Sonbaharın tadını Kapadokya'da çıkarın!
Kayalara oyulmuş evleri, kiliseleri, şarapları ve muhteşem gün batımıyla "Güzel Atlar Ülkesi Kapadokya" büyüleyici ve gizemli bir atmosfere sahip…
Kendine özgü doğal yeryüzü şekilleri ile ziyaretçilerine farklı bir dünyanın kapılarını açan ve Peribacaları ile ünlü Kapadokya bölgesi bu sonbaharda eşsiz ve muhteşem bir güzelliğe büründü. Yaz boyunca kavurucu sıcağa dayanamayan ağaç yapraklarının altın sarısına dönüştüğü Kapadokya, sonbaharın güzelliklerini ve hüznünü tüm ihtişamı ile ziyaretçilerine sergiliyor.
Siz de bu sonbaharda sevdiğiniz insan veya insanlarla her sabah semayı dolduran ve görsel bir şölen sunan onlarca sıcak hava balonunu izlemek, bir otelin terasında oturarak lav, rüzgâr ve yağmurun eseri çarpıcı yer şekillerini birlikte seyretmek, el ustalığını devam ettiren seramik atölyelerinden alışveriş yapmak ve yerel lezzetlerin tadına bakmak için Persler'in "Güzel Atlar Ülkesi" olarak adlandırdığı Kapadokya'ya doğru yola koyulabilirsiniz.
Luxury Travel Guide Global Awards tarafından "Dünya'nın En Lüks Otantik Oteli 2016 Ödülü", Haute Grandeur Global Hotel Awards tarafından "Avrupa'nın En İyi Balayı Oteli" ve "Türkiye'nin En İyi Tasarım Oteli" ödüllerini kazanan Elika Cave Suites Hotel yöneticileri Cevahir Demir ve Tuğba İlgü, Kapadokya bölgesinde Nisan, Mayıs, Haziran, Eylül, Ekim ve Kasım aylarının ziyaretçi yoğunluğunun en çok yaşandığı dönem olduğunu söyledi.
Bizans döneminde dini bir merkez: Ürgüp (Başhisar)
Kapadokya bölgesinin en önemli merkezlerinden biri sayılan Ürgüp, Bizans döneminde önemli bir dini merkezmiş. Köy, kasaba ve vadilerdeki kaya kiliselerinin ve manastırların piskoposluk merkezi olarak bilinen bölge, 11. yüzyılda Selçuklu kentleri Konya ve Niğde'ye açılan önemli bir kale konumundaymış.
Ünlü kalesi ve soğuk hava depolarıyla: Ortahisar
Ürgüp'e 6 km uzaklıkta yer alan Ortahisar doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihsel özellikleriyle de ilgi çekiyor. Dünya'nın en yüksek doğal gökdeleni ve Kapadokya'nın en büyük peribacası olan, ünlü Ortahisar Kalesi geçmişte stratejik öneme sahipmiş. Üzengi Vadisi, Balkan Deresi, Kiliseleri ve Hastane Manastırı, Kapadokya'da gün batımının en iyi izlendiği Kızılçukur Vadisi panoramik seyir noktası görülmesi gereken başlıca yerler olarak ilgi görüyor. Bölgede yer alan vadilerin yamaçlarında oyulmuş soğuk hava depolarında yöre halkının yetiştirdiği patates, elma ve Akdeniz bölgesinden getirilen limon ve portakal saklanıyor.
Kapadokya'nın en yüksek yerleşimi: Uçhisar ve Uçhisar Kalesi!
Kapadokya'nın en yüksek yerleşimi olan bölgede yer alan Uçhisar Kalesi'nin zirvesi aynı zamanda bölgenin panoramik seyir noktası. Uçhisar kalesinin içerisinde bulunan odalar birbirlerine merdivenler ve koridolarla bağlanmış. Çok katlı olan kalenin bazı bölümleri yıkıldığından dolayı tüm odalara ulaşılamıyor.
Göreme Açık Hava Müzesi'ne 1 gün ayırın!
