerekiyor. Ama tabii, bu sıkı denetimlere inat, şansını deneyenler de yok değil.
Mesela Ünyeli Hacı Ahmed Efendi, Ünye'ye götürmek için bir sandık kitabın üzerini şeker, makarna gibi erzak malzemeleriyle doldurarak gümrüğü geçmeye çalışmış. Ama ne mümkün. Olay Ahmed Efendi'nin 590 kitapla yakayı ele vermesiyle son bulmuş. Aynı dönemde "yasak kitap" ticareti yapan Dellal Şahin de birçok gümrük müdürlüğünde toplam 2803 kitabı muayene memurlarına kaptırmış. Bu dönemden detay edinmek epey zor. Peki, yüzlerce, binlerce kitap çeşitli nedenlerle o dönemde toplanıyor toplanmasına da, sonra ne oluyor dersiniz? Bu kitaplar bulunduğunda, derhal Maarif Nezareti'ne yakılmak üzere gönderiliyor. Taramalarımız sonucunda 7 Mayıs 1902 tarihinde, saraya yollanan belgede Encümen-i Teftîş ve Muâyene Heyeti'nin el koyduğu 150 çuval kitap ve belgenin yakılma öyküsüyle karşılaşıyoruz.
Binlerce kitap ve belgenin önce Kâğıthane'de yakılmasına karar veriliyor, fakat daha sonra bunun iyi bir fikir olmadığına kanaat getiriliyor. İkinci planda ise, kitap dolu çuvalların Milli Eğitim Bakanlığı arkasındaki bahçede, ama –sanki kitapların ayakları varmış ve kaçabileceklermiş gibi– demir bir kafes içinde yakılmasına karar veriliyor. Sonra bundan da vazgeçiyorlar. Çünkü yanarken kâğıtlar havaya dağılacak. Çıkacak dumanı uzaktan da olsa görecek olan tulumbacılar da yangın var sanıp ortalığı galeyana getirecekler. Gel gelelim, "demokrasi"lerde çare tükenmiyor! En sonuncu yöntem ise bizim favorimiz, gerçekten trajikomik: Çuvallardaki kitapların Çemberlitaş Hamamı'nda yakılmasına karar veriliyor. Bunun için de özel bir geçit açılıyor.
İşte o belgeden bir alıntı:
"150 çuval zararlı belgenin kimse görmeyecek şekilde Çemberlitaş Hamamı'na taşınması için bugün bakanlığın bahçe duvarında bir geçit açıldı; saat altı buçukta belgelerin yakılmasına başlandı ve vaktin müsaadesi ve külhanın alabildiği ölçüde saat on buçuğa kadar 13 çuval yakıldı. Belgeler tamamen kül haline getirildikten sonra üzerine su dökülüp mahvedildi…" Fatmagül Demirel ile Raşit Çavaş'ın Kitabiyat Dergisi Müteferrika'nın 2005/2 sayısında yer alan yazılarında bu kitaplara rastladık: "Bunlar içinde bulunan Billur Köşk, Battal Gazi, Leyla ile Mecnun, Ferdane (Dürdane) Hanım, İntibah, Hoca Nasreddin, Makber, Tûtiname, Emir Nevruz, Evrak-ı Perişan, Köroğlu Hikayesi, Aşık Garip gibi kitaplar, yakılan kitaplar listesinde yer almaktadır. (...) Abdülhak Hamit Tarhan'ın kitaplarından da epeyce kurban verilmiş ateşe. (...) "Vatan Şairi" Namık Kemal'in kitapları yakılanlar listesinde yer almıştır: Osmanlı Tarihi, Zavallı Çocuk, İntibah, Akif Bey, Vatan Yahut Silistre..."
Sonuç: 29 bin 681 kitap kül, çamur olup toprağa karışır.