Tarihi Evde Cama Hayat Veriyor
Tarihi evde cama hayat veriyor Diş Hekimi Şadi Asfuroğulu, camın üretim noktasında çeşitlendiği ve geliştirildiği merkezlerden birisi olan Antakya'da kaybolmaya yüz tutan Yeşil Cam Üfleme Sanatını yaşatmaya çalışıyor Asfuroğlu ailesine ait Antakya'ya özgü yeşil cam üfleme koleksiyonu 140...
Tarihi evde cama hayat veriyor
Diş Hekimi Şadi Asfuroğulu, camın üretim noktasında çeşitlendiği ve geliştirildiği merkezlerden birisi olan Antakya'da kaybolmaya yüz tutan Yeşil Cam Üfleme Sanatını yaşatmaya çalışıyor
Asfuroğlu ailesine ait Antakya'ya özgü yeşil cam üfleme koleksiyonu 140 yıllık tarihi Antakya evinde sergiliyor
HATAY - Camın üretim noktasında çeşitlendirildiği ve geliştirildiği merkezlerden biri olarak bilinen Hatay'da Diş Hekimi Şadi Asfuroğlu, unutulmaya yüz tutan baba mesleği cam üfleme sanatını yaşatmak için yoğun çaba sarf ediyor.
Cam üretimi dünyada yaklaşık 5 bin yıllık bir geçmişe sahip. Camın ilk bulunduğu, üretim noktasında çeşitlendiği ve geliştirildiği merkezlerden birisi Antakya. Doğu Akdeniz'in önemli kentlerinden biri olan Antakya'ya özgü Yeşil Cam Üfleme Sanatı ise bugün kaybolmaya yüz tutmuş sanatlar arasında.
Cama hayat veren Diş Hekimi Şadi Asfuroğlu ise babası Asaf Asfuroğlu ile 1940'lı yıllarda ailesiyle özdeşlesen bu sanatın Türkiye'deki son temsilcilerinden biri. Asfuroğlu ailesine ait Antakya'ya özgü yeşil cam üfleme koleksiyonu 140 yıllık tarihi bir Antakya evinde sergiliyor.
Şadi Asfuroğlu, tarihi evde Roma, Bizans, Fenike dönemi ve Osmanlı Dönemi camlarının benzerlerini yaptığını söyledi.
Asfuroğlu, camlarda kullandığı şekillerin Antakya'ya özgü olduğunu belirterek, "Bu tarihi bir ev biliyorsunuz. Antakya'ya ait çok güzel bir ev. Bu tarihi evde ben Roma, Bizans Fenike dönemi, Osmanlı Dönemi camlarının benzerlerini yapmaya çalışıyorum. Biliyorsunuz Antik Dönemde gözyaşı şişeleri yapılmış, parfüm şişeleri yapılmış, zehir saklama kapları yapılmış. ve bunların benzerlerini ben Sami Coşkun'dan öğrendiğim yöntemlerle yapmaya çalışıyorum. Bazen kalıplı çalışıyorum ama kullandığım semboller Anadolu'ya özgü, Antakya'ya özgü sembollerdir. Dolayısıyla burada yıllardan beri kültürel hediyelik eşya üretiyorum" dedi.
Asfuroğlu, asıl mesleğinin diş hekimliği olduğunu cam sanatının ise bir hobi olduğunu vurguladı. Yaptığı sanatla kent kültürünü yaşatmaya çalıştığını belirten Asfuroğlu, "Ben ikisini bir arada yapıyorum yıllardan beri diş hekimliğinden vazgeçemem. Diş hekimliği benim ana geçim kaynağım, benim ana mesleğim odur. Bu daha çok benim keyfim, benim hobim. Birde bu benim artık sosyal sorumluluk projesi diyebileceğim duruma geldi. Sonuçta kent kültürünü yaşatmaya çalışıyoruz. Geçmişimizi ortaya koyup bunu korumaya çalışıyoruz" kelimelerini kullandı.
Asfuroğlu, 1940'lı yıllarda Antakya'dan tüm Türkiye'ye su damacanası ve zeytinyağı şişelerinin gönderildiğinin altını çizdi.
Asfuroğlu, önceleri camın insanlar için birer geçim kaynağı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Maalesef çok bilinmiyor. Düşünün burada binlerce yıldır cam yapılıyor. 1940'larda babamlar bu işi fabrikasyon hale getirip bütün Anadolu'ya buradan cam götürüyor. Atık camları eritip tekrardan değişik saklama kapları değişik objeler hazırlayıp ta İstanbul'a, Edirne'ye öbür taraftan Kars'tan Erzurum'a kadar ürünler taşımışlar buradan. ve bu işi sanayi haline getirmişler. Burada pek çok usta yetişmiş pek çok fabrika burada kurulmuş. İnsanlar için ciddi bir geçim kaynağıydı. 15 yıl öncesine kadar burada hala iş yapılıyor idi. Düşünün İstanbul'da, Ankara'da kullanılan su damacanaları veya zeytinyağı şişeleri hep buradan giderdi. Tabi insanların çoğu bunun farkında değil. Çünkü o kadar çok şey var ki burada tarihimizle, geçmişimizle ilgili onların arasında buda kayboluyor.