İrili ufaklı ovalar, Orta büyüklükte ve küçük dağ bitkileri, yüksek tepeler, alüvyonla dolmuş dere ve ırmaklardan oluşan alan, Kapadokya'da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Hasan Dağı-Erciyes Dağı volkanik bölgesinde yer alan Göreme Milli Parkı'nda Erciyes ve Hasan Dağının büyük volkanik konileri, bazıları bazaltla kaplanmış tüf yatakları araziye bilinen peri bacaları formunu kazandırmış. Volkanik tüflerin oluşturduğu dikkat çekici manzarasıyla bir açıkhava müzesi olan alan, Bizans Kilise mimarisi ve dinsel sanat tarihinden önemli bir dönemin izlerini taşıyor. Ulaşım olanaklarının kısıtlı olması engebeli yapısı, bölgenin dini inzivaya çekilmek isteyenler için sığınma merkezi olmasını sağlamış.
Hristiyan keşişlerin mekânı: Çavuşin
Vaftizci Yahya adına yapılan kilise Çavuşin'deki en önemli yapı. 5 yüzyılda yapıldığı düşünülen yapı bölgenin en eski kilisesi. Avlusu kayaların kopması sonucu yıkılan kilise Hristiyan keşişler tarafından oldukça ilgi görüyor.
Çömlek yapma deneyimi yaşamak için: Avanos
Avanosluların başlıca geçim kaynağı Hititlerden beri süregelen geleneksel seramik yapımı. Çok sayıda çanak çömlek atölyesi ile karşılaşabileceğiniz bölgede Kızılırmak'ın kırmızı toprak ve kilinden oluşan seramik çamuru kullanılıyor. Bu karışım seramik sanatçılarının elinde hayat buluyor. Kızılırmak'ın hemen kenarında yer alan Roma mezarlığında bulunan lahit ise Kapadokya bölgesinde bugüne kadar ele geçen tek lahit olması açısından önem taşıyor
Zelve vadisini görmeden olmaz!
Peri bacalarının en yoğun olduğu Zelve Ören Yeri 3 vadiden meydana geliyor. İlk Hristyanların en önemli yerleşim alanlarından biri olan Zelve 9 ve 13. Yüzyıllarda önemli bir merkez haline gelmiş. Manastır hayatının ilk yıllarına ait "direkli kilise" yamaçların dibinde yer alıyor. Balıklı, Üzümlü ve Geyikli kiliseleri vadinin en önemli kiliselerinden.
Paşabağı ve Aziz Simeon Kilisesi!
Göreme- Avanos yolunun sağ tarafında yer alan yapı önceleri "Rahipler Vadisi" olarak bilinirken "Paşabağı" olarak adlandırılmaya başlanmış. Kendine özgü peri bacalarıyla dolu hücrelerde, çok gövdeli, çok başlı olan bazı peri bacalarının içlerine şapel ve oturma mekanları oyulmuş. Aziz Simeon adına yapılmış bir şapel ve inziva hücresi de bulunan peri bacalarının bir kısmı haclarla süslenmiş. Ocak oturma ve yatma mekanları ile ışık girmesini sağlayan pencere aralıkları bulunan hücrelerde yarattığı mucizelerle ünlü Aziz Simeon yaşamış.
Eski Rum Evleriyle Mustafapaşa (Sinanos)
20 yüzyılın başlarına kadar Ortodoks Rumların yaşadığı bir köy olan Mustafapaşa eski Rum evleriyle dikkat çekiyor. Taş işçiliğinin en güzel mimarisini taşıyan bu evler 19 yüzyılda ve 20 yüzyılda inşa edilmiş.
Sırları hala çözülemeyen Kapadokya'nın yer altı şehirleri
Gizemleri günümüzde dahi çözülemeyen yeraltı şehirleri Kapadokya'nın keşfedilmesi gereken en keyifli bölgeleri. Bu şehirlerin inşa edilme nedeni hala çözülebilmiş değil. Yaklaşık 25 bin km2'lik bir alana yayılan Kapadokya'nın hemen her yerinde rastlanan bu kentlerle ilgili olarak savunma amaçlı inşa edildikleri söyleniyor. Sayıları yüzlerce olan bu şehirlerden en önemlileri Kaymaklı Yeraltı Şehri, Derinkuyu Yeraltı Şehri, Tatlarin Yeraltı şehri!