Tablo Ünlü ABD'li Elçinin Yuvasını Yıkacaktı
II Abdülhamid, "Ben Hur" Adlı Ünlü Romanın Yazarı da Olan ABD Elçisi General Lewis Wallace'a Bir Odalığın Yağlıboya Tablosunu Hediye Etmiş, Ancak Amerikan Basını Olayı Çarpıtınca Ortalık Karışmıştı.
İkinci Abdülhamid, "Ben Hur" adlı ünlü romanın yazarı da olan ABD elçisi General Lewis Wallace’a bir odalığın yağlıboya tablosunu hediye etmiş, ancak Amerikan basını olayı çarpıtınca ortalık karışmıştı.
TÜRKİYE’ye gelen ilk Amerikan elçilerinden biri, daha sonra filme de çekilecek ve 11 dalda Oscar kazanacak olan "Ben Hur" adlı meşhur romanın yazarı General Lewis Wallace’dı. Lewis’in hayat hikáyesi bir hayli ilginçti. 10 Nisan 1827’de Indıana eyaletinin Brookwille kentinde, yerel hükümette görevli bir memurun oğlu olarak dünyaya gözlerini açan Lewis, 19 yaşına geldiğinde Meksika ile yapılan savaşa katıldı ve bir gönüllü taburunu teğmen olarak yönetti. Savaştan sonra hukuk fakültesini bitirip, avukat oldu, evlendi ve Indıana senatosuna girdi. 1861’de ABD iç savaşı patlak verdi ve Wallace süvari subayı olarak savaştı ve generalliğe kadar yükseldi. Birçok başarı kazandı. Başkan Abraham Lincoln’ün de özel dostlarından biriydi. 1881’de askerlik görevinden ayrılan Wallace, Ben Hur’u kaleme aldı. Ben Hur, tüm edebiyat çevreleri ancak özellikle, İncil’i destanlaştırdığını savunan dindar Hıristiyanlarca çok beğenildi.
Başkan ’Şark’ı gör’ dedi
Daha sonra kitabını askerlik arkadaşı olan ABD Başkanı James Garfield’e gönderdi. Kitabı çok beğenen Başkan Garfield, "Madem ki Wallace hiç şark memleketlerine gitmeden böyle bir eser yazabildi, bir kere de oraya hakikaten gitsin. Bakalım ondan sonra ne yazacak" diyerek, onu Türkiye’ye elçi tayin etti. Wallace, 1882’de İstanbul’a geldi. Göreve başlamasından birkaç gün sonra Sultan Abdülhamid’in cuma namazı merasimine gitti. Sultan Beşiktaş Camii’ne geldiğinde, Wallace cami merdivenlerindeydi. Padişah, generali görünce, o tarihlerde Türk Donanması’nda çalışan İngiliz Sir Henry Woods Paşa aracılığıyla, yabancı subayın kim olduğunu sordurdu. Yeni Amerikan elçisi olduğunu öğrenince, kendisini Yıldız Sarayı’na davet etti.
Sarayın müdavimiydi, padişahla sefir arasında iyi bir dostluğun temelleri bu ziyaret sırasında atıldı. Abdülhamid, Amerikan ordusu hakkında bilgi edinmek istiyordu. General, Amerikan ordusundaki süvarilerden ve yaptıkları hünerlerden övgüyle söz edince Sultan, "Biraz da bizim süvarilerin hünerlerini seyredelim. Bakalım sizinkilere benziyor mu" dedi. Yıldız’daki süvari okuluna beraber gittiler. Türk süvarileri Padişah’la generalin önünde hünerlerini sergilediler. Wallace, Türk süvarilerinin de Amerikan süvarileri kadar maharetli olduklarına inandığını söyledi. Bu sözler padişahı mutlu etti. Wallace bu tarihten sonra sarayın müdavimlerinden oldu. Akşam üzerleri atla gezintiye çıkmadan önce, saraya uğrar, Padişah’la karşılıklı çubuk tüttürürlerdi. Sultan Abdülhamid, Wallace ile arkadaşı gibi konuşur ve Avrupa devletlerinin politikalarından bahsederdi Wallace da bazı akşamlar romanı Benhur’u padişaha okurdu.
Yalan haber
Sultan bir gün kendisinin yağlı boya tablosunu da yapan sefire yağlıboya bir tablo hediye etmek istedi. Wallace tabloyu almayı arzu etmiyordu. Ancak padişahın hatırını kıramadı. Tablo bir "odalığın" (Padişah, şehzade ve paşaların saraya alınan savaş esirleri arasından seçtikleri kadın) resmiydi. Ancak tablo olayı, ABD basını tarafından öylesine çarpıtıldı ki neredeyse diplomatik skandala yol açıyordu. İngiliz Woods Paşa, tablodan ABD’de arkadaşı olan New York Herald Gazetesi’nin sahibi James Gordon’a bahsedince, bu olay gazetelere şu şekilde malzeme oldu:
"Sultan, Wallace’a Kafkasyalı güzel bir cariye hediye etti."
Ve başlığın altında bir sütun baştan sona hayali konuşmalarla doldurulmuştu. Güya Wallace’ın karısı şöyle demiş: "Bu kız da nereden çıktı. O bu evde kalamaz. Bu yaşta senin böyle bir genç kadın istemen ne kadar ayıp. Çıkar onu evden."
Wallace, karısını teselli etmek için şu cevabı vermiş:
"Ne yapabilirim karıcığım. Padişahın hediyesini istemiyorum diye kaldırıp başına atabilir miyim? Birkaç gün sabret belki kıza alışırsın şekerim." Bu hayali yayınlar, ABD’de günlerce konuşuldu. ABD Başkanı Garfield bile Wallace’a durumun ne olduğunu sordu. Wallace yazdığı bir mektupla, gerçeği Başkan’a bildirdi ve muhtemel bir diplomatik kriz de önlenmiş oldu.