Sufi Öncüler" Etkinliği
Yazar Mustafa Özçelik, "Sufi Öncüler" etkinliğinde, Ahmed Yesevi'nin hayatını ve tasavvuf öncülerinin yaşantılarını anlattı.
Yazar Mustafa Özçelik, "Sufi Öncüler" etkinliğinde, Ahmed Yesevi'nin hayatını ve tasavvuf öncülerinin yaşantılarını anlattı.
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi tarafından, Eyüp Belediyesi Sertarikzade Kültür Merkezi'nde gerçekleşen etkinlikte konuşan Özçelik, Ahmed Yesevi'nin Nakşibendiliğin kurucu isimlerinden biri olarak görülmesi gerektiğini belirterek, "Ahmed Yesevi, müridler ve dervişler yetiştirdi. Bunlar hem yerleşik Türklere hem de göçebe Türklere İslam dinini ve tasavvufu öğretmek maksadıyla yetiştiriliyorlar. Daha sonra güneşin doğduğu yerden battığı yere yaymaya niyetleniyorlar. Bu dervişler dünyadan, çağının meselelerinden uzak kimseler değillerdi. Her biri meslek erbabı, sohbet ehli insanlardı. Çünkü mesleği olmayan, adam olamaz." ifadelerini kullandı.
"Menkıbenin tozlarını üflersek geriye hakikat kalır"
Semerkand ve Buhara coğrafyasının Türk-İslam medeniyeti ve tasavvuf kültürünün mayalandığı bir coğrafya olduğunu aktaran Özçelik, sözlerine şöyle devam etti:
"Tasavvuf denildiği zaman gözlerde bugünkü fotoğraflar ve şahsiyetler oluşuyor. Fakat bugünkü tablo pek iç açıcı değil. Semerkand-Buhara dönemi tasavvufunda herkes ciddi bir temel İslami eğitim alıyor. Arkasından tasavvuf yoluna giriyorlardı. Şeriatsız tarikat olamaz. Çünkü şeriat olmadan tarikat korunaksız bir hal alıyor. İçine her şeyin konulabileceği sapkın bir forma bürünebiliyor. Bugün radikal söylemlerde menkıbe kültürü küçümseniyor. Menkıbeleri tarih kitabı olarak görmemek lazım. Bunu deruni olarak, sembolik olarak düşünmek lazım. Menkıbeleri halk üretiyor. Eklemeler, çıkarmalar olabilir. Menkıbenin tozlarını üflersek geriye hakikat kalır."
Özçelik, İslam'ın kılıçla değil, gönülleri fethederek yayıldığını söyleyerek, "Biz toplum olarak ifrat tefrit problemini aşamıyoruz. Osmanlı düşmanlığı, Osmanlığı hayranlığına dönüşmüş durumda. Osmanlı padişahlarını evliya olarak kabul etmek doğru değildir. Kutsallık atfedince nesnel bakamıyoruz. Geçmişten istifade etme bağlamında sıkıntılar yaşıyoruz. Menkıbelerden yola çıkarak net bir gerçeklik elde edemeyiz. Ama sahih kaynaklarla okuyup, menkıbelerdeki sembolizmayı çözünce bir hayli istifade edilebilecek bir kaynak mahiyeti taşıyabilir." dedi.
Etkinliğin moderatörü TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı da, Ahmed Yesevi'nin vefatının 850. yıl dönümünde daha geniş etkinliklerle anılması gerektiğini vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
"Ahmed Yesevi Hazretleri gibi gönül öncülerinin dini doğru anlamada, doğru yaşamada büyük örneklik gösterdiklerini biliyoruz. O öncülerin görkemli hayatlarını bugünün nesillerine anlatmak, onları gençlerimize tanıtmak bizim asli vazifelerimizden birisidir. Bu vesileyle Eyüp Belediyesi'nin ev sahipliğinde ilim irfan dünyamızın bir öncü şahsiyetini çeşitli yönleriyle ele alıp onları konuşuyoruz. Ahmed Yesevi Hazretleri, hayata hikmetle bakarak, hikmeti merkeze alarak irfani bir hayat tarzı geliştirmiş ve talebelerini bu anlayışla eğitmiştir."