TRT'nin uluslararası dijital platformu tabii'nin yeni dizisi 'Sürgünler' çekimlerine devam ediyor
Edirne'de çekimleri süren 'Sürgünler' dizisi, 2. Dünya Savaşı yıllarında geçen ve bir komplo sonucu hapse atılan Halil'in hikayesini anlatıyor. Dizinin oyuncu kadrosunda Barış Erçetin, Oktay Çubuk, Ezgi Şenler ve Serdar Orçin gibi isimler yer alıyor.
TRT'nin uluslararası dijital platformu tabii'nin yeni dizisi "Sürgünler" izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor.
Edirne'de film platosu olarak kullanılan eski kapalı cezaevinde çekimleri süren dizi 2. Dünya Savaşı yıllarında geçiyor ve bir komplo sonucu hapse atılan Halil'in hikayesini anlatıyor.
Barış Erçetin'in yönetmen koltuğunda oturduğu tabii orijinal dizisinde, Oktay Çubuk ve Ezgi Şenler, yolları cezaevinde kesişen "Halil" ve "Meryem" karakterlerine hayat verirken, cezaevinin acımasız müdürü "Vural" karakterini ise başarılı oyuncu Serdar Orçin canlandırıyor.
Sürgünler'in oyuncu kadrosunda ayrıca Deniz Hamzaoğlu, Ferit Kaya, Sinan Demirer, Kemal Burak Alper, Kadim Yaşar ve Mehmet Usta gibi isimler de yer alıyor.
"Çok güzel bir iş çıkacak"
Oyuncu Oktay Çubuk, AA muhabirine, Türkiye'nin TRT üzerinden tabii gibi bir dijital platform oluşturmasının mutluluk verici olduğunu söyledi.
Dünya çapında yer alacak kaliteli yapımlar çekildiğini belirten Çubuk, Sürgünler dizisinin de büyük bir prodüksiyon olduğunu anlattı.
Dizinin çekimlerine Edirne'de devam ettiklerini ifade eden Çubuk, "Çok güzel bir ekiple beraberiz burada, herkes işini canı gönülden yapıyor. Yorucu geçiyor ama değeceğini düşünüyorum, çok güzel bir iş çıkacak." dedi.
Çubuk, dizide Gaziantepli bir ağanın Paris'te ziraat mühendisliği okuyan ve bir komplo sonucu hapse atılan oğlunu canlandırdığını kaydetti.
Dizinin kurgusal olmasının yanı sıra tarihsel bir gerçeklik içerdiğini ifade eden Çubuk, "1940'lar 2. Dünya Savaşı'nın başladığı yıllar. Halil Paris'teki eğitimine ara verip Gaziantep'e dönmesi gerekiyor. Döndüğünde de kısıtlı olanaklarla karşılaşıyor. Dönemin şartları nedeniyle ağalar arasında çıkan anlaşmazlıkta babası öldürülüyor ve Halil kendisini cezaevinde buluyor. Hikayemizin de tarihsel bir taban üzerine kurulmuş olmasını çok seviyorum." diye konuştu.
Çubuk, dizinin konusunun Sebahattin Ali, Nazım Hikmet ve Kerim Korcan gibi yazarların hapsedildiği, hakkında şiirler kitaplar olan Sinop Cezaevinde geçtiğini aktardı.
"İyi ki TRT tabii'yi hayata geçirmiş"
Oyuncu Serdar Orçin de Edirne'de eski kapalı cezaevi gibi etkileyici ve inandırıcı bir atmosferde çekimlere devam ettiklerini belirtti.
Hem oyuncu hem de seyirci olarak dijital platform işinden keyif aldığını anlatan Orçin, şunları kaydetti:
"TRT'nin de büyüklüğü düşünülünce hitap ettiği kitlenin büyüklüğü ve uluslararası alandaki hitap ettiği büyüklük düşünülünce zaten bunu yapmaması olmazdı. Çok iyi ve doğru bir hareket olduğunu düşünüyorum. İçeriklerin ise TRT'nin imkanlarıyla daha fazla çoğalacağını, özgün hikayeler çekilebileceğini ve buna kapı açılacağını düşünüyorum. Dolayısıyla çok olumlu buluyorum. İyi ki TRT tabii'yi hayata geçirmiş."
Orçin, dizide dönemin koşullarından dolayı sert ve kuralları uygulaması noktasında acımasız olan cezaevi müdürü "Vural Kaya" karakterini canlandırdığını dile getirdi.
Dizinin suçsuz yere hapse girmiş ana karakterin suçsuzluğunu ispatlama mücadelesini anlattığını aktaran Orçin, "Tabi hapishanede o sırada çok renkli karakterler yer alıyor. Cezaevi müdürü de dönemin koşullarından dolayı çok sert ve kuralcı olmak zorunda, Vural Kaya'yı çok acımasız biri olarak görüyoruz fakat kuralları uygulaması anlamında aslında işini yapıyor." ifadelerini kullandı.
Orçin, ilerleyen bölümlerde seyircinin cezaevi müdürünü başka bir açıdan, ev hayatıyla göreceğini anlattı.
"Dişli bir karakter, öyle sakin göründüğüne hiç bakmayın"
Oyuncu Ezgi Şenler ise TRT'nin tabii'yi oluşturmasından mutluluk duyduğunu, abonelerinin her geçen gün arttığını, tabii'nin yapımlarıyla büyük kitlelere ulaşacağını kaydetti.
Sürgünler dizisinin tek kadın oyuncusunun kendisi olduğuna işaret eden Şenler, dizide idealist bir cezaevi doktoru karakterini canlandırdığını söyledi.
"Meryem"in okuyarak 1940'larda doktor olmasının büyük şans olduğunu dile getiren Şenler, "Hapishaneye görev için gelmesi de aslında adalet duygusunu ortaya çıkarıyor. Dişli bir karakter, öyle sakin göründüğüne hiç bakmayın, neler olacak belli olmaz." dedi